280 likes | 639 Views
TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU, ARAZİ TOPLULAŞTIRMA TÜZÜĞÜ VE 3083 SAYILI SULAMA ALANLARINDA ARAZİ DÜZENLEMESİNE DAİR TARIM REFORMU KANUNUNUN, ARAZİ TOPLULAŞTIRMA, MERA VE HAZİNE ARAZİLERİNİN KULLANIMI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ.
E N D
TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU, ARAZİ TOPLULAŞTIRMA TÜZÜĞÜ VE 3083 SAYILI SULAMA ALANLARINDA ARAZİ DÜZENLEMESİNE DAİR TARIM REFORMU KANUNUNUN, ARAZİ TOPLULAŞTIRMA, MERA VE HAZİNE ARAZİLERİNİN KULLANIMI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
Milli ekonominin temeli ziraattir. Bunun içindir ki, ziraatte kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır. Fakat, bu hayatî işi, isabetle amacına ulaştırabilmek için, ilk önce ciddî etütlere dayalı bir ziraat siyaseti tesbit etmek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrıyabileceği ve severek tatbik edebileceği bir ziraat rejimi kurmak lâzımdır. Bu siyaset ve rejimde, önemle yer alabilecek noktalar başlıca şunlar olabilir: Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünmez bir mahiyet alması. Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınırlandırmak lâzımdır. 1 Kasım 1937 M. Kemal ATATÜRK
Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar tarım topraklarının çok büyük bir bölümü üzerinde özel kişilere mülkiyet hakkı tanınmamışken, 1926 yılında çıkarılan Türk Medeni Kanunu, toprakların özel mülkiyet konusu olabileceğini kabul etmiştir. Ancak toprakların vatandaşlar arasındaki dağılımından doğan sorunlar Cumhuriyetin ilk yıllarından beri devlet yöneticilerinin ilgisini çekmiştir. Atatürk 1929 yılında TBMM’ni açarken yaptığı bir konuşmada “Çiftçiye arazi vermek de hükümetin takip etmesi lazım gelen bir keyfiyettir. Çalışan Türk köylüsüne işleyebileceği kadar toprak temin etmek, memleketin istihsalatını (üretimini) zenginleştirecek başlıca çarelerdendir” demiştir. Yine Atatürk, “her çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa malik olması behemehal lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve imarı bu esastadır” demiştir. Atatürk 1937 meclis açılış konuşmasında ise, “ Memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın hiçbir sebep ve suretle bölünmez bir mahiyet alması, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliğini, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınırlamak lazımdır” görüşünü ileri sürerek, Türkiyede ilk toprak reformu ilkelerinin temelini atmıştır.
Türkiye’de geniş kapsamlı bir toprak reformundan söz edilmeye 27 Mayıs 1960 devriminden sonra başlanmıştır. 1961 yılında kabul edilen Anayasanın, 37. maddesi, toprak reformu deyimini kullanmadan “Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini gerçekleştirmek ve topraksız olan veya yeter toprağa sahip bulunmayan çiftçiye toprak sağlamak amacıyla gereken tedbirleri alır. Kanun bu amaçlarla değişik tarım bölgelerine ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini gösterebilir” hükmünü getirmiştir. 1963 yılında Planlı Kalkınma dönemine giren Türkiye’de Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuş, hazırlanan 5 yıllık kalkınma planlarında toprak mülkiyet dağılımının iyileştirilmesi, arazi toplulaştırması yapılması, arazi kullanma sistemlerinin düzenlenmesi gibi hususlara yer verilmişse de 1973 yılına kadar toprak reformu tartışma ortamında kalmıştır. Ancak 1973 yılında 1757 sayılı “ Toprak ve Tarım Reformu Yasası ” kabul edilerek ilk uygulamalara Şanlıurfa ilinde başlanmıştır. Oldukça kapsamlı olarak hazırlanan TTRY toprak ve tarım reformunu “ toprak mülkiyet dağılımının, tasarruf (kullanım) ve işletme şeklinin ve işletmelerle ilgili yapının, verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun olarak düzenlenmesi ” şeklinde tanımlamıştır. TTRY genelde üç temel esası gerçekleştirmeye yönelmiştir.
Bu amaçlar sırasıyla şunlardır:1-Ekonomik amaç: Toprağın verimli bir şekilde işletilmesini sağlayacak tarımsal üretimi sürekli olarak arttırmak, artan üretimin değerlendirilmesini sağlamak ve kalkınma için zorunlu olan sanayinin geliştirilmesine ortam hazırlamak, 2- Sosyal amaç: Tarım kesiminde toprak ve gelir dağılımındaki dengesizliği gidermek, istihdam imkanı yaratmak ve mülk güvenliğini sağlamak, 3-Siyasal amaç: Çalışanlara Anayasanın öngördüğü hakları özgürce kullanma imkanı sağlamaktır. TTRY 1973 yılında Şanlıurfa ilinde uygulamaya konulmuş ancak Anayasa Mahkemesinin 10 Mayıs 1977 tarih ve 15933 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan kararıyla şekil yönünden iptal edilmiş ve yeni bir tasarının hazırlanıp parlamentodan geçmesi için tanınmış olan bir yıllık süre içerisinde yeni bir yasa çıkarılmadığı için 10 Mayıs 1978 tarihinde yürürlükten kalkmıştır.
Tarım Reformu Kanunu1982 yılında kabul edilen yeni Anayasada, mülkiyet hakkı (Madde 35), toprak mülkiyeti (Madde 44), tarım ve hayvancılığın korunması (Madde 45) ve kamulaştırma (Madde 46) gibi tarımın temel konularında neler yapılabileceği açık bir şekilde belirlenmiştir. Anayasanın yukarıda belirtilen maddelerine dayanarak 22.11.1984 tarihinde çıkarılan 3083 sayılı yasa, “Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanunu” adıyla yürürlüğe girmiştir. Bu yasayla; Güneydoğu Anadolu Bölgesinde (Şanlıurfa’da) Toprak ve Tarım Reformu Yasası’nın iptal edilmesiyle yarım kalan işlemlerin sürdürülmesi amaçlanmıştır. Gerek 4753, gerek 1757 sayılı yasalar ilk kabul edildikleri hali ile oldukça kapsamlı kamulaştırmalar yapılmasını öngören ve mülkiyet hakkının küçük çiftçiler ile tarım işçileri lehine düzenlendiği toprak reformuna odaklanmış yasalardır. 3083 sayılı yasa ise “Toprak Reformu” kavramı ile birlikte, tarımın bünyesindeki temel aksaklıkları gidermeye yönelik tedbirleri ihtiva eden, teknolojik gelişme ve iktisadi verimliliği dikkate alan, çiftçi gelirlerinin yükseltilmesini amaçlayan Tarım Reformu kavramını da kapsamaktadır.
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu uyarınca, Bakanlar Kurulu Kararı ile uygulama alanı ilan edilen yerlerde, 3083 sayılı Kanunun amaç başlığı altındaki 1. maddede belirtilen hükümler çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu hükümleri iki temel bölümde değerlendirmek mümkündür. Birinci bölümde kamulaştırma, arazi dağıtımı, arazi toplulaştırması, arazi kiralaması gibi mülkiyetle ilgili düzenlemeler, ikinci bölümde ise toprağın verimli şekilde işletilmesi, işletilmesinin korunması, tarımsal üretimin artırılması, tarımda istihdam imkanlarının geliştirilmesi, çiftçilerin desteklenmesi ve eğitilmesi, yerleşim yerlerinin düzenlenmesi gibi iktisadi verimlilik ilkeleri yer almaktadır.
5403 Sayılı Kanun 3.7.2005 tarihinde düzenlenen 5403 Sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı ” Kanunu ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na arazi toplulaştırma yapma ve yaptırma yetkisi verilmiştir. 09.02.2007 tarih ve 26429 sayılı Resmi Gazete’de 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununun 17. maddesinde değişiklik içeren 5578 sayılı kanun yayımlanarak, Arazi toplulaştırması (AT) ve Tarla içi geliştirme hizmetlerinde (TİGH) “ DSİ Genel Müdürlüğünün kendi sulama alanlarında arazi toplulaştırması” yapmasına olanak sağlanmıştır. 3083 sayılı Kanun ile Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, 5286 sayılı Kanun ile İl Özel İdareleri, (5286 sayılı Yasa ile 3202 deki görev ve yetkiler İstanbul ve Kocaeli illerinde Büyükşehir Belediyelerine diğer vilayetlerde ise il Özel İdarelerine bırakılmıştır.) 5403 sayılı Kanun ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 5578 sayılı Kanun ile ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşları Özel Arazi Toplulaştırması yapabilmektedir.
Türkiye’de Arazi Toplulaştırılmasının Tüzel YapısıArazi toplulaştırmasının tüzel yapısını, başta 1982 Anayasası ile 4721 Sayılı Yurttaşlar Yasası olmak üzere, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu yasası, 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı yasası ve ilgili diğer yasa ve yönetmelikler oluşturmaktadır. Anayasanın 44. Maddesi’ne göre; Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter derecede toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşanlara toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir. 22.11.2001 tarih ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun 755. maddesine göre; Su yollarını düzeltme, sulama, bataklık yerlerini kurutma, yol açma, orman yetiştirme, arazileri toplulaştırma gibi iyileştirme işleri, ancak ilgili maliklerin ortak girişimleriyle yapılabilecekse, arazinin yarısından fazlasına sahip bulunmak koşuluyla maliklerin üçte ikisinin bu yolda karar vermeleri gerekir. Diğer malikler de bu karara uymak zorundadır. Alınan karar, tapu kütüğünün beyanlar sütununda gösterilir.
ARAZİ TOPLULAŞTIRMA KANUNUNUN İNCELENMESİAmaçMadde 1 - Bu kanunun amacı, Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilen proje alanlarında, tarım arazilerinin verimli şekilde işletilmesini, istihdam imkanlarının yaratılmasını, toprak muhafaza ve ıslahı, sulama ve ulaşım ile ilgili önlemlerin alınmasını güçleştirecek ve ekonomik üretime imkan vermeyecek şekilde parçalanmasını önleyecek tedbirlerin alınmasını ve halen bu durumda bulunan tarım arazilerinin toplulaştırılmasını, gerektiğinde ve imkanlar ölçüsünde genişletilmesini ve yeteneğine uygun bir şekilde kullanılmasını, doğanın ve çevrenin korunmasını,kırsal yerleşim yerlerinin düzenlenmesini ve yeni yerleşim yerlerinin veya merkez ünitelerinin oluşturulmasınısağlamaktır.KapsamMadde 2 - Bu Kanun 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununun uygulama alanı veya bölgesi dışında Genel Müdürlükçe teklif edilen ve Bakanlar Kurulunca ilan edilen proje alanlarında gerçek ve tüzel kişilere ve kamuya ait tarım arazileri parçalarının tek bir parça veya az sayıda parçalar halinde birleştirilmesini ve yeniden düzenlenmesini, gerektiğinde genişletilmesini, birim alandan azami ekonomik verim alınmasını, toprakların verimli bir şekilde işletilmesi ve işletilmesinin korunmasını, serbest piyasa şartlarına uygun ucuz ve kaliteli üretimin arttırılmasına imkan sağlayan tedbirlerin alınmasını,toprakların ekonomik bir şekilde işlenmesini sağlamak için yol,sulama ve drenaj şebekelerinin kurulmasını,arazi tesviyesi,erozyon önleyici tesisler ve yan dere yatağı ıslahının yapılmasını,arazi kullanım kabiliyet sınıflarına göre bitkisel üretim,çayır mer'a ile iskan ve sanayi alanlarının belirlenmesini,doğanın ve çevrenin korunması ve iyileştirilmesini iskan sahaları ve sosyal,kültürel,kamu tesisleri ile proje sahalarındaki ortak tesislerin kapladığı alanlar için arsa ve arazi ihtiyaçlarının karşılanmasını ve köy yerleşim yerlerinin oluşturulmasını içeren usul ve esasları kapsar.
Kadastro işlemleriMadde 6 - Arazi toplulaştırması, kadastrosu yapılmış olan yerlerde uygulanır. Sınırları bilinen toplulaştırma alanları içinde kalan kadastrosu yapılmamış veya yapılmış olup ta 23.6.1983 tarih ve 2859 sayılı yasaya göre yenilemesi gerekiyorsa bu yerlerin kadastro veya yenileme işlemleri Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce öncelikle yapılır veya yaptırılır. Bu çalışmalar için gerekli olan giderlerin tamamı istekte bulunan idarece Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün ilgili banka hesabına yatırılır. Bu hesaptan yapılacak harcamalar 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununa tabi değildir.Genel Müdürlükten arazi toplulaştırma talebinde bulunan ilgili kurum ve kuruluşlar yukarıdaki fıkra uyarınca yapılacak işlerin bedelini Genel Müdürlük adına Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün ilgili banka hesabına yatırır. Hazırlanan toplulaştırma planı içindeki mevcut eski kadastral yollar, su yolları ile azmaklar ve meydanlar,toplulaştırmanınilanı ile birlikte bu vasıflarını kaybederek oluşturulan toplulaştırma projesinin amacına konu ve tabi olur ve tescil dışı bu araziler ve yerler toplulaştırma yapan kuruluşun tasarrufuna geçer.
Öneri: Madde 6 -Arazi toplulaştırması, kadastrosu yapılmış olan yerlerde uygulanır. Sınırları bilinen toplulaştırma alanları içinde kalan kadastrosu yapılmamış yerlerde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce öncelikle yapılır veya yaptırılır. Hazırlanan toplulaştırma planı içindeki mevcut eski kadastral yollar, su yolları ile azmaklar vemeydanlar, toplulaştırmanın ilanı ile birlikte bu vasıflarını kaybederek oluşturulan toplulaştırma projesinin amacına konu ve tabi olur ve tescil dışı bu araziler ve yerler ortak kullanım alanlarına tahsis edilir.Gerekçesi: 2859 sayılı kanunun uygulanmasına gerek yoktur. Çünkü toplulaştırmada bir kadastro yenileme işlemidir. Mevcut sahadaki hatalar 3402 sayılı kanunun 41. maddesine göre düzeltilebilmektedir. Bu tür çalışma zaman ve ekonomik açıdan çok daha uygundur. Sahadaki tescil dışı yerlerin toplulaştırma yapan kuruluşun tasarrufuna geçmesi farklı uygulamalara sebebiyet verebilir. Bu nedenle bu tür yerler ortak kullanım alanlarını karşılamak için kullanılmalıdır.
Ortak kullanım ve kamu tesisleriMadde 12 - Arazi toplulaştırma proje sahalarında; ortak kullanım tesisleri olan çevre ve doğanın korunması, yerleşim birimlerinin ve yerlerinin gelişimi ve iyileştirilmesi, yeni iskan sahaları ile sosyal, kültürel, kamu tesisleri ve projeye hizmet eden gölet, baraj yol,sulama ve tahliye kanalları ve diğer fiziki tesisler için gerekli olan arsa ve arazi; öncelikle mevcut eski yol ve arklardan karşılanır. Karşılanamayan alan için hazine arazisi de dahil özel ve tüzel kişilere ait mülkiyetten, alan veya değer sayılarının azami yüzde onuna kadar ortak katılım payı kesilir vebunun için herhangi bir bedel ödenmez. Katılım payı oranını aşan miktar varsa hazine arazisinden karşılanır, yoksa bu kısım için kamulaştırma işlemi yapılır. Gölet ve baraj altında kalan projeye dahil tarım arazileri ile yerleşim birimlerinin proje alanı içinde yeniden düzenlenmeleri ve iskan edilmeleri için gerekli olan arsa ve arazi ihtiyaçları, proje alanındaki ortak katılımpayından karşılanır. Bu yeterli olmaz ise, hazine arazisinden, bu da yeterli olmaz ise, yetmeyen kısım için kamulaştırma yapılır. İskan edilecek aileler iskan kanununa göre iskan edilirler.Ortak kullanım tesisleri dışında kamuya ait karayolları, demiryolları ve buna benzer tesisler için gerekli olan alan varsa hazine arazilerinden karşılanır. Karşılanamayan alanlar tesisin ait olduğu ilgili kamu kuruluşu tarafından öncelikle kamulaştırılır. Proje alanındaki kamu ihtiyaçlarını karşılamak için hazine arazisi yoksa veya yeterli değilse tarım yapılamayacak kadar küçülmüş ve verimli işletilemeyen tarım arazisi maliklerinden satın alınır ve bu araziler öncelikle kamutesisleri ile iskan edilecek ailelerin arsa ve arazi ihtiyaçlarında ve gerektiğinde küçük işletmelerin genişletilmesinde kullanılır. İhtiyaç duyulması halinde yerleşim birimlerine yakın olan arazilerle proje alanındaki araziler arasında maliklerin rızası ile değişim yapılabilir ve bu değişimlerde derecelendirme komisyonunun belirleyeceği katsayılar kullanılır. Bu araziler malikleri adına tescil edilir.
Öneri:Madde 12. Arazi toplulaştırma proje sahalarında ortak kullanım tesisleri, projeye hizmet eden yol, sulama ve tahliye kanalları, ve diğer fiziki tesisler için gerekli olan arsa ve arazi; öncelikle mevcut eski yol ve arklardan karşılanır. Karşılanamayan alan için hazine arazisi de dahil olmak üzere, özel ve tüzel kişilere ait mülkiyetlerden, arazi büyüklükleri ile orantılı olarak ortak katılım payı kesilerek karşılanır ve bunun için herhangi bir bedel ödenmez. Aynı proje içerisinde sulanabilir ve sulanmayan arazi, tesviyeli ve tesviyesiz arazi gibi nedenlerden dolayı farklı düzenleme ortaklık katılım payı kesilir.Gerekçe: Arazi toplulaştırma uygulamalarının misyonunda; yerleşim birimlerinin iyileştirilmesi, yeni iskan sahalarının oluşturulması, sosyal, kültürel ve kamu tesislerinin karşılanması olmamalıdır. Bu görevi üstlenirse arazi maliklerinin muvafakatının alınmasında zorluklarla karşılaşılabilir. Ayrıca ortak katılım payının %10 olarak tespit edilmesi projeyi uygulamada problemlere sebep olabilir ve proje mühendisinin proje standartlarına uymasını zorlaştırır. Kanun taslağında kamulaştırmadan bahsedilmektedir. Kamulaştırma toplulaştırma projelerinin mevcutta uzun olan sürelerini daha da uzatacağından ülke ekonomisine aşırı maliyet getirir. Aynı projelerde farklı sahaların olması nedeniyle şahısların arazileri birleştirilememektedir. Yani sulu bölgedeki tarlaları kuru bölgeye gidemiyor veya kurudaki suluya gidemiyor. Dolayısıyla sulu sahadaki kesinti oranı farklı, kuru sahadaki kesinti oranı farklı olabilmektedir.
Taksim ve ifraz sınırlandırılmasıMadde 16 - Proje alanındaki toplulaştırmaya tabi tutulan arazilerin katılım payı haricindeki özel mülkiyete ait olan taşınmazlar, yeni parselasyon planında öngörülen ortalama parsel büyüklüğünden aşağı bölünemez. Bu da bir hektardan küçük olamaz.Öneri: Madde 16 - Proje alanındaki toplulaştırmaya tabi tutulan arazilerin katılım payı haricindeki özel mülkiyete ait olan taşınmazlar, yeni parselasyon planında kadastro parsellerinin büyüklüklerine göre üretilir.Gerekçe: Toplulaştırma sahasında çok küçük alanlı parseller olabilmektedir. Bu nedenle bu parsel sahiplerinin mağdur olmaması için bu parsellerin büyüklüğünde parsel üretilmelidir.
3083 SULAMA ALANLARINDA ARAZİ DÜZENLEMESİNE DAİR TARIM REFORMU KANUNUAMAÇMadde 1 - Bu Kanunun amacı sulama alanları ile Bakanlar Kurulunca gerekli görülen alanlarda;a) Toprağın verimli şekilde işletilmesini, işletilmesinin korunmasını, birim alandan azami ekonomik verimin alınmasını, tarım üretiminin sürekli olarak artırılmasını, değerlendirilmesini ve buralarda istihdam imkanlarının artırılmasını,b) Yeterli toprağı bulunmayan ve topraksız çiftçilerin zirai aile işletmeleri kurabilmeleri için Devletin mülkiyetinde bulunan topraklarla topraklandırılmalarını, desteklenmelerini, eğitilmelerini,c) Ekonomik üretime imkan vermeyecek şekilde parçalanan tarım topraklarının gerektiğinde ve imkanlar ölçüsünde genişletilmesi suretiyle de toplulaştırılmasını, tarım arazisinin ailenin geçimini sağlamaya ve aile iş gücünü değerlendirmeye yeterli olmayacak derecede parçalanmasını ve küçülmesini önlemeyi,
d) Yeni yerleşme yerleri kurmayı, mevcut yerleşme yerlerine eklemeler yapmayı,e) Zorunluluk halinde tarım arazisinin diğer amaçlara tahsisini düzenlemeyi,f) Dağıtılmayan tarım arazisinin değerlendirilme şeklini belirlemeyi,g) Bakanlar Kurulunca gerekli görülen diğer bölgelerde gayrimenkullerinMilli Güvenlik nedeniyle mülkiyet ve tasarruf şekillerinde ve yerleşim yerlerinde düzenlemeler yapmayı, sağlamaktır.Madde 2 - Bu Kanuna göre,a) Sulama Alanı: Devletçe sulamaya açılan veya projeleri bitirilmiş olup da sulama yatırımlarına başlanan ve devam eden alanlardır.b) Tarım Arazisi: Orman sınırları dışında kalan, zirai üretim yapılan, çayır, mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan, kullanılma şekillerinden birine tahsis edilen veya ekonomik olarak imar, ihya ve ıslah edilerek üretime açılabilecek arazilerdir.c) Sulu Arazi: Devletçe sulanan arazidir. Sahibinin kendi imkanları ile suladığı kuru arazi gibi işlem görür.
d) Toprağın Verimli Olarak İşletilmesi: Toprağın bulunduğu bölgenin ekolojik ve ekonomik şartlarına, modern tarım usullerine uygun olarak toprak ve su kaynaklarının kullanılması, korunması, gerekli her türlü tedbirler alınarak verimliliğin artırılması suretiyle işlenmesi veya işletilmesidir.e) Aile: Karı - Koca ve birlikte oturan reşit olmayan çocuklardan meydana gelen müessesedir. Ailede kocaya, koca yoksa karıya "aile reisi" denir.f) Çiftçi: Geçimini, bedeni ve fikri güçlerini kısmen veya tamamen katarak, tarımdan sağlayanlara denir.g) Tarım Toprakları: Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığınca birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf olarak belirlenen topraklardır.h) Toprağın Derecelendirilmesi : Toplulaştırma işlemlerinde toprağın uygulama tarihindeki rayiç bedeli, verimliliği, özellikleri, yerleşim yerlerine olan mesafesi, konumu gibi unsurlar esas alınarak değiştirilecek toprakla denkliğini sağlamaktır.i) Tarımsal İşletme Geliri: Brüt gelirden değişken masraflar düşüldükten sonra kalan miktardır.j) İlgili veya Uygulayıcı Kuruluş: Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığına bağlı Toprak ve Tarım Reformu Genel Müdürlüğünü ifade eder.k) Uygulama Alanı veya Bölgesi: Bu Kanunun amacına uygun olarak Bakanlar Kurulunca sınırları belirtilmiş alandır.
l) Örnek İşletme: Bölgenin ekonomik ve ekolojik şartlarına göre toprağın verimli olarak işletilmesini koruyan ve geliştiren, modern tarım usullerini uygulayan, tarımsal bir işletme planı ile çalışan, uygulama alanı olarak tespit edilen bölgede son üç yılda birim alandan bölge ortalamasının Bakanlar Kurulunca tespit edilecek belli katı kadar fazla tarımsal üretim elde eden, işletme tipine ve büyüklüğüne göre gerekli tarımsal alet ve vasıtalara sahip olan işletmelerdir.Madde 14 - Uygulama bölgesinde Bakanlar Kurulu kararı ile yeni yerleşim yerleri kurulabilir veya mevcut köyler ile köy altı yerleşim birimleri birleştirilebilir. Yeni köy altı yerleşim birimleri kurulamaz. Bu Kanuna göre toprak dağıtımından yararlanma haklarına sahip olup da istekte bulunanlardan uygun görülenler, yeni yerleşim yerlerine yerleştirilebilirler.Yeni yerleşim yerlerine yerleştirilenler, İskan Kanunundaki muafiyet ve istisnalardan faydalandırılırlar.
ÇİFTÇİLERİN DESTEKLENMESİMadde 17 - Uygulama alanlarında bu Kanun hükümlerine göre topraklandırılanlarla kendilerine uzun süreli sözleşmelerle arazi kiralananlar ve dağıtım normuna kadar arazi sahibi çiftçiler, uygulayıcı kuruluş tarafından yönetmelikte tespit edilecek esaslar dahilinde verimliliği ve üretimi artırmak gayesiyle ayni ve nakdi kredi ile desteklenirler.Uygulayıcı kuruluş, verilen kredilerin amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını denetler. Amacına uygun kullanılmayan krediler, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre, ilgili kuruluşça tahsil edilir.
Genel DeğerlendirmeToprak koruma ve arazi kullanımı kanunu, Arazi toplulaştırma tüzüğü ve 3083 sayılı sulama alanlarında arazi düzenlemesine dair tarım reformu kanunlarının arazi toplulaştırma, mera ve hazine arazilerinin kullanımı açısından yararları ve eksiklikleri şunlardır;1. Nüfus artışı, miras, alım-satım, kiracılık, ortakçılık gibi nedenlerle ortaya çıkan arazi parçalılığı ve dağınıklılığını ortadan kaldırarak işletmelerin uygun büyüklüğe getirmektedir.2. Çok parçalı oluşun ortaya çıkardığı tarla sınırı, yol ve su arklarından doğan arazi kayıplarını azaltmaktadır.3. Küçük parsellerde, ekim esnasında tarla sınırına fazla yaklaşılmama nedeniyle doğacak ürün kayıplarını azaltmaktadır.4. Toplulaştırmadan sonra, parseller daha büyük ve şekilleri daha düzgün olduğundan, makineli tarım daha kolay yapılmakta ve giderlerde önemli oranda azalmalar olmaktadır.5. Küçük parseller bir araya getirileceği için, işletme merkezi ile parseller arasındaki uzaklık kısalmakta ve buna bağlı olarak ulaşım giderleri azaldığından; zaman, işçilik ve yakıttan tasarruf sağlanmaktadır.
6. Parsel sayısı azaldığı, şekilleri düzeldiği ve büyüklükleri arttığı için; tohum, gübre, ilaç gibi tarımsal girdiler, daha uygun bir düzeyde kullanılmaktadır.7. Sulama projelerinin uygulanmasında; eski, dağınık ve şekilsiz parsellerin sınırlarına bağlı kalma zorunluluğu olmayacağından, yatırım giderlerinden tasarruf sağlanmaktadır.8. Her parselin yola ve kanala sınırı olacağından sulama ve ulaşım randımanı artmaktadır.9. Parsellerde müştereklikten doğan huzursuzluklar giderilmektedir.10. Köy sınırları sabit noktalara dayandırılarak, köyler arasındaki sınır ihtilafları ortadan kalkmaktadır.11. Varsa, dağınık ve müşterek haldeki hazine arazisi birleştirilerek dağıtıma hazır hale getirilmektedir.12. Kırsal alana yönelik olarak: Çevre koruma, erozyonu önleme, ağaçlandırma, köy yenilemesi, her türlü yolların planlaması, köy imar planlarının yapılması, arazi kullanım planlarının hazırlanması gibi tüm hizmetler; toplulaştırma projeleri ile birlikte planlanıp uygulanabilmektedir.13. Proje alanlarındaki sulama projeleri gibi kamu yatırımları için gerekli araziler, proje alanına giren parsellerden uygun şekilde kesinti yapılmak suretiyle kamulaştırma yapılmaksızın karşılanabilmektedir.
A) Toplulaştırma yapılarak uygulanan sulama projelerinde Sulama oranları ve sulama randımanları artırılmaktadır:1. Sulama şebekelerinde, parseller çok küçük ve şekilleri düzensiz olduğundan dolayı sulama kanallarına doğrudan doğruya bağlanmamaktadır.2. Tarlalar tesviyesiz olduğundan tarlanın her tarafına su akıtılamamaktadır. Sulanan parsellerde çukur kısımlarında su birikmekte, yüksek kısımlarına su çıkmamaktadır.3. Kanalların başındaki üst parsel sahipleri, alt parsellere su geçiş hakkı vermemektedir.Yapılan gözlemlerde, tarla içi dağıtım şebekesi, tarla yolları, tarla drenleri, arazi tesviyesi ve arazi toplulaştırmasını kapsayan tarla içi çalışmalarının yetersiz olması, Toplulaştırma yapılmamış sulama şebekelerinde, sulama oranlarının düşüklüğünün ana nedeni olduğunu göstermiştir.Bunun çaresi arazi toplulaştırılmasıdır. Çünkü toplulaştırmalı planlamada parseller doğrudan doğruya kanaldan ve yoldan faydalanacak şekilde yerleştirilmektedir.Arazi toplulaştırması yapılmış alanlara yapılan hizmetlerde, su uygulamasının denetimi yapılabilmekte, israf en aza indirilmekte, sulama oran ve randımanı artırılmaktadır. Suyun tarlalara, doğru zaman ve miktarda verilmesi çiftçinin veriminin büyük ölçüde artmasına yol açmaktadır; ayrıca çiftçilerin ürün seçiminde daha esnek davranabilmelerini ve yüksek verimli ürün çeşitlerinin yetiştirilebilmesini sağlamaktadır.
B) Sulama projelerinin maliyetinde tasarruf sağlanmaktadır:Sulama projelerinde, kamulaştırmaya ve arazilerin parçalanmasına mani olmak için, kanalların ve yolların planlanması ve uygulaması, parsel sınırlarına bağlı kalmakta ve sınırlardan geçirilmektedir. Parseller küçük, şekilleri düzensiz olduğundan kanal boyları gereğinden fazla uzamakta, bu da tesis maliyetini yükseltmektedir; hâlbuki sulama projeleri toplulaştırılmalı uygulandığı takdirde, parsel sınırlarına bağlı kalmadan en ekonomik şekilde, sulama, yol ve tahliye planlaması yapıldığından, yatırım maliyetlerinde tasarruf sağlanmaktadır.C) Arazi maliklerine kamulaştırma bedelleri yerine arazi verilerek, toprağından kopması önlenmektedir:Sulama projelerinde, kanallar ve yollar parsel sınırlarına bağlı olmadan, arazinin şekline göre geçirildiği takdirde: Birincisi, parseller parçalandığından, küçük parçalar halinde bir dekarın altında tarım için kullanılmayan ölü araziler meydana gelmektedir.Kanalların ve yolların geçtiği parsellerdeki arazi kayıpları, proje sahasındaki bütün maliklere eşit oranda dağıtılmadığından, arazileri kamulaştırılan işletmeler küçülmekte, istenen işletme büyüklüğünün altına düşmekte veya tamamını kaybetmektedir; dolayısıyla çiftçi toprağından kopmaktadır.İkincisi ise, kanalların ve yolların geçtiği araziler kamulaştırıldığından, kamulaştırma bedelleri yatırım masrafını artırmakta, hatta bazı projelerin verimliliğini düşürdüğünden uygulanabilirliğini zorlaştırmaktadır.
Diğer taraftan kamulaştırma bedelleri zamanında ödenmediğinden, yatırım projelerinin uygulanması geciktiği gibi, arazisi kamulaştırılan çiftçilerin mağdur olmalarına neden olmaktadır; hâlbuki arazi toplulaştırması uygulanan sulama projelerinde bu sorunlar ortadan kalkmaktadır. Zira küçük parçalara bölünen araziler, arazi sahibinin diğer arazileri ile birleştirileceğinden faydalı hale getirilmektedir.Ortak tesislere katılma payı ve arazi kayıpları, bütün maliklerden eşit oranda kesildiğinden; sosyal adalet yerine getirildiği gibi, arazilerinden yol ve kanal geçen çiftçilere kamulaştırma bedeli yerine arazi verilmekte, projenin maliyeti düşmekte, yatırımlardan tasarruf sağlanmaktadır.D) Sulama ve teknik tarım metotlarının uygulanmasında kolaylık sağlanmaktadır:Proje sahalarında, parsellerin küçük, şekillerinin düzensiz ve dağınık olması, sulama uzunluğu, sulama yönünün tespiti, sulama kanalları ve yolların tekniğe uygun planlanması ile sulama metotlarının uygulanmasını zorlaştırmaktadır.Toplulaştırma yapılan araziler de tarla içi hizmetleri de en iyi ve ekonomik olarak yapılmaktadır.
Bu durum büyük işgücü ve zaman kaybına neden olmakta, teknik tarım metotlarının uygulanmasını güçleştirmektedir. Toplulaştırma yapılamadan planlanan ve uygulanan sulama projelerinde bu sorunlar çözülmezken, arazi toplulaştırılması uygulanan sulama şebekelerinde tamamen ortadan kalmaktadır. Zira sulama planlaması yapılırken toprağın bünyesi ve arazinin meyline göre sulama uzunluğu, sulama yönü ve parsellerin en-boy oranları dikkate alınarak bloklar teşkil edilmektedir.Tekniğe uygun sulama ve yol planlaması yapıldığından, her parsel yol ve kanaldan faydalanacak şekilde bloklara yerleştirilmekte, her iki parsele bir su alma prizi verilmektedir.Böylece sulama, makine kullanma, münavebe, toprak işleme ve hasat işleri kolaylaştığı gibi, teknik tarım metotlarının uygulanması sonucunda da işgücü ve zamandan tasarruf sağlanmaktadır.Sonuç olarak diyebiliriz ki, sulama projelerinin arazi toplulaştırmalı uygulanması faydalarının yanında, ekonomik yönden de zorunlu görülmektedir. Bu nedenle Türkiye’de halen ekonomik olarak sulamaya açılması gereken 4,7 milyon hektar civarındaki tarım arazisinin toplulaştırılmasının, tarla içi geliştirme hizmetleriyle birlikte, bir bütün olarak planlanması, projelendirilmesi ve uygulanması gerekli ve son derecede yararlı olacaktır.
KAYNAKLAR1-)KIRSAL TOPRAK DÜZENLEMESİ,ÜNİVERSİTE YAYIN NO:YTÜ.İN.DN-05.0749/ FAKÜLTE YAYIN NO:İN.JFM-05.003 YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BASIM-YAYIN MERKEZİ/İSTANBUL-05 Prof. Dr. Zerrin DEMİREL2-)http://www.spo.org.tr/mevzuat/mevzuat_detay.php?kod=66&tipi=MES&turu=KA3-)http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/5203.html4-)http://www.siyamiozkan.org/mevzuat/1531.html5-)TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası 10. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı 28 Mart - 1 Nisan 2005, Ankara,ARAZİ TOPLULAŞTIRMA KANUN TASARISI ÜZERİNE BİR İNCELEME / T.Çay, T.Ayten, H.Çağla, F.İşcan6-)http://www.hkmo.org.tr/resimler/ekler/BF4B_208_ek.pdf7-)http://www.tarimkutuphanesi.com/ARAZI_TOPLULASTIRMASI_00160.html8-)http://www.tarimreformu.gov.tr/Icerik.aspx?MenuID=2259-)Çay, T., 2001. Arazi Düzenlemesi ve Mevzuatı, Petek Ofset. ISBN 975-97743-0-5, Konya.10-)Resmi Gazete, 1979. Arazi Toplulaştırma Tüzüğü, T.C. Resmi Gazete 25.11.1979, Sayı: 16820, Baş. 11-)Resmi Gazete, 1984. Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanunu, T.C. Resmi Gazete, 1.12.1984. Sayı: 18592, Başbakanlık Basımevi, Ankara.12-)Resmi Gazete, 2001. Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanununda Değişiklik yapılması Hakkında Kanun, T.C. Resmi Gazete, 23.02.2001. Sayı: 24327, Başbakanlık Basımevi, Ankara13-)Resmi Gazete, 2001. Türk Medeni Kanunu, T.C. Resmi Gazete, 08.12.2001. Sayı: 24607, Başbakanlık Basımevi, Ankara