130 likes | 672 Views
ÖN ERGENLİK DÖNEMİ (6-13 YAŞ) DUYGUSAL ve SOSYAL GELİŞİM. Ön ergenlik dönemi çocukluk yıllarının sonu ve gençlik döneminin başlangıcı arasındaki dönemdir.
E N D
Ön ergenlik dönemi çocukluk yıllarının sonu ve gençlik döneminin başlangıcı arasındaki dönemdir.
Bu dönem çocuğun önemli gelgitler yaşadığı bir dönemdir. Çocuklarda bu dönemde huysuzluk, arkadaşları ve kardeşleri ve kardeşleriyle geçimsizlik, inatlaşma, itaatsizlik, karşı gelme, önceleri zevk aldığı etkinlikleri terk teme, karamsarlık gibi durumlar görülür.
Bu çağ çocuğu oyun çocuğu gibi canlı ve hareketlidir; kabına sığmaz. Sürekli olarak bir işle uğraşır. Kendi hemcinsleri ile kümeleşir, kendi aralarında çeteler kurar. Yaşıtlarıyla hem arkadaşlık kurmak isteği vardır, hem de onlardan üstün olduklarını kanıtlamanın bir yolunu ararlar.
Son çocukluk döneminde çocuk kendini sınıf, arkadaş ve oyun grubu içinde bulur. Bu da onu, ergenlerde olduğu gibi, kendi cinsiyetindeki grubun tüm faaliyetlerine katılmaya, arkadaşlarıyla iletişim kurmaya doğru yönlendirir.
Son çocukluk döneminde görülen bazı toplumsal özellikleri sıralarsak: • Kolay Etkilenme: Son çocukluk döneminde, aşırı duyarlılığın yanında görülen diğer bir özellik de kolay etkilenmedir. • Karşıt Görüşte Olma: Bu, çocuğun düşünceleri ve hareketleriyle diğer çocuklara karşıt olmasıdır. Kendi akranlarının görüş ve düşüncelerini paylaşan, kabul eden çocuk, daha büyük çocukların ve erişkinlerin görüşlerine karşı koyar.
Rekabet: Son çocukluk dönemindeki Çete Çağı (oyun grubu) boyunca rekabet üç biçimde görülür: Grubun kendisini tanımak üzere, grup üyeleri arasında süregelen rekabet Kendi gruplarıyla rakip gruplar arasındaki çatışmalar Grupla toplumu düzenleyen diğer sosyal kurumlar arasındaki çatışmalar. Bu dönemdeki rekabet duygusu çoğunlukla kavgaya neden olur.
Ailelerin çocuklarına karşı geliştirdikleri tutumlar çocukların kişilikleri üzerinde en belirleyici etkendir. Hoşgörülü ve demokratik ailelerin çocukları kendilerini ifade etmede ve iletişim kurmada daha başarılı olmaktadır. Buna karşılık çocuklarını baskı altında tutan ailelerin çocukları karşı çıkma ve saldırganlık gibi yollarla kendilerini kabul ettirmeye çalışırlar. İç dünyalarını anlatmada yetersizdirler.
Anneden yoksun kalma çocuklarda, çeşitli düzeylerde davranış bozukluklarının nedenidir. “Kısmi yoksunluk” beraberinde endişe, aşırı sevgi gereksinimi – uygun olmayan arkadaş grupları ile sevilme ve kabul edilme duygusunu gidermeye çalışma- , intikam duygusu ve bunların getirdiği suçluluk davranışı çocuğun davranışlarında ve kararlarında dengesizliklere yol açabilir. Araştırmalar, ilk beş yıl içinde anneden yoksun kalmanın suçlu davranış yapısına yol açabileceğini ileri sürmektedir.
Çocukların ilkokul çağı ve öncesinde ailelerinden gereksinim duydukları sevgi ve güven duygusunun yeterince karşılanamaması durumunda çocuğun psiko-sosyal gelişiminin olumsuz etkilendiği görülmüştür. Kişiliğimizin oluşmasında temel taşları oluşturan bu dönem sağlıksız olarak atlatılırsa beraberinde getirdiği sıkıntılar bir sonraki gelişim döneminde de değişik sorunların yaşanmasına sebep olur.