330 likes | 1.28k Views
Fatih Şahin , İnsan hakları ve sosyal hizmet ilişkisi, Değişen Türkiye’de İnsan Hakları Açısından Sosyal Hizmetler, Editör: Kasım Karataş, SHU Derneği Yayınları, Ankara, 2002, ss.142-149.
E N D
Fatih Şahin, İnsan hakları ve sosyal hizmet ilişkisi, Değişen Türkiye’de İnsan Hakları Açısından Sosyal Hizmetler, Editör: Kasım Karataş, SHU Derneği Yayınları, Ankara, 2002, ss.142-149 Çağımıza damgasını vuran insan hakları kavramı ile modern çağın birey ve toplum odaklı meslek ve disiplini olan sosyal hizmet arasında derin bağlantılar bulunmaktadır. Bu ilişkiyi ortaya koyabilmek, sosyal hizmeti ve tüm uygulamalarını insan hakları temelinde gerçekleştirmenin yegane yoludur. Makalede bu ilişki irdelenmeye çalışılmaktadır. Anılan ilişkiyi ortaya koyabilmek açısından sosyal hizmeti ortaya koymak gerekmektedir.
Sosyal hizmet mesleği, sosyal refah kurumunun insanyaşamı içerisinde artan düzeyde işlevsellik kazanmasının ürünüdür. • Kut’un da belirttiği gibi, sosyal hizmetin bir meslek olarak sosyal refah sistemi içinde yerini alması, sosyal refah kurumunun gelişmesinden sonra gerçekleşmiştir. • Belki de böyle bir mesleğe ihtiyaç duyulmasını, refah sistemi içinde yer alan hizmetlerin, belirli bir gelişme aşamasında, mekanik düzenlemelerden çok insancıl değerleri gerektirmesi, hizmetlerin amacına ulaşabilmesi için bir takım bilgi, beceri ve davranışların gerekli olduğuna dair oluşan yaygın inanç sağlamıştır (Kut 1988).
Sosyal hizmet mesleği, sosyal refah alanı içerisinde görev alan bazı meslek, disiplin ve kurumların yaşam ve insan sorunlarının değişip farklılaşmasıylayetersiz kalabilmesi sonucunda ortaya çıkmış bir meslektir. • İnsan ihtiyaçlarını bir bütün olarak görensosyal hizmet, meslekleşmesürecinde kimi zorluklarile karşılaşmıştır. • Bu güçlüklerin temelinde ise,sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın insanlık tarihikadar eski geleneksel bir uygulama oluşu gelmektedir.Böyle bir uygulamaya bilimsel içerikli mesleki biroryantasyon kazandırmak kolay olmamıştır. • İlkeltoplumlarda gerek bireysel düzeyde gerek toplumlarınsosyal örgütlenmesi içinde insanların birbirleriyleihtiyaçlarına yönelik ilişkileriyle başlayan sosyalyardımlaşma, günümüze gelinceye kadar, toplumlarınsosyal, ekonomik, politik yapılanma biçimlerine göreçeşitli evrelerden geçmiştir. Dinsel, flantropik(hayırseverlik cemiyeti),utalitarien(yararcı), hümanist ve nihayet sosyal adalet olarakbilinen bu yaklaşımlar yüzyıllar boyu sosyalyardımlaşma ve dayanışmanın dayalı olduğu düşüncetarzını biçimlendirmiştir (Kut 1988:9)
Sosyal hizmet, başlangıcından beri insan ihtiyaçlarınıkarşılama, insan potansiyel ve kaynağını geliştirmeüzerine odaklanan bir meslek ve disiplindir (UnitedNations 1999:7). • Nitekim literatürdeki tanımlar damesleğin bu özelliğini ortaya koymaktadır. Sosyal hizmet mesleğinin literatürü incelendiğinde,herkesçe kabul gören tek bir tanıma rastlanamamasınarağmen varolan tanımlar aynı öğeleri içermektedir. • Tümtanımlar incelendiğinde, sosyal hizmetin, bilgitabanına dayalı, yöntemleri olan ve sosyal refahsisteminin kaynaklarını kullanan sosyal olaraktanınmış bir meslek olduğu anlaşılmaktadır.
sosyal hizmet;“İnsanların, yaşam amaçlarını, stres ilebaşetmelerini, özlem ve değerlerini gerçekleştirmebecerilerini etkileyen insan ve çevresi arasındakietkileşimle ilgilidir. • Sosyal hizmetin amacı, • 1.İnsanların problem çözme ve başetme kapasitelerini geliştirme, • 2. İnsanlara, kaynak, hizmet ve şanslar tanıyan sistemler ile insanları bağlantılandırmak, • 3. Bu sistemlerin etkili ve insancıl çalışmasını geliştirmek, • 4. Sosyal politikanın geliştirilmesine ve ilerletilmesine katkı vermek” olarak ifade edilebilir.
sosyal hizmet mesleğinin odağı,bireylerin toplum içindeki işlevsellik yeteneğinietkileyen birey ve çevresi arasındaki (çevresi içindebirey) etkileşimdir (Connoway ve Gentry 1988; Fink,Pfouts ve Dobenstein 1985; Kut 1988; Pincus ve Minahan1973). Sosyal hizmet mesleğinin en üst düzeydeki amacı,bireylerin ve tüm toplumun yaşam kalitesiniiyileştirmek, korumak ve/veya artırmak amacı ileoluşturulmuş planlı değişme stratejileri yolu iledanışanların etkileşimlerini geliştirmektir(Connoway ve Gentry 1988; Fink, Pfouts ve Dobenstein1985).
Sosyal hizmet insanlara;1. İhtiyaç duydukları ve hakları olan kaynaklaraulaşmalarında, 2. Problem çözme kapasitelerini geliştirmelerinde, 3. Müracaatçılara hizmet sunanların gelişiminidestekleme yolu ile örgütlerin gelişmesini teşvikte, 4. Özel ve kamu kurumlarında sosyal, sağlık veçevresel politikaları etkileyerek destek sağlar • tüm sosyal hizmet faaliyetlerinin altında yatan amaç, sosyal iyileştirme ve bireysel doyum için bireylerdeki insani gücü ve tüm insanlık için kendini gerçekleştirmeyi mümkün kılan toplumsal örgütlenme, sosyal kurumlar ve sosyal politikanın gücünü ortaya çıkarmaktır. • Sosyal hizmet bu biçimde ortaya konduktan sonra insan hakları ile ilişkisi ele alınmıştır.
SOSYAL HİZMET - İNSAN HAKLARI İLİŞKİSİ • Sosyal hizmet, tanımlarından da anlaşılacağı üzere, bir meslek ve disiplin olarak ortaya çıkışından bugüne insan ihtiyaçlarını karşılama, insan potansiyel ve kaynağını geliştirme üzerine odaklanmıştır. Sosyal hizmet ortak insan ihtiyaçlarını gidermeye birey, grup ve toplum problemleri ile başetmeye çalışır ve tüm insanların yaşam kalitelerini artırmaya yönelik mesleki faaliyetler içerisinde bulunur. Özde, amacı bu olan bir mesleki faaliyete girişme, açıkça, müracaatçı kitlelerinin haklarını koruma ve daha iyiye götürme anlamını taşır. • Sosyal hizmet mesleğini vücuda getiren iki temel nokta vardır. Bunlar; 1. Bireyin değer ve onuruna saygı, 2. Uygun sosyal koşullar altında bireyin ve toplumun değişip gelişebileceğine dair olan inançtır.Herhangi bir mesleki faaliyeti sosyal hizmet müdahalesi olarak değerlendirebilmek için bireyindeğer ve onurunu geliştirmesi, self-determinasyonunu (kendi geleceğini belirleme (tayin) hakkı) maksimize etmesi ve varolan sosyal koşulları müracaatçı lehine geliştirmeye yönelmesi gerekmektedir. • Bu duruma dayalı olarak, sosyal hizmetin teori, değer tabanı ve uygulaması ile insan hakları kavramının yakından ilişkili olduğu göze çarpmaktadır.
Sosyal hizmet temel ihtiyaçların karşılanması ve sorunların çözümlenmesi ile ilgilenirken konuya ilgisi, anılan ihtiyaçların giderilmesi ve sorunlarınçözümlenmesinin insanlar açısından bir HAK olduğu nosyonundan kaynaklanır. Daha açık bir deyişle, sosyal hizmet, tüm mesleki faaliyetlerini insanların ihtiyacı olduğu için değil insanların hakkı olduğu için gerçekleştirir. Yine sosyal hizmetin ilgilendiği her temel ihtiyaç eşdeğer bir pozitif hakka dönüştürülebilir. • Bu nedenle, sosyal hizmet mesleğinin ilgisine ve müdahale alanına giren her konu esasen hak kavramı temelinde tanımlanabilir, ele alınabilir. • Örneğin; çocuk yuvasında uyumsuz davranışlar gösteren bir çocuğun davranışları, erken çocukluk döneminde yeterli ilgi vesevgi içeren bir ortamda yetişme hakkının ihlali olarak tanımlanabilir.
Sosyal hizmet bir bütünün parçaları olan beş alanda uygulanır. Bunlar, coğrafya, politika, sosyal ekonomik, kültürel, manevi (United Nations, 1992). • Esasen, bu beş alan ve özellikleri, mesleğin insan hakları ile alan ilişkisinin niteliğini de etkilemektedir. Baskıcı politik sistem, insan hakları açısından uygulama için çerçeve yaratarak mesleğin insan hakları ile olan ilişkisini sınırlayabilir. • Sosyo–ekonomik alanda var olan olanaklar (çalışma, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, sosyal hizmetlere ulaşma) yeterli değil ise sosyal hizmet mesleki çalışmalarını bu kaynakların dağılımını dengelemeyeyönelterek temel insan haklarının gerçekleştirilmesine çabalar. • Yine sosyal hizmete çerçeve sağlayan manevi alanda yer alan değerlerin insan haklarına uygun olmaması durumunda anılan değerlerin değiştirilmesine yönelik uygulamaların gerçekleştirilmesi mesleğin temel fonksiyonu haline gelir.
Sosyal hizmet, mesleki uygulamalarını gerçekleştirirken müracaatçılarının yararlarına en üst düzeyde önem vermektedir. Müracaatçıların haklarını savunan bir meslek olarak sosyal hizmet zaman zaman kuruluşlar, toplum ve hükümet tarafından tehlikeli olarak algılanabilmektedir. • Esasen, böylesi bir durum, sosyal hizmet açısından olumsuz olarak nitelendirilmemelidir. • Çünkü sosyal hizmet, bireysel ve toplumsal düzeyde değişme ajanlığına yönelen, varolanolumsuz sosyal koşullara birey ve toplum refahı adına meydan okuyan (challenging) bir meslek ve disiplindir. Tüm toplumun yararını gözeten bir denge mesleği olarak sosyal hizmet, insan haklarını korurken, kendisi için oluşabilecek tehlikeli durumlar ile başetmeyi, her zaman değer ve felsefesinden ödün vermeyerek başarmaya yönelmelidir.
Yine sosyal hizmet birey ve grup farklılıklarınınkorunması ile ilgili bir meslek ve disiplin olarakinsan hakları kavramının gelişimine değerli katkılarvermektedir. Toplumun ve bireylerin, sosyal hizmet mesleğineihtiyaç duymasının en temel nedeni baskı sistemleri ve adaletsizliktir. • Sosyal hizmet, her tür uygulaması ile insanların sosyal işlevselliğine ve refahına engel olan toplumsal koşulların düzeltilmesi ve bireyingeliştirilmesi amacına hizmet etmektedir.
Bu amacı gerçekleştirir iken ise sosyal hizmet, bireysel tedavi ve sosyal reforma yönelmektedir. • Mesleğin temel amacının bireysel tedavi mi yoksa sosyal reform mu olduğu sosyal hizmet felsefesinde tarihi bir tartışma konusu olagelmiştir. • Bu tartışma mesleğin niteliği ve insan hakları ile olan ilişkisi açısından da son derece büyük önem taşımaktadır. • Sosyal hizmet mikro sosyal hizmet uygulamaları ile, birey ya da küçük bir grubun üyesi olarak birey üzerinde odaklaşır ve çevresel stres ile başetmesinde bireye yardıma yönelir. Mikro sosyal hizmet uygulamalarına, sosyal kişisel çalışma, sosyal grup çalışması örnek olarak verilebilir. • Makro sosyal hizmet uygulamaları ise, birincil olarak toplum ve geniş sosyal sistemlere yönelen ve amacı bu sistemlerde değişiklik yaratmak olan uygulamalar olup bireylerin sosyal işlevselliğinin, içinde yaşadığı koşulların (durumun) uygunlaştırılması yolu ile de arttırılabileceği inancına dayalıdır. • Makro sosyal hizmet uygulamalarına, toplum organizasyonu, sosyal refah politikası oluşturma ve planlama örnek verilebilir. • Görüldüğü gibi gerek makro gerekse mikro sosyal hizmet uygulamalarında sosyal hizmetin mesleki etkinliğinin odağı ya birey ya da durumdur. Bir başka deyişle, sosyal hizmet hem bireyin hem de bireyin içinde yaşadığı durumun sosyal işlevsellik ve sosyal refah açısından daha iyi bir konuma getirilmesinde fonksiyoneldir.
Bu açıdan, insan hakları adeta insan olmanın anlamı, istenilen toplum biçimi ve onurlu bir insan yaşamının ön koşullarını çizmektedir. Böyle bir idealin yaşama geçirilmesinde belki de en etkin meslek sosyal hizmettir. • Çünkü sosyal hizmetin birey ve topluma ilişkin temel felsefi değerlerine dayalı bir uygulamada insanın değeri ve onuru ile sosyal adalete dayalı bir toplum düşüncesi ön plana çıkmaktadır. • Sosyal hizmet ve insan haklarının bireye ve onurlu bir yaşama ilişkin idealleri paralellik göstermektedir. Çünkü sosyal hizmette tıpkı insan hakları gibi çağımıza damgasını vuran iki temel kavramı tüm uygulamalarına yansıtma amacındadır. • Bu iki temel kavram insan hakları literatüründe “özgürlük ve eşitlik” olarak ortaya konmaktadır. • İnsan hakları kavramının bu iki temel kavramı, sosyal hizmet literatüründe“self-determinasyon ve sosyal adalet”olarak kendini göstermektedir. Sadece geleceklerine yönelik kararları kendileri alan insanlar özgür olarak nitelendirilebilirler. Özgürce karar alabilmek için ise, insanların çok temel insan ihtiyaçlarından yararlanabilmesi ve seçeneklerinin olması gerekir. Böyle bir durum ise, sosyal adaleti gerektirmektedir. Sosyal hizmetin, insana verdiği değer ve onun yaşaması gerekli olan sosyal koşullara ilişkin tasarımı, insan hakları kavramının tasarımı ile son derece paraleldir.
Mikro sosyal hizmet uygulamaları ile alanda çalışan sosyal hizmet uzmanlarının sosyal adalete sosyal refah politikasına katılım yolu ile büyük katkılar verdikleri, literatürde pek çok yazar tarafından belirtilmektedir • Aynı zamanda, tüm makro sosyal hizmet uygulamaları, self determinasyonu temel bir öğe olarak uygulamalarının temeline oturtmaktadır. • Örneğin, sosyal kişisel çalışma uygulaması çerçevesinde birmüracaatçıya sağlanan sosyal yardım ya da müracaatçı sisteminin sağlık yardımından faydalanmasını sağlamak, özde, alanda çalışan sosyal hizmet uzmanları için, o müracaatçı düzeyinde, sosyal adalete katkı anlamına gelmektedir. • Yine, benzer koşulları paylaşan yoksun müracaatçı grupları için sosyal refah politikasını etkileme, bir başka deyişle, durumun uygunlaştırılması yolu ile sosyal işlevselliğin arttırılmasına yönelen makro sosyal hizmet uygulamalarının başarısı, ancak, o müracaatçıların yaşamlarını bütünsellik içerisinde kavrayan mikro uygulamaların varlığı ve başarısına bağlıdır. Bu anlamda, sosyal hizmet uygulamalarına ilişkin yapılan makro ve mikro ayırımı sınıflandırma açısından yapılmış bir ayırımdır. • Bu açıdan sosyal hizmet, insan haklarına yönelik katkılarını artırabilmek açısından mikro ve makro sosyal hizmet uygulamalarını bütünleştirmek ihtiyacındadır.
Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonu aşağıda yer alan insan haklarını tüm sosyal hizmet uzmanları için ortak standart ve rehber olarak ortaya koymaktadır (IFSW 1999). 1. Yaşam: İnsan hakları çalışmalarında yaşam hakkı temeldir. Sosyal hizmet uzmanları sadece yaşam kalitesini tehdit eden insan hakları ihlallerine karşı koymazlar, aynı zamanda yaşamı zenginleştirici ve geliştirici mesleki faaliyetlere de yönelirler. Sosyal hizmet fiziksel ve psikolojik sağlığın yaşam kalitesi ile ilişkisinin farkında olarak mesleki faaliyetlerini tasarlar. Önlenebilir hastalık ve sakatlıklarla ile ilgili çalışmalarda bulunur.2. Özgürlük: Tüm insanlar özgür doğarlar. Sosyal hizmette tüm uygulamalarında insanın özgürlüğünü kısıtlayan koşulları etkisiz hale getirme uğraşısındadır. 3. Eşitlik ve Ayrımcı Olmama: Tüm insanlar için eşitlik ilkesi İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin birinci maddesinde ortaya konur. Sosyal hizmet sosyal adalete inanan bir meslek ve disiplindir. Dışta bırakılan birey ve grupların haklarının savunulmasında sosyal hizmet birincil rol oynamaktadır. Yine sosyal hizmet ayrımcı olmaksızın, tüm grupların kamu ve sosyal refah hizmetlerinden yararlanmasına çalışır.
4. Adalet: Sosyal adalet, sağlık, eğitim, fırsat eşitliği, avantajsız gruplar ya da kişiler için korumayı içermektedir. Sosyal hizmet tüm uygulamaları ile müracaatçı kitleleri için sosyal adaleti geliştirmeye çalışmaktadır. 5. Dayanışma: Sosyal hizmet, günlük uygulamalarında, yoksullar ve baskı altına alınmış gruplar ile dayanışma içerisindedir. Yoksulluk, açlık ve evsizlik insan hakları ihlalidir. Sosyal hizmet uzmanları, sosyal adaleti sağlamak için avantajsız gruplarınhaklarını savunmak durumundadır. Bir başka deyişle dayanışma, insanlığın acı ve üzüntüsüne neden olan koşullara yönelik olarak sosyal hizmetin taraf olmasını gerektirir. Sosyal hizmet her türden etkinliği ile insanların politik, sivil, sosyal, ekonomik, kültürel ve manevi haklarını gerçekleştirmelerine yönelir. 6. Sosyal Sorumluluk: Esasta sosyal sorumluluk, dayanışma ilkesinin yaşama geçirilmesi olarak düşünülebilir. Sosyal hizmet her zaman acı çeken ve avantajsız birey, grup ve toplumların yanında olan ve onların haklarınısavunan bir meslektir. Bir bakıma sosyal hizmet mesleği de, toplumun sosyal işlevselliğini tam olarak sağlamayanlara yönelik sorumluluğunun sonucu olarak düşünülebilir.
7. Barış ve Şiddetin Olmayışı: İnsan ilişkilerindeçatışma önlenemez. Sosyal hizmetin amacı bireyinkendisi ve diğerleri ile uyum içerisinde yaşamasınısağlamak ile ilgilidir. Sosyal hizmetin barış yanlısı olması, sosyal adaletsizliğin sürmesine razı olması demek değildir. Sosyal hizmet, değişim için şiddet içermeyen yolları her zaman denemekle yükümlüdür. 8. Çevre: Dünyamız sürekli olarak kirlenmekte, doğal çevre bozulmaktadır. Doğa ile insan arasında varolandenge sürekli bozulmakta, pek çok ülkede yaşam kalitesi sürekli düşmektedir. Yanlış kalkınma modelleri küresel kirliliğe katkıda bulunmaktadır. Sosyal hizmet uzmanları, çevresel bozulmanın insan yaşamına verdiği zararlar ile başedecekçalışmaları yerine getirmek ile sorumludur.
SONUÇ • İnsan hakları sosyal hizmetin teori, değer tabanı,etiği ve uygulamasının ayrılmaz bir parçasıdır. • Sosyalhizmet uzmanları mesleki müdahalelerinin heraşamasında müracaatçılarının insan haklarını koruma ve geliştirme sorumluluğundadır. • Bu nedenle, sosyal hizmet, özellikle sosyal adaleteyönelen makro sosyal hizmet uygulamalarını geliştirme ve yaşamın her alanında insan haklarına yönelme ihtiyacındadır.