1 / 66

ALGI

ÖĞRENME. ALGI. BİLİNÇ. BELLEK. Sunum Planı. ORGANİZMA VE ÇEVRE DUYUM VE ALGI ÖĞRENME BELLEK BİLİNÇ BİLİNCİN DEĞİŞİK BİÇİMLERİ. ORGANİZMA VE ÇEVRE. Organizmanın çevreyle ilişkileri, çevredeki uyarıcıların duyu organları tarafından beyine uyarım göndermesiyle gerçekleşir.

ashanti
Download Presentation

ALGI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. ÖĞRENME ALGI BİLİNÇ BELLEK

  2. Sunum Planı • ORGANİZMA VE ÇEVRE • DUYUM VE ALGI • ÖĞRENME • BELLEK • BİLİNÇ • BİLİNCİN DEĞİŞİK BİÇİMLERİ

  3. ORGANİZMA VE ÇEVRE • Organizmanın çevreyle ilişkileri, çevredeki uyarıcıların duyu organları tarafından beyine uyarım göndermesiyle gerçekleşir. • Organizma, her zaman çevreden gelen uyarımlara uyum sağlama eğilimindedir.

  4. Çevreden gelen uyarımların organizmanın uyum durumunu bozacak şekilde şiddetli veya az olduğu zaman organizma bu duruma uyum sağlayamaz. • Organizmanın aşırı ve yetersiz uyarım sonucunda tekrar eski normal haline dönmesine dengelenme (homeostasis) denir. • Organizmanın aynı uyarıcıyla sürekli karşılaşmasına ve artık bu duruma tepki vermemesi ise duyarsızlaşmayı ifade eder.

  5. Duyumun oluşabilmesi için gerekli şartlar • İçerden veya dışardan bir uyarıcının olması  • Duyu organlarının sağlam ve yeterli olması  • Uyarıcının taşınabileceği uygun ortamın olması • Uyarıcı şiddetinin duyum eşikleri arasında olması  Duyum eşiği: Organizmanın bir uyarıcıyı fark etmeye başladığı noktadır.

  6. Duyu organlarımızın alt ve üst duyum eşiklerivardır. Özellikle görme ve işitme alanlarında, doğadaki enerjinin çok sınırlı bir kısmını alabiliriz.

  7. DUYUM VE ALGI • Duyum, iç veya dış dünyadan gelen uyarımların beyne ulaşmasıdır. • Algıise beyne ulaşan bu duyumlara anlam verilmesi, onların tanınması demektir. 

  8. Algının Özellikleri • Algıda Seçicilik • Algıda Değişmezlik • Algıda Organizasyon • Derinlik Algısı • Uzay ve Zaman Algısı

  9. Algıda Seçicilik • Organizma dış dünyadan bir çok uyarıcıyla karşılaşır. • Algıda seçicilik organizmanın, dikkatini birçok uyarıcı içinden belli uyarıcılar üzerinde yoğunlaştırmasıdır. 

  10. Algıda seçiciliğietkileyenfaktörler Dışfaktörler • Uyarıcının şiddeti ve büyüklüğü • Tekrar • Tuhaflık • Değişkenlik • Hareketlilik • Zıtlık İçfaktörler • İlgi • Meslek • İhtiyaçlar • Beklentiler • Geçmişyaşantıvedeneyimler

  11. SherlockHolmes ve Dr.Watson kamp yapmaya giderler. İyi bir yemek yedikten sonra uyumak için çadırlarına çekilirler. Birkaç saat sonra Holmes uyanır ve güvenilir arkadaşını uyandırır. • ‘‘ Watson etrafına bak ve bana ne gördüğünü söyle’’ • Watson ‘’ milyarlarca yıldız görüyorum’’ diye cevap verir. • ‘‘Peki bu ne demektir Watson’’ diye sorar Holmes Watson bir an duraklar ve şu yanıtı verir: • ‘‘Astronomik olarak bu uzayda milyarlarca galaksi ve gezegen olduğu anlamına gelir.’’ ‘‘Astrolojik olarak sanırım Saturn Aslan burcuna girmiş olmalı’’ ‘‘Horolojik olarak saat üçü çeyrek geçmekte’’ ‘‘Teolojik olarak Allah’ın gücünü ve bizim küçüklüğümüzü görmekteyim’’ ‘‘Meteorolojik olarak yarın güzel bir gün olacak’’ ‘‘Peki sence bu ne anlama geliyor Holmes?’’ • Holmes arkadaşını sabırla dinledikten sonra cevap vermiş: ‘‘Watson, seni aptal. Bir hırsız çadırımızı çalmış’’.

  12. Algıda Değişmezlik • Farklı durumlarda farklı şekillerde görülen nesnelerin , önceki öğrenme ve deneyimlerin etkisiyle gerçekte olduğu gibi algılanmasıdır.  • Büyüklük değişmezliği • Biçim değişmezliği • Renk değişmezliği

  13. Algıda Organizasyon • Uyarıcıların bir bütün içinde algılanmasıdır. • Gerek varlıkların gruplar halinde algılanmasında, gerekse eksikliklerinin tamamlanarak algılanmasında, gerekse şekil - zemin ilişkisi içinde algılanmasında algıda organizasyon özelliği etkilidir. 

  14. Derinlik Algısı • Gerçekte üç boyutlu olan varlıklar gözün ağ tabakasına iki boyutlu düşer. Ancak yine üç boyutlu algılanır. • Paralel uzantıların kesişen noktalarının uzakta algılanması doğrusal perspektif dediğimiz derinlik ipucundan yararlanılarak gerçekleşmektedir.

  15. Uzay ve Zaman Algısı • Varlıkların birbirine göre uzaklığı uzay algısını, değişen sürenin göreli algısı da zaman algısını ortaya koyar. • Buna göre ‘önde’, ‘arkada’, ‘yanda’ ifadeleri uzay algısını; ‘önce’, ‘biraz’ ‘sonra’, ‘yakında’ gibi ifadeler de zaman algısını belirtir. 

  16. AlgıYanılmaları • İllüzyon • Halüsinasyon

  17. İllüzyon • Yanılgıda rol oynayan bir uyarıcı durum vardır. Bu durum gerçekte olduğundan farklı algılanır. • İllüzyon fiziki ve psikolojik olmak üzere 2’ye ayrılır. • Psikolojik illüzyon bireylere göre değişebilir, fiziki illüzyon ise bütün bireylerde aynı şekilde görülür. • Örneğin bir bardak su içindeki kaşığın kırık olarak algılanması fiziki illüzyona; yerdeki bir bez parçasının fare olarak algılanması ise psikolojik illüzyona örnektir.  • İllüzyonda mutlaka bir dış uyarıcı vardır.

  18. Halüsinasyon • Dışarıdan herhangi bir uyarıcı olmadığı halde uyarıcı varmış gibi algılanması olayına halüsinasyon denir. • Zil çalmadığı halde zil çaldı demek, bulutların üzerinde uçtuğunu iddia etmek gibi…

  19. İllüzyon bütün bireylerde görülebilir. • Halüsinasyon ise genellikle ateşli hastalık geçirenlerde, akıl hastalarında ve alkoliklerde görülür. 

  20. Algıyı Etkileyen Faktörler • Dikkat • Geçmiş yaşantı ve öğrenme• Güdü ve ihtiyaçlar• Algıya hazır olma• Psikolojik durum• Çevre • Kişisel özellikler• Duygular 

  21. ÖĞRENME • Öğrenme, tekrar veya yaşantılar sonucu, eğitim veya öğretim sonucu davranışlarda meydana gelen değişmelerdir. • Örneğin yabancı dil konuşmayı öğrenme bir davranış değişikliğidir.  • Her öğrenme sonucu az yada çok bir davranış değişikliği meydana gelir. Ama her davranış değişikliği bir öğrenme değildir.  • Buna göre içgüdü, refleks veya şans eseri gerçekleştirilen davranışlar öğrenme değildir.

  22. Öğrenmede olgunlaşma ve motivasyon önemli bir faktördür. • Çünkü bir şeyi öğrenebilmek için belli bir olgunlaşma düzeyine gelinmesi ve belli bir motivasyonun olması gerekir. 

  23. Öğrenme Türleri ve Süreçleri • Deneme-Yanılma Yoluyla Öğrenme • Motor Öğrenme • Bilişsel Öğrenme • Koşullanma Yoluyla Öğrenme

  24. Deneme-Yanılma Yoluyla Öğrenme • Tekrar ve denemeler sonucunda yeni davranışların kazanılması esasına dayanır. • Bu denemeler esnasında olumlu nitelikteki davranışlar kazanılır, olumsuz nitelikteki davranışlar terkedilir.  • Tekrar sayısı arttıkça hata miktarı azalır, hata miktarı azaldıkça da öğrenme düzeyi artar.

  25. Motor Öğrenme • Öğrenmenin, ağırlıklı olarak algısal veya bilişsel bileşenleri değil, kas bileşenleri öne çıkan türleri için kullanılan ortak bir terimdir. • Yeni becerilerin, alışkanlık yapılarının kazanılması buna bir örnektir.

  26. Bilişsel Öğrenme 4 ana başlık altında incelenir: Kavrayış yoluyla öğrenme:Olaylar ve durumlar arası ilişkinin aniden çözülmesi sonucu oluşan öğrenmedir. Model alarak öğrenme (Gözleme yoluyla): Başkalarının hangi durumlarda nasıl davrandığını gözleyip, onlar gibi davranma sonucu oluşan bir öğrenme türüdür. Sözel öğrenme: Sözcüklerle yapılan öğrenmedir. Farkında olmadan öğrenme: Gizli öğrenme de denir.

  27. Koşullanma Yoluyla Öğrenme • Organizmanın önceleri tepki göstermediği bir uyarıcıya belli koşullar altında (ödül veya ceza uygulamasının yapılmasıyla) tepki göstermeye başlaması bu öğrenmenin esasını oluşturur.  • Sözü edilen koşullar, klasik koşullanmaya ve edimsel koşullamayagöre değişmektedir.

  28. Klasik Koşullanma: Doğal bir uyarıcının karşısında yapılan bir davranışın yapay uyarıcı karşısında da yapılmasıdır. • Edimsel Koşullanma: Edimsel koşullanmanın temelinde ödül-ceza vardır. Organizmaya istenilen tepki gösterildiğinde ödül, aksi durumda ceza verilmesi sonucu gerçekleşir.

  29. Klasik koşullanmayla edimsel koşullanma arasındaki farklar • Klasik koşullanmada pekiştirici (ödül veya ceza) davranıştan önce, edimsel koşullanma da ise istenilen davranıştan sonra verilir. • Klasik koşullanmada uyarıcı ve davranışlar bellidir, edimsel koşullanma da ise davranışlar rastlantısaldır ve bu davranışlar biçimlendirilmeye çalışılır. • Klasik koşullanmada her durumda pekiştirme yapılır; edimsel de ise uygun davranışlara pekiştirme yapılır.

  30. Koşullanmayla ilgili kavramlar • Pekiştirme • Genelleme • Ayırt etme • Sönme • Kendiliğinden geri gelme

  31. Pekiştirme: Koşullanma öğrenmesinin gerçekleşmesini sağlayan ödül veya ceza uygulamalarıdır. • Pekiştirme, davranışların kazanılmasını ve yerleşmesini sağlar. • Pekiştirmeyi sağlayan unsurlara pekiştireç denir. • Olumlu ve olumsuz pekiştireç olmak üzere 2 ye ayrılır.  • Olumlu pekiştireçile ödül eş anlamlı olarak kullanılabilir. • Fakat olumsuz pekiştireçceza anlamında kullanılamaz. • Ceza istenmeyen davranışın sonucunda verilirken, olumsuz pekiştireç ise davranışın kazandırılması sürecinde verilir.

  32. Genelleme: Koşullu uyarıcıya gösterilen tepkilerin benzerlerine de gösterilmesidir. • Ayırt etme: Genellemenin tersi olarak, benzer uyarıcılar arasındaki farklılığın anlaşılmasıyla koşullu uyarıcıya benzer uyarıcılara tepki göstermenin terk edilmesidir.

  33. Sönme: Pekiştirmenin kesilmesiyle zaman içinde koşullu davranışın ortadan kalkmasıdır. • Kendiliğinden geri gelme: Sönmüş davranışın, hiçbir pekiştirme olmadığı halde bir süre sonra kendiliğinden ortaya çıkmasıdır.

  34. Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler • Öğrenen Bireyden Kaynaklanan Faktörler • Öğrenme Yönteminden Kaynaklanan Faktörler • Öğrenilen Malzemeden Kaynaklanan Faktörler • Öğrenmenin Yapıldığı Ortam

  35. Öğrenenden Kaynaklanan Faktörler • Güdülenme • Zeka • Yaş ve olgunlaşma • Bilgi birikimi • Fizyolojik durum • Psikolojik durum

  36. Bilgi birikimi: Önceden kazanılmış olan bilgiler, yeni öğrenmeleri etkiler. Ancak bu etkileme olumlu veya olumsuz olabilir. Böyle bir etkilemenin olabilmesi için önceki öğrenilenlerle sonraki öğrenilecekler arasında ilke, içerik, teknik bakımdan benzerlik olması gerekir. İki türlü geçiş olabilir. • Olumlu geçiş (Pozitif transfer): Önceki öğrenilenlerin sonraki öğrenmeleri kolaylaştırmasına denir. Bisiklete binmenin, motosiklet kullanmayı kolaylaştırması gibi. • Olumsuz geçiş (Negatif transfer): Önceki öğrenilenlerin sonraki öğrenmeleri zorlaştırmasına denir. İki parmakla daktilo yazmayı öğrenmiş olan biri, hiç yazmayana göre on parmak yazmayı daha zor öğrenir.

  37. Öğrenme Yönteminden Kaynaklanan Faktörler • Aralıklı ya da toplu öğrenme: Yöntem olarak az zamanda çok tekrar yerine, konunun çok zamanda azar azar tekrar edilmesi öğrenmeyi olumlu etkilemektedir.  • Öğrenmeye aktif olarak katılma: Anlatma okumaya göre bireyi daha aktif yapacağından, öğrenme düzeyini artırmaktadır. Aynı zamanda aktif durumlarda uygulamalara da yer verileceğinden, öğrenme düzeyi artmaktadır.

  38. Sonucun bilinmesi: Öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediği hakkındaki sonucun bildirimine yönelik faaliyetler öğrenmeye önemli katkı sağlamaktadır. Konu anlatımından sonra yapılan testler sonucun bildirilmesine yöneliktir. • Bütün ya da parçalara bölerek öğrenme: Konuların uzun, kısa, somut, soyut, anlamlı anlamsız olması durumuna göre öğrenilmesinde bütün - parça - bütün ilişkisinin kurulması öğrenmeyi etkiler. Buna göre zor, uzun, anlamsız konularda bütün - parça bütün çalışması, diğer durumlarda ise konuların bütün halinde öğrenilmesi olumlu sonuç vermektedir.

  39. Programlı öğrenme: Önceleri öğretme makinalarında geçerli olan bu öğrenme, şimdilerde bilgisayarlarda uygulanmaktadır. Bireyin bilgisayarın başına geçerek, bilgisayarın programlanmış olarak sunduğu bilgileri kendi öğrenme hızına ve kapasitesine göre öğrenmesidir. Bu öğrenme sorularla pekiştirme ve cevabını hemen görme esasına dayanır. • Tekrarlara yer verme: Tekrar sayısı arttıkça hata miktarı azalmaktadır. Bu durumda da öğrenme düzeyi giderek artmaktadır. Çünkü tekrar, pekiştirici olarak öğrenmelerin kuvvetlenmesini sağlar.

  40. Öğrenilen Malzemeden Kaynaklanan Faktörler • Uzun, soyut ve anlamsız olması • İlgi ve ihtiyaca uygun olması • Sistemli düzenlenmiş olması • Birbirini destekleyici olması • Beden ve zihin gelişimine uygun olması

  41. BELLEK (HAFIZA) • Yaşam sürecinde öğrenmiş olduğumuz bilgilerin saklandığı yerdir. • Duyum ve algılarla kazanılan bilgilerin beyinde saklanması, gerektiğinde de hatırlanması şeklinde gerçekleşen zihinsel bir işlevdir.

  42. Belleğin 3 aşaması vardır.  • Bilgiler kodlanır • Bilgiler saklanır • Lazım olunca geri getirilir. Unutma bu üç aşamadan birinde meydana gelen aksaklıktan kaynaklanır. Öğrenilen bilgilerin kodlanabilmesi için de ilk şart o bilginin veya nesnelerin algılanmasıdır.

  43. Kısa Süreli Bellek • Zihinde bilgileri tutma süresinin çok kısa olduğu (1-3 dk) bellektir. • Bilgi kısa süreliğine lazımsa kısa süreli belleğe yerleştirilir.  • Örneğin, ilk defa duyduğunuz bir telefon numarası kısa süreli bellekte yer alır. Telefon konuşmasından sonra da kaybolur. Kısa süreli belleğin en önemli özelliği bilgilerin izine bir süre sonra rastlanamamasıdır. • Uzun Süreli Bellek  • Uzun süreli bellekte yer alan öğrenilmiş bilgiler uzun zaman aralığında burada yer alabilir. • Bu bellekteki bilgiler anlam ve özellikleri bakımından düzenlenir. • Örneğin, lisedeki numaramızı ,ev telefonumuzu uzun süreli bellekte tutarız. Çünkü bu bilgileri sürekli ve uzun süre kullanırız.

  44. UNUTMA • Önceden öğrenmiş olduğumuz bilgilerin zaman içinde kaybolmasıdır. • Zaten insan hayatı boyunca öğrendiği bilgileri hafızasında tutamaz. • Yeniler öğrenilirken eskiler unutulmaya başlanır. 

  45. Unutmanın Nedenleri • Kullanılmama yüzünden silinme • Bastırma: Hatırlandıkça üzüntü veren bilgilerin unutulmasıdır. Bu görüşte olanlar, unutmayı rahatsız edici durumların bilinçaltına bastırılması olarak açıklar. • Ket vurma (Bozucu etki) • İleriye ket vurma: Önceki öğrenilmiş olan bilgilerin sonradan öğrenilmiş olan bilgileri unutturması. • Geriye ket vurma: Sonradan öğrenilmiş olan bilgilerin önceden öğrenilmiş olan bilgileri unutturması. • Organik nedenler: Ani şok, yaşlılık, korku, heyecan, ateşli hastalık gibi durumlar organizmada unutmaya neden olabilmektedir.

  46. Ket vurma ile transfer kavramları birbirinden farklıdır. • Transfer öğrenme öncesi ; ket vurma ise öğrenme sonrası gerçekleşir. • Transferde önceki öğrenilenler sonraki öğrenmeleri olumlu ya da olumsuz yönde etkilerken , ket vurmada ise bir öğrenmeden önce yada sonra gerçekleşen öğrenme, söz konusu öğrenmenin hatırlanmasını olumsuz yönde etkiler. • Kısacası transferin öğrenmeye , ket vurmanın ise hatırlamaya etkisi vardır.

  47. Unutmayla İlgili Sonuçlar • Mutlak unutma yoktur. • Unutmanın derecesi öğrenmenin derecesine bağlıdır. • En son öğrenilenler daha geç unutulur.  • Öğrendikten sonra zihnin uyarıcılara kapalı tutulması unutmayı azalttığından uykuda unutma en azdır. • Öğrenilenlerin sık sık pekiştirilmesi unutmayı azaltır.  • Anlamlı ve hoşumuza giden konuları daha geç unuturuz.

  48. HATIRLAMA • Uzun süreli bellekte yer alan bilgilerin zihinde tekrar canlanarak bilinç düzeyine gelmesidir. • İlkokul dönemlerindeki okul numarasını hatırlama buna örnektir. • Hatırlama ile çağrışım farklı kavramlardır. • Çağrışım, bir uyarıcı algılandığında onunla ilgili başka şeylerin hatırlanmasıdır. • Benzerlik, ardışıklık, zıtlık, zamanda ve mekanda yakınlık çağrışımı kolaylaştıran etkenlerdir. • Amasya denilince elmanın akla gelmesi buna örnektir.

  49. BİLİNÇ • Bilinç, farkında olmak demektir. • İnsanın kendisinden ve çevresinden haberdar olması halidir. • Bilinç kapsamı içinde çeşitli düzeylerde farkında olma dereceleri vardır. • Uyanıklık, uyku, rüya, hipnoz ve meditasyon insandaki bilinç durumlarıdır.

More Related