1.05k likes | 1.52k Views
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FATİH EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖZEL EĞİTİM BÖLÜMÜ. OTİZM DERSi HAZIRLAYAN Hasan YEPREM. OTİZM NEDİR?.
E N D
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FATİH EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖZEL EĞİTİM BÖLÜMÜ OTİZM DERSi HAZIRLAYAN Hasan YEPREM
OTİZM NEDİR? Otizm yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişimde problemler, tekrarlayıcı davranış ve kısıtlı ilgi alanları ile kendini gösteren, karmaşık gelişimsel bir bozukluktur.
Otizm, ilk olarak 1.943 yılında Amerikalı çocuk psikiyatristi Leo Kanner tarafından "Erken Çocukluk Otizmi" olarak adlandırılmış ve aşağıdaki özellikler doğrultusunda tanımlanmıştır;
Kanner'dan bir yıl sonra Avusturyalı çocuk doktoru Hans Asperger bir grup çocuğun tek yönlü iletişim, diğerlerine empati gösterememe ve bir konuda yoğun ve sınırlı ilgi gibi ortak özellikleri olduğunu fark etmiş, bu çocukları tanımlamak için "otistik psikopati" terimini kullanmıştır. Asperger'in tanımladığı bozukluk günümüzde kendi adıyla anılmaktadır. Asperger sendromu otizm ile aynı grupta yer alan, ancak otizmden farklı bir bozukluk olarak kabul edilmektedir.
Kanner'a göre otistik çocuklar; • Kendine yöneltilen sözel ifadeleri sıklıkla aynı şekilde tekrar eden, "ben" yerine "sen" gibi şahıs zamirlerini ters kullanan, ekolalisi ve gecikmiş dil gelişimi olan, • Çok iyi bir belleğe sahip olan, • Kendiliğinden başlattığı davranışları sınırlı oranda bulunan, • Stereotip hareketleri bulunan ya da belli hareketlere aşırı bağlılık gösteren, • Aynılığı koruma isteği olan, • İnsanlarla ilişki kurmada zorluk çeken, • Cansız nesne veya resimleri tercih eden, çocuklardır.
OTİZMİN ÇEŞİTLERİ Otizmin çeşitlerini doğru şekilde tanımlamak için farklı terimler kullanılmaktadır. Fakat bu çeşitleri net olarak birbirinden ayırmak her zaman mümkün değildir. Bu yüzden genel olarak 'yaygın gelişim bozukluğu' veya 'otistik spektrum' ifadeleri kullanılır. Otizmin çeşitleri aşağıdaki kriterlere göre birbirinden ayrılır: • semptomların şiddeti • günlük yaşamda kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme ve genel gelişim • semptomların ortaya çıkış yaşı Günümüzde uzmanlar otizmi tanımlamak için aşağıda sayılan kavramlar üzerinde durmaktadır:
1) Erken çocukluk otizmi Klasik çocukluk dönemi otizmi, erken infantil otizmi, erken çocukluk otizmi veya Kanner sendromu olarak adlandırılmaktadır. Otizmin bu şeklinde belirtiler üç yaşından önce ortaya çıkar.
2) Yüksek işlevli otizm Zeka düzeyi çok az etkilenmiş erken çocukluk otizminde yüksek işlevli otizm tanımı kullanılır. 3) Asperger Sendromu Otizmli çocuklarda dil ve sosyal becerilerin daha az etkilendiği durumda, Asperger sendromu tabiri kullanılmaktadır. Bu çocuklar gündelik yaşamda büyük oranda kendi ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Asperger sendromu adını otizmin bu tipini ilk kez tanımlayan doktordan almıştır.
4) Atipik otizm Atipik otizm, otizmin belirtilerinin tüm alanlarda görülmediği yada hafif görüldüğü otizm şeklidir.
5) İleri yaşta ortaya çıkan otizm Belirtilerin iki buçuk yaşından sonra ortaya çıktığı otizm şeklidir. Otistik bozuklukları olan çocukların çoğunda başka nörolojik hastalıklar görülmez. Bu çocuklarda sadece otizm vardır. Otizmli çocukların %10'unda -özellikle belirgin zihinsel özürlü olanlarda- otizmin yanı sıra Rett Sendromu, tüberoz skleroz ve frajil x sendromu gibi, nörolojik hastalıklara da rastlanır. Otizm yirmi yıldan bu yana ruhsal hastalık (örneğin çocuk şizofrenisi) olarak değil, yaygın gelişim bozukluğu olarak kabul edilmektedir.
Otizmin belirtileri nelerdir? . Otizm, üç alanda sorunlarla kendini gösterir. Bu alanlar ve bu alanların her birinde gözlenebilecek belirtiler aşağıda yer almaktadır;
A) Sosyal İlişkilerde Güçlük Başkalarıyla göz teması kurmakta zorlanmak Arkadaşlık ilişkileri geliştirememek Pek çok şeyi başkalarıyla birlikte değil de kendi başına yapmayı yeğlemek Çevredeki kişilerin yaptıklarıyla ilgilenmemek; onlar kendisiyle ilgilendiğinde ise kayıtsız kalmak
B. İletişim Zorlukları Dil ve konuşma gelişiminde akranlarının gerisinde olmak ya da hiç konuşmamak Başkalarıyla sohbet başlatmada ve sürdürmede zorlanmak Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz zamanlarda söylemek Çevresinde bulunan aynı yaşlardaki çocukların oynadığı oyunlara ilgi göstermemek
Ekolali (Cevap vermek yerine, kendisine söylenenleri aynen tekrar ederler) Göz teması çok azdır ya da hiç yoktur.
C. İlgi ve Davranış Takıntıları Bazı sıra dışı konulara karşı aşırı ilgi duymak; örneğin, asansörlerin nasıl çalıştığı Günlük yaşamdaki düzen değişikliklerine katlanamamak; örneğin, eşyaların yerinin değişmesi Sıra dışı beden hareketleri yapmak; örneğin, sallanmak ya da çırpınmak Bazı nesnelerle sıra dışı hareketler yapmak; örneğin, nesneleri döndürmek ya da sıraya dizmek.
1) Tıbbi Tanılama Tanı koyabilecek kişiler, yalnızca konunun uzmanı olan doktorlardır. Otizmli çocukların dış görünümleri diğer çocuklardan farklı değildir; ancak, davranışları farklıdır. Tanı, uzmanlar tarafından çocuğun gözlenmesi, gelişim testleri yapılması ve anne-babalara çocuğun gelişimi hakkında sorular sorulmasıyla konur.
Ülkemizde otizm tanısı koyabilecek uzmanlar çocuk ruh hastalıkları uzmanları ve çocuk nörologlarıdır. Otizmin tanısı 12 aylıktan itibaren konabilir. Erken yaşta tanı konması, bir an önce eğitimin başlaması açısından önemlidir.
2) Eğitsel Değerlendirme ve Tanılama Ayrıca, çocuğun hangi ortamda eğitim görmesinin uygun olacağına ilişkin öneride bulunulur. Eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecinde, çocuğun tüm gelişim alanlarındaki özellikleri ve akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri ile eğitim ihtiyaçları belirlenir.
Çocuğun eğitsel değerlendirme ve tanılaması RAM’da oluşturulan Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu tarafından çeşitli testler ve bireyin özelliklerine uygun diğer ölçme araçlarıyla yapılır. Tanılamada çocuğun;
Tıbbî değerlendirme raporu, • Zihinsel, fiziksel, ruhsal, sosyal gelişim öyküsü, • Tüm gelişim alanlarındaki özellikleri, • Akademik alanlardaki eğitim performansı, • İhtiyaçları, • Eğitim hizmetlerinden yararlanma süresi, • Bireysel gelişim raporu dikkate alınır.
Eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucunda özel eğitime ihtiyacı olduğu belirlenen çocuklar için Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu ve Eğitim Planı hazırlanır. Bu belgeler, özel özel eğitim kurumlarından eğitim ve destek eğitim hizmeti alan öğrenciler için her yıl yenilenir.
Otizmde Tanılama Yöntemi Var Mıdır? Otizmin kesin tanısı için kullanılan belirli bir yöntem yoktur. Gözleme dayanarak ve aileden alınan bilgilere göre tanı konur. Belirtilerin tamamının bir çocukta görülmesi şart değildir. Otistik çocuklar, bu davranışları hafiften ağıra değişen ölçülerde ve değişik kombinasyonlarda sergileyebilirler. Belirtilerin bazıları zaman içinde kaybolup, bazıları da belli bir zaman sonra aynı yada değişmiş şekilde ortaya çıkabilir.
Teşhise yardımcı olmak amacıyla birkaç tarama aracı geliştirilmiştir. Bunlardan bazıları; Bebeklerde Otizm Kontrol Listesi (CHAT) Bebeklerde Otizm Değiştirilmiş Kontrol Listesi (M-CHAT) İki yaş için Otizm Tarama Aracı (STAT) 4 yaş ve üstü çocuklar için Sosyal İletişim Anketi (SCQ) Otizm Spektrum Tarama testi (ASSQ) Avustralya Asperger Sendromu Ölçeği Çocukluk Dönemi Asperger Sendromu Testi (CAST)
Erken Tanının Önemi Erken tanı eğitimin biran önce başlatılması açısından önemlidir. Çünkü, küçük çocuklar öğrenme çağlarında büyük potansiyel taşırlar ve verilen eğitimden büyük yaştaki çocuklara kıyasla daha fazla yarar görürler. Bu çocukların diğer çocuklar gibi kendilerine özgü bir öğrenme teknikleri olmadığı için, bir süre sonra mevcut potansiyellerini de kaybettikleri, düzeltilmesi zor bazı durumlara gelebildikleri bilinmektedir. Erken yaşta tanı konan ve eğitimine başlanan pek çok otistik çocuğa bazı becerileri kazandırmak ve onları üretken, kendine yeterli hale getirmek mümkün olabilmiştir.
OTİZME NEDEN OLAN FAKTÖRLER Psiko-dinamik ve ailesel faktörler. Organik-nörolojik-biyolojik faktörler. Genetik faktörler. Bağışıklık sistemi ile ilgili faktörler.
1.Psiko-dinamik ve Ailesel Faktörler Otizmi psikolojik düzlemde açıklayan farklı görüşler vardır. Bunlardan biri “Psikojenik” teoridir. • Psikojenik teoriye göre otizmin; anne- çocuk ilişkisinde soğuk, reddedici olarak algılanan davranışlarla çocuğun karşılaşması sonucunda ortaya çıktığı vurgulanır.
Bir başka görüş, ”afektif (duygusal) görüş” olarak bilinir. Bu görüşe göre otistikler duygusal ifadeleri ve jest ve mimikleri anlayamazlar.
Bir başka teori ise “zihin kuramı” olarak adlandırır. Otizmli çocukları başkalarının düşüncelerini anlayamadıkları ifade edilir. • Otizmli çocuklar kandırmayı bilmezler. Soyut espirileri anlayamazlar.
Başka bir görüş merkezi bütünleme görüşüdür. Mevcut bilginin belli bir anlam oluşturacak şekilde bütünlenmesini ifade eder. Otizmli bireylerde bu mekanizma bozulmuştur.
2. Organik-nörolojik-biyolojik faktörler Otizmin etiyolojisinde sinir sistemi bozuklukları önemli bir yer tutar. Beyincik kıvrımlarının 6. ve 7. lobunda farklılıklar saptanmıştır. 3. Genetik Faktörler Otizmle ilişkili olduğu sanılan genler; 15.,kromozom, 13. kromozom, 6. kromozom ve 7. kromozom üzerinde yer almaktadır. Bunun yanı sıra, bir çocuğu otistik olan bir ailenin diğer çocuğunun otistik olma oranı ise ortalama %5 dir. 4. Bağışıklık Sistemi ile İlgili Faktörler
Otizmin Ağırlığını ve Seyrini Hangi Etkenler Belirler? Zeka düzeyi otizmin en önemli etkenlerden biridir. Otistik çocukların önemli bir kısmında zeka problemleri varken, bir kısmı normal, az bir kısmı üstün zekalıdır. İkinci önemli etken, konuşmaya başlama yaşıdır. Genellikle 5 yaş dolaylarında konuşmaya başlamış olmaları olumludur. Bunlar dışında; olumlu çevre koşulları, aile içi etkileşimin iyi olması, erken tanı Ve özel eğitimin erken başlaması önemlidir.
Bebeklik Dönemi • Bebeklik döneminde otistik çocukların fiziksel gelişimleri yaşıtlarından farklı değildir. Uyku ve beslenme problemlerinin bu grupta yoğun görülmesine rağmen, gelişimleri normaldir. Bunun yanında, bazı otizmli bebeklerde çevreden gelen uyaranlara cevap vermekte ya da uyaranları alma ile ilgili güçlükler görülebilir.
Otistik çocukların yürüme ve oturma becerilerinde gecikmeler olabilmektedir. • Ayrıca, tüm otizmli çocukların 1/3’de, 12-24 aylar arası gelişimsel regresyon görülmektedir.
Otizmli bebeklerin, yakınlarına yaklaşan kişileri fark etmezler. • Bakışlarının boş ve içe dönüktür. • Kucaklanmak istendiklerinde alınmak için kollarını kaldırmazlar. • Çocuk çevresindeki seslere, cisimlere, insanlara ilgi göstermez. Bebekteki bu ilgisizlik, anne babalarda çocuklarında zihinsel bir problem olduğu düşüncesini uyandırabilir. • Bu belirtilere ek olarak otistik özelikler gösteren bebeklerin, göz önünden kaybolan nesneyi aramadıkları ve isteğini ifade etmek için parmağı ile bir şeyi işaret etmedikleri gözlenmiştir
Okul Öncesi Dönem • Bu dönem çocuğu, değişikliklere aşırı tepkiseldir. Otizm özelikleri bu dönemde daha da belirginleşir. Bu dönemde oyun kurmada, akranları ile işbirliğine girmede yetersizlikler yoğun olarak göze çarpmaktadır. arabanın tekerleğiniçevirerek saatlerce kendilerini oyalayabilirler
Hareketlerin taklit edilmesinde ve ince motor becerileri gerektiren kesme, yazı yazma, bloklarla desen oluşturma becerileri sınırlıdır. Oyuncakları amacına yönelik kullanmazlar.
Okul Dönemi • Otizmli çocukların ilk okul döneminde daha uyumlu oldukları göze çarpmaktadır. Bu dönemde sınırlı düzeyde de olsa, çevrelerine ve akranlarına ilgi göstermeye başlayabilirler. Okul çağına gelindiğinde, bu çocuklardan biri dili hiç kullanamazken diğeri konuşmaya başlayabilir. Bu dönemde çocuklarda hırçınlık ve uyku gibi problemler azalabilir
Ergenlik Dönemi • Otizmli çocukların büyük bir bölümü bu dönemi büyük problemler geçirmeden atlat1rlar. Bazı otizmli ergenlerin gelişimlerinin bu dönemde olumlu yönde etkilendiği görülür. Bazılarında ise, belirtilerin geçici olarak (%30’unda) ağırlaşması ya da kalıcı bir kötüleşme (%22’sinde), yani bir geriye dönüş ortaya çıktığı da görülmektedir.
Yetişkinlik Dönemi • Otizmli kişilerin çok az bir kısmı normal yetişkin olabilir. Büyük bir kısmı ise ağır bir biçimde yaşamlarına devam ederler.
OTİZMİN TEDAVİSİ Bugün için otizmin kesin bir tedavisi yoktur. Otizm hayat boyu süren kalıcı bir gelişimsel bozukluktur. Ancak gerek yaşla, gerek erken müdahale ile belirtilerin sıklığında ve şiddetinde değişiklikler görülür. Belirtilerin bir kısmı kaybolur, bazı yeni belirtiler açığa çıkabilir.
Bugün için en temel tedavi şekli özel eğitimdir. Gelişmiş ülkelerde otistik çocuklar için hazırlanmış özel eğitim programları mevcuttur. Ülkemiz henüz bu açıdan hazırlık aşamasındadır. Eğitim programlarının esasını davranış ve konuşma terapileri oluşturur. Son zamanlarda her bir otistik çocuğun özelliklerine ve gereksinimlerine uygun bireysel terapiler geliştirilmektedir.
Tüm bu tedavilerde amaçlanan çocuğun öz bakımını kendi kendine gerçekleştirmesi, öğrendiklerini karşılaştığı yeni durumlarda da kullanmayı öğrenerek sosyal yaşama uyumunun artmasıdır. Son çalışmalar göstermiştir ki, son 10 yılda tanı konan otistik çocuklar öncekilere oranla daha iyi durumdadır, çünkü bunlara daha erken yaşta eğitim tedavisi başlamıştır. Bu nedenle otizmin erken yaşta tanısı önemlidir.
Ayrıca hiperaktivite, depresyon, düzen bozucu davranış, saldırganlık, uyku ve yeme sorunları bazı otistiklerde ilaç kullanımını zorunlu kılacak ölçüde şiddetli olabilir. Otizmde ilaç tedavisi, bazı durumlarda değişik nedenlerden ötürü uygulanabilir. Özellikle epilepsi (sara) nöbetleri otistiklerde sık görülür ve tedavi edilmezse olumsuz sonuçlar doğurabilir.
İlaçlar otizmi tedavi etmez, ancak eğitimi olanaksız kılan durumlarda veya sorunlar ailenin baş edemeyeceği boyutlara vardığında gerekli olabilir. Gelişigüzel ve belli bir amaca yönelik olmaksızın ilaç kullanılması sakıncalı olup, otizm konusunda uzmanlaşmış hekimlerin ilaç önermesi daha uygundur.
OTİZM VE ÖZEL EĞİTİM Ülkemizde otizm tanısı koyabilecek kişiler, çocuk ruh hastalıkları uzmanları ve çocuk nörologlarıdır. Bu uzmanlar ayrıntılı değerlendirme yaparak; • çocukta otizm olup olmadığını, • otizmin derecesini, • zeka ve gelişim düzeylerini tespit ederler. Çocuk otizm tanısı alırsa, Özürlü Sağlık Kurulu Raporu düzenlemeye yetkili bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Bundan sonraki adım eğitimin planlanmasıdır.