690 likes | 1.09k Views
KAHVEHANE MÜDAVİMLERİ ÜZERİNDE OKUMA ALIŞKANLIĞI DAVRANIŞLARI. Harun ÇANKAYA Melek AÇIKGÖZ Mustafa ÇOBAN Müjde AYDOĞAN. Araştırmanın Konusu.
E N D
KAHVEHANE MÜDAVİMLERİ ÜZERİNDE OKUMA ALIŞKANLIĞI DAVRANIŞLARI Harun ÇANKAYA Melek AÇIKGÖZ Mustafa ÇOBAN Müjde AYDOĞAN
Araştırmanın Konusu Okuma, dil kurallarına uyularak oluşturulmuş yazılı iletileri duyu organları yoluyla algılayıp kavrama, anlamlandırma, yorumlama, düşünce yürütme ve yargıya varma evrelerinden oluşan bütün bir süreçtir. Bu bakımdan okuma duyu organlarının ortaklaşa yaptığı bir etkinliktir. Okuma alışkanlığı, okuma eyleminin sürekli, düzenli ve eleştirel olarak sürdürülmesidir. Okuma alışkanlığının özünde sürdürülebilirlik yaklaşımı bulunmaktadır. Sürdürülebilir okuma alışkanlığı, bireyin yaşamının her döneminde okuma eylemini kalıcı ve düzenli olarak devam ettirmesini ifade eder (Odabaş, Odabaş ve Polat, 2008, s. 433).
Devam… Okuma alışkanlığının giderek yaygınlaşması kahvehanelere de yansımıştır. Bu yansıma kahvehanelere, yalnızca işsiz insanların vakit geçirmek amacıyla uğramadığını, toplumun değişik kesimlerinden insanların da bu mekânların müdavimi olduğunu ve müdavimlerin çeşitli konulardaki bilgi ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla buralara geldiği görülmektedir. Bundan dolayı kahvehaneler bünyelerinde gazete, dergi gibi süreli yayınları bulunduran ve çeşitli geleneksel sahne sanatlarının icra edildiği kültür mekânları halini almıştır. Sonuç itibariyle, bu araştırma ile Erzurum’daki kahvehane müdavimlerinin okumaya gösterdikleri ilgi ile okuma alışkanlığı düzeyleri belirlenecektir.
Araştırmanın Amacı Araştırmanın temel amacı; kahvehanelerdeki kitap okuma alışkanlığının belirlenmesidir. Türk toplumunda kahvehaneler tarihsel süreç içerisinde önemli görevler üstlenen merkezler olarak bilinmektedirler. Kahvehaneler, iş yaşamının sıkıntılarından ve stresten kurtulmak isteyen özellikle çalışan erkeklerin, diğer yandan emeklilerin ve işsizlerin uğrak yerleri ve ayrıca birçok edebi, siyasal ve sanatsal akımlarının ortaya çıkmasına da zemin hazırlayan, toplumsal sorunların tartışıldığı ve iletişimsel etkinliğin doruğa ulaştığı kültür mekânları olarak da tanımlanmaktadır. Bu sebepten, kahvehanelerdeki okuma alışkanlığının oldukça düşük olduğu görülmektedir.
Devam… Kahvehanelerde yaşanan bu genel durumun Erzurum kahvehaneleri üzerinde de benzer görünüme sahip olduğu hipotezinden hareketle, araştırmada Erzurum’daki kahvehane müdavimlerinin okuma alışkanlığı profilinin saptanması amaçlanmaktadır.
Araştırmanın Önemi Kahvehaneler; kitapların, gündelik gazetelerin veya dergilerin okunduğu, önemli edebi sohbet ve toplantılarının yapıldığı, siyasal gündemlerin belirlendiği mekânlar olarak işlevselliğini sürdürmektedir. Bu konumlarından dolayı kahvehaneler okuma eylemlerine katkı sağlayan önemli kuruluşlardır. Yapılan araştırma Erzurum’daki kahvehane müdavimlerinin okuma alışkanlığı düzeylerini göstermesi açısından önemlidir.
Kavramsal Çerçeve ve Varsayım Araştırma konusuna ilişkin yapılan bir takım çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmaları şu şekilde sıralamak mümkündür; Mustafa Yağbasan ve Fuat Ustakara’ ın “Türk toplumunda kahvehane ve kafelerdeki iletişimsel ortamı belirlemeye yönelik bir alan araştırması” adlı makalesinde kahvehane ortamı ve kahvehane müdavimlerinin genel durumu hakkında bilgi vermektedir. Dilaver Düzgün’ ün “Erzurum’da kahvehaneler ve âşık kahvehanesi geleneği” adlı kitabında kahvehanelerin ortaya çıkışından, tarihsel sürecinden, işlevselliğinden ve ne amaçla kullanıldığından bahsedilmektedir.
Devam… Bu sonuçlar altında varsayımlarımız; • Kahvehanelerde bir kitaplık köşesinin bulunmamasıdır. • Kahvehanelerde okumaya teşvik edici faaliyetlerin az olmasıdır. • Bu mekânlarda kitap gazete dergi gibi okuma materyallerinin nadir bulunmasıdır. • Kahvehanelerin eski özelliğini yitirerek yerini batı kültürünün ürünü olan kafelere bırakmasıdır
Kapsam Araştırmanın kapsamında Erzurum’daki kahvehane müdavimlerinin okuma alışkanlıkları araştırılacaktır. Bu konu ile ilgili geniş bilgi verilecektir. Yapılan araştırmanın amacına varması için Erzurum’daki kahvehane müdavimleri göz önüne alınarak öneriler sunulacak ve bu önerilerin uygulanması için yapılması gerekenler anlatılacaktır. Bütün bu bulguların sonucunda bu çalışma Erzurum’daki kahvehane müdavimlerine uygulanacaktır.
Sınırlılıklar ve Evren Araştırmanın sınırlılıkları; Erzurum’daki kahvehane müdavimlerinin yanı sıra; dernekler, sendikalar, özel kurumların lokallerini ve kafeleri de bünyesine almaktadır. Araştırmanın evreni; Erzurum’da bulunan kahvehane müdavimleridir. Örneklem ise, Erzurum’daki 150 kahvehane müdavimidir.
Gözlem Tekniği Bu araştırmada, kahvehane müdavimlerinin okuma alışkanlıklarının ne düzeyde olduğu araştırılacaktır. Bu veriler elde edilirken anket tekniğine başvurulmuştur. Bu araştırma betimleme yöntemi ile yapılmıştır. Betimleme yöntemi; araştırmada işlenen konunun, içeriğinin, konuda geçen kavramların, olayların “ne” olduğunu betimlemeye çalışan incelemelerdir. Betimleme yönteminin alt bileşenlerinden biri olan sormaca tekniğinden de yararlanılmıştır. Sormaca tekniği: araştırma yapılacak konuyla ilgili soruların yer aldığı bir soru kâğıdıdır (Aziz, 2008, s.93).
Araştırma Zamanlaması Araştırma 01.03.2011tarihinde başlayıp 11.04.2011’da sona erecek şekilde yaklaşık bir buçuk aylık sürede gerçekleşmiştir. Bu süre içerisinde yapılacak işlemler aşağıda gösterilmiştir: Kaynak Araştırması 9 gün Veri Toplama (Kuramsal-Uygulama) 16 gün Değerlendirme 14 gün Yazma 6 gün Toplam 45 gün
Okumanın Tanımı Okuma, bireyin hayatı algılamasında olayları ve durumları görmede ve yönlendirmede ona yeni imkânlar sağlayan bir eylemdir. Birikim ve üretkenlik ancak sağlam bir okuma geleneğinin neticesinde ortaya çıkmaktadır. Bilginin sağlam temeller üzerinde sosyal yapıyı geliştirmesi ve toplumu ileriye taşıması “bireyin entelektüel gelişiminin temelini oluşturan okuma” (Gönen, 2007, s. 61) ile mümkün olmaktadır.
Devam… Okuma, toplumun gelişmesi ve ilerlemesi için gereklidir. İnsan okumakla kişilik kazanır, geçmiş uygarlıkları ve kültürleri tanır; onların deneyimlerinden yararlanarak yaşamını düzenler. İnsanın duygu ve düşünceleri okuyarak gelişmektedir. Okuma, her ne kadarda geçirdiği evrelerde bir takım değişikliklere uğrasa da varlığını halen sürdürmektedir, yani okuma, sürekli ve devamlılık özelliği gösteren bir olgudur.
Okuma Alışkanlığı Nedir? Okuma alışkanlığı; düzenli olarak kitap, dergi ve gazete gibi bilgi kaynaklarının devamlı bir şekilde kullanılmasıdır. Okuma insan yaşamının çocukluk evresinde okulla birlikte kazanılan bir etkinlik olmakla birlikte bu etkinliğin süreklilik kazanması okuma alışkanlığını ortaya çıkarır (Çakmak ve Yılmaz, 2009, s. 492). Okuma alışkanlığının kazanılmasında çocuğun okul öncesinde kitaplarla etkileşiminin sağlanması ve çocuğun kitaplara karşı ilgisinin arttırılması önemlidir. Okuma alışkanlığı, temelde örgün eğitim kurumlarında kazanılan bir beceridir. Bir eğitim sisteminin üyeleri olan öğrenciler, okul çağında bu beceriyi edinmemişlerse, yetişkinlik döneminde edinmeleri oldukça güç olmaktadır.
Devam… Okuma alışkanlığının kazanılmasında en etkili yollardan birisi de kütüphanelere ve kaynaklara kolay erişimin sağlanmasıdır. Öğrencilerin gereksinim duydukları bilgiye kolayca ulaşmaları onların okuma alışkanlığı kazanmalarında önemli rol oynayacaktır. Bu durumda, kütüphane kullanımı yükseldikçe, okuma alışkanlığı oranı da yükselmekte; kütüphane kullanımı azaldıkça, okuma alışkanlığı düzeyi de düşmektedir. Söz edilen süreç ve bütün bu etkenler bireyin okuma alışkanlığı kazanmasında en etkili yollar olmuştur (Yılmaz, Köse ve Korkut, 2009, s. 26).
Devam… Ülkemizde okuma alışkanlığının oldukça düşük olduğu bir gerçektir. Bu sorun nereden kaynaklanmaktadır? Ya da okuma alışkanlığının ülkemizde düşük oluşunun nedenleri nelerdir? Genel olarak nedenler şu şekilde sıralanabilir: • Devletin, okuma alışkanlığının toplumumuzda oldukça düşük olmasını bir sorun olarak kabul edip, sorunu tüm boyutlarıyla belirleyen ve çözüm yolunda kapsamlı ve ayrıntılı bir plân-program oluşturamamış olması • Eğitim-öğretim sisteminin okuyup araştırarak bilgi edinmeye gereken ağırlığı vermemesi. • Eğitim sisteminde okuma alışkanlığı yaratacak programların yokluğu, • Toplumumuzda okuyan bireye değer verilmeyişi. Okuyandan çok zenginlik, güzellik, ün ve benzeri niteliklere sahip bireylere hayranlık duyulması. • Kitle iletişim araçlarının okuma alışkanlığını yaratma yönünde üzerine düşeni yerine getirmemeleridir (Yılmaz, 1989, s. 51).
Okumanın Önemi Okuma zamanla gelişen ve eğitim sonucu kazandırılan bir davranıştır. Okuma, anlamanın en önemli basamaklarından biridir. Diğer dil becerilerini de içinde barındırmasından dolayı, okuma eğitimi daha çok önemsenmektedir. "Kitapsız yaşam kör, sağır, dilsiz bir yaşamdır.“Bu deyiş kitap okumanın insanın en uygar eylemi olduğu gerçeğini anlatmaktadır. Bireyin gerek etkinlik gösterdiği bilgi alanında, gerekse genel yaşamında nesnel gerçekliği kavrayıp, geliştirebilmesi ve belli bir bilgi birikimine sahip olmasının temel koşulunu oluşturmaktadır(Yılmaz, 1989, s. 50).
Devam… Okuma bireyin bilgi edinebilmesi ve öğrenmesini sağlar. Bunun yanında okuma bireyin; • davranış ve başkalarıyla ilişkilerini yönlendirir; • iç dünyasını zenginleştirir; • bakış açısını genişletir; • çevresine önyargısız, objektif ve hoşgörülü bakmasını sağlar; • beğeni düzeyini artırır; • düşünme ve yaratma özgürlüğü ile değerlendirme alışkanlığı kazanmasını sağlar (Odabaş ve diğerleri, 2008, s. 433).
Kahve Ve Kahvehane “Türk toplumunda önemli bir konuma sahip olan “kahvehane” kelimesininsemantiğini kahve olarak adlandırılan “kahve” içeceğinin içildiği mekâna dayandırmak mümkündür. Kahvehane kelimesi “kahve” ve “hane” sözcüklerinden meydana gelen bir bileşik kelimedir. Kahve ve kahvehanenin Arap kökenli bir kurum olarak kabul gördüğü ve daha sonrasında da farklı coğrafyalara yayıldığı benimsenen bir görüştür. Türklerin 16. yüzyılın sonunda başlayarak, hem içecek olarak kahveyi ve hem de kurum olarak kahvehaneyi dindaşlarından fazla bir şekilde benimseyerek, kamusal bir mekâna dönüştürdükleri bilinmektedir (Sami, 2010, s. 160).
Devam… Kahvehane, kahve ve kıraathane olarak da adlandırılır ve kahve, çay, meşrubat vb. ile nargile içilen; tavla, domino, kâğıt oyunları oynanan yerlerin genel adıdır. Kıraathane adı, kahvehanelerin, müşterilerin okuması için gazete ve dergi de bulundurdukları daha eski dönemden kalmış bir terimdir. İstanbul’da ilk kez 1857 yılında açılan bir mekâna “okuma” eylemini vurgulamak üzere “kıraathane” adının verilmesiyle bu kelime bir moda halinde bütün Türkiye’ye yayılmıştır okuma işlevi olmadığı halde birçok kahvehaneye “kıraathane” adı verilmiştir. Günümüzde de bu adı taşıyan kahvehaneler de vardır (Düzgün, 2005, s.51).
Devam… Kahvehane, bir tüketim mekânı iken yavaş yavaş bir sohbet mekânına, bir eğlenme, dinlenme ve bilgilenme mekânına, hatta gazetelere göz atılmasıyla, halk hikâyelerinin dinlenmesi ya da gerektiğinde siyasi tartışmaların da yapılmasıyla kültürel bir mekâna dönüşmüştür. Kahvehane kültürü Türk insanın günlük yaşamında önemli yer tutar. Her ne kadar günümüzde bu tür mekânlar işsizlerin ve emeklilerin uğrak yeri olarak görülse de eskiden kahvehanelerde beyin fırtınaları yapılırdı. Yine bu tür yerler zaman öldürmek için değil karşılıklı fikir alışverişi ve kitap okumak için açılmış yerlerdi. Günümüzde ise kahvehaneler eski işlevselliğini yavaş yavaş yitirmektedir.
Kahvehanelerin Türk Toplumunda Tarihsel Gelişimi Kahvehane tipi mekânların ilk örnekleri XVI. yüzyılın başlarında Mekke, Kahire ve Şam’da ortaya çıkmış, XVI. yüzyılın ortalarında ise İstanbul’a gelmiştir. Ancak kahvenin daha geniş bir tabanda rağbet görmesi ve kahvehanenin evrensel bir toplumsal kurum olarak yaygınlaşması İstanbul’a gelmesiyle gerçekleşmiştir. Tarihçi Peçevî’ye göre, ilk kahvehaneleri Halepli Hakem adında bir tüccar ile Şamlı Şems adında bir efendi, İstanbul Tahtakale’de Hicri 962, Miladi 1554 tarihinde açtı. Kahve satılan ve tüketilen bir yer olarak kurulan kahvehane, kısa zaman içerisinde bir tüketim mekânından ziyade gündelik hayatın tecrübe edildiği bir mekân haline geldi (Yaşar, 2005, ss. 238-239).
Devam… 20. yüzyılın başından bu yana Müslümanların ağırlıkta olduğu ülkelerde geniş halk kitlelerinin okuryazarlaştıra-bilmesiyle birlikte etkisini kaybetmiştir. Her kahvehanede bir televizyon bulunduğundan beri kahvehanede hikâye anlatma sanatı önemini yitirmiş, yeni hikâye anlatıcı kuşakları yetişmediği gibi, dinleyiciler de kalmamıştır. Türkiye’deki kahvehane sayısının gün geçtikçe büyük bir artış gösterdiği gözle görülür bir gerçektir. Türk toplumunda toplumsal yapıyla son derece bütünleşmiş kamusal alan olan kahvehaneler, yaklaşık 500 yıldır toplumsallaşma, bos zaman, haberleşme, siyasi ve kültürel işlevleriyle toplumsal iletişime aracılık etmektedir (Yağbasan ve Ustakara, 2008, ss. 239-240).
Geçmişten Günümüze Kahvehanelerin Sosyo-Kültürel Fonksiyonları Kahvehaneler, var oldukları toplumsal hayatın içinde sosyo-kültürel yaşamda köklü değişimlere sirayet ederek, evin dışında gelişebilen bir toplumsal hayatın önünü açmıştır. Geleneksel Türk toplum hayatında önemli bir yere sahip olan kahvehaneler, toplumsal iletişim biçimlerini yönlendirebilmeyi sağlayan kamusal alanlardan biri olmuştur. Toplumun geleneksel hayat tarzıyla bütünleşmiş olan bu mekânlar, yüzyıllardan beri toplumsal hayat içinde yer alarak, boş zamanlara yer açmanın yanında siyaset, güncel sorunları paylaşma ve kültürel işlevlerle toplum katmanları arasında bir iletişim aracı olarak görev üstlenmiştir.
Devam… Ülkemizde kahvehanelerin benimsemiş oldukları toplumsal işlev bağlamında orta ve alt sınıfa hitap etmiş, bu sınıfların sosyal ve siyasal ortamda var olabilmelerini belirleyen mekânlar içinde yer almıştır. Semtlerin birer odak noktaları haline gelmiş olan kahvehaneler; Cumhuriyet sonrası gelişme sürecine giren kapitalizmle birlikte şehirlerin gelişme döngüleri içinde kendilerine hep bir yer bulabilmişlerdir. Kahvehaneler, hiçbir devirde sadece bir şeyler içilip geçilen yerler olmamıştır. Satranç, tavla, dama, piket, bezik, briç ve türlü kâğıt oyunları, gençler arasında yüzük ve tuğra oyunları buralarda oynanmıştır. Buralarda günlük, siyasal ve edebî sohbetler edilmiş, mahalleli birbiriyle buralarda buluşmuştur. Boş zaman avcısı şeklinde de nitelenen kahvehaneler, zamanla örgütlü eğlencenin satın alındığı, kamuya açık ilk Türk din-dışı boş zaman işletmeleri olmuştur. Meddah, Karagöz ve kuklacılar kahvehanelerden eksik olmamıştır (Göktaş, 1999, s.70).
Kahvehane Kültürünün Yeni Kavramı “Kafe” Kafe kelimesi, dilimize yabancı bir dilden girmiştir. Türk kültüründe uzun bir geçmişe sahip olan kahvehanenin daha modern ifadesi olan kafeler, ülkemizde de gün geçtikçe çoğalmaktadır. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde kafe, “içecek ve hafif yiyeceklerin satıldığı, bazılarında kapı önlerinde oturacak yerlerin bulunduğu ayaküstü yiyecek yerleri” olarak tanımlanmıştır (TDK, 2011). İnsanların bos vakitlerinin uğrak mekânlarından biri olan kahvehaneler veya kafeler özellikle Türk toplumunun gündelik yaşantısında önemli bir yer tutmaktadır.
Devam… Geleneksel kentlerimiz, yeni kültürel eğilimlerde modern ve batı etiketli birçok değeri toplumsal kabul süzgeçlerinden geçirmeden benimsemesi; sahip oldukları değerlerin ya yok olmasını ya da silinmesini yaratmıştır. Bu kentlerimizin toplumsal ve kültürel değişimlerinde ki etki kahvehanelerin yerini kefelerin aldığını göstermektedir. Kahvehanelerin kültürel dönüşüme uğraması ve toplumsal yeni figürlerle temsil edilmesiyle ortaya çıkan kafeler; iki cinsiyetin taleplerine cevap vererek, şehrin kurucu öğeleri içinde yer almaya başlamıştır.
Devam… Kafeler, günümüz şehirlerinde kadınlara ve özellikle gençlere yeni tür mekânlar olmuştur. Kelime ve kurum olarak Batı’dan alınmış kafeler; öznelerinde modernliği merkez olarak görmektedir. Yeni kurulan şehir merkezlerinde ya da mahallelerin gözde yerlerinde kurulmuş bu mekânlar; insanların rahatça girip çıkmasını sağlayarak, cinsiyet ve yaş engelini ortadan kaldırmıştır Kafeler kendilerine biçtikleri rollerle, gençlerin veya ekonomik gücü daha iyi olan insanların taleplerini karşılayan mekân olarak; içecekle muhabbetleri derinleştiren; bilardo ve farklı birçok oyunun icra edilmesine imkân veren ve de modern şehirlerin önemli mekânlarından biri olmuştur. Sohbet etme mekânı olma özelliğini taşıyan kıraathaneler bu işlevini zamanla kahvehanelere, yakın tarihten itibaren ise batı türü özellik arz eden kafelere bırakmışlardır. Ancak kafeler, kahvehanelerden daha farklı alanlarda da hizmet görmektedirler. Özellikle gençlerin sohbet etme amacıyla buluştukları ve içecek ile muhabbetlerini koyulaştırdıkları kafeler bilardo gibi farklı birçok oyunun oynanmasına da imkân tanımaktadır (Sami, 2010, s. 234).
Türkiye’de Kahvehanelerde Okuma Alışkanlığı Kahvehanelerin kitap okunan mekânlar haline getirilmesi, her dönemde arzu edilen, bir türlü gerçekleştirilemeyen bir hedeftir. Çeşitli kamu kuruluşlarının, belediyelerin, meslek kuruluşların yanı sıra kişisel çabalara rağmen, kahvehanelerde kitap okuma alışkanlığı yaygınlaştırılamamıştır (Düzgün, 2005, s.115). Ancak Türkiye’de okuma alışkanlığı ile ilgili güzel çalışmalarda yapılmaktadır. Bu çalışmalardan bazıları şunlardır; Eskişehir Odunpazarı Belediyesi, insanlara okuma alışkanlığını kazandırmak ve eski kahvehane kültürünü yeniden canlandırmak için "Her kahvehaneye bir kütüphane" projesi Sivas’ta ise Kahvehanelerde okuma köşesi oluşturuldu,Türkiye Okuyor kampanyası çerçevesinde Sivas Kahveciler Odası tarafından Sivas Valiliğinde destekleriyle iki kahvehanede kitap okuma köşesi oluşturuldu ve Kırıkkale`de okuma alışkanlığını geliştirmek için yola çıkan Tüm Çalışanlar Derneği (TÜMÇADER), kahvehanelerde okuma köşeleri oluşturmaya başlamıştır. Günümüz Türkiye’sinde kahvehaneler kültürel ve okumaya dayalı çoğu işlevini yitirmekle birlikte, bu kamusal mekânlarda gazete okumak hala çok yaygındır.
Erzurum’da Kahvehanelerde Okuma Alışkanlığı Erzurum kahvehanelerinde her yaştan, her toplumsal kesimden insanı bulmak mümkündür. Bu kahvehanelerin müdavimleri memur, işçi ve esnaf başta olmak üzere her türlü meslek ve gelir gruplarından, çeşitli öğrenim düzeylerinden insanlar bir arada bulunmaktadır. Çeşitli kamu kuruluşlarının, belediyelerin, meslek kuruluşlarının yanı sıra kişisel çabalarla da kahvehanelerde kitap okuma alışkanlığı kazandırılmaya çalışılmaktadır. Örneğin; 1990 yılında Erzurum İl Kültür Müdürlüğü’nün “her kahvehaneye bir kütüphane” kampanyası başlattığı ve kısa sürede önemli bir mesafenin alındığını belirtmektedir. Fakat bu çabalara rağmen kahvehanede kitap okuma alışkanlığı istenilen düzeye getirilememiştir. Kahvehane de sağlıklı bir kitap okuma ortamının olabilmesi için giren, çıkan müşterilere ve ortamın gürültülü olmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Devam… Erzurum kahvehanelerinin büyük bir kısmında da iki, üç raftan oluşan ve on, on beş kitap içeren kitaplık vardır. Kahvehanelerde kitap bulunmasına rağmen kitap okuma alışkanlığının gelişmediğini belirtmek gerekmektedir. Buna rağmen kahvehaneler dergi, gazete, broşürlerin okunmasına, bazı popüler kitaplara göz atılmasına imkan hazırlayan yerlerdir. Erzurum kahvehaneleri bu açıdan incelendiğinde oldukça tatmin edici bir tablonun söz konusu olduğu görülmektedir.Erzurum kahvehanelerinin hemen hemen tamamında günlük gazete satın alınmaktadır. Bazı kahvehanelerde bulundurulan gazete sayısı sekize ona kadar çıkmaktadır. Haftalık ve aylık dergi ise, müşterilerinin çoğu öğrenim görmüş kişilerden oluşan kahvehanelerde bulunur. Bu yayın organlarının geniş bir okuyucu kitlesi vardır. Erzurum kahvehanelerinin çoğunda dikkat çeken bir yaklaşım da farklı dünya görüşlerini yansıtan günlük gazetelerin bir arada bulundurulmasına özen gösterilmesidir. Bu müşterilerin bir olayı farklı açılardan görebilmesine zemin hazırlamaktadır (Düzgün, 2005,s.201).
BULGULAR ve DEĞERLENDİRMELERTablo 1. Müdavimlerin Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Yukarıdaki tablo araştırmaya katılan 150 kişinin,yaşınız kaçtır sorusuna verdikleri cevaplar doğrultusunda bunların frekans ve yüzde oranlarını göstermektedir. Araştırmanın sonucunda kahvehane müdavimlerinin çoğunluğunu genç ve orta yaşlılar oluşturmaktadır.
Tablo 2. Ne Sıklıkla Kitap Okunduğunun Dağılımı Yukarıdaki tablo araştırmaya katılan 150 kişinin kitap okuma konusundaki ne sıklıkla kitap okuduklarının dağılımını, bunların frekans ve yüzde oranlarını göstermektedir. Kahvehane müdavimlerinin çoğunluğu haftada bir kitap okumaktadır. Geri kalanlar sırasıyla günde bir, ayda bir, vakit buldukça ve iki günde bir okumaktadır.
Tablo 3. Okunan Kitapların Seçiminde Etkili Olan Faktörlerin Dağılımı Yukarıdaki tablo araştırmaya katılan 150 kişinin okunan kitapların seçiminde etkili olan faktör sorusuna verilen cevapların dağılımını ve bunların frekans ve yüzde oranlarını göstermektedir. Müdavimlerin okuyacakları kitapların seçiminde etkili olan %58 oranı ile kitapların konusu olmuştur. Bunu %19 ile kitabın yazarı takip etmektedir.
Tablo 4. Gazete Ve Dergilerde Öncelikle En Çok Hangi Tür Yazıların Okunduğuna Dair Dağılım Yukarıdaki tablo araştırmaya katılan 150 kişinin gazete ve dergilerde öncelikle en çok hangi tür yazıların okunduğuna dair sorusuna verilen cevapların dağılımını ve bunların frekans ve yüzde oranlarını göstermektedir. Kahvehane müdavimlerinin çoğunluğu %45 ile günlük haberleri okurken, %22’si köşe yazısı ve %16’sı spor yazılarını okumaktadır.
Tablo 5. Tahmini Olarak Bir Yıl İçinde Ne Kadar Kitap Okunduğunun Dağılımı Yukarıdaki tablo araştırmaya katılan 150 kişinin. tahmini olarak bir yıl içinde ne kadar kitap okunduğu sorusuna verilen cevapların dağılımını ve bunların frekans ve yüzde oranlarını göstermektedir. Araştırmanın sonucunda kahvehane müdavimlerinin bu soruya verdikleri cevap doğrultusunda %54 ile çoğunlukla 1-10 arasında kitap okuduklarını göstermiştir.
Tablo 6. Eğitim düzeylerine göre cinsiyet dağılımı Verilere göre, kahvehane müdavimlerinin üniversite mezunu sayısı erkeklerde 63 iken bayanlarda 24 toplamda 87 kişidir. Lise mezunu sayısı erkeklerde 17 iken bayanlarda 7 toplamda 24 kişi, ilköğretim mezunu sayısı erkeklerde 25 iken bayanlarda 3, toplamda 28 kişi, hiç okumayanla lisansüstü mezunu bayanlarda yokken erkeklerde hiç okumayan 5, lisansüstü 6 kişi olduğu görülmektedir. Sonuç olarak müdavimlerinin çoğunluğunu erkekler oluşturmakta fakat eğitim düzeyi bayanlarda daha yüksektir. Tabloya bakıldığında katılan müdavimlerin eğitim düzeyi bayanlarda yüksek iken erkeklerde bu oran düşüktür. Tabloda dikkat çekici durum ise hiç okumayan ve lisansüstü bayanların kahvehanelerde olmayışıdır.
Tablo 7. Okuma alışkanlığı seviyesine göre cinsiyet dağılımı Tabloya bakıldığında okuma alışkanlığı seviyesi sorusunda iyi ve çok iyiye verilen cevaplar kadınlarda 14 kişi iken erkeklerde 35 kişi toplamda 49 kişidir. Normal seviyede cevabını veren bayanların sayısı 14 iken erkeklerde 52 kişi, toplamda 66 kişidir. Kötü ve çok kötü seviyede olan bayanların sayısı 6 kişi iken, erkeklerde 25 kişi toplamda 31 kişidir. Ayrıca bu soruya cevap vermeyen bayanlarda hiç kimse yokken erkeklerde 4 kişidir. Tüm bu verilerin sonucunda okuma alışkanlığı seviyesi her iki cinsiyette de normal seviyede olduğu görülmektedir.
Tablo 8. Müdavimlerin ne sıklıkla kitap okuduğu ile cinsiyet arasındaki dağılımı Yukarıdaki tabloda kahvehane müdavimlerine ne sıklıkla kitap okuyorsunuz sorusu yöneltilmiş, bu soruya cevap vermeyenler erkeklerde 22 bayanlarda 3 olmak üzere toplam 25 kişidir. Her gün okuyan erkeklerde 26 iken bayanlar da 5 kişi, toplamda 31 kişi, iki günde bir okuyan erkeklerde 11 iken bayanlarda 5 kişi toplamda 16 kişidir. Haftada bir okuyan erkeklerde 25 iken bayanlarda 12 toplam da 37 kişidir. Ayda bir bayanlarda 4 kişi iken, erkeklerde 18 kişi toplamda 22 kişidir. Vakit buldukça yani ara sıra okuyan erkeklerde 14 iken bayanlarda 5 kişi olup toplamda 19 kişidir. Sonuç olarak her iki cinse de yönelttiğimiz soruya çoğunluğu haftada bir cevabını vermiştir.
Tablo 9. Müdavimlerin gazete ve dergilerde öncelikle en çok hangi tür yazıları okuduğu ile cinsiyet arasındaki dağılımı Tablo 9’da müdavimlerin gazete ve dergilerde öncelikle hangi tür yazılar okuduğuna baktığımızda her iki cins de günlük haberler ve köşe yazılarını daha çok okuduğunu görüyoruz. Ayrıca erkeklerin kadınlara oranla spor türü yazılara daha çok ilgi gösterdikleri anlaşılmaktadır. Cevap vermeyenlerle köşe yazılarını ve fal türünü okuyan bayanların eşit olduğu görülmektedir. Aynı zamanda erkeklerin bu soruya, bayanlara oranla daha ilgisiz olduğu ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak gazete ve dergiler müdavimler tarafından diğer yazı türlerine oranla daha yoğun ilgi görmüştür.
Tablo 10. Kitap okumalarına engel olan en önemli sorunların cinsiyete göre dağılımı
Tablo 10. Kitap okumalarına engel olan en önemli sorunların cinsiyete göre dağılımı Kahvehane müdavimleri, kitap okumamalarına engel olan en önemli sorun sorusuna; yoğun çalışma temposu diyenler; bayanlarda 8 kişi, erkeklerde 31 kişi ve toplamda 39 kişidir. Televizyon, sinema, bilgisayar gibi faktörler diyenler; bayanlarda 10 kişi, erkeklerde 24 kişi olup toplamda 34 kişidir. Kitap okuma isteğinin olamamasına ise bayanlarda 6 kişi, erkeklerde 23 kişi, toplamda 29 kişi katılmıştır. Bayanlarda; 4 kişi, erkeklerde, 20 kişi olup toplamda 24 kişi bu soruya cevap vermemişlerdir. Derslerin yoğunluğu şıkkını bayanlarda 5 kişi, erkeklerde 16 kişi toplamda 21 kişi işaretlemiştir. Kitap okumaya engel olarak az da olsa sağlık sorunu, kitap fiyatlarının bütçelerine uymaması, çalışma odasının olmaması gibi cevaplarda alınmıştır. Sonuç olarak bayanlarda TV, sinema, bilgisayar gelirken, erkeklerde yoğun çalışma temposu olduğu ortaya çıkmıştır.
Tablo 11. Meslek grupları ve meslek gruplarının çevrelerindeki okuma alışkanlığı düzeyleri ilişkisi
Tablo 11. Meslek grupları ve meslek gruplarının çevrelerindeki okuma alışkanlığı düzeyleri ilişkisi Mesleklerden, toplam 38 memur çevrelerindeki okuma alışkanlığı üzerinde 26 kişi zayıf, 8 kişi Normal, 3 kişi iyi, 1 kişi çok iyi cevabını vermiştir. Emeklilerden 13 kişi zayıf, 3 kişi Normal, 2 kişi iyi cevabını vermiştir. Öğrencilerden 37 kişi zayıf, 14 kişi Normal cevabını vermiştir. Serbest meslek grubunda ise; 30 kişi zayıf, 6 kişi Normal, 2 kişi iyi, 2 kişi çok iyi cevabını vermiştir. Ayrıca 3 kişi bu soruya cevap vermemiştir. Sonuç olarak meslek gruplarının hepsi de çevrelerindeki okuma alışkanlığı seviyesi konusunda Zayıf olduklarını düşünmektedirler. İyi veya çok iyi diyen neredeyse yok denecek kadar azdır. Öğrenciler, çevrelerindeki okuma alışkanlığı seviyesi sorusunda iyi veya çok iyi cevabı vermemişlerdir. Meslek grupları çevrelerindeki okuma alışkanlığını zayıf bulmaktadırlar.
Tablo 12. Okumak İçin Yapılan Harcamanın Medeni Durumu Üzerine Dağılımı
Tablo 12. Okumak İçin Yapılan Harcamanın Medeni Durumu Üzerine Dağılımı Verilere göre 0-10 TL arasında harcama yapan müdavimlerde, evli sayısı 7 kişi iken bekârlarda bu sayı 14 kişi toplamda ise 21 kişidir.11-30 TL aralığında harcama yapanlardan 13 tanesi evli 23 ‘ü bekar toplamda 36 kişidir.31-50 TL arasında harcama yapanlar ise 13 evli 5 bekar toplamda 18 kişidir. 50 ve üstü harcama yapanların 5’i evli 13’ü bekar toplamda 18 kişidir. Ayrıca bu soruya cevaplamayan evli sayısı 33 iken bekârlarda ise bu rakam 24’tür. Tüm bu verilerin sonucunda bekârların harcama yapma konusunda daha fazla ayırdıkları ortaya çıkmaktadır.
Tablo 13. Kitap okuma alışkanlığı ile yaş arasındaki ilişkinin dağılımı
Tablo 13. Kitap okuma alışkanlığı ile yaş arasındaki ilişkinin dağılımı ‘‘Okuma alışkanlığı seviyesi nedir?’’ sorusuna 18-25 yaş aralığı içerisinde iyi ve çok iyiyi cevaplayanlar 20 kişi, 26-40 arasında 11 kişi, 41ve üstünde ise 18 kişidir. Normal diye cevaplandıranlar ise 18-25 yaş aralığında 28 kişi 26-40 arasında 22 kişi,40 ve üstünde 14 kişidir. Kötü ve çok kötü diye okuma seviyesini nitelendirenlerde 18-25 arasında 12 kişi,26-40 arasında 12 kişi 40 ve üstünde ise 7 kişidir. Bu verilere bakılarak yaşlanmaya doğru okuma seviyelerinin düştüğü ortaya çıkmaktadır.
Tablo 14. Katılımcıların Eğitim Düzeylerine göre Kitap Seçimindeki Dağılımı Yukarıdaki tabloya bakıldığında üniversite mezunlarının daha çok yazarı ve konusuna dikkat ettiği görülmektedir. Lise mezunlarının ve ilköğretim mezunlarının konusuna önem verdiği tablodan çıkarılmaktadır. Bu da kitap seçiminde en etkili faktörlerin konusu, yazarı ve düşük oranda olsa da fiyatına bakıldığı sonucuna varılmaktadır.