220 likes | 584 Views
ÇAMLIDERE (ANKARA) NEOJEN SİLİSLEŞMİŞ AĞAÇLARI PALEOEKOLOJİ-PALEOKLİMATOLOJİ. Mehmet Sakınç*, Aliye Aras**, Cenk Yaltırak*** *İTÜ, Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, Maslak/İstanbul **İ.Ü. Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Vezneciler ***İTÜ, Maden Fakültesi, Maslak/İstanbul İTÜ Araştırma Fonu.
E N D
ÇAMLIDERE (ANKARA) NEOJEN SİLİSLEŞMİŞ AĞAÇLARIPALEOEKOLOJİ-PALEOKLİMATOLOJİ Mehmet Sakınç*, Aliye Aras**, Cenk Yaltırak*** *İTÜ, Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, Maslak/İstanbul **İ.Ü. Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Vezneciler ***İTÜ, Maden Fakültesi, Maslak/İstanbul İTÜ Araştırma Fonu
Türkiye’nin önemli silisleşmiş fosil ağaç lokalitelerinden biri de Çamlıdere (Ankara) çevresidir. Silisleşmiş ağaçların en bol bulunduğu lokalite Çamlıdere Barajı’nın kuzeyindeki tepedir
Tepedeki beyaz bölge silisleşmiş ağaç parçalarının bulunduğu zondur. Bu bir kama ya da mercek şeklinde kuzey doğuya doğru gittikçe incelerek devam etmekte ve daha sonra da kaybolmaktadır.
Bu düzey silisleşmiş ağaçlar gövde ve dal parçalarından oluşan bir zon şeklindedir. Bu zon in sitü bir ormandan farklı olarak, patlayan bir volkanın kızgın akıntılarının bölgedeki bitki örtüsünü tamamen sürükleyerek bir göl kenarına yığması ve daha sonra da kızgın volkanik camlarla örtülerek birlikte depolanması sonucu oluşmuştur. Bu olay yaklaşık Orta Miyosen’de (16-10 my) bölgede gelişen volkanik aktivitenin bir aralığına denk gelmektedir..
Türkiye’nin önemli silisleşmiş fosil ağaç lokalitelerinden biri de Çamlıdere (Ankara) çevresidir. Silisleşmiş ağaçların en bol bulunduğu lokalite Çamlıdere barajının kuzeyinde yer alan bir tepedir. Buradaki stratigrafi, tabanda gölsel marnlarla başlar, üzerinde bir andezit seviyesi yer alır. Bunun da üzerinde kalınlığı 40 metreyi bulunan, sileksli killer ve tüflerden oluşan bir istif bulunur. Bu düzey silisleşmiş ağaçlar gövde ve dal parçalarından oluşan bir zon şeklindedir. Bu zon in sitü bir ormandan farklı olarak, patlayan bir volkanın kızgın akıntılarının bölgedeki bitki örtüsünü tamamen sürükleyerek bir göl kenarına yığması ve daha sonra da kızgın volkanik camlarla örtülerek birlikte depolanması sonucu oluşmuştur.
Bu fosil yığınları içinde gövde çapları 1-4 metre arası değişen genelde Gymnosperm’lerden oluşan taksonlar çoğunluktadır. Bitki örtüsü hakkında diğer bir veri gölsel çökeller içinde iğne yapraklı taksonlara ait yaprakların bulunmasıdır
Çoğu taksonun yıllık odun halkaları belirgindir. Paleoklimatoloji çalışmalarında bu veriler önemlidir..
Kükürt zonu Silisleşmiş ağaç zonu Silisifiye kil zonu
Bu zon in sitü bir ormandan farklı olarak, patlayan bir volkanın kızgın akıntılarının bölgedeki bitki örtüsünü tamamen sürükleyerek bir göl kenarına yığması ve daha sonra da kızgın volkanik camlarla örtülerek birlikte depolanması sonucu oluşmuştur Katastrofik zon
Silisleşmiş ağaç Volkanik cam zonu Silisleşmiş ağaç Volkanik cam zonu Kükürt zonu
Silisleşmiş ağaç taksonları Kükürt zonu
Volkanik malzeme içinde (Andezitik tüf) silisleşmiş ağaç taksonları
Yıllık halkalar genelde dar bazı yıllarda ise oldukça dar bir görünüm sunar. yıllık halka genişlikleri 0.02- 2mm arasında (75 yıl için), yıllık halka ortalaması 0.98 mm dir. 75 yıl içinde 3 yıl hariç, her halkada yaz odunu ilkbahar odunun ¼ nü oluşturmaktadır. Ardışık 16 yıl boyunca yıllık halka genişlikleri 0.25-0.8 mm arasında değişmektedir ki en çok bu dönemler arasında dar yıllık halkalar meydana gelmiştir. Yıllık halka genişlikleri incelendiğinde bu takson için büyüme koşullarını sağlayan uygun sıcaklık ve yağışın olmadığı dönemin daha soğuk ve kurak olduğu görülmektedir. b
Bu taksondayıllık halka genişlikleri 0.75-2.25 mm arasında (31 yıl için). Ortalama yıllık halka genişliği 1.62 mm. 31 yıl için.İklim koşulları genelde bu taksonun yetişmesi için elverişli konumdadır. B ile karşılaştırıldığında, A taksonun yaşadığı en azından bu 31 yıllık dönemde iklim koşulları daha ılımlı. B taksonunda ilkbahar odunun sonlarında bölgede var olduğu düşünülen don halkalarının etkileri görülmüştür. a
Bu taksonda transversal kesit yüzeyinde yıllık halkaların gelişiminde diğer taksonlara göre anormallikler gözlenmektedir.İncelendiğinde ağacın bir yangın ya da böcek istilasına uğradığı görülmektedir. Yangın ya da istiladan sonraki yıllarda , ağaçlar yara yerini kapatmak için bu bölgelerde daha fazla bölünmeler yapmaktadır. Bu tip ağaçlar dendroklimatik analizler için kullanılmamaktadır.
Bu taksonda yıllık halka genişlikleri 0.18 –1.25 mm arasında (110 yıl için). Yıllık halka ortalaması 0.65 mm. Kesintisiz 17 yıl boyunca ekstrem derecede dar yıllık halkalar oluşmuştur ki buda bu dönemde havanın soğuk ve kurak olduğunu göstermektedir. Böyle bir dönem, söz konusu 110 yıl içinde 8 yıllık bir periyodu kapsayan bir başka dönem içinde de görülmektedir. İki dönem içinde Bu taksonda genelde ilkbahar odunun yaz odununa oranı yaklaşık ¼. Bu da İlkbahar döneminde iklimin daha soğuk ve kurak olduğunu göstermektedir.Bu şu demektir:O dönem özellikle çok dar yıllık halkaların oluştuğu dönem, hava ya çok soğuktu, don oldu bitki toprakta var olan suyu kullanamadı, ya da gene soğuktu ama yağış çok azdı bitki yine su alamadı. Son dönemlerr ait iki yıla ait yıllık halka da ilkbahar odunu ile yaz odunu oranı hemen hemen eşittir ve yıllık halka genişliği 1, 1.25 mm arasındadır.Buda sıcaklığın, toprakta bulunan ve kullanılabilen suyun, diğer yıllara oranla çok daha uygun olduğunu göstermektedir. c
Bu çalışmanın ön sonuçları Anadolu kuzeyinin 21-10 milyon yıl arasındaki dönemde soğuk ılıman bir iklime sahip olduğunu ve bugünkü Kuzey Amerika Kayalık Dağlarındaki iklime benzer koşulların bölgede etkin olduğunu söylemektedir. Sonuçlar • Bazı taksonların parlatma kesitlerinde yıllık halka şekillenmesi muntazam değildir. Bu da bize o dönemdeki ağaç topluluğunun bazılarının zaman zaman dışarıdan gelen etkilerle (yangın, böcek istilası gibi) karşılaştığının göstermektedir. • Ön çalışma sonuçlarına göre Çamlıdere’de mevcut olası bazı bazı taksonlar • Gymnospermae • Glyptostrobus, Pinus, Picea, Abies, • Angiospermae • Quercus, Platanus, Salix, Populus, Acer, Alnus • Alnus, Populus, Salix, Quercus, Pinus, Abies topluluğunun yaşam ortamı bağıl nemi yüksek, rutubetli topraklardır. MTA, Kazancıgil, 1974
Volkaniklerin kenarlarında yerleşen bitki örtüsünün neredeyse bütününü ortadan kaldıran Çamlıdere katastrofunun olduğu dönemde bölge yüksek bir plato şeklindedir. Çamlıdere de bulunan büyük gövdeli ağaçların benzerleri kuzeyde gövdeleri tamamen yanmış olarak büyük silisifiye kökler olarak gözlenir.
Bir lav seviyesinin üzerinde alan gölsel gri renkli silisifiye tüflerin arasında siyah kömür tabakasını andıran yanmış ağaç parçacıkları ve külleri bulunur.