1 / 37

Özel Eğitime Muhtaç Çocukların Okula Uyumu

Özel Eğitime Muhtaç Çocukların Okula Uyumu. Çocuk yaşamının en önemli aşamalarından birisi de okula ilk başlamada doğabilecek olası sorunlardır.Okula yeni başlayan çocuk, yepyeni ve farklı bir toplumsal ilişkiler ağının içine girmektedir.

isanne
Download Presentation

Özel Eğitime Muhtaç Çocukların Okula Uyumu

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Özel Eğitime Muhtaç Çocukların Okula Uyumu

  2. Çocuk yaşamının en önemli aşamalarından birisi de okula ilk başlamada doğabilecek olası sorunlardır.Okula yeni başlayan çocuk, yepyeni ve farklı bir toplumsal ilişkiler ağının içine girmektedir. • mde çocukların davranışları ile ilgili sorun olup olmadığını söylemek, oldukça dikkatli davranmayı gerektirmektedir. Sıklıkla yapılan hatalardan biri, normal gelişim özelliği olarak karşımıza çıkan bazı davranışların, sorun olarak algılanmasıdır. Örneğin 2,5 yaşlarındaki inatçılık, 6-7 yaşlarındaki duygusal istikrarsızlık, 4-5 yaşına kadar hayal dünyasındaki zenginlik, zaman zaman sorunmuş gibi görülebilmektedir.

  3. Anne – baba  ve öğretmenlerin bu kritik başlangıcın önemini çok iyi irdelemelerinde yarar vardır. Çünkü bir işin başlangıcı hep önemlidir. Bazen de o kadar önemlidir ki  bir yanlış başlangıç, bundan sonraki ilişkilerin de yanlışlar dizisine dönüşmesine neden olabilir. 

  4. Çocuğun Okulla Uyumu • Okula başlamadan önceki aile ortamında; ailenin merkezinde olan, bir dediği iki edilmeyen ve ben merkezli bir kişilik yapısı oluşturmuş olan çocuğu, yeni ortamda yepyeni ve karmaşık bir ilişkiler ağı beklemektedir.

  5. Bundan önceki dönemde anne-baba sadece kendisine aitti; ama bu yeni ortamda öğretmen, herkesin öğretmeni olmak zorunda.

  6. Bundan önceki ortamda kendisine ait eşya ve oyuncakları vardı; ama bu yeni ortamda sınıf eşyaları ortak. Önceki ortamda evin sevimli yaramazı olarak istediği yere oturur, istediği şekilde yatar yuvarlanırdı; ama şimdi yapması gerekenler kurallara bağlı. Kısacası bu yeni ortam, daha çok paylaşmayı ve kurallarla yaşamayı gerektiriyor.

  7. Bu yeni ortam, çocukların okula uyum sürecini bazen öylesine zorlar ki bazı çocukların “okul fobisi” denilen bir depresyon dönemini yaşamalarına neden olabilir. Bu krizi yaşayan çocuklarda -okula gitme saatlerinde- karın ağrısı, mide bulantısı, ateş yükselmesi ve kusma gibi fizyolojik rahatsızlıklar görülebilmektedir.

  8. Bazı çocuklarda ise bu belirtiler görülmediği halde, çocuğu çok daha derinden etkileyen psikolojik rahatsızlıklar ve sıkıntılar da yaşanıyor olabilir. Bu durumda olan çocuklar için, elbette alınması gereken birçok önlem olabilir. Ancak asıl düşünülmesi  gereken, çocuklarda bu krize girilmeden önce neler yapılabileceğidir.

  9. Okula başlama döneminde çocuğun -bedensel, zihinsel, toplumsal ve psikolojik yönden- belli bir ölçüde olgunluk düzeyine gelmesi gerekir. Bedensel  olgunluk düzeyi, çocuğun daha çok biyolojik yönü ile ilgili olup onun genetik yapısı ve beslenmesiyle ilgilidir. :

  10. Bu durumda çocuğun bu olgunluk düzeyine ulaşmasını beklemenin dışında, okula başlama döneminde alınabilecek çok fazla önlem olmayabilir. Ancak çocuk okula başlarken onu zihinsel, toplumsal ve psikolojik yönden okula; yani yeni toplumsal çevreye hazırlayabilecek çok fazla önlem alınabilir. Bunları şu noktalarda toplamak mümkündür

  11. 1.  Yapılacak ilk işlerden birisi, çocuğu okula hazırlamaktır. Bunun için çocuğun okul öncesi aile ortamında geçireceği yaşam deneyimleri zenginleştirilmeli ve çocuk, adım adım aile dışı toplumsal çevreye açılmalıdır. Bu, çocuğun yakın çevredeki akran gruplarıyla buluşturulması; park, bahçe ve oyun  vb. ortamlara açılmasıyla sağlanabilir.

  12. 2.  Çocuğun okul öncesi aile ortamında, geleceğe yönelik bir amaç oluşturulabilir. Bu amaç, okula gitmeyi ve orada  ve başarılı olmayı içerirse sorun, kendiliğinden aşılabilir. Okula başlayacak çocuğu olan ailelerin bu konuda bilinçli olması,  çocuklarıyla birlikte geleceğe yönelik bir amaç belirlemesi ve bu amacın içine okul başarısını da alması, çocuğun okula kavuşmadaki özlem duygusunu harekete geçirebilir. Böyle bir özlemi olan çocuk ise, okula kavuştuğunda korku duymayacak, sadece mutlu olacaktır.

  13. 3.  Okula başladıktan sonraki dönemde en önemli görev, öğretmene düşmektedir. Okul korkusunun temelinde yatan  nedenlerden birisi, belki de en önemlisi, çocuğun okul ortamında yaşayacağı başarısızlık korkusudur. Bu durumu aşmak için öğretmenler okulun açıldığı ilk günlerde, eğlenceye ve oyuna daha fazla zaman ayırmalı, çocukların yapmakta zorlandığı etkinliklerin yerine, kolayca yapabilecekleri, yüreklenecekleri ve başarı tadı alabilecekleri, kendilerine olan inançları ve özgüvenlerini geliştirebilecekleri etkinliklere yer vermelidirler.

  14. Çocuklarla Etkili İletişim Kurabilmek İçin Öneriler • Çocuklarla iyi bir iletişim kurabilmek, anne-babalar için önemli bir beceridir. Çocuklar ile etkili bir iletişim ve pozitif bir ilişki kurabilen anne-babalar, anne-baba olmaktan daha fazla keyif alabilirler. Genç ya da çocuk, her yaşta anne-babaları ile iyi ilişki içinde olan bireylerin kendilerine güven duyguları gelişir, kişiler arası ilişkilerde karşılıklı saygı duymayı öğrenirler.

  15. hazırlamalıdırlar Çocuklarla iyi iletişim kurmak, her zaman kolayca ulaşılabilen bir hedef değildir. Çocuklar ve anne-babaların iletişim kurma biçimleri birbirinden farklıdır. Öte yandan iletişimin etkili olabilmesi, ortama da bağlıdır. İyi bir iletişim için anne ve babalar sakin ve huzurlu bir ortam

  16. Çocuğunuzla etkili iletişim kurabilmeniz için bazı öneriler: •       Çocuğunuzu dikkatli ve nazik bir şekilde dinleyin. Çocuğunuz konuşurken sözünü kesmeyin. •       Çocuğunuz konuşurken vereceğiniz cevabı hazırlamakla meşgul olmayın. •       Çocuğunuz konuşmasını bitirip sizden cevap isteyene kadar, düşüncenizi söylemeyi erteleyin. •       Çocuğunuzun, ihtiyacı olduğunda onun yanında olacağınızı bilmesine izin verin.

  17. Çocuğunuz sizinle konuşmak istediğinde gazetenizi bırakın, televizyonu kapatın ve onu dinlemeye hazır olun. •       Çocuğunuz size önemli bir şey anlatmaya çalışırken telefon konuşması yapmaktan kaçının. •       Başkalarının yanında çocuğunuzu eleştirmeniz ya da uyarmanız, çocuğunuzun size gücenmesine ve kızgınlık duymasına neden olabilir ve size olan güven duygusunu zedeleyebilir. Çocuğunuzla konuşurken, gerekmiyorsa başkalarını konuşmanıza katmayın ve mümkünolduğunca çocuğunuzla yalnızken konuşun.

  18. Çocuğunuzla konuşurken fiziksel olarak onunla aynı seviyede olmaya dikkat edin, tepesinden bakmak yerine onun seviyesine eğilin ve göz hizasında iken onunla konuşun. •       Çocuğunuza kızgınsanız, onunla konuşmak için sakinleşmeyi bekleyin. Aksi hâlde objektif olamayabilirsiniz.

  19.   Çok yorgun olduğunuz zamanlarda çocuğunuzu aktif bir şekilde dinlemeniz zorlaşacaktır. Bu nedenle çocuğunuzla konuşmak için yorgun olmadığınız zamanları seçmeye özen gösterin. •       “Neden öyle olduğunu ya da neden öyle davrandığını” sormak yerine “Ne olduğunu” sorun.

  20. “Ben sözümü bitirdikten sonra konuşacaksın, senin için en iyisinin ne olduğunu biliyorum, sadece söylediğimi yap!” gibi cümleleri azaltmaya çalışın. Bu tür konuşma biçimi, açık iletişimi engeller ve daha sonra çocuğunuzun sizinle açık iletişim kurma olasılığını azaltabilir.

  21.  Sorunun çözümü için, Çocuğunuza karşı hakaret içeren, aşağılayıcı sözcükler kullanmayın.çocuğunuzun bazı tedbirleri planlamasına adım adım yardım ve öncülük edin. •       Yaptıklarıyla ya da yapmadıklarıyla onu yargılamayın. Çocuğunuza, onu olduğu gibi kabul ettiğinizi gösterin. •       Çocuğunuzun sizinle iletişim kurma çabasını destekleyerek açık iletişimin sürdürülmesine yardımcı olun.

  22. DAVRANIŞ VUYUM SORUNLARI • Çocukların davranışları ile ilgili “sorun” tanımlaması yapmak, birçok açıdan oldukça zordur. Özellikle 0-6 yaş dönemi söz konusu olduğunda, bu zorluk daha da artmaktadır. Bu zorluğa karşın, davranış ve uyum bozukluğu; “genellikle duygu, düşünce ve davranışlarda görülen tutarsızlık, aşırılık, uygunsuzluk ve yetersizlik durumu” olarak tanımlanabilir.

  23. Çocuğun davranışlarını sorun olarak değerlendirebilmek için, bu tanımda vurgulanan tutarsızlık, aşırılık, uygunsuzluk ve yetersizlik durumlarının, az çok sürekli ya da tekrarlayıcı olması, verimli çalışmayı ve kişiler arası ilişkileri bozması gerekmektedir.

  24. Okul öncesi dönemde çocukların davranışları ile ilgili sorun olup olmadığını söylemek, oldukça dikkatli davranmayı gerektirmektedir. Sıklıkla yapılan hatalardan biri, normal gelişim özelliği olarak karşımıza çıkan bazı davranışların, sorun olarak algılanmasıdır. Örneğin 2,5 yaşlarındaki inatçılık, 6-7 yaşlarındaki duygusal istikrarsızlık, 4-5 yaşına kadar hayal dünyasındaki zenginlik, zaman zaman sorunmuş gibi görülebilmektedir.

  25. ALIŞKANLIK BOZUKLUKLARI • - Enkoprezis •      - Enürezis •      - Kekemelik      - Parmak emme, tırnak yeme •      - Tik

  26. Duygusal Bozukluklar • - İnat •      - Kaygı •      - Kıskançlık •      - Korku •      - Öfke •      - Saldırganlık •      - Yalan

  27. Davranış Bozuklukları •      - Çalma •      - Dikkat eksikliği ve hiperaktivite •      - Kaçma-firar •      - Pika •      - Uyku bozuklukları •      - Yeme sorunu

  28. Bu ve benzeri tepkiler dikkate alındığında anne-babaların, çocukları ile ilgili gözlemledikleri sorunlar karşısında sergiledikleri davranışlar; genellikle görmezden gelme, abartma, saptırma, suçlama ve suçluluk olabilmektedir.

  29. Görmezden Gelme •  Anne-babalar, çocuklarının davranışlarında bazı sorunlar olabileceğini sezgisel olarak hissetseler bile bunu reddedici davranabilmektedirler. Bu davranış, daha çok bağımlı anne-babaların tepkileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuklarının iyi, mükemmel ve kusursuz olduğuna inanma eğilimi, çocukların sorun yaşayabileceği gerçeğini gözden kaçırmaya neden olabilmektedir.

  30. Abartma • Çocuğun gelişimsel özelliklerini yeterince bilemeyen ya da çevresindeki insanlardan edindiği eksik ve yanlış bilgilerle hareket eden anne-babalar, çocuğun tepkilerini abartılı olarak algılayıp paniğe kapılmakta ve aşırı derecede kaygılanabilmektedirler. Çocuğun sorununun çözümü için birçok yola başvurup istedikleri sonucu alamadıklarına kanaat getirdiklerinde de sürekli uzman değiştirebilmektedirler.

  31. Saptırma • Bazı durumlarda anne-babalar, çocuklarında yaşanan sorunları gerekçe göstererek uzman yardımı alırlar; ancak sorunu yaşayan çocuk değil, aslında anne-babanın kendisidir. Anne-baba, uzmana gitme fikrinden rahatsızlık duydukları için ya da kendi sorunlarıyla doğrudan yüzleşemediklerinden, çocuğun sorunlarını bahane ederek uzman yardım almaya giderler.

  32. Suçlama • Çocukta bir sorun olduğuna kanaat getiren anne-babalar; bazı durumlarda diğer eşi, çocuğun arkadaşını, öğretmenini vb. sorumlu tutma davranışı göstermektedirler. Böylece hem suçluluk duygusundan kurtulmaya çalışmakta, hem de kendi kişisel sorumluluklarını üstlerine almamış olmaktadırlar.

  33. Suçluluk • Çocukta görülen sorunlu davranış karşısında, anne-babalardan bazıları kendilerini sorumlu tutup suçluluk duygularına kapılabilmektedirler. Özellikle çalışan ve çocuğuna yeterince zaman ayıramayan anne-babalarda daha sıklıkla görülen bu durum, anne-babanın açıklarını kapatmak istercesine başvurdukları abartılı davranışlarla kendini gösterebilir. Bu bakımdan çocuk gelişimi, çocukların davranış ve uyum bozuklukları konusunda bilgi sahibi olmaları ve ihtiyaç duyduklarında bir uzmana başvurmaları, yetiştirecekleri çocuğun ruh sağlığı ve geleceği açısından son derece önemlidir.

  34. ÖNERİLER • Anne-babalar, çocukları ile ilgili olarak aşağıdaki durumları gözlemlediklerinde mutlaka bir uzmana başvurmayı düşünmelidirler: • - Aniden ortaya çıkan farklı davranışlar • - Yaşıtlarına uygun olmayan davranışlar • - Süreklilik gösteren farklı davranışlar • - Bir süreden beri devam eden farklı davranışlar

  35. Bu bakımdan çocuk gelişimi, çocukların davranış ve uyum bozuklukları konusunda bilgi sahibi olmaları ve ihtiyaç duyduklarında bir uzmana başvurmaları, yetiştirecekleri çocuğun ruh sağlığı ve geleceği açısından son derece önemlidir.

  36. Anne-babaların çocuklarına gösterdikleri ilginin, duygusal ve romantik bir üslûptan farklı bir bilince dayalı olması gerekmektedir.

  37. Bu bakımdan çocuk gelişimi, çocukların davranış ve uyum bozuklukları konusunda bilgi sahibi olmaları ve ihtiyaç duyduklarında bir uzmana başvurmaları, yetiştirecekleri çocuğun ruh sağlığı ve geleceği açısından son derece önemlidir.

More Related