550 likes | 735 Views
AB’DE MALİ İŞBİRLİĞİNİN DOĞUŞ NEDENLERİ ve GELİŞİMİ. Nedenleri; Ekonomik ve sosyal dengesizlikler Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, çok farklı ekonomik ve sosyal yapılara sahiptir. Bu farklılıklar, ülkeler arasında olduğu gibi, bölgeler arasında da çok belirgindir.
E N D
AB’DE MALİ İŞBİRLİĞİNİN DOĞUŞNEDENLERİ ve GELİŞİMİ Nedenleri; Ekonomik ve sosyal dengesizlikler Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, çok farklı ekonomik ve sosyal yapılara sahiptir. Bu farklılıklar, ülkeler arasında olduğu gibi, bölgeler arasında da çok belirgindir. 1990’ların başında, AB’nin en zengin on bölgesindeki kişi başına gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH), en yoksul on bölgesindekinin üçbuçuk katı seviyesindeydi. İşsizlik oranı açısından bakıldığında, işsizliğin en yoğun olduğu bölgedeki oran, işsizliğin en az olduğu bölgedeki oranın yedi katı daha fazlaydı.
1973 yılında İrlanda, 1981 yılında Yunanistan ve 1986 yılında İspanya ve Portekiz’in üye olmasıyla Topluluk içindeki ekonomik dengesizlik ve gelişmişlik farkları artış göstermiştir. • Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (ABKF), İrlanda’nın üyeliğini takiben 1975 yılında oluşturulmuştur • AB’de bölgesel sorunlar, merkez-çevre ilişkisi şeklinde görülmektedir. • AB’nin gelişmişlik yönünden önde olan ülkeleri merkezde, • gelişme yönünden sorunlu bölgeler ise çevrede yer almaktadır. • Çevre içinde, özellikle Akdeniz ülkeleri düşük kişi başına gelirde öne çıkmaktadır.
Tüm bu farklılıklar, AB’yi, zayıf bölgelere yardımda bulunmaya itmiştir. • Zira, AB’nin kuruluş amacı, ekonomik ve sosyal açıdan dengeli kalkınmış ve barış içinde bir bölge teminidir. • Aksi halde, uzun ömürlü bir AB mümkün olmayacaktır. • Bu husus, AB ülkeleri için geçerli olduğu gibi, • diğer komşu ve bölge ülkeleri için de geçerli olan bir uluslar arası gerçektir
Avrupa asırlar boyunca kanlı ve uzun süren savaşlara sahne olmuştur. • Bunların en yıkıcı olanı II. Dünya Savaşı ‘dır • Avrupa baştan aşağıya yıkıma uğramış, yıllar içinde elde edilmiş olan kazanımlar kısa bir sürede yok olmuştur. • Bundan önceki asırlarda, Avrupa ülkelerinin kendi aralarında ve Osmanlı İmparatorluğu ile yaptıkları savaşlar da Avrupa’yı çok yıpratmıştır. • Asırlar boyunca birleşik bir Avrupa Devletler Topluluğu hayali kurulması savaşların bu yok edici etkilerinden doğmuştur.
SSCB’nin yayılmacı hareketleri • SSCB, II. Dünya Savaşından sonra, Hint Okyanusu, Akdeniz ve Orta Doğu yayılma stratejisi içine girmiştir. • Onun bu yayılma stratejisine karşı, AT da etki bölgesindeki ülkeleri bu yayılmadan korumak ihtiyacını hissetmiştir. • Bu hem kendisinin bekası hem de bölge istikrarı için zaruriydi. • Bu nedenle çevre ülkelere yardımda bulunarak onları SSCB’nin yayılmacı etkilerinden korumayı amaçlamıştır. • Komünizmin yayılmasına engel olmak, bir başka deyişle Batı Avrupa değerler sistemini korumak amacıyla, • AT, kendi üyelerine ve bölge ülkelerine çeşitli yardımlarda bulunmuştur.
Dayanışma İlkesi • Güçlü ve zayıf ekonomilerin bir araya gelmesi sonucu kurulan AB’de dengeli bir gelişmeyi sağlamak, • ancak dayanışma ilkesinin hayata geçirilmesi ve telafi mekanizmalarının çalıştırılmasıyla sağlanabilir. • AT içindeki ekonomik ve sosyal dengesizlikler, • AT’nin kuruluşundan itibaren “dayanışma ilkesi”nin benimsenmesine neden olmuştur. • Avrupa Topluluğunu Kuran Antlaşmada öngörülen gümrük birliği ve • gittikçe derinleşen işbirliği ile oluşturulan ortak pazarın olumsuz etkilerini telafi etmek üzere • ortak eylem ve bir mali mekanizma gerekliliği ortaya çıkmıştır
Dayanışma İlkesinin hukuki temellerini, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu (AKÇT) Kuran Antlaşma, • Avrupa Topluluğunu Kuran Antlaşma ve • daha sonra Avrupa Tek Senedi • Avrupa Birliği Antlaşması ve • Amsterdam Antlaşması oluşturmaktadır. • Söz konusu Antlaşmalara bakıldığında AB’nin üç temel üzerine oturduğu görülmektedir: • Gümrük Birliği • Ortak ticaret politikası • Genel dayanışma sistemleri ve telafi yöntemler
AB mali yardımlarının türleri ve gelişimi • AB mali yardımları temel olarak AT bütçesinden karşılanan hibe yardımlarından ve • Avrupa Yatırım Bankası (AYB) tarafından sağlanan ayrıcalıklı kredilerden oluşmaktadır.
Bütçeden sağlanan mali yardımlar • AT bütçesi birden fazla yıla yayılan mali planlar şeklinde hazırlanmaktadır. • AB’de hazırlanan mali planlar üzerinde çok uzun zaman alan müzakereler yapılmaktadır. • Uzun müzakerelerin sebebi, AB içindeki gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler arasında cereyan eden pastadan pay alma mücadelesidir. • Az gelişmiş ülkeler, almakta oldukları mali yardımların artırılması için kıyasıya bir uğraş vermişlerdir. • Almanya ve Fransa gibi gelişmiş ülkeler ise aday ülkelere de yeterince pay ayrılmasını savunmuşlar, • ancak Yunanistan, İspanya ve Portekiz’den güçlü bir muhalefetle karşılaşmışlardır. • Sonuç, az gelişmiş üye ülkelerin istediği gibi olmuş ve almakta oldukları mali yardımlarda artış gerçekleşmiştir.
Yapısal Fonlar • Yapısal fonlar AB’nin en önemli dayanışma mekanizmalarıdır. • AT’nin kurulmasından günümüze, Yapısal Fonların ne derece önem arz ettiğini bu fonlara aktarılan kaynakların miktarına bakarak anlayabiliriz. • 1988 yılı Şubat ayında Brüksel’de toplanan Avrupa Konseyi, • 1989-1993 dönemi için Yapısal Fonlara toplam 68 milyar ECU tutarında bir kaynak tahsis etmiştir. • Aralık 1993 Edinburg Avrupa Konseyinde tahsis edilen miktar ise 145 milyar ECU’dür. • Yapısal Fonlardan, hemen hemen AB nüfusunun yarısı istifade etmektedir. • Günümüzde bu fonlara aktarılan kaynaklar Topluluk bütçesinin yüzde 43’üne ulaşmıştır.
Tabloya göre, Yunanistan, İspanya ve Portekiz Yapısal Fonlardan büyük miktarlarda yardım almaktadırlar. • Almanya’nın aldığı miktarın yüksek olmasının sebebi, Almanya’nın Doğu Almanya’yı ilhak etmesinden kaynaklanmaktadır. • Çünkü, Doğu Almanya’nın, geri kalmış ekonomisi nedeniyle, kişi başına GSYİH’si düşüktür. • Yapısal Fonların nihai amacı AB’yi oluşturan devletlerdeki ekonomik gelişme, • yaşam standartları ve istihdam oranı farklılıklarını gidererek • hep birlikte dengeli ve mümkün olduğunca eşit bir refah düzeyine erişmektir.
Yeni tüzük ve hedefler • Yapısal Fonlar tarafından kaynak sağlanan programlar çok yıllıdır. • Programlar kalkınma stratejilerine temel teşkil etmektedirler. • Çok yıllı programlar ekonomik ve sosyal kalkınma bağlamında, • altyapının gelişmesi, • telekomünikasyon hizmetlerinin yaygınlaştırılması, • firmalara yardım ve işçilerin eğitilmesi ve • bilgi toplumunun araçlarını ve know-how’ını yaymak üzere faaliyet gösterirler.
Avrupa Konseyinde kabul edilen Konsey Tüzüğü, Yapısal Fonlar için üç hedef belirlemiştir: • 1. Az gelişmiş bölgelerin kalkınması: Yapısal Fonların yüzde 70’lik kısmı bu hedefe gitmektedir. • AB nüfusunun yüzde 22’si Hedef 1 kapsamına girmektedir. • 2. Yapısal sorunları olan bölgelerin ekonomik ve sosyal olarak yeniden yapılanması şeklinde tanımlanan Hedef 2 için Yapısal Fonların yüzde 11.5’likkısmı tahsis edilmiştir. • AB nüfusunun yüzde 18’i Hedef 2 kapsamındadır. • 3. İstihdamın arttırılması ve eğitim sisteminin modernize edilmesi şeklinde tanımlanan Hedef 3 için Yapısal Fonların yüzde 12.3’ü ayrılmıştır. • Hedef 3 kapsamında olan bölgeler, Hedef 1 bölgelerinin dışında kalan ve söz konusu tedbirlerin “arayı kapatma stratejileri”nin (catch up) bir parçasını oluşturduğu tüm AB bölgeleridir
2000-2006 mali perspektifinde, üye ülkelere yapısal fonlar kapsamında toplam yaklaşık 213 milyar Euro’luk bir mali yardım öngörülmektedir. • Topluluk bütçesinin yaklaşık üçte birine tekabül eden bu miktarın yaklaşık 18 milyarlık bir kısmı Uyum Fonu altında iken • geriye kalan 195 milyar Euro’luk kısım Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu, Avrupa Sosyal Fonu, Balıkçılık Yönlendirme için Mali Araç ve Avrupa Tarımsal Yön verme ve Garanti Fonunun Yön verme bölümü için sarf edilecektir. • Yapısal Fonlar için ayrılan kaynakların yüzde 93.8’i yukarıda yazılan üç hedef (objective programmes) doğrultusunda, • yüzde 5.35’i belirli problemler için ortak çözümler geliştirmeyi amaçlayan Topluluk İnisiyatifleri için kullanılmaktadır.
Topluluk inisiyatifleri Urban II Geri giden kentsel alanlar ve kentler için sürdürülebilir kalkınma. Leader +: bölgesel inisiyatifler yoluyla kırsal kalkınma. Interreg III Uluslara arası ve bölgeler arası işbirliği. ABKF tarafından desteklenmektedir. Equal: İşgücü piyasasına erişimde eşitsizlik ve ayırımcılık ile mücadele. ASF tarafından finanse edilmektedir.
Yapısal Fonların alt başlıkları • ATYGF (Avrupa tarımsal Yön verme ve garanti fonu) • 1962 yılında kurulan fonun amacı OTP’nin yürütülmesi için gerekli olan mali kaynakları sağlamaktır. • Bu fonun garanti kısmı, tarımsal üretimde meydana gelebilecek sorunları gidermek ve önlemek, • yön verme kısmı ise tarım sektöründe yapılması gereken yapısal değişimleri finanse etmekle görevlidir.
ABKF (Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu) • 1975 yılında hayata geçirilen bu fon, Topluluk içindeki ekonomik ve sosyal olarak azgelişmiş bölgelerin kalkındırılması ve • bu suretle Topluluk bölgeleri arasındaki ekonomik gelişmişlik farklarını azaltmaya yönelik amaçlarla kurulmuştur.
ASF • Avrupa Sosyal Fonu Roma Antlaşmasının 123. maddesiyle 1958 yılında kurulmuş olması yönüyle Toplulukla birlikte var ola gelmiş köklü bir fondur. • Bu fonun amacı “Topluluk içinde istihdamı kolaylaştırmak ve işçilerin coğrafi ve mesleki hareketliliğini artırmak” ve ekonominin yeniden yapılanması sonucu ortaya çıkan sorunlara yardım etmektir.
Uyum Fonu • Uyum Fonu, Maastricht Antlaşmasıyla öngörülmüş ve 30 Mart 1993 tarihli Konsey tüzüğü ile hayata geçirilmiştir. • Fonun amacı, AB’nin en fakir ülkeleri olan İspanya, Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’de çevre ve ulaşım ile ilgili projelere kaynak sağlamaktır. • Bu bağlamda, bölgeler arası ekonomik ve sosyal dengesizlikleri gidermek ve geri kalmış bölgeleri hızlı bir şekilde diğer bölgelerle dengeye gelmesini sağlamaktır. • Uyum Fonu, satın alma gücü paritesine göre kişi başına GSYİH’Sİ AB genel ortalamasının yüzde 90’ından az olan bölgelerin istifadesine sunulacaktır.
Uyum Fonu tahsisleri (2000-2006, 1999 fiyatları, milyar Euro)
ATYGF (Avrupa tarımsal Yön verme ve garanti fonu) • OTP, AT’nin kuruluşundan günümüze en önemli ortak politikalarından biri olmuştur. • Dolayısıyla mali yardımların en çok aktığı alanlardan biri OTP olmuştur. • Başlangıçta bütçenin neredeyse tamamı tarım harcamalarına ayrılırken, • 2000’lere gelindiğinde tarıma giden bütçe payı yüzde 40’lara kadar düşmüştür. • OTP’ ye aktarılan kaynaklar ATGYF’den sağlanmaktadır. • Fonun yüzde 90’ı Garanti kısmına giderken yüzde 10’u da Yönlendirme kısmına akmaktadır.
AYB’den sağlanan mali yardımlar • AYB 1958 yılında Roma Antlaşması ile kurulmuş bağımsız bir bankadır. • Bankanın görevlerinden bölgesel gelişmeyle ilgili olan birkaçı şunlardır: • Az gelişmiş bölgelerin gelişmesine yönelik projelerin finansmanı • Kırsal kalkınmayı temin edecek projelerin finansmanıdır. • Maastricht Antlaşmasıyla getirilen diğer bir görev: • Şirketlerin modernleştirilmesi veya başka yeni üretim alanlarına kaydırılması ilişkin projelerin finansmanı.
Bu görevlerle AYB, ekonomik ve sosyal dengeyi gerçekleştirme yönünde krediler vermekte ve böylece kaynaklarının üçte ikisi Yapısal Fonların kapsamına giren alanlarda kullanılmaktadır. • AYB, Dünya kredi piyasalarında, AAA olan kredi notu sayesinde, en düşük faizle borç temin edebilmektedir. • Bu nedenle, kar amacı taşımadığı da göz önüne alındığında, çok düşük faizle kredi açabilmektedir. • Ayrıca,vade olarak da diğer kredi sağlayan kuruluşlara göre daha uzun vadeli kredi olanağı AYB tarafından üye ülkelere ve az da olsa mali yardım verilen üçüncü ülkelere sunulmaktadır.
AB’de Dış Yardımların Nedenleri ve Gelişimi • AB bütçesinin yüzde 95’i üye ülkelere mali yardımlar şeklinde giderken geri kalan yüzde 5’i ise AB’nin dış yardımları kapsamında AB dışındaki çok sayıda ülkeye gitmektedir. • Hibe şeklindeki bu yardımlar yanında Avrupa Kalkınma Fonundan(AKF) da üçüncü ülkelere kaynak sağlanmaktadır. • Böylece toplam hibeler yüzde 7-8 düzeylerinde olmaktadır.
AKP ÜLKELERİ Afrika, Karayip ve Pasifik MDAÜ Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkeleri AB DIŞ MALİ YARDIMLARI AKDENİZ ÜLKELERİ BDT ÜLKELERİ Bağımsız Devletler Topluluğu ASYA VE LATİN AMERİKA ÜLKELERİ (ALA)
AB DIŞ MALİ YARDIMLARININ NEDENLERİ BARIŞ VE İSTİKRAR SİYASAL NEDENLER * Sömürgecilik TİCARİ NEDENLER * Sömürgeleri ile olan ticari ilişkileri canlı tutmak * Dünya piyasasındaki konumlarını korumak
I. Younde antlaşması, 5 yıl uygulanmış bağımsızlığını kazanan 23 eski sömürge Afrika ülkesiyle imzalanmıştır. Böylece bu ülkelere ticari imtiyazlar sağlanmış, teknik ve mali yardımlar öngörülmüştür. Karşılığında ise AET malları bu ülkelere serbest olarak girme hakkını almıştır. Beş yıl süreyle uygulanan birinciden sonra II. Younde Antlaşması imzalanmıştır. İkinci antlaşma birinci ile benzer hükümlere sahiptir. Roma Antlaşmasından sonra AET imzaladığı Gıda Yardımı Antlaşması uyarınca da bazı yardım sorumlulukları yüklenmiştir. Bu antlaşma Roma Antlaşması ile birlikte AET’nin dış mali yardımlarını dayanak teşkil eden ilk hukuki metinlerdir. Gıda Yardımı Antlaşmasını 1967 yılında imzalayan AET, OTP’nin uygulanması sonucu oluşan tarımsal üretim fazlasını gıda yardımı olarak çok fakir bölgelere düzenli olarak dağıtmaya başlamıştır AB DIŞ MALİ YARDIMLARIN GELİŞİMİ YOUNDE ANTLAŞMALARI Gıda Yardımı Antlaşması
GELİŞİM SÜRECİ AKP ÜLKELERİYLE MALİİŞBİRLİĞİ
Cotonou Antlaşması ÖNCELİKLERİ *** Fakirlikle Mücadele ***AKP ekonomilerinin dünya ekonomisine sorunsuz ve tedrici olarak entegrasyonu ***AKP ülkelerinin arz ve ticaret kapasitelerinin arttırılması *** Serbest global ekonomiye geçişi kolaylaştıran bir tarzda yeni ticari kapasite yaratılmasıdır.
Lome Antlaşmalarının amaçları • Antlaşmaların ana amacı; • AKP ülkelerinin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmalarının hızlı bir şekilde gerçekleşmesini teşvik etmek, • AKP-AT ilişkilerini karşılıklı dayanışma ve menfaat ruhu içerisinde birleştirmek ve çeşitliliğini sağlamak.
YARDIMLARIN SEKTÖREL DAĞILIMI • AT’nin AKP ülkelerine yaptığı yardımın temel kalemleri program yardımı, gıda yardımı, insani yardım ve Sivil toplum Kuruluşları’na yapılan yardımlardır. • Bunların toplam AKP yardımları içindeki payı 1986-1998 dönemimde yüzde 43 olarak gerçekleşmiştir. • Yine bunların içinde en yüksek pay yüzde 51 ile proje yardımlarına aittir. • Miktar olarak bu oran 15 milyar dolara eşittir. • Program yardımı ise yüzde 25 ve 7.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. • Gıda yardımı yüzde 9 ve insani yardım ise yüzde 7’dir.
Proje yardımlarının dağılımı şöyledir: • Ulaşım ve haberleşme yüzde 12.1 • Sosyal altyapı yüzde 7.5 • Endüstri, madencilik ve inşaat yüzde 6.7 • Enerji yüzde 5.6 • Kırsal kalkınma yüzde 5.5 • Tarım yüzde 5.1
AKDENİZ ÜLKELERİYLE MALİİŞBİRLİĞİ • AB-Akdeniz ilişkisini üç dönemde toplayabiliriz. • Bunlar, Ortaklık Antlaşmaları dönemi, protokoller dönemi ve MEDA dönemidir. • Her üç dönem ilişkilerinde de ticari boyut çok önemli bir unsur olmuştur. • AT, İspanya (1970), İsrail (1970), Mısır (1972), Lübnan(1972) ve Portekiz (1972) ile tercihli ticaret antlaşmaları yapmıştır. • Türkiye (1963) ve Yunanistan (1961) ile ortaklık antlaşması yapmıştır. • Akdeniz ülkeleri ihracatlarının yarısını AB’ye yapmakta ve ithalatlarının yarısını AB’den sağlamaktadırlar. • AB enerji ihtiyacının yüzde 20’sini Akdeniz ülkelerinden karşılamaktadır.
Ortaklık Antlaşmaları Dönemi (1958-1979) • Bu dönemde, AB-Akdeniz ilişkileri kendiliğinden gelişen, diğer bir ifadeyle, belirli bir politika ve stratejiye göre şekillenmeyen bir tarzda gelişmekte idi. • AB ve Akdeniz ülkeleri arasındaki işbirliği, 1960’ların ilk yıllarında başlamıştır. • İlk ilişkiler, AT ve bazı Akdeniz ülkeleri arasında ortaklık antlaşmaları imzalanması şeklinde idi. • İlk ortaklık antlaşması imzalanan ülke 1962 yılında Yunanistan olmuştur. • Daha sonra,1963 yılında Türkiye ile, 1971 yılında Malta ile ve nihayet 1972 yılında Kıbrıs ile ortaklık antlaşması imzalanmıştır. • Ortaklık antlaşmaları yanında, söz konusu ülkelerle mali ve teknik işbirliği öngören protokoller imzalanmıştır. • Söz konusu protokoller beşer yıllık süreler için hazırlanmaktaydı, fakat ödemelerde meydana gelen gecikmeler bu süreleri çoğu zaman uzatmıştır.
Global Akdeniz Politikası veya Protokoller Dönemi (1979-1995) • 1972 yılında AT, “Global Akdeniz Politikası” (GAP) adıyla, • Akdeniz politikasını çok daha geniş bir coğrafyayı kapsayacak şekilde yeniden belirleyen bir çerçeveyi kabul etmiştir. • AT, Akdeniz ülkeleriyle ilişkilerini artık bu çerçeveye göre yürütecektir. • GAP, esasen, AT ve Akdeniz ülkeleri arasında yapılan ikili antlaşmalara dayanan bir ilişki modeli getirmektedir.
Bu ilişkide en önemli husus,AT’nin, tek taraflı olarak, Akdeniz mamul ürünlerine serbest giriş hakkı tanımasıdır. • Yalnız İsrail ile yapılan antlaşmada karşılıklı ticari tavizler verilmiştir. • GAP ile birlikte, 1970’lerin ilk yarısında, Avrupa kıtasında yer almayan Akdeniz ülkeleri olan Cezayir, Mısır, Ürdün, Lübnan, Fas, Suriye, İsrail ve Tunus ile ikili antlaşmalar imzalanmıştır. • Bu antlaşmalar, 1978-79 yıllarında yürürlüğe girmişlerdir. • Yugoslavya ile 1980 yılında bir işbirliği antlaşması imzalanmıştır. • Söz konusu antlaşmalar uyarınca taraflar arasında mali protokoller imzalanmıştır.
GAP’ye konu olan ülkeler yukarıdakilere ilaveten, Yugoslavya, Malta, Türkiye,İspanya, Portekiz ve Yunanistan’dır. • Yugoslavya ile 1970 yılında, Lübnan ile 1965 yılında ve İsrail ile 1964 yılında ayrıcalıklı olmayan ticaret antlaşmaları imzalanmıştır. • 1964 ve 1972 yılları arasında İspanya, Mısır ve Portekiz ile tercihli ticaret antlaşmaları imzalanmıştır. • Akdeniz bölgesi üç siyasi bölge olarak görülmektedir: • Mağreb ülkeleri, Tunus, Fas, Cezayir • Maşrık ülkeleri, Suriye, Mısır, Ürdün, Lübnan ve Filistin • Kuzey Akdeniz, Türkiye, Malta, Kıbrıs
Dördüncü Protokol veya YAP dönemi • Aralık 1989’da, Avrupa Konseyi, Akdeniz politikasına yeni bir yaklaşım getiren, • Yenileştirilmiş Akdeniz Politikası’nı (YAP) kabul etmiştir. • Buna göre Akdeniz politikasına iki yeni unsur kazandırılmaktadır. • Birincisi, ekonomik reform ve yapısal uyum için daha büyük destek verilmesidir. • Bunun için 300 milyon Euro’luk ayrı bir fon oluşturulmuştur. • İkinci olarak, Akdeniz ve AB’de bulunan sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmeye yönelik olarak 2 milyar Euro tutarında özel bir fon ayrılmıştır. • Bundan başka, ticari işbirliği geliştirilmiştir.
MEDA Dönemi (1995-) • 1995 yılında, 12 Akdeniz ülkesi, AB Komisyonu ve 15 AB üyesinin katılımıyla Barselona Bildirisi yayınlanmıştır. • Barselona Bildirisi sonucu ortaya çıkan MEDA Tüzüğü, bundan böyle AB-Akdeniz ortaklığı çerçevesinde yapılan mali ve teknik işbirliğini düzenleyecek kurallar bütünüdür. • MEDA genel olarak Akdeniz ülkelerindeki ekonomik ve sosyal reformu desteklemek üzere ihdas edilmiştir. • Böylece, AB yardımlarının protokoller dönemindeki temel amacı olan “gelişmekte olan ülkelere bu yolda yardım etmek” korunmuş ve geliştirilmiş olmaktadır.
Avrupa- Akdeniz yardımlarının amaçları • Akdeniz ülkelerinin ekonomik ve sosyal yönden kalkınmasına katkıda bulunmak, • Ekonomik reform sürecinin desteklenmesi, • Özel sektör yatırımlarının desteklenmesi, • AB’nin ve üye ülkelerin ikili yardımlarını arttırmak, • AB pazarına girişin arttırılması, • Akdeniz ülkelerini, AB’nin tek Pazar hareketine entegre etmek, • Ekonomik ve siyasi diyalogu, Akdeniz bölgesi düzeyinde güçlendirmek,
Barış ve istikrarın hakim olduğu bir bölge için siyasi ve güvenlik işbirliği. • Zenginliğin paylaşıldığı bir bölge için ekonomik ve mali işbirliği. • İnsan kaynaklarını geliştirmek, • toplumlar arası anlayışı teşvik etmek ve • alışverişi sağlamak için sosyal, kültürel ve insani işbirliği. • Din, kültür, eğitim ve medya alanlarında, ayrıca kamu ve özel kuruluşlar arasındaki işbirliğini geliştirmek. • Göçü doğuran sebeplerle mücadele ve yasadışı göçü önlemek.İnsan kaynaklarına yatırım, • terörle, uyuşturucu kaçakçılığıyla ve organize suçlarla mücadele için işbirliği yapmak.
Akdeniz Ülkelerine yapılan yardımların sektörel dağılımı • 1986-1998 döneminde yardımların yüzde 56’sı projeler kanalıyla tahsis edilmiştir. • 1986-1995 döneminde toplam proje yardımları 2.349 milyon ECU olarak tahsis edilmiştir. • 1986-1990 döneminde, var olmayan yapısal uyum yardımları, 1991-1995 döneminde yüzde 8 ve 1996-1998 döneminde yüzde 11 seviyesindedir.
Bu yardımlardan en çok yararlanan ülkeler Ürdün, Fas, Cezayir ve Tunus olmuştur. • Gıda yardımı ilk dönem yüzde 11’ler seviyesinde iken, bu oran izleyen iki dönemde büyük bir azalış göstermiş ve yüzde 1’in altına inmiştir. • Bu da Akdeniz bölgesinde gıda yardımının önemsiz bir kalem olduğunu göstermektedir. • İnsani yardımlar, yüzde 4-7 arasında değişmiştir. • Bu yardımlar esas itibariyle, Gazze ve Batı Şeridindeki mültecilere, Iraktaki Kürt mültecilere, Lübnan’a ve Cezayir’e gitmiştir.
AB, sosyal altyapı ve hizmetler alanında en çok su ihtiyacını temine yönelik projelere destek vermiştir. • İlk dönem, yüzde 5 civarında olan su projeleri yardımı,ikinci dönem yüzde 8 olmuş, • üçüncü dönem ise büyük bir artış göstererek yüzde 18’eyaklaşmıştır. • Bu konudaki yardımların yaklaşık dörtte üçü AYB’den kredi şeklinde gelmiştir. • Hizmetler ve sosyal altyapı alanında diğer bir alt başlık olan eğitime ise sırasıyla yüzde 1, 2 ve 9 olmuştur. • Yine bu alanda sayabileceğimiz başlıklardan biri olan sağlık alanında ilk dönem yüzde sıfırdan son dönem yüzde 5’e varan bir gelişme olmuştur. • Diğer sosyal altyapı ve hizmetler de yüzde sıfırdan yaklaşık yüzde 6’ya yükselmiştir. • Bu başlık altında bankacılık, finansman ve işletmecilik hizmetleri bulunmaktadır.