270 likes | 1.61k Views
HALK ŞAİRLERİ. HALK ŞAİRLERİNİN SINIFLANDIRILMASI. 1.Göçebe ( Gezgin ) Şairler Bir yere bağlı kalmadan gezerler. Genellikle eğitim görmedikleri için, Divan Edebiyatı'ndan etkilenmezler. Dilleri sadedir. Hece ölçüsüne bağlıdırlar. Geleneksel şiir anlayışını sürdürürler. 2.) Yeniçeri şaiRLer.
E N D
HALK ŞAİRLERİNİN SINIFLANDIRILMASI • 1.Göçebe ( Gezgin ) Şairler • Bir yere bağlı kalmadan gezerler. Genellikle eğitim görmedikleri için, Divan Edebiyatı'ndan etkilenmezler. Dilleri sadedir. Hece ölçüsüne bağlıdırlar. Geleneksel şiir anlayışını sürdürürler.
2.) Yeniçeri şaiRLer.. • Osmanlılar zamanında askerlik, hayat boyu süren bir meslekti. Orduda görev arasında şairler yetişmiştir. Bunlar, katıldıkları savaşlarla ilgili yiğitlik şiirleriyle dikkati çekerler. Dil, anlatım, ölçü bakımından, göçebe şairler gibi geleneksel şiir anlayışına bağlıdırlar.
3.) Köylü Şaİrler Hayatları köylerde, kasabalarda geçer. Büyük kentlerle ilgileri olmadığı için, kent kültüründen, Divan Edebiyatı'ndan etkilenmeden, halk şiiri geleneklerine bağlı kalmışlardır.
4.Kentlİ ŞaİrLer • Genellikle Divan Edebiyatı'nın etkisinde kalırlar. Hem Halk, hem de Divan Edebiyatı tarzında şiirler söylerler. Dillerinde Arapça ve Farsça sözcüklerin oranı yüksektir. Hece ölçüsüyle birlikte aruza da yer verirler.
5.Tasavvuf (Tekke) Şaİrlerİ • Tekkelerde yetiştikleri, din ve tasavvuf konusunda eğitim gördükleri için, dilleri, göçebe, yeniçeri ve köylü şairlere göre bazen daha ağırdır. Zaman zaman Divan Edebiyatı'nın dil, anlatım, biçim, ölçü özelliklerini taşıyan şiirler söylerler. Örneğin Yunus Emre bile, aruz ölçüsü ve mesnevi düzeniyle Risaletü'n-Nushiyye adlı bir eser vermiştir.
ßaŞLıca haLk şaİRLerİ • YUNUS EMRE (1250-1320) • HACI BAYRAM VELİ (1352-1429) • KAYGUSUZ ABDAL ( ?- ? ) • EŞREFOĞLU RUMİ (? - 1409) • PİR SULTAN ABDAL ( ?- ? ) • KÖROĞLU ( ?- ? ) • KARACAOĞLAN (1606? -1697) • KAYIKÇI KUL MUSTAFA (? - 1658) • AŞIK ÖMER (? - 1707) • GEVHERİ (? - 1737?) • DERTLİ (1772 -1845) • ERZURUMLU EMRAH ( ? - 1860) • SEYRANİ (1807 -1866) • DADALOĞLU (1785? -1868?) • BAYBURTLU ZİHNİ (1802 -1859) • AŞIK VEYSEL (1894 -1973)
Kalem şaİrİ nedİr • Aşıklık geleneğinde şiirlerini kalem ve kağıt kullanarak yazan aşıklara "kalem şairi" denmektedir. Kalem şairleri eğitim görmüş, okuma yazma bilen şairlerdir.
baŞLıca kaLem şaİrLerİ.. • Áşık Ömer.. • Gevheri • Dertli • Erzurumlu Emrah • Bayburtlu Zihni
hayaTı.) • Aşıklık geleneğinin unutulmaya yüz tuttuğu bir zamanda ortaya çıkan ve 20. yüzyıl Türk Halk Şiirinin önde gelen siması olarak kendini kabul ettiren Aşık Veysel Şatıroğlu, 1894 yılında Sivas İli Şarkışla İlçesinin Sivrialan Köyünde Dünyaya gelmiştir. Babası Karaca Ahmet, Annesi Gülizar Hatundur. Yedi yaşına kadar akranları gibi sağlam ve gürbüz olan Veysel bu yaşta yakalandığı çiçek hastalığı sonucu sol gözünü kaybeder. Hastalıktan etkilenen sağ gözüne perde iner. Bu gözü ile nisbeten görebilirken, sağım esnasında annesini beklemekteyken ineğin vurması sonucu sağ gözünü de tamamen kaybeder.
Karanlık ve ızdırapla tanışan Veyseli düştüğü boşluktan kurtarmaya çalışan Baba Karaca Ahmet, oğlunu 10 yaşında bağlama ile tanıştırır. İlk dersini köylüleri Molla Hüseyinden daha sonra da baba dostu Çamşıhlı Ali Ağadan alan Veysel 1933 yılına kadar Pirsultan Abdal, Aşık Kerem, Karacaoğlan, Yunus Emre ve Emrah gibi tanınmış ustaların eserlerini çalıp söyler. Yıllar geçmektedir. 1919 yılında 25 aşında ilk evliliğini yapar. İki yıl aradan sonra annesi ve babasını kısa aralıklarla kaybetmesi onu derin acılara ve çaresizliğe sürükler. Sonrasında eşinin de kendisini terketmesiyle Veysel daha da yıkılır. 1921 yılında hayatını ikinci eşi Gülizar Hanımla birleştiren genç Veyselin bu evliliğinden ikisi erkek altı çocuğu olur..
Ömrü yoksulluk ve çilelerle geçen Veysel, köyünden ilk defa ayrıldığı 1933 yılında Sivas Aşıklar Bayramına katılır. "Türkiyenin İhyası Hazreti Gazi" Şiiriyle dikkat çeker. Ahmet Kutsi Tecerin ilgisine mazhar olan Veysel, Köy Enstitülerinde bir süre saz öğretmenliği yapar. Bu yıllar hasret şiirlerinin birikimini oluşturur.
Şiirlerinde birlik ve bütünlük mesajları veren, bilim ve teknolojiy önemseyip benimseyen Veysel, özünde ve sözünde samimidir. Karanlıklar dünyasından aydınlıklar çıkarırken sevecendir. Sadık yarim dediği kara toprakta yeşerttikleriyle murada eren Veysel, bilinçli bir ziraatçidir. Yarım yüzyıldan fazla sanatına gönül vermiş olması karşılıksız bırakılmamıştır. 1965 yılında TBMM Ana Dilimiz ve Milli Birliğimize katkılarından dolayı özel kanunla Vatan Hizmet tertibinden Ona maaş bağlamıştır. Aşık Veysel 21 Mart 1973 tarihinde sadık yari kara toprakla kucaklaşarak aramızdan ayrılmıştır…
HAZIRLAYAN Adı Soyadı: Asiye YILMAZ SınıFı:10 Fen –A No:48