120 likes | 816 Views
Hazırlayan : Adı Soyadı : Mehmet Buğra ÖZCAN Sınıfı ve Numarası : 9/A 56 Ödev Konusu: ASTROFİZİK Öğretmen : Ali Kemal ALEMDAROĞLU. FİZİK DERSİ PERFORMANS ÖDEVİ.
E N D
Hazırlayan: Adı Soyadı: Mehmet Buğra ÖZCAN Sınıfı ve Numarası: 9/A 56 Ödev Konusu: ASTROFİZİK Öğretmen: Ali Kemal ALEMDAROĞLU FİZİK DERSİ PERFORMANS ÖDEVİ
Astrofiziğin kelime anlamı “Gökfiziği”dir. Gök cisimlerinin ve olaylarının fiziksel ve kimyasal özelliklerini, yapılarını inceleyen astronomi dalıdır. Bu incelemeler için tek bilgi kaynağı gök cisimlerinden yayılan ışık ve diğer elektromanyetik dalgalardır. Bu dalgaları tespit eden aletler vasıtasıyla toplanan bilgiler fizik ve kimya bilimlerinde elde edilen sonuçlarla karşılaştırılarak değerlendirilir ve yorumlanır. astrofİZİK Nedir?
Gök cisimlerinin birbirine göre konumlarını mevzu eden konumsal astronomi (Pozisyon Astronomisi), tarih kadar eskidir denilebilir. İnsanoğlu ışıklarını görebildiği bazı gökcisimlerinin gökyüzünde hareket etmediklerini, bazılarının ise bunlara göre yerlerini kısa sürede değiştirdiklerini görmüştür. Buna dayanarak sabit yıldızlar ve gezegenler arasında bir farklılık olduğunu anlamışlardır.Yaratılışındaki merak ve araştırma arzusu, onu, bu cisimlerin ne olduğunu anlamak için çalışmaya sevk etmiştir. İnsanlar gökyüzünü devamlı incelemişler ve astronomi ilminin doğru ve sağlam temellere oturmasını sağlamışlardır. astrOfİZİĞİN DOĞUŞU VE TARİHÇEŞİ
Bu yöndeki araştırmalar gök cisimlerinin kadir olarak anılan, görünen parlaklıklarına göre sınıflanmış ve astronomik fotometri biliminin doğması ile ilerlemiştir. Gelen ışığın hassas sıcaklık ölçme usulleriyle incelenmesi yoluyla gök cisminin sıcaklığı tahmin edilebilmiştir. Fotometrik incelemeler sayesinde, bir yıldızın uzaklığı da biliniyorsa, yaydığı toplam enerji veya (bünyesel) parlaklık hesaplanabilmektedir. Parlaklığın zamanla değişmesi yıldızın meydana gelmesi ve gelişimi hakkında bir fikir verir. Bu tür incelemeler nova ve süpernovaların, gökte yanıp söner gibi görünen pulsaradı verilen yıldızların meydana gelmesine ışık tutmuştur. Yine bu incelemeler göstermiştir ki, gökcisimleri arasındaki büyük açıklıklar boş değildir. Bu açıklıklar uzay tozu (plazma) denilen katı parçacıklarla ve hafif gazlarla doludur. Toz ve gazlar mavi ışığı kırarak gökyüzünün mavi ve uzak yıldızların kırmızı görünmesine sebep olurlar. uzay tozu içindeki kristaller manyetik alanların etkisiyle yönlenerek meydana gelirler veya yönlenirler. Bu yönlenme ışığının polarizasyonuna yol açar. Ayrıca yer atmosferi de ışığın bir bölümünü absorbe eder (yutar) ve dünya üzerindeki bir gözlemciye ulaşan ışık, kaynağının özelliklerini tam olarak göstermez. Ancak, gök cisimlerinin özellikle güneş ve ayın, çeşitli dalga boylarındaki ışıklarını inceleyen yüzey fotometresi sayesinde yakın yıldız ve gezegenlerin yapıları hakkında oldukça değerli bilgiler elde edilmiştir.
Astrofizikte ileri gelişmeler: Astrofizik, 1930’lu yıllara kadar görünen ışık bandı üzerinde yapılan incelemelere dayanmakta idi. Görünen ışık radyasyonunun incelenmesi için büyük teleskoplar yapıldı. Bu arada uzaydan yüksek nüfuz kabiliyetine sahip kozmik ışınlar geldiği, bunların çok yüksek enerjili atom çekirdekleri, proton, nötron ve elektronlar olduğu anlaşıldı. Kozmik ışınların dalga-tane karakteri üzerindeki tartışmalar sürerken uzaydan radyo dalgaları da tespit edildi ve gök cisimlerinden gelen, görünen ışık dışındaki radyasyonu inceleyen radyo-astronomi bilim dalı gelişti. Bu konuda araştırma yapmak için büyük radyo teleskoplar yapıldı. AstrofİZİKTE İLERİ GELİŞMELER
Bu konudaki incelemeler 1960 yılında radyo dalgaları yayan binlerce gök cisimlerinin bulunması ile sonuçlandı. Bunlardan bazıları görünen ışık da yaymaktadır. Bu sebeple bunlara kuasar adı verilmektedir. Günümüzde astrofizik incelemelerde esas olan, gök cisimlerinden gelen her türlü radyasyon, uzay tozu içerisinden geçerken ve bilhassa atmosferde büyük değişikliklere uğrayabilmeleridir. Bu ışınların atmosfer dışında "Uzay istasyonlarında" incelenmesi halinde kaynaklarının özellikleri hakkında daha doğru bilgi edinilmesi mümkün olacaktır.
Astrofiziğin bir dalı olan kozmoloji, evreni fiziksel bir sistem olarak inceler; yani evrenin doğuşu ve büyümesi, evrimi, gökcisimlerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri ve konumlarının hesaplanması ile ilişkilidir. Astronomi gözlemleri salt astronomi ile ilişkili değildir; aynı zamanda genel görelilik kuramı gibi fizikte çok önemli yeri olan kuramların sınanması için de gözlemsel veri sağlar. Kozmolojİ
Karanlık madde: İlk olarak FritzZwicky tarafından 1933'te öne sürülen bu kavram, uzun yıllar ciddiye alınmamıştır. 1970'te VeraRubin tarafından tekrar öne sürülmüş, ancak 2006 Ağustos'ta bilim dünyasında kabul görmüştür. Karanlık madde ışınım yolu ile değil, dinamik sistemler (gök adaların döngüsel hızları, gök adanın başka gök adalar içindeki yörüngesel hızları v.s.) sayesinde saptanabilir. Karanlık enerji: Evren'i genişlettiği varsayılan enerji türü, karanlık madde ile Evren'in %95'ini oluşturduğu ileri sürülmüştür. İlk olarak 1980 yılında Alan Guth, 1998 yılında BrianSchmidt ve SaulPerlmutter tarafından öne sürülmüştür. Aslında ilk olarak Albert Einstein bulsa da EdwinHubble'ın karanlık enerjisine saçma sapan enerji diyerek bu enerji türünü önemsememiştir. Karanlık madde ve karanlık enerji
-tr. Wikipedia .org/wiki/Astrofizik -Forum. Gökyüzü. Org -Astrofizik. Nedir. Com -www. Bilgiyuvasıtr .com KAYNAKÇA