300 likes | 873 Views
SUNUM. BAŞARIYA GİDEN YOL OKUMAKTAN GEÇER. Kitapları seviyor musunuz? O halde, bütün yaşamınız boyunca mutlu olacaksınız demektir. Jules CLARETTE Bugünün gerçek üniversitesi bir kitaplıktır. CARYLE Kitapsız büyüyen çocuk, susuz yetişen ağaca benzer.
E N D
Kitapları seviyor musunuz? O halde, bütün yaşamınız boyunca mutlu olacaksınız demektir. Jules CLARETTE • Bugünün gerçek üniversitesi bir kitaplıktır. CARYLE • Kitapsız büyüyen çocuk, susuz yetişen ağaca benzer. Çin Atasözü • Kitaplar da, dostlar gibi az, fakat iyi seçilmiş olmalıdır. JOINERIANNA • Kitap aklın ilacıdır. OVIDIUS
Bir Japon şiiri okumanın önemini şöyle anlatır: Elmas bile işlenmezse Göstermez cevherini, İnsan da böyledir; Ancak okursa gösterebilir Gerçek değerini…
Okumak, yolda ve yaşamda başarının en önde gelen koşullarından biridir. Yüzyılların deneme ve araştırma ürünlerinden yararlanmak, her insan için kaçınılmaz bir gereksinmedir. Bilinen odur ki, her kitap çevreye, dünyaya ve yaşama açılan bir penceredir. Düşüncenin, duyguların, öngörü ve bilincin gelişmesi büyük ölçüde kitaba bağlıdır. Kişi; kendini tanımayı, insan ilişkilerinin temeli olan sevgiyi, yeteneklerinin gelişmesini, insanlık ve ulus sevgisini kitaplarla tanışarak sağlar.
Okuma yoluyla, yüzyılların duygu, fikir ve düşüncelerini birkaç saat içerisine sığdırabiliriz. Bir Çin atasözü, “Açlık yemekle, bilgisizlik okumakla giderilir” der. Uygarlık, bizden önceki kuşakların biriktirdiği bilgi ve anıların toplamıdır. Bizi uygarlığa okuduğumuz kitaplar katar ve hiçbir şey okumanın yerini tutamaz. Okuma bir amaç değil, bir araçtır. Günümüze ışık tutmuyorsa, tarih okumanın; davranışlarımızı düzeltmeyecekse, psikoloji okumanın; bakış açımızı değiştirmeyecekse, felsefe okumanın bir anlamı yoktur.
Okumayı sevmek, yaşamdaki can sıkıcı saatleri en güzel saatlerle değiştirmektir. İnsan; bir kitabı okuduktan sonra eskisinden daha akıllı hareket edebilmeli. Her şeyi daha açık görmeye, daha derin hissetmeye başlamalıdır. Okuyan insan güzelliği daha çok anlar, daha nazik davranır, daha neşeli ve daha mutlu olur. Okuyan insanın düşünceleri gelişir, yaşamı daha iyi kavrar, yaşama gücü ve cesareti artar. Bilinç düzeyi yükselir ve farkındalıklar geliştirir.
Bir kitabı okurken, cephede nöbet tutan bir asker gibi dikkatli olmamız gerekmektedir. Okumayı düşünce izlemelidir, aksi halde okuma boşuna yapılmış bir faaliyet olur. Büyük bir kitabı, büyük bir adamı dinler gibi kuvvetli bir düşünce ile okuyunuz. Bütün ruhunuzla okuyunuz. Satırlar üzerinde düşününüz. Aradan zaman geçtikten sonra tekrar okuyunuz. Ancak bundan sonradır ki, kitap sizin kişiliğinize girer ve sizden bir parça olur; yaşamınızı ve düşüncelerinizi derinden etkiler.
Unutmayalım ki, insan ne kadar çok kitap okursa o oranda bilinçlenir ve başarıyı yakalar. Bu konuda düşünürlerin gözüyle bir yolculuğa çıkalım: • Dünyada en korkunç şey, bilgisizliğin dünyaya egemen olmasıdır. GOETHE • Okunan bir kitap, nice insanın hayatında yeni bir çığır açmıştır. Henry David THOREAU
Okuduğumuz kitap, başımıza inen bir yumruk darbesiyle bizi uyandırmıyorsa bu kitabı okumanın gereği nedir ki? Franz KAFKA • Kitaplar sessiz öğretmenlerdir. GELLIUS • Yetişen zekâları, kitaplarla beslemeyen uluslar, yıkılmaya mahkûmdurlar. OVIDIUS • İyi kitaplar, gerçek arkadaşlardır. BACON
Kitapsız yaşamak, kör, sağır, dilsiz yaşamaktır. SENECA • Yasalar ölür, kitaplar ölmez. BULWERLYTON • Kitap, tek ölümsüzlüktür. Rusuf CHOOTE Günümüzde küresel değerler, ne yazık ki, insanlarımızı okumayan, araştırmayan, sorgulamayan bir toplum haline getirmiştir.
Değer yargıları “üretim değerleri”nden “tüketim değerleri”ne taşınıyor. “Yararlı insan”, “verimli insan”, “üretici insan”, “yaratıcı insan”, “okuyan insan” artık değer endekslerinde yer almıyor. Bu değer endekslerinde “marka giyen”, “spor arabası olan”, “kimseyi takmayan”, “ne başkası, ne kendisi olan”, “ne hedefi, ne tasası olan”, “ne okuyan, ne araştıran” yeni bir tüketim toplumu üyesi biçimleniyor.
Kitap okuyanlarla dalga geçen bir zihniyet, bir anlayış doğmuş. Okuma özürlü bir toplum olmuşuz. Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük cezaevinin bizde olmasıyla övünüyoruz. Gerçekte cezaevlerinin bu oranda dolu olması, kitaba bu denli uzak düşmektendir. İnsanın insanlaşması, gelişmesi, ilerlemesi, düşünce ve davranış özgürlüğü kazanması, geniş çapta kitapla mümkündür. Satanistlik, tinercilik, tetikçilik gibi sapık eğilim ve kötü alışkanlıklar; hep kitaba uzak kalmaktan, okuma davranışı geliştirmemekten ortaya çıkmıştır.
Az okuyan bir toplum oluşumuzun ve okuma alışkanlığımızın gelişmemiş olmasının beş nedeni bulunmaktadır. Bunlar: • Ekonomik boyut • Toplumsal boyut • Bireysel boyut • Siyasal boyut • Psikolojik boyut
Kitap okumak ciddi bir iştir. Başarıya giden yol, bilgi ve bilinçten geçer. Bilgi ise okuma sayesinde elde edilir. Uygar toplum yaratmanın tek yolu çok okumaktır. Uygar insan ise kitaplı insandır. Uygarlık kitaplıktır. Kitap, insanlığın kılavuzudur. Sonuç olarak, insan olmanın, uluslaşmanın yolu kitaplardan geçer. Kitaplı mutsuzluk, kitapsız mutluluktan çok daha üstündür. Kitaplar insanı, insan dünyayı değiştirir. Onlar sizinle kavga etmez, sizi aldatmaz, sizi gammazlamaz. Hiç kıskanç değildirler. Hep verirler.
“Dünyada korkulacak bir şey varsa, o da korkudur” derler. Fakat ondan daha korkunç olan, kitapsızlıktır. Korkacaksanız kitapsızlıktan korkun! Okumak için özür aramayın. Bilin ki, herkesin okumaya zamanı vardır. Zor demeyin; içki sofralarından, kahve sohbetlerinden biraz zaman ayırmanız yeter de artar bile… Az oku, öz oku… Az kitap, fakat öz kitap… Bir kitap, dünyadan daha geniştir, zira maddeye düşünceyi de katar… Bir tek kitap yazmak için yarım kütüphane okunur… Bir kitabı okumak, bir ikincisini yaratmaktır…
Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır… Keseni kafana boşalt, onu senden kimse alamaz… Kitapsız bir ev, penceresiz bir odaya benzer… Kitapsız uygarlık, kitapsız ilerleme, kitapsız kalkınma olmaz… Kitapları seviyor musunuz? O halde bütün yaşamınız boyunca başarılı ve mutlu olacaksınız demektir.
Konumuzu Nermi UYGUR’un bir şiiri ile noktalayalım. Zira en güzelini şiirler söyler. Elime aldığımda çoğunuz yeniydiniz Sizi eskittim, ama Siz beni yenilediniz. Kaynakça: Ataner YILDIRIM
Toplantı: Çeşitli kimselerin beli bir amaç ile bir araya gelmesine denir. Bir amacımız var ve bu amacı gerçekleştirmek için toplanıyorsak, o zaman toplantılarımıza vaktinde gelmeliyiz. Meselâ 5 dakika önce. Adab: edep kelimesinin çoğuludur. Ahlâken uyulması gereken hususlar; terbiye ve nezaket kuralları anlamına gelmektedir. Özet halinde toplantı adabını inceleyelim.
Selam vermek:Toplantıya gelen her kişinin, orada bulunanlara selam vermesi bir terbiye göstergesidir. Aynı zamanda o ortamda bulunmaya lâyık olduğunu ifade eder. • Gelene ilgi göstermek:Toplantıya gelen kimse selam verdiğinde orada bulunanların mukabelede bulunmaları gerekir. • Toplantı başlamadan, yapılacak toplantının üyelerinden olmayan kişilerin de uygun başka bir mekânda misafir edilmeleri gerekir.
Toplantıya geç gelmek ve toplantı halindeyken selam vererek girmek adaba uygun olmayan bir davranıştır. Toplantının bitmesini beklemeden gitmek de aynıdır. • Herkes oturacağı yeri ve protokolü bilmelidir. Gerekli olduğunda kendinden daha yaşlı olanlara kendi yerini sunması nazik bir davranıştır. Bu anlayış gösterilmediği zaman, başkan tarafından bazılarının yer vermesi istenecek olursa hoş karşılanıp “memnuniyetle” denilmesi edebin bir gereğidir. Yani toplantılarda her ferdin mertebesine göre oturması protokol bakımından önemlidir.
Toplantılarda insanlar oturuşlarına, hareketlerine, kılık ve kıyafetlerine dikkat etmelidir. İki kişinin her ne sebeple olursa olsun fısıltıyla konuşması uygun değildir. • Toplantılarda muhakkak gündeme sadık kalınmalı, çok önemli bir konu olmadıkça gündem dışına çıkılmamalıdır. • Kimse birbirinin sözünü kesmemeli, her konuşmacının fikirleri sonuna kadar dinlenmeli, başkan da; ben bilirimciliğe prim vermemelidir.
Toplantı sırasında telefon görüşmeleri yapılmamalı, cep telefonları dışarıda bırakılmalı, önemli bir arama veya mesaj bekleniyorsa emin birine verilerek daha sonra iletişim sağlanmalıdır. • Toplantıya katılamayacak kişi, mazeretini başkana bildirmelidir. Bu kabul anlamına gelmezse de kendisinin beklenmemesini sağlar. • Toplantıdan, toplantıyı yöneten ayrılmadan çıkılmamalıdır.
Toplantı sırasında çok acil ve önemli bir neden olmadan, başkana gelip imza attırmak veya kulağına bir şeyler fısıldamak adaba aykırı bir davranıştır. • Toplantı bitmeden, başkan ya da yöneticinin kendinden üst bir yönetici ya da bir devlet büyüğünün kurumu ziyaret etmesi nedeniyle toplantıyı terk etmek zorunda kalması halinde başkan ya da yönetici, toplantının devamını yardımcısına devrederek toplantının yapılmasını sağlar.
Toplantının günü, saati, yeri ve gündemdeki konu ya da konular iştirakçilere daha önceden bildirilerek, toplantıya hiç olmazsa fikren hazırlıklı gelmeleri sağlanmalıdır. • Toplantıda konuşmacılar fikirlerini açıklarken gergin hava yaratmamaya dikkat etmeli, yumuşak bir ses tonu ile ve kimsenin kırılmasını gerektirmeyecek bir şekilde hitap etmelidir.
Toplantının kalitesi, aynı zamanda katılımcıların gayretleri yanı sıra kurumun ve takım bilincinin de bir göstergesidir. Bize düşen, hayırlı ve faydalı toplantılar yapmaktır. Yoksa amaçsız ve kuralsız yapılan toplantıların yapılmaması daha hayırlıdır. Saygılarımızla BİRLİK EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ
Hazırlamış olduğumuz sunumları www.istesob.org web adresinden “Eğitim Müdürlüğü” bölümüne girerek bilgisayarınıza indirebilirsiniz.
TEŞEKKÜR EDERİZİSTESOB EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜEğitim Müdürü: Metin İÇTEMEğitim Müd. Asistanı: Ahmet Z. GÜNDOĞDU