180 likes | 490 Views
ALEV YARAŞ. 107046. HİKAYE TANITIMI. Evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde, bir ülke varmış. Bu ülkenin hükümdarı hayvanları pek çok severmiş. Bu yüzden, cadde ve sokakta her türlü hayvana rastlamak mümkünmüş.
E N D
ALEV YARAŞ 107046 HİKAYE TANITIMI
Evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde, bir ülke varmış. Bu ülkenin hükümdarı hayvanları pek çok severmiş. Bu yüzden, cadde ve sokakta her türlü hayvana rastlamak mümkünmüş
Hükümdar, ülkesinin dört bir yanındaki hayvanları toplatıp sarayının bahçesine getirtmiş. Bu hayvanlar içinde kelebeklerden kırmızı benekliyi, bülbüllerden en gür olanı, yılanlardan da yeşili, diğerlerinden daha çok severmiş.
Bunların bakımı ve korunması içinde eskiden veziri olan bahçıvanını görevlendirmiş. Bahçıvan, hayvanlara büyük özen gösteriyor, onları gözü gibi koruyormuş. Bahçıvanın görevlerinden biri de, hayvanlar hakkındaki tüm bilgileri hükümdara anında bildirmekmiş.
Bir gün bahçıvan, korku ve telaş içinde hükümdarın huzuruna çıkmış. Kekeleyerek : “Sultanım, kırmızı benekli kelebeği gür sesli bülbül yedi” demiş. Hükümdar gayet sakin bir halde : “Ne yapalım, kelebeğin âhı bülbülde kalmaz” diye cevap vermiş.
Bu sözler karşısında bahçıvan şaşırmış. Hükümdarın aklından şüphelenmeye başlamış. “Beni hükümdar yapacaklarına, böyle delileri yapmışlar” diye söylenmiş. “Zavallı kelebek, öldükten sonra bülbüle ne yapabilir ki” diye düşünmüş…
Bahçıvan, yine işinin başına dönmüş. Birkaç gün sonra, yeşil renkli yılan, bahçıvanın gözü ününde bülbülü yutuvermiş. Bahçıvan, yılana engel olmaya fırsat bile bulamamış. Çaresiz bir halde, yeniden hükümdarın huzuruna çıkmış.
Büyük bir heyecanla, olan biteni hükümdara anlatmış. Hükümdar yine sakin bir halde : “Bülbülün âhı yılanda kalmaz” demiş. Kendisine ceza verilmeyeceğine sevinen bahçıvan : Galiba bizimki iyice bunamış. Ölü bir bülbül, yılandan nasıl intikam alsın? diye düşünmüş. Fakat yine de, o günden sonra yılanı gözetim altına almış
Günlerden bir gün, bahçıvan bahçeyi bellemeye koyulmuş. Toprağı kazarken, farkında olmadan yeşil yılanı ortadan ikiye bölüvermiş. Biranda küreği elinden atan bahçıvan : “Eyvah, ne yaptım ben!”diye bağırmış. Korkudan soğuk terler dökerek, tekrar hükümdarın huzuruna varmış…Çekinerek olanları anlatmış…
Hükümdar, bahçıvanı dinledikten sonra, yine sakin bir şekilde cevap vermiş : -Ey bahçıvan dikkatli ol !... yılanın âhı sende kalmaz…Bahçıvan, neredeyse aklını yitirecekmiş. Hükümdarın sözü onu çok korkutmuş.
O günden sonra bahçıvan, güvenliğini sağlayacak tedbirler almış. Bahçede, havuzun ortasında bulunan kulübeyi kendine mesken edinmiş… Yılanların sudan geçemeyeceğini, böylece yeşil yılanın intikamından kurtulacağını düşünmüş.
Ama yine de çok korkuyormuş. Bu yüzden hükümdarı görmeye bile gidemiyormuş. Hükümdar hayvanlarla dolaştığı zaman, korkudan yanlarına bile varamıyormuş.
Yine bir gün, hükümdar, hayvanların arasında geziniyormuş. Korkudan onlara yaklaşamayan bahçıvan, bir ağacın arkasına saklanarak hükümdarı gözetlemeye başlamış. Bir ara farkında olmadan çalıları sallamış… Hükümdar o anda bahçıvanı farketmiş..
Hükümdar, bahçıvanı görünce hemen onun yakalanmasını emretmiş. Muhafızlar, zaten korkudan şaşkın halde olan bahçıvanı kolayca yakalamışlar.
Hükümdar, bahçıvanın yaptıklarına çok kızdığı için, hemen boynunun vurulmasını emretmiş. Bahçıvanın yapacak hiçbir şeyi yokmuş. Çaresizlik içinde, kaderine razı olmuş…
Bahçıvana son sözü sorulduğunda, hükümdara dönmüş : “benim ahım sende kalmaz hükümdarım” demiş. Hükümdar da bahçıvanın ne demek istediğini anlamış : “Nihayet adam oldun, aklın başına geldi. Sakın unutma, kimsenin âhı kimsede kalmaz” deyip bahçıvanı affetmiş.
Hükümdarın verdiği dersi anlayan bahçıvan da pişman olmuş…Herkese iyilik ve yardımlarda bulunmuş. Kısa zamanda tekrar hükümdarın gözüne girmiş. Bahçıvandaki bu değişimi farkeden hükümdar, onu yeniden vezirliğe atayarak ödüllendirmiş.