240 likes | 554 Views
SUNUM. GÜNDEM Birlik Başkan Vekili Sayın Faik YILMAZ’ın toplantıyı açış konuşması Birlik Eğitim Müdürü Metin İÇTEM’in sunumu SIRADIŞI KARİYER İÇİN YARATICI ÖYKÜLER Önsöz Her şeyin başı insan olmaktır İnsan olmak kolay değil (şiir) İyi insan olabilmek Karıncanın taşıdığı su
E N D
GÜNDEM • Birlik Başkan Vekili Sayın Faik YILMAZ’ın toplantıyı açış konuşması • Birlik Eğitim Müdürü Metin İÇTEM’in sunumu • SIRADIŞI KARİYER İÇİN YARATICI ÖYKÜLER • Önsöz • Her şeyin başı insan olmaktır • İnsan olmak kolay değil (şiir) • İyi insan olabilmek • Karıncanın taşıdığı su • Siyah beyaz köpeklerimiz • Eşekler ve semerciler • Üyelerin görüş ve önerilerinin alınması • Dilek ve temenniler • Kapanış
ÖNSÖZ Sıra dışı kariyer için yaratıcı öyküler, “Söz uçar, yazı kalır; gazete uçar, kitap kalır” anlayışıyla size sunuluyor. Bu sunumda profesyonelliğin, samimiyetle laubaliliğin, çalışmakla emek vermenin, meslekle işin, varılacak hedefle yolculuğun farkını anlamış olanları tespit ederek, bir tebessüm ve farkındalık yaratılmaya çalışılıyor.
HER ŞEYİN BAŞI “İNSAN OLMAK”TIR İş hayatının, gerçek “insan”lara ve yaratıcı “öykü”lere ihtiyacı, her zamankinden daha fazla vardır. Pembe CANDANER
Durup durup bana sorma Bunu bilmek olay değil İnsan doğduk insan ama İnsan olmak kolay değil Kalpten başka bir yolu yok Aşktan başka bir dalı yok Kitabı yok okulu yok İnsan olmak kolay değil Yüreğinde sevgi yoksa Gözlerinde şefkat yoksa Dünyalar da senin olsa İnsan olmak kolay değil Neler gördük bu dünyada Neler verdik bu uğurda Sultan olmak kolaydı da İnsan olmak kolay değil! Ahmet Selçuk İLKAN İNSAN OLMAK KOLAY DEĞİL
İYİ İNSAN OLABİLMEK İyi bir insan olabilmenin ve İnsanlığa hizmet edebilmenin zorluğu ortadadır. İyi insan olma zor bir iştir. Bu konuyu anlatan çok güzel bir şiir vardır. Bu yol uzaktır Menzili çoktur Geçidi yoktur Derin sular var
İyi insan olma yolunda insanın önüne çıkabilecek tuzaklar çoktur. Rahata, şöhrete, şehvete, makama, paraya, övülmeye, kibire, gurura vs. takılır insan. Bunların her biri geçilmesi gereken birer engeldir iyi insan olma yolunda. Bu engeller tek tek aşıldığında sonuca, hedefe ulaşılmış olur. İnsan aslında bu sınav ve engelleri aştıkça insan olma yolunda yükselmeye başlamış demektir. Bir çok insan bu engellere takılabilir. İnsan bu engelleri aşamadıkça kendinin de farkına varır. Kendi seviyesini anlamış olur. Kendilik farkındalığı artar. Ne kadar iyi ve hakiki insan olabildiğini görmüş olur. Aslında kişi bu sayede kendinin farkına varmış olur. Eksikliğini anlar ve bu yolda ilerleme adına bir ikinci gayret içine girer. İnsan korku, açlık, mala, cana, ürün ve birikimlere gelecek eksiklik ve noksanlıklarla zaman zaman engeller ve sıkıntılardan geçer. Pentatlondaki farklı farklı engeller gibi her bir engeli geçtikçe ilerleme olur aslında insanın hakiki insan olma seviyesinde. Hakiki insan olma amacıyla yola çıkmış bir çok insan vardır. Ancak yolda ilerlerken başlangıçtaki hedeflerden çok uzaklara düşer. Asıl olan hedef her zaman “iyi bir insan” olmaktır. Bu hedefe giderken zaman zaman hedef ve araç karışır. Yoldan sapmalar olur.
Dış engeller her zaman engel olarak, sevimsiz tümsek olarak görülmez. Bazen bu engeller, kendini çok güzel bir şekilde de gösterebilir. Bu yolda ilerlerken çok uyanık olmak gereklidir. Yanılsamalara dikkat edilmelidir. Yol kaygandır. İnsanın önünde tuzaklar o kadar çok fazladır ki saymak mümkün değildir. Şehvet, tembellik, arzularımıza göre hareket etme. “Neden ben değilim?” diye düşünme. “Neden mesele benimle bitmiyor?” gibi düşünceler birer engeldir. Yine gurur, kibir dikkat edilmesi gereken engellerdir. Şöhret, halkın alkışına takılma ve asıl olanı unutma engeldir. Şaklabanlıklar, laubalilikler, her fırsatta herkese kendimizi anlatmamız, kendimizi göstermeye çalışmamız birer engeldir. İnsan kendini sürekli kontrol etmelidir. Ummadığı bir yerden tuzağa düşebilir. Nice insan vardır ki çok yükseklere çıkar, ancak o yüksekliklerden çok aşağılara düşer. Yüksekten düştün mü sıfır (0) seviyesine değil, daha da aşağıya düşülür. İnsan olma yolundan sapan kişi aslında çok tehlikeli bir yola girmiş demektir. Böyle insanlar köpek ve eşek gibidir. Üzerinde bir çok yük taşır. Bilgilidir. Dıştan itibarlıdır. Ama henüz insan olma hedefine varamamıştır.
İnsanın varacağı hedef ne kadar kıymetli ise o ganimet ölçüsünde çekeceği sıkıntı da o kadar fazla oluyor. Yüksek yerleri hedefine koymuş bir kişinin de çok dikkatli olması gereklidir. İnsanların bazı şeylere zafiyeti vardır. Bazılarının para zaafı vardır. İnsana iki dere altın versen doymaz. İnsanların pek çoğu gönüllerini paraya kaptırmıştır. Bir de “planlarım, planlı çalışmamla elde ettim tüm bunları” gibi her şeyi kendine mal eden insanlar vardır. Bazıları kendilerine verilen maaşı beğenmiyorlar. Oğluma da kızıma da bir evim olsun diyen çok insan var. Bunlar da hakiki insan olma yolundaki en önemli iki şeyi; zamanı ve çalışma ve gayreti yanlış yere harcamış olur. Bazısında şehvet ön plana çıkmıştır. Her yanlışına mazeret arama; bu da başka bir engel biçimidir. Yeme, içme, cinsellik. Bazen bu konuda bir zafiyet vardır.
İnsanın önemli bir zayıf yanı, kadının erkekle, erkeğin kadınla sınavıdır ki bu başa çıkılmadığında çok önemli bir engeldir. İyi şeyler insanın hoşuna gitmeyen şeylerle kuşatılmıştır. Kötü şeyler insanın hoşuna giden şeylerle kuşatılmıştır. Dışı tatlı da olsa içi acı bir çok şey vardır. Geçici zevk ve lezzetler sonu ve içeriği itibariyle acıdır. Geçici acı ve elemler de dışı acı da olsa içi tatlı olabilir. Bazı şeyler ne kadar zor olsa da sonucu güzeldir. Bir örnek verelim. Çalışma zordur. Emek ister. Çaba ve yorulma ister. Sıkıntı çekilir. Ama meyvesi güzeldir. Yatmak, tembellik dıştan güzel gözükür, insana geçici bir rahatlama verir. Ancak içerik itibariyle ve sonuçlarıyla sonuç iyi değildir. Bu nedenle her üzüntüyü kötü, her güzelliği de iyi bilmemeliyiz.
Bazen makam ve şöhret hakiki insan olmaya engeldir. Öyle insan var ki acaba cenazeme de bu kadar insan gelir mi? Sen iyi değilsen cenazene gelse ne olur, gelmese ne olur? İçki, uyuşturucu, sigara bağımlısı olmak da başka birer engeldir. Sigara ve uyuşturucu maddeler öldürür, zararlıdır. Sigara tedrici bir intihardır. Kısacası bağımlılık da bir zaaftır. Herkesin zaafı olan noktalar farklı farklıdır. İnsan sayısı kadar engel ve tuzak vardır iyi insan olma yolunda. Hakiki insan olma dileğiyle herkese kolay gelsin. İsmail YAVAŞ Çocuk Psikiyatristi
KARINCANIN TAŞIDIĞI SU “Hiç karınca su taşıyabilir mi?” diye sormayın. Tabii ki taşıyabilir, hem de gayet güzel bir şekilde. Nemrut, İbrahim Peygamber’in ateşte yakılması emrini verdikten sonra meydanın ortasına, odunlardan çok büyük bir yığın yapılmasını da istemiş. Odunlar yanmaya başladıktan sonra alevler o kadar yükselmiş ki çocuklar adeta bulutların tutuşacağını sanmış. BÜTÜN HAYVANLAR KORKMUŞ KAÇMIŞ. Kralın askerlerine verilen emir, İbrahim Peygamber’i mancınıkla ateşin tam ortasına atmakmış. Bunu yapmalarının nedeni, herkesin bu olaydan ders alıp, Nemrut’un ne kadar güçlü bir kral olduğunu anlamaları içinmiş. Ve bir daha kimsenin, İbrahim Peygamber gibi ona karşı gelmeye cesaret etmeyi akıllarından bile geçirmemelerini sağlamakmış.
Bu sırada bir karınca da ağzında küçücük bir damla su ile koşa koşa ateşe doğru gidiyormuş. Hem de boyu göklere varan cehennem ateşine doğru. Başka bir karınca, onun bu telaşını görüp, hemen yanına yaklaşıp, dayanamayarak sormuş: “Hayrola, nereye böyle, ne bu acelen?” Ağzında bir damla su taşıyan karınca, o bir damlayı ellerinin arasına alıp, “duymadın mı?” demiş. “Nemrut, İbrahim Peygamber’i ateşte yakacakmış. Bu yüzden ben de ateşin olduğu yere su taşıyorum.” Bu sözleri duyan karınca, kendini tutamayarak kahkahalarla gülmeye başlamış. “Sen şu ateşe yüzünü dönüp hiç bakmadın mı?” diye sormuş. “Ne kadar büyük. Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?”
Su taşıyan karınca, gayet kendinden emin bir şekilde “olsun” demiş. “HİÇ OLMAZSA HANGİ TARAFTAN OLDUĞUM ANLAŞILIR.” Nedense biz, bu hikâyedeki karınca kadar olamıyoruz. Günümüzde hepimizin bu küçücük karıncadan almamız gereken çok büyük bir ders var. Ne şiş yansın, ne kebap devri bitmiştir. Unutmamalıyız ki her şey bir anda değişebilir, hem de hiç ummadığımız bir anda. ATEŞ GÜÇLENİR, SULAR BİTER. SULAR YÜKSELİR, ATEŞ SÖNER.
SİYAH VE BEYAZ KÖPEKLERİMİZ Yaşlı Kızılderili reisi, kulübesinin önünde torunu ile oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve 12 yaşındaki çocuk, kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup dururlardı. Dedesinin, sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeği idi bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla, bir gün bunu sordu dedesine.
Yaşlı reis, bilgece gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı. - “Onlar benim için simgedir evlat.” - “Neyin simgesi?” diye sordu çocuk. - “İyilik ve kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda ve gözümün önünde tutarım onları. Çocuk, “Mücadele varsa, kazananı da olmalı” diye düşündü ve her çocuğa has, bitmeyen sorulara bir yenisini daha ekledi. “Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?” Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa. “Hangisi mi evlat? Ben, hangisini daha iyi beslersem.”
Bilge reisin mesajı çok açık. Bizler de nasıl olmak istiyorsak, nasıl bir hayat yaşamak istiyorsak, içimizdeki siyah ve beyazı ona göre beslemeliyiz. İş hayatında, sürekli olarak siyah taraflarını besleyenler, bir müddet sonra etrafındaki karanlıktan şikâyet ederler. Beyaz taraflarını besleyenler ise gün geçtikçe artan bir ışıkla kaplanıp, etraflarına ışık vermeye başlarlar. Siyah ve beyaz, iyi ve kötü her zaman hayatımızda olacak ve bizim için mücadele edecekler. Önemli olan hangisini, ne zaman besleyeceğimize karar vermek. BAZEN ZOR AMA GEREKLİ…
EŞEKLER VE SEMERCİLER Hikâye bu ya, eşekler, köydeki semerciden çok şikâyetçilermiş. Semerci, onlara göre hiç de iyi semer yapamıyormuş. Eşeklerin sırtı, kanlı yaralarla doluymuş. Eşekler bir gece bir araya toplanıp, yeni bir semercinin gelmesi için dua etmişler. Ertesi gün duaları kabul olmuş ve köye, gerçekten yeni bir semerci çıkagelmiş. Ne var ki bu semerci de bir türlü eşekleri rahatlatacak semerler yapamıyormuş. Yaralar azalacakken daha da artmaya başlamış. Eşekler, öğrendiler ya metodu, yine bir araya toplanıp, köye yeni bir semerci gelmesi için dua etmişler. Mevcut semerci de köyden ayrılmış, yerine başka bir semerci gelmiş. Eşekler, her semerci değişikliğinde olduğu gibi yine çok sevinmişler.
Ama çok zaman geçmeden, yeni semercinin de çok farklı olmadığını, semerlerin gittikçe daha da kalitesizleştiğini, yaralarının ise daha da kötüleştiğini ve kanadığını görmüşler. Bir semerci gitmiş, diğer semerci gelmiş. Her seferinde, eşekler yeni semerci gelmesi için dua etmişler. Bu hikâye, daha kaç semerci değişene kadar devam etmiş bilmiyorum. Nihayet bir gün eşekler toplanıp, bu defa eski semerciden kurtulmak için değil de eşeklikten kurtulmak için dua etmeye başlamışlar. Hikâye böyle bitiyor. Kıssadan hisse; bazen de tersten bakmak lazım her şeye…
Kuralları ve yöneticileri beğenmeyenler, onların yaptıklarını sürekli eleştirenler, bu da yetmezmiş gibi pasif, agresif davranışlarla, yöneticilerinin strateji ve uygulamalarını sabote edenler, yukarıdaki hikâyeyi tekrar okusunlar. İşyerinin huzuru, verimi ve refahı için tüm çalışanlar, içlerindeki tüm hayvanları sokak kapısının dışında bıraksınlar ve her sabah işyerlerine öyle gitsinler. Yoksa, biri gider biri gelirken, tıpkı hikâyede anlatıldığı gibi kanlı yaralar da, sıkıntılar da büyür durur.
İNSAN BİLMELİ Kİ… • insan bilmeli ki, hiç kimseyi yargılama hakkı yoktur, eşi dostu bile olsa… • insan bilmeli ki, hiç kimseyi küçük görme hakkı yoktur, ne kadar küçük görünse de… • insan bilmeli ki, hiç kimseyi fırçalama hakkı yoktur, hizmetçisi bile olsa… • insan bilmeli ki, hiç kimseye vurma hakkı yoktur, hak etse de… • insan bilmeli ki, hiç kimseye bağırma hakkı yoktur, çocuğu bile olsa… • insan bilmeli ki, hiç kimseyi üzmeye hakkı yoktur, üzülse de… • insan bilmeli ki, hiç kimseyi kırmaya hakkı yoktur, kırılmış bile olsa… • insan bilmeli ki, hiç kimseye zulmetme hakkı yoktur, zulüm görse de… • insan bilmeli ki… • insan bilmeli ki, insan olmak kolay değildir…
Hazırlamış olduğumuz sunumları www.istesob.org web adresinden “Mesleki Eğitim” bölümüne girerek bilgisayarınıza indirebilirsiniz.
TEŞEKKÜR EDERİZİSTESOB EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜEğitim Müdürü: Metin İÇTEMEğitim Müd. Asistanı: Ahmet Z. GÜNDOĞDU