230 likes | 462 Views
“KAMU HİZMETİ YAYINCILIĞI VE SİYASET İLİŞKİSİ”. Prof. Dr. Aysel Aziz 13 Mart 2009 İzmir Ekonomi Üniversitesi-İLAD Paneli. “Kamu hizmeti yayıncılığı” nedir?. Yayıncılık kamusal bir faaliyettir! Çünkü frekanslar toplumun malıdır.
E N D
“KAMU HİZMETİ YAYINCILIĞI VE SİYASET İLİŞKİSİ” Prof. Dr. Aysel Aziz 13 Mart 2009 İzmir Ekonomi Üniversitesi-İLAD Paneli
“Kamu hizmeti yayıncılığı” nedir? • Yayıncılık kamusal bir faaliyettir! Çünkü frekanslar toplumun malıdır. • “Kamu Hizmeti yayıncılığı” kavramı, bu gerçekten yola çıkarak, bu frekanslarla iletilen mesajların, toplumu oluşturan farklı sosyo-ekonomik düzeydeki herkese hizmet vermesi, onun yaşam düzeyini yükseltme, özgürce haber alma ve kendini anlatma esasına dayanır. • Diğer radyo ve televizyon yayınlarından farkı: “içerik” ve “yönetim” farklılığıdır. Bu da ülkeden ülkeye farklılık gösterir.
İçerik farklılığı • İçerik açısından; toplumun eğitim ve kültür düzeyini ya da genel olarak yaşam düzeyini yükselten yayın yapar. Eğlence türü yayın sınırlıdır. Eğlence yayınları diğer yayınların izlenmesini sağlamak için yapılır. • Genelde reklama yer verilmez. • Yayınların içeriği ülkeden ülkeye farklılık gösterir.
Yönetim farklılığı • Sistemin farklı yönetim biçimleri vardır. En önemli ölçüt; siyasal iktidar ile olan ilişkidir. • Kimi ülkelerde devletin / hükümetin elinde özerk, bağımsız yapıda ya da sivil toplum örgütlerince yönetilir. • Gelirleri ruhsat gelirlerinden ve devlet bütçesinden karşılanmıştır. Giderek farklı kaynaklar da –reklam gibi-eklenmiştir. • Siyasal iktidarlar bu yayınları doğrudan yönetimlerine almak istemiştir.
DÜNYADA UYGULAMA • Avrupa ülkelerinde gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Ancak uygulamalar ülkelerin özelliklerine göre farklı olmuştur. • Genelde tekel olarak başlamıştır. • Kamu Hizmeti Yayıncılığı için en güzel örnek yayın kurumu BBC’dir. Ününü, 2. Dünya Savaşı sırasında tarafsız haber vermesi ile yapmıştır. • Fransa 2. Dünya Savaşı sırasında bu tür yayıncılığı uygulamıştır. • Almanya ve İtalya 2. Dünya Savaşı sonrasında bu sistemi uygulamıştır. • Kamu hizmeti yayıncılığı ABD’de farklı biçimde, daha çok sivil toplum örgütlerince yürütülmüştür. • Asya, Afrika ve Avustralya’da, Avrupa’nın etkisi ile ilk başlarda “kamu hizmeti yayıncılığı” sistemini benimsemişlerdir.
Türkiye’de Kamu Hizmeti Yayıncılığı • Özel yönetim elinde: İlk yayınlar: 1927 yılında “devlet destekli” özel kesim elinde radyo yayınları olarak başlamıştır. TTTAŞ adı ile kurulan şirket 1936 yılına kadar 10 yıl süre ilk radyo yayınlarını yürütmüştür. Bu dönemin yayıncılığı, özel kesim yönetimindeki “kamu hizmeti yayıncılığı”na ilk örnektir. • Hükümet yönetiminde: 1936-1950 yılları arasında tek parti döneminde radyo yayınları doğrudan hükümetin eline verilmiştir. Önce PTT, sonraları Matbuat Umum Müdürlüğüne bağlandı. Bu dönemin yayıncılığı da hükümet elinde kamu hizmeti yayıncılığı olarak kabul edilebilir.
Çok partili dönemde radyo yayınları • 1950 -1960 Dönemi: 1950 seçimleri ile DP (Demokrat Parti) iktidara gelmesi ile radyo yayınları “kamu hizmeti yayıncılığından” hükümetin, siyasal iktidarın güdümüne girdi. • Siyasal iktidar yanlısı yayınları 1954 ve 1957 seçimlerinde giderek arttı. Muhalefet partilerine söz hakkı tanınmadı. Radyo yayınları tek yanlı olarak kullanıldı. • 1959-60 yıllarında “Vatan Cephesi” haberleri, DP’nin radyo yayınlarını partizanca kullanmasının en önemli örnekleridir. • Bu dönemi kamu hizmeti yayıncılığı olarak adlandırmak zordur. Çünkü, yayınlar siyasal iktidarın tüm olarak emrindedir.
1960 İhtilali sonrası Kamu yayıncılığı hizmeti • Radyo ve henüz olmayan televizyon yayınları 1961 Anayasası’nın 121. maddesinde “ÖZERK” bir yapıda düzenlendi. Amaç, gerçek bir kamu hizmeti yayınlığı yapmaktı. • Bu maddeye dayanılarak 359 sayılı “TRT Yasası” 1 Mayıs 1964 yürülüğe girdi; TRT kuruldu. • TRT’nin ilk Genel Müdürü Adnan Öztrak’ın görevden alındığı 1971 yılına kadar TRT’nin özerkliği için savaşım verdi. • Bu dönem, Türkiye’de gerçek “Kamu Hizmeti Yayıncılığı” sisteminin uygulandığı dönemdir.
1971 yılı Anayasa değişikliği • Özerk TRT’nin varlığı hem siyasal iktidarları, hem siyasal muhalefeti rahatsız etti. Yayınlara karışmaya başladılar, TRT yasasını, dolayısıyla özerkliği veren Anayasa maddesini değiştirme girişimlerinde bulundular. • 12 Mart muhtırası ile Anayasa’da, TRT’nin dayanağı olan 121. maddesi ve buna bağlı olarak 359 sayılı TRT Yasasında değişiklik yaparak “özerklik” kaldırıldı ve “tarafsız bir kamu tüzel kuruluşu” öngörüldü. Bu değişiklik, kamu hizmeti yayıncılığına getirilmiş önemli bir sınırlamadır. Yayınlar, siyasal iktidarların müdahalesine açık duruma getirilmiştir.
1971-1980 arası Kamu hizmeti yayıncılığının özellikleri • Yapılan değişiklik ile idari özerklik, yani yönetim kurulu ve genel müdürün seçimi, daha çok hükümetlere, siyasal iktidarlara bağlandı. Yayıncı özerkliği de kaldırılmış oldu. • Haberler protokol haberciliğine döndü. En önemli haber bile olsa, Cumhurbaşkanı ve hükümet haberlerinden sonra verildi. • 1974-1975 yıllarında kısa bir dönem, TRT Genel Müdürü İsmail Cem’in zamanında yayıncılığın aksayan yanları giderilmeye çalışıldı; radyo ve televizyon yayınlığına yeni bir nefes getirildi.
2954 Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon (TRT) Yasası • 1982 Anayasası pek çok şeyi değiştirdi. Radyo ve televizyon ile ilgili düzenlemeler de 133. maddede, eski hali ile düzenlendi. Radyo ve televizyon yayınları tarafsız kamu tüzel kişiliği halinde devlet tekelinde yürütülecek. • 1983 yılı Kasım ayında 2954 sayılı Radyo Televizyon (TRT) Kanunu çıkarıldı. Kanun TRT’nin “kamu hizmeti yayıncılığı” görevini sürdürülmesini öngörüyordu. • Yeni yasanın ruhu, “...Siyasal iktidarların ellerini TRT’nin cebinden çekmesi...”, diğer bir deyişle siyasal iktidarların ve muhalefetin TRT’ye karışmalarını önlemek idi.
Önemli bir düzenleme Yasanın 19. maddesi ile siyasal iktidarların TRT’nin yayınlarından yararlanmaları ile ilgili olarak düzenlendi. Hükümet, ayrıntılı olarak belirtilen koşullarda ayda bir 30 dakika konuşmasını öngörüyordu. Böylece, siyasal iktidarlar kendilerine ayrılacak saatlerde serbestçe propagandalarını yapabilme olanağına kavuştular. • Bu tür bir hakları olmasına karşılık siyasal iktidarlar yine de, özellikle haber yayınlarına müdahale ederek, tüm hükümet faaliyetlerinin izlenerek bu kanallar aracılığı ile halka duyurulmasını istediler.
Bunun için de özerk olmayan TRT yayınlarına idari ve mali baskılar yolu ile müdahale ettiler. • TRT’nin yöneticilerini kendi yandaşlarından seçtiler ve TRT’nin kadro olarak da şişmesine neden oldular. • TRT’de de yeni bir olgu olarak dışarıya program ve diziler yaptırılmaya başlandı. TRT parasal sıkıntıya girdi. • Kamu hizmeti yayıncılığı yapması gereken TRT’de de en önemli husus, yayıncıların özerkliği unutuldu.
1990’lı kaos yılları • 1991 -1993 yılları Türkiye’de elektronik yayıncılık açısından tam kaos / karmaşa yılları oldu. Anayasa’ya ve yasalara aykırı olmasına karşılık özel radyo ve televizyon yayınları başlattıldı. • TRT’nin kamu hizmeti yayıncılığı görev ve yükümlülüğü devam etti. Ancak, siyasal aktörler –özellikle iktidarı ve muhalefeti ile siyasal partiler, Meclis, Cumhurbaşkanı- bu kaos durumunu, olumlu karşıladılar. Nedeni, TRT’de bulamadıkları yeri ve çeşitliliği özellerde bulabilme şansları idi.
1993 yılı Anayasa değişikliği • Kaos yıllarının yayınlar üzerideki sakıncaları çok çabuk görüldü. Partiler anlaşarak 1982 Anayasası’nın 133. maddesi değiştirildi. • Çok önemli iki değişiklik yapıldı: 1. TRT’nin tekeli kaldırıldı: Hukuk dışı özel radyo ve televizyon yayınlarının durumu hukuka uyduruldu. 2. TRT’nin tekrar eski “özerk” durumuna getirilmesi öngörüldü. TRT 32 yıl sonra özerk oluyordu. Kamu hizmeti yayıncılık açısından önemli bir değişiklik... Artık, siyasal iktidarların TRT’nin yayınlarına kolay kolay karışması söz konusu olamayacaktı.
3984 sayılı “Radyo ve Televizyon Kuruluşları Hakkındaki Kanun” • Yeni Yasa, özel radyo ve televizyon kuruluşlarına hukuki statü vermek üzere hazırlandı. Yayınlarla ilgili genel yayın ilkeleri ve bazı maddeleri de TRT’yi kapsıyordu. • Yeni Yasa, yayınların bir kamu hizmeti olduğunu çeşitli maddelerinde vurgulamaktadır. • Yeni yasa aynı zamanda RTÜK’ün kurulmasını da öngörüyordu.
SON DURUM • 1993 yılında “özerk” yapıda öngörülen TRT’nin bu yapısı değişmemiş; bu sağlayan yeni bir yasa çıkarılmamıştır. • TRT hala 2954 sayılı yasada geçen yıl yapılan yüzeysel değişikliklere ve 3984 sayılı yasanın bazı maddelerine göre yönetilmektedir. 15 yıl önce öngörülen Anayasa değişikliğini gerekleri yerine getirilmemiştir. TRT Anayasa aykırı olarak yapısını ve yayınlarını sürdürmektedir. • TRT’nin yöneticileri siyasal iktidarların adamları olmak durumunda kalmışlardır. Bu durumda gerçek bir “kamu hizmeti yayıncılığı” ancak sınırlı olarak yapılmaktadır. • Özellikle haber ve haber programlarında siyasal iktidar baskısı vardır. Bu durum Ergenekon ile ilgili yayınlarda da kendini göstermiştir.
Bugünkü durum • TRT’nin “kamu hizmeti yayıncılık” politikasını denetleyecek ve özerk yapıdaki RTÜK, yapısı gereği kendi özerkliğini koruyamamakta; siyasal partilerin adamları olarak görev yapmaktadır. • Bu durum, siyasal iktidarların, gerek kamu hizmeti yayıncılığı yapan TRT yayınlarına, gerekse özel kesime hizmet veren ve günümüzde ulusal kanallar olarak İstanbul’dan yayın yapan özel radyo ve TV kanallarına da çeşitli baskıları söz konusudur. • Yeni TRT Genel Müdürünün, 2954 sayılı TRT yasası ile yapmış olduğu değişiklik “Özerk” yapıyı kurucu değil, yeniden yapılanma çerçevesinde, kurumdaki personel şişkinliğini ve atıl çalışmayı giderici nitelikteki değişikliklerdir.
Neden “özerk TRT” istenmiyor? • Yasalar TBMM’den çıkar. Bu bakımdan Meclis’teki her partinin hatta tek milletvekilinin bile bu konuda girişim yetkisi vardır. • İktidarda olan siyasal parti ya da partiler: herhangi bir girişimde bulunmuyor. TRT’nin özerk olması siyasal iktidarın TRT üzerindeki etki ve yetkisini azaltır. • Muhalefet partileri ise hem ilgisiz, hatta haberdar bile değildirler ve öncelikleri arasında böyle bir konunun bulunduğu söylenemez. • Cumhurbaşkanı bu konuda duyarlı olabilir. Ancak, özerk bir TRT’nin etkilenmesi kolay olmayabilir.
Neden “özerk TRT” istenmiyor? • Sivil toplum örgütleri: Konunun önemini bilmemekte ve ilgi duymamaktadırlar. Çünkü, çok sayıda radyo ve televizyon kanalı vardır. TRT’nin “kamu hizmeti yayıncılığını” gerektiği gibi yapıp yapmadığını irdelemek ve nedenleri ile uğraşmaktansa bu kanalları etkilemeye çalışarak yayınlarda yer almaya çalışmaktadırlar. • Üniversiteler: Yasa yapma güçleri olmamakla birlikte –özellikle iletişim fakülteleri - bir araya gelerek konuya ilgiyi yeniden çekebilirler.
Özetle... • Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığı, radyo yayınları ile özel kesimin elinde filizlenmiş, giderek gelişmiş, genç Türk Cumhuriyetinin kurulması ve büyümesinde önemli rol üstlenmiştir. • Siyasal iktidarlar, çok partili döneme geçilmesi ile birlikte, radyo ve televizyon yayınlarını sürekli konrol altına almaya çalışmışlardır. • Türkiye’nin buhranlı dönemlerinde, kamu hizmeti yayıncılığı ianlayışına önem verilmiş; yasal değişiklikler yapılmıştır. Ancak, bu uygulamalar uzun soluklu olmamıştır.
Günümüzde, bu kavram anlamını yitirmiştir. Yayınlar siyasal iktidarların yönlendirilmesi ile yapılmaktadır. TRT, reyting salgınına ayak uydurmaya çalışan, bol bol dizi yayınlayan bir yayın kurumu durumuna gelmiştir. • Mahalli Seçimlerin çok yaklaşmasına rağmen, siyasal iktidarın “tesis açma törenleri!” TRT’nin 1 no.lu haberi olarak verilmektedir.
TRT’nin gerçek bir kamu hizmeti yayıncılığını yapabilmesi nasıl sağlanabilir? • TRT’de idari özerklik, yani başta genel müdür olmak üzere yönetim kurulu üyelerinin seçilmesinde özerklik nasıl sağlanabilir? • TRT’nin mali özerkliği olmalı mıdır? Evetse, nasıl sağlanabilir? • TRT’nin yayıncı özerkliği olmalı mıdır? Evetse, nasıl sağlanabilir? • TRT’nin reyting olayına bakışı ne olmalıdır?