1.41k likes | 2.65k Views
HALK HİKÂYELERİ. Hikâye. İslamiyet’ten önce Türkler, mektup, mesaj, atasözü, tarihi olaylar ve hikaye için ‘ sav’, ötkünç, ötükünç ve ötük gibi terimleri kullanmaktaydılar.Ele geçen ilk mensur telif ve tercüme Türk hikayeleri Uygurlar dönemine ait Budist kaynaklı metinlerdir.
E N D
Hikâye İslamiyet’ten önce Türkler, mektup, mesaj, atasözü, tarihi olaylar ve hikaye için ‘sav’, ötkünç, ötükünç ve ötük gibi terimleri kullanmaktaydılar.Ele geçen ilk mensur telif ve tercüme Türk hikayeleri Uygurlar dönemine ait Budist kaynaklı metinlerdir. Uygurlar döneminden kalma dinî, ahlakî muhtevalı başlıca hikâye metinleri şunlardır: Prens Kalyanamkara ve Papamkara, Çaştani Bey, Maitrisimit, Şehzade ile Aç Pars, Dantipali Bey. (Nurullah Çetin;Roman Çöz. Yön.,33)
İslami dönem Türk edebiyatında genel olarak nesir, daha özelde ise mensur hikaye yazmak küçümsenmesine rağmen yine de bu türde bir hayli eser verilmiştir.Tarih, masal, efsane,destan, latife, menkıbe, kıssa gibi türler genellikle ‘hikaye’ terimiyle adlandırılmıştır. Hikâye, şiir gibi üslûbu, tekniği ve diğer özellikleri üzerinde özenle durulmuş bir tür olmayıp, dinleyenlere ve okuyanlara öğüt vermek, ahlâkî bir ilke ve değer telkin etmek, anlatılan olayla ders, hikmet ve hisse aktarmak gibi amaçlar gözetilen bir araç konumundadır.(Çetin;34)
Halk Hikayesi; 15. yy’dan beri destanın yerini alan, âşıklar tarafından konuşma diliyle anlatılan, halk arasında yayılan, aralara manzum parçalar da sıkıştırılan sözlü halk geleneği anlatı türlerinden biridir. Halk hikayelerinin ana omurgası genellikle şöyledir: Hikâye, bir masal başlangıcıyla başlar. Toplumun sosyal ve ekonomik açıdan üst tabakasından seçilmiş olan hikâye kişisinin çocukluğundan ölümüne kadar başından geçenler aktarılır. Çocukluk dönemi kısa tutulur,ağırlıklı olarak aşk ve kahramanlık maceralarına yer verilir.Genellikle ölümüyle değil; kırk gün kırk gece süren düğünüyle sona erer. (Çetin;34)
Halk hikâyelerinde amaç Halk hikâyelerinde amaç, daha çok hoşça vakit geçirterek ve eğlendirerek bir takım ahlakî dersler çıkarılmasını sağlamaktır. Ayrıca İslam öğretisinin kendine özgü soyut âlemini kabul edilebilir ve kolayca benimsenebilir bir hale getirmek için hazırlık süreci sağlamaktır. (Çetin;34)
Halk hikayelerinde olay Halk hikayelerinde ‘yüce ve saygın değerler adına ortaya konan maceraya dayalı sürükleyici olay’ unsuru birinci derecede öneme sahiptir. Tahkiyenin diğer unsurları, buna bağlı olarak çok geri planlarda kalır ve dış dünya gerçekliğine uyma kaygısı güdülmez. Mesela kişilerin iç dünyaları, ruhsal durumları, düşünce, duygu derinlikleri ve iç çatışmaları gibi durumlar, ayrıntılı olarak tahlil edilmez.(Çetin;34)
Olayların oluş ve akışında determinizm ilkesine, sebep-sonuç bağlantısına, tabiat kanunlarına uyulmaz.Olaylar arasında akla, mantığa dayalı irtibatlar olmayabilir.Olağanüstü olaylara yer verilir. Hikayelerde zaman, mekan gibi unsurlara dayalı dış dünya gerçekliğine, tarihi doğrulara, tabiat kanunlarına uyma zorunluluğu yoktur. Hikâyenin merkezi kişisi, belirleyici ve sürükleyici konumdadır. O, bütün hikayeye hakim olur. Bunlar, karakteristik değil; tipik boyutlarıyla yer alır. (Çetin;34)
HALK HİKAYELERİ • 16.yüzyıldan itibaren halk hikâyeleri, eski destan geleneğinin yerini aldı. Bunlar saz- söz eşliğinde manzum-mensur parçaların tekrarı ve anlatıcının mimik ve ses taklitleriyle canlandırılarak anlatılır. • Destanlardan ayrılan yanı, kahramanlarının olağanüstü güçler taşımayışı, insan ve toplum ilişkilerinin sorunlarını yansıtışıdır. Çoğunlukla sevgi,kahramanlık gibi ana eksen çevresinde oluşur.
Halk hikayesi NEDİR? • Şükrü Elçin; Arap dilinde başlangıçta “kıssa” ve “rivayet” olarak düşünülen, sonraları “eğlendirmek maksadı ile “taklid” manasında kullanılan “hikâye” deyimi, gerçek veya hayali bir takım olayların, maceraların hususi bir üslupla, sözle nakil ve tekrarı demektir. • Türk halk hikayeleri, zaman seyri ve coğrafya-mekan içinde “efsane, masal, menkabe, destan vb.” mahsüllerle beslenerek, dini, içtimai hadiselerin potasında iç bünyelerindeki bağlarını muhafaza ederek milletimizin roman ihtiyacını karşılayan eserlerdir.
Boratav’ a göre halk hikâyesi, ‘destan’ dan sonra ortaya çıkmış, nazım-nesir karışımı bir özellik sergilemektedir. • Alptekin’e göre “göçebelikten yerleşik hayata geçişin ilk mahsullerinden olup; aşk, kahramanlık vb. konuları işleyen; kaynağı Türk, Arap-islam ve Hint-İran olan, büyük ölçüde aşıklar ve meddahlar tarafından anlatılan nazım-nesir karışımı anlatmalardır.
Hikaye ile aynı manaya gelen başka kelimeler de vardır. Dede Korkut Hikayeleri’nde yer alan “boy” terimi on iki hikayeden her biri için kullanılmıştır. • Bir halk hikayesi mensur şekilde anlatılmışsa, yani içerisinde manzum parçalar yoksa buna “kara hikaye” adı verilir.Bu tür hikayeler daha çok masallardan geçmiştir.
Kısa, bir türküye bağlı olarak anlatılan hikâyelere ise Kuzey Doğu Anadolu’ da serküşte ve kaside, Güney Anadolu’da ise bozlakadıverilir. Bütün Türk Dünyası'nda edebî bir tür olarak bilinen halk hikayeleri; destan, hekaye, dessan, yır, angeme, ikaya, cır, rivayet gibi farklı isimlerle anılmaktadır.
Edebiyatımızda Hikaye Terimi 1.Klasik Hikayeler: Divân edebiyatı nazım şekillerinden mesnevi tarzı ile yazılmış ve bir vak’aya dayalı olan eserler. 2. Modern Hikayeler: Kişileri, olayları, zaman ve mekanı belli olan tahkiyevî eserler. 3. Halk Hikayeleri:En önemli özelliği nazım-nesir karışık olması ve bazılarının ilk söyleyeninin (musannif) belli olmasıdır.
Türk halk hikâyelerinin kaynakları • 1. Eski Türk geleneklerinden doğan hikâyeler. Köroğlu ve Dedem Korkut bu kaynaktan beslenmiştir. • 2. İslâmiyet’ in etkisiyle konusunu dinî mevzular oluşturan hikâyeler. Battal Gazi ve Hz. Ali Cenk-nâmeleri bu türdendir. • 3. İran ve Hint an’anesinden gelen hikâyeler. Şeh- nâme ve Kelile ve Dimne hikâyeleri gibi.
Coğrafi Yayılışları Bakımında Halk Hikayeleri • 1-Anadolu'da Bilinen Halk Hikayeleri(Kozanoğlu, Sümmani ile Gülperi vb.) • 2-Türk Dünyasının Bir Bölümünde Bilinen Halk Hikayeleri (Kerem ile Aslı, Aşık Garip vb.) • 3-Türk Dünyasının Genelinde Bilinen Halk Hikayeleri (Köroğlu, Tahir ile Zühre vb.)
Türk halk hikâyeciliği de, halk şiiri gibi çok zengin mahsullere sahip bulunmaktadır. Maalesef bunların bir kısmı hâlâ yazıya geçirilememiştir. Ali Berat Alptekin’in çalışmalarına göre halk hikâyelerinin şekil ve muhteva özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:
Halk Hikâyelerinin Şekil Özellikleri 1. Halk hikâyeleri nazım- nesir karışımı bir yapıya sahiptir. Hikâyenin anlatım ve tasvir ( olaylar )kısmı mensur, duygu ve heyecanı ifade eden bölümler ise manzum olarak söylenir.Anlatıcı, hikâyenin mensur kısmında istediği değişikliği yapabilir. Konuya ekleme veya çıkarma yapmada serbesttir.
Anlatıcı,hikâyenin ana hatlarından sapmamak kaydıyla beğenmediği kısımları çıkarır veya hoşuna giden bir başka hikâyeyi uygun bir yere iIâve edebilir. Bu şekilde sonradan ilave edilen hikâyelere "karavelli" adı verilir.
Hikayeci, mensur kısımlarda sahip olduğu anlatma serbestliğini manzum kısımları söylerken kaybeder. Burada şiiri olduğu gibi vermek zorundadır. Herhangi bir değişiklik yapamaz. Ancak burada da, marifetini bir başka şekilde gösterir. Hikâyenin aslında yer alan türkülerin veya şiirlerin haneleri arasına bir mani yahut sekiz heceli başka türkü veya şiirin haneleri ilave edilebilir. Buna “türkülerin peşrevisi” adı verilir.
Hikayenin manzum kısmında, halk şiirinin hemen her şeklinde ve türünde örneklere rastlanabilir. Hikâyelerde yer alan şiirleri daha çok birinci derecedeki kahramanlar yani hikayeye adını veren kişiler söylerler.Kahramanlar, birbirlerine olan sevgilerini, acılarını, ıstıraplarını hep şiirle ifade ederler.Hikayelerde nesirden nazıma geçilirken genellikle; “Aldı sazı…” şeklinde kalıplaşmış ifadeler kullanılır.
Aldı Gül-Eser: Bülbül idim arzum kaldı o bağda Şirin canım yar yoluna sadaka Öz elimle özüm saldım tuzağa Haktan özge halim bilenim ki yok Aldı Aşık Aydın: Senin hüsnün yaktı kül etti bizi Düşürdün canıma onulmaz sızı Gelir kul başına yazılan yazı İnşallah murada yetiren benim
2.Hikâyelerin girişinde de tıpkı masallarda olduğu gibi kalıplaşmış ifadeler vardır. • “Efendim, olsun deminiz, olmasın geminiz, hayıra dönsün serenceminiz. Deyiller ki…” • Râviyan-ı şirin ve nâkılân-ı asar şöyle rivâyet ve bu yüzden hikâyet ederler ki, geçmiş zaman ve eski günlerde…” • Hikayenin sonu da yine bir dua ile tamamlanır. • “Hekayemiz burada menziline yetdi. Allah darda galanları, mırad üsdünde olanları mıradına gavuşdursun.”
3. Hikâyenin dili sözlü varyantlarda sade ve anlaşılır olmasına rağmen, yazmalarda daha ağırdır.
Şekil özellikleri devam 4. Hikâyelerin özellikle giriş kısmında, aslında olmayan, anlatıcı tarafından sonradan ilâve edilen manzum parçalara rastlanabilir. Çevir gazı yanmasın Sözde hilaf olmasın Merd yakası namerd eline Giriftar olmasın inşallah
5.Yazma ve matbû halk hikayeleri sözlü varyantlarına göre daha uzun, şiirleri daha fazladır. 6. Güzellerin ve çirkinlerin tasviri, tıpkı masallarda olduğu gibi kalıplaşmış cümlelerle ifade edilir. “…..Yapağı saçlı, bir kazan başlı, bir kazma dişli…Bir inek başlı, bir camus ayaklı, karnı dalaklı, burnu sümüklü, gözü çapaklı kalbur kulaklı, beli bükülmüş, dişi dökülmüş, bir nesne bilmez, hiç yüzü gülmez….”
7. Kahramanların hareketleri, bir yere gidişleri, bir olaydan başka bir olaya geçiş, uzun zamanı ifade etme vb. olaylar tıpkı masallarda olduğu gibi, kalıplaşmış sözlerle ifade edilir. Derelerden sel kimi Tepelerden yel kimi Hamza pehlivan kimi Badei serser kimi Aşıh dili yürük olu At ayağı külüng olu Tez vurur tez yetirir Menziline tez götürür
8. Bir halk hikayesi metni içerisinde masal, efsane,fıkra, dua, beddua, deyim, atasözü, bilmece vs. örneklerine rastlanabilir. • Her kaynak şahıs, hikâyeyi kendi bölgesi, kültürü ve inanışları ile süsleyerek, hatta kendi hayatıyla birleştirerek anlatır.Hikayenin her anlatılışında ortaya yeni bir metin çıkar.
Muhteva özellikleri • 1. Halk hikâyelerinin konuları genellikle aşk ( Tahir ile Zühre, Derdiyok ile Zülfü Siyah, Ercişli Emrah,Aşık Garip, Karacaoğlan,Kenan ile Lalezar vd. ) ve kahramanlık ( Köroğlu, Kaçak Nebi vd. ) tır. Bazen de iki konu birlikte işlenir. ( Kirmanşah, Yaralı Mahmut, Şah İsmail vd. ) • 2. Halk hikâyelerini meydana getiren olaylar gerçek ya da gerçeğe yakındır. Bu nedenle meydana geldikleri devrin tarihi olayları bazen aynı şekilde, bazen de hikâye gerçekliği içinde yer alır.(Köroğlu- Celâli isyanları, Ercişli Emrah- Şah Abbas’ın Van kalesini kuşatması vb)
3. Kahramanların başından geçmiş gibi görünen pek çok olayda olağanüstülükler vardır. • Köroğlu’nun su üzerindeki üç köpüğü içmesi üzerine şairlik, kahramanlık ve ölümsüzlük özelliklerini kazanması, Kerem ile Aslı’nın yanarak kül olması,Aşık Garip’in, Hz. Hızır’ın atının ayağının altından aldığı toprağı, annesinin görmeyen gözlerine sürmesi üzerine annesinin gözlerinin iyileşmesi gibi.
Muhteva özellikleri devam • 4. Kahramanlar genellikle tek çocuk olup olağanüstü bir şekilde dünyaya gelirler.(Hızır, pir vb) • Hiç çocuğu olmayan baba derdine çare aramak için gurbete çıkar.Yolda, bir çeşmeden abdest alıp, namaza duracağı sırada karşısında ak saçlı bir ihtiyar(Hızır as) peyda olur. İhtiyar, o kişinin derdini anlayarak, koynundan çıkardığı elmayı buna verir ve karısıyla bölüşüp yemelerini, vakti geldiğinde bir çocukları doğacağını söyleyip kaybolur.(Hikayenin konusu kahramanlık ise elmanın kabuklarını da ahırdaki kısrak yiyecektir.)
5. Kahramanın dünyaya gelmesine yardımcı olan ak saçlı ihtiyar(Pir, Derviş, Hızır as) daha sonra; kahramana ad verilmesi, eğitimi, aşık olması ve sevgiliyi aramak için gurbete gitmesi durumlarında da karşımıza çıkar.
6. Kahramanlar genellikle dört şekilde birbirlerine âşık olurlar: a) Bade içerek, (Kerem ile Aslı, Ercişli Emrah …) b) Aynı evde büyüyen kahramanlar kardeş olmadıklarını öğrenince,(Arzu ile Kamber, Tahir ile Zühre) c) Resme bakarak âşık olma, d) İlk görüşte âşık olma.
Muhteva özellikleri devam • 7. Destan ve masalda olduğu gibi halk hikâyelerinin de hususi anlatıcıları vardır. Âşıklar ve meddahlar gibi. • Halk hikayesi belirli kurallara bağlı olarak anlatılır. Başta hikayeye geçmeden önce “fasıl” ve “döşeme” kısımları vardır. Daha sonra asıl “hikâye” ve “sonuç” kısmı gelir.
8. Hikâyelerin bazı bölümlerinde dinleyici ya da okuyucular için yapılan dualar vardır. • “Hikayemiz erdi hâtime, rahmet olsun gelmiş geçmiş cümle kara toprakta yatana. Gerek Gül’ün, Ali Şir Nevâyî’nin ve Hüseyin Baykara’nın rûhuna ve gerekse nâmurad ölmüş âşıkların ruhuna Fatiha. Hepsini Mevlâ garik-i rahmet eyleye! Amin”
9.Hikayelerde, kahramanın en büyük yardımcısı Hz. Hızır’dan sonra atıdır. Kahramanın her zaman yanında bulunan atı, onun kederine de sevincine de ortaktır.Bu atlardan bazıları uçma özelliğine de sahiptir. 10.Kahramanlar, bazen insan dışındaki varlıklarla da konuşurlar. Kerem ile Aslı hikayesinde Kerem, avcıların kovaladığı ceylana, turnalara; Kızılırmak’a Karacadağ’a vb hitaben şiirler söyler, sevgilisini sorar.
11. Kahramanlar tarafından yapılan dua ve beddualar mutlaka gerçekleşir. Arzu; “Allahım beni Kamber’e kavuştur da, istersen kavuşturduğun anda canımı al!” dediği için, Kambere kavuştuğu anda ölmüşlerdir.
12. Halk hikayelerinde mekan dünyadır. Bu mekan bazen çok dardır, bazen de geniş bir coğrafi alana dağılır. 13. Hikayede, asıl kahramanların dışında a) Kahramanların yakın çevresi b)İdareciler c)Yardımcı tipler d)Ara bozucu tipler e)Çeşitli varlıklar(at vb)
14.Halk hikayeleri genellikle mutlu sonla biter. Ancak ‘ Kerem ile Aslı’, ‘Tahir ile Zühre’ gibi bazı hikâyelerde âşıkların bir araya geldikleri anda öldükleri de görülür.
HALK HİKAYELERİNİ ANLATMA DÜZENİ I. FASIL II.DÖŞEME III.HİKAYE METNİ
I. FASIL • Halk hikayeleri genellikle klişe bir cümle ile başlar. “ Raviyan-ı ahbar ve nakılan-ı ahbar, nakilanı asar, muhaddisanı rûzigâr şöyle rivayet ederler ki, vs.” • Bir divâni ile başlar.Divânî,3 Fâilâtün 1Fâilün ölçüsüyle yazılır.Heceli ise 15’li vezinle söylenir.Kafiye şeması koşma tarzıdır. Sonra “tecnis” adı verilen bir cinaslı türkü söylenir.Türküden sonra “tekerleme” adı verilen ikinci bir türkü; ondan sonra, cinassız bir türkü olan koşma(6+5); arkasından bir semâî söylenerek fasıla devam edilir.En sonra bir destan okunur.Bu mizâhi uzun bir şiirdir;pire destanı, züğürtlük destanı gibi.
Bu arada Köroğlu’ndan bir parça söylemek şarttır. Eğer Köroğlu’ndan bir parça söylenmezse onun güceneceğine, hatta Kır atın sabaha kadar aşığın kayınvalidesinin kapısında kişneyeceğine inanılır. Fasıl bölümüne dinleyicilerin arzularına göre ilaveler yapıldığı gibi yine dinleyicilerin arzusuna uyarak, aşığın faslı kısa kestiği de olur.
II. DÖŞEME • Bu bölümde aşıklar nesir biçiminde bir tekerleme söylerler. Olağanüstü bir mantığı vardır. Tekerlemede olmayacak şeyler komik bir şekilde anlatılır.Bu ufak bir sergüzeşttir; âşığın başından geçmiş gibi anlatılır.Bu döşemeyi bitiren ve bunun sonunda daima anasından veya ninesinden dayak yiyen âşık sazını kaptığı gibi meclise geldiğini söyler ve hikâyeye girer.
Azerbaycan sahasında hikâyenin döşeme kısmı manzumdur; Üstadnâme adı verilir. Usta bir âşığın şiirlerinden en az üç koşmanın okunduğu bölümdür. Bazı bölgelerde “peşrev”, “peşrov”, “sersuhane” adı verilmektedir.
III. HİKÂYE METNİ • Asıl hikaye bir dua ile başlar. Genellikle çeşitli aşıklarda aynen tekrar edilen, sabit klişe mahiyetinde bir duadır. • Allah’tan iyi dileklerde bulunulur.Açların yedirilmesi, çıplakların giydirilmesi, kimsesizlere sahip çıkılması gibi konular manzum veya mensur olarak anlatılır. Duadan sonra asıl hikaye başlar. Hikâye manzum ve mensur olmak üzere iki kısımdan ibarettir. Hikaye anlatılırken araya hikayeyle ilgisi olmayan kısa, nesir şeklinde hikayeler yer verilir. Bu hikayelere Karavelli veya Karahikâye denir. Karavellilerin çoğunu masallar teşkil eder.(Boratav;49,50,70)
Hikayeler genellikle bir gecede bitmez.Hikayeci aşık, hikayenin münasip bir yerinde durur, dinleyicilere istirahat verir. Gelenekte hikayenin bu kısımlarına “hikayenin yatılacak yerleri” adı verilir.Ertesi gün hikayeye başlamanın yine bir geleneği vardır. “Yağdım, estim efendim, sözünüzü balla kestim efendim; hey ocakçı ocakçı tiryakilere çay dayandıralım; hikayemizi dün yatırdığımız yerden uyandıralım.
Dinleyici Hikayelerin icrası sırasında dinleyicilerin de bazı kurallara uyması gerekir.Hikaye anlatılırken bir şey yenilip içilmez, âşığın sözü kesilmez.
Konularına göre halk hikayeleri • 1. Aşk hikâyeleri: Elif ile Mahmud, Derdi Yok ile Zülfü- Siyah gibi bir kısmının şahısları hayalidir. Âşık Garip, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Ercişli Emrah ile Selvihan gibileri ise âşık şairlerin efsaneleşmiş hayatlarını anlatan eserlerdir. Leyla ile Mecnun, Ferhad ile Şirin, Yusuf ile Züleyha gibi hikâyelerin konuları divan edebiyatında aynı adı taşıyan eserlerden biraz değiştirilerek alınmıştır.