1 / 42

TÜRKİYE İŞGÜCÜ PİYASASINDA KADIN

TÜRKİYE İŞGÜCÜ PİYASASINDA KADIN. Namık Kemal SEVİNÇKAN. Çalışma Hayatında Kadın. Cinsiyet eşitsizliği tarihsel süreç içerisinde hemen her toplumda var olan, günümüzde de var olmaya devam eden bir olgudur.

ashton
Download Presentation

TÜRKİYE İŞGÜCÜ PİYASASINDA KADIN

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. TÜRKİYE İŞGÜCÜ PİYASASINDA KADIN Namık Kemal SEVİNÇKAN

  2. Çalışma Hayatında Kadın Cinsiyet eşitsizliği tarihsel süreç içerisinde hemen her toplumda var olan, günümüzde de var olmaya devam eden bir olgudur. Bu eşitsizlik, yaratılış ve biyolojik farklılıkların zaman içinde toplumsal farklılığa dönüşmesinden ve kadın-erkek için ayrı roller biçilmesinden kaynaklanmıştır. Tarih boyunca yerleşmiş geleneksel kalıpları kırmak çok kolay değildir. Bunun için hemen her toplumda kadınlar, politik/ekonomik ve sosyal haklarını geliştirmek, toplumsal rol ve statülerini yükseltmek, üretim ve yönetime katılma imkanlarını geliştirmek adına ciddi mücadeleler vermek zorunda kalmışlardır.

  3. Çalışma Hayatında Kadın Kimi örneklerde ve ülkelerde daha geniş fırsatlar yakalanıp, başarılı olunmuştur. Ancak teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, medeniyet seviyesi ne kadar yükselirse yükselsin, refah düzeyi ne kadar artarsa artsın, bu mücadele hala devam etmektedir. Kadın-erkek eşitsizlikleri özellikle istihdam sorununun bütün yönlerini etkilemeye devam etmektedir. Kadınlar hala düşük ücret alan, hakları yeterince sağlanamayan çalışanlar arasında çoğunluğu oluşturmaktadır. Kadınlarsavaşlardan,afetlerdentümfelaketlerdenpaylarınısondereceyüksekorandaalırken,refahtan,toplumungelişmesindençokiyioranlardafaydalanamıyor Dünyada yoksulluk sınırındaki 1,5 milyar insanın %e 70'ni kadınlar oluşturmaktadır. Hala 85 milyon kız çocuğunun eğitim olanağı bulunmamaktadır. Mülteci nüfusunun yüzde 85'i kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Dünyadaki işlerin % 60'ını yapan kadınlardır. Buna karşılık toplam gelirin % 10'una, dünya üzerinde mal varlığının ise %2 sine sahip olabilmektedir. Dünyada gayrimenkullerin yüzde 98'i erkeklerin üzerine kayıtlı. Oysa kadınlar dünyanın her yerinde kendi toplumlarının en üretken kesimini teşkil etmektedir. Kadınlar, tarih boyunca devletlerin demokratikleşmesinde etkili olmuş, üretime ve yönetime katılma imkanına erişen kadınlar, toplumsal gelişme çabalarında etkin roller üstlenmişlerdir. Bu gerçeğe rağmen, dünyada ve ülkemizde kadın sorununun bütünü ile çözülebildiğini söyleyebilmek imkansızdır.

  4. Çalışma Hayatında Kadın Hiç kuşkusuz kadınların sorunları, ülkelerin genel ekonomik ve sosyal sorunlarından bağımsız değildir. Ancak kadınların yaşadıkları sorunlarda kaydedilecek ilerlemeler ülkelerin temel sorunlarının çözülmesinde de önemli bir role sahiptir. Çünkü bir ülkenin çağdaşlığının ve gelişmişliğinin en önemli göstergesi kadınlardır. Toplumsal ve siyasal yaşamda sahip oldukları hakları en iyi biçimde kullanan kadınlar, ülkelerinin kalkınmasına, gelişmesine ve çağdaşlaşmasına büyük katkı sağlayacaktır

  5. Türk Çalışma Hayatında Kadın Türkiye'de kadınlar siyasi ve hukuki haklarını pek çok Batı ülkesinden daha önce elde etmişlerdir. Kadınların çalışma yaşamına katılımı, dünyada olduğu gibi ülkemizde de sanayi devriminin yarattığı toplumsal değişimle beraber gerçekleşmiştir. Türkiye’de kadınlar ilk kez; • Ücretli işçi olarak 1897 yılında, • Devlet memuru olarak 1913 yılında • Tüccar ve esnaf olarak 1914 yılında çalışmaya başlamıştır. 1930 yılında doğum izni düzenlenmiş, 1936 yılında İş Kanunu Yürürlüğe girerek kadınların çalışma hayatına ilişkin düzenlemeler getirilmiştir. İlk kadın sendikacı ZEHRA KOSOVA DURMAZ 1928 yılında bir tütün işçisi olarak sendikal faaliyete başlamıştır.

  6. ANCAK ülkemizde kadınların çalışma hayatına istenilen düzeyde katılımı sağlanamamış; çağdaş anlamda ücretli çalışma kadınlar için yaygınlaşamamıştır. Kırsal kesim ve kayıtdışı sektör kadınlar için temel istihdam alanları olmaya devam etmektedir. Ülkemizde işsizlik sorununun geçmişten bugüne ciddi boyutlara ulaşmasının; ekonominin yeni yatırımlarla verimli istihdam alanları yaratma performansının azalırken, kayıtdışı istihdamın giderek büyümesinin de kuşkusuz buna etkisi olmuştur.

  7. Türk Çalışma Hayatında Kadın Kadın nüfusumuza ilişkin gösterge ve veriler geleneksel sosyo-kültürel yapımızın da etkisiyle uluslar arası arenadaki ülkelerin çok gerisindedir. OECD 2008 istihdam raporuna göre Türkiye 2006 yılında yüzde 10.6 ile kadın işsizliğinin en yüksek olduğu 6. ülke konumundayken 2007 YILINDA 4. ÜLKE OLMUŞTUR. (2007 yılında kadın işsizliği Avrupa Birliği'nin (AB) 15 üyesinde yüzde 7.9, OECD ortalamasında ise yüzde 6'ya kadar gerilemiştir. Ülkemize ilişkin rakam ise %10.5’tir.) 28 OECD ülkesi içinde kadın işsizliği oranının en hızlı yükseldiği 2. ülke durumundadır. Kadın işsizliği ülkemizde 2.3 puan artarken, OECD'de 1.9 puan, AB'de 3.9 puan azalmıştır. Ayrıca Ülkemiz, kadınların işgücüne katılma oranı, işgücüne katılma oranı gibi istatistiklerde de OECD ülkeleri içinde en son sırada yer almaktadır.

  8. OECD Ülkelerinde Kadınların İşgücüne Katılım Oranları (32 ülke)

  9. OECD Ülkelerinde Kadın İstihdam Oranları (32 ülke)

  10. OECD Ülkelerinde Kadın İşsizlik Oranları (32 ülke)

  11. AB Ülkeleri ve Kadın Verileri Eurostat tarafından yayınlanan Avrupa Birliği İşgücü Araştırması (EU-LFS)’nın 2007 yılı sonuçlarına göre, AB-27 ülkeleri içinde; Toplam nüfusun %51,7’sinı ve toplam istihdamın %44,6’sını kadınlar oluşturuyor Kadın istihdamının en yüksek düzeyde bulunduğu ülkeler sırasıyla Danimarka (%73,2), İsveç (% 71,8) ve Hollanda (% 69,6) olurken, kadın istihdamının en zayıf olduğu ülkeler ise İtalya (% 46,6), Yunanistan (%47,9) ve Hırvatistan (%50,0) AB genelinde istihdam edilen kadınların % 4,7’si tarım sektöründe çalıştı. Bu oran AB üyeleri içinde en yüksek % 31 ile Romanya’da görülürken, Türkiye’de % 47,4’e vardı. AB’de kadın istihdamında dikkat çeken bir diğer veri, toplam kadın istihdamının %31,2’sinin kısmi süreli istihdamdan oluşması…(tam süreli %37.5) Bu oran Hollanda’da %75’e, Almanya’da % 45,8’e, İngiltere’de ise % 42,3’e kadar çıkarken, ülkemizde % 19,7 düzeyinde kaldı. AB-27 genelinde işsiz sayısı toplam 16,7 milyon iken, bunun % 49,4’ü kadınlardan oluşuyor.

  12. Türkiye’de Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranları (TÜİK)

  13. Türk Çalışma Hayatında Kadın 2008 Kasım Ayı verilerine göre Genel İşsizlik oranı %12.3 (2007 Kasım %10.1), Tarımdışı işsizlik oranı %15.4. Kadınlarda İşsizlik Oranları (TÜİK)

  14. KADINLARININ ÇALIŞMA HAYATINDAKİ SORUNLARI Rakamlar bize olumsuz bir tablo sunuyor. Özellikle de kadınlarının işgücüne katılım oranlarında ve işsizlik oranlarında ciddi bir artış olduğu göze çarpmaktadır.

  15. KADINLARININ ÇALIŞMA HAYATINDAKİ SORUNLARI Kadınların işsizlik oranlarındaki artışa ,istihdam oranlarındaki düşüşe en önemli neden olarak tarımın ekonomideki payının gittikçe azalması ve kırdan kente yaşanan göç gösterilebilir. Kırdan kente göç sonucu kadınlar tarım sektöründen kopmakta ve sanayi ve özellikle hizmet sektörüne  yönelmektedirler. Ancak vasıf problemi nedeniyle beklenen bulunamamaktadır. Ekonomik, kültürel ve sosyal birtakım nedenlerle de kadınlar genellikle emek yoğun, düşük ücretle ve büyük ölçüde ev eksenli çalışmalarda yer almakta dolayısıyla kadınların istihdam alanında sağladığı katkı görünür olmaktan uzak kalmaktadır.

  16. KADINLARININ ÇALIŞMA HAYATINDAKİ SORUNLARI Kadınların istihdama katılımını engelleyen en önemli unsurlardan biri, yetersiz eğitim düzeyi ve bilgi-beceri noksanlığıdır. Eğitim düzeyinin düşüklüğü ve kayıtlı sektördeki istihdam imkanlarının sınırlı olması, kadın işgücünün kayıtdışı sektörde düşük ücretle, sosyal güvenceden yoksun şekilde istihdam edilmesine yol açmaktadır. Oysa ki kadınların eğitim düzeyi arttıkça, işgücüne katılım olanakları artmaktadır. Kadın emeğine vasıf kazandırabilmek için örgün eğitim yanında bilgi ve beceri geliştirmeye yönelik yaygın eğitime ihtiyaç vardır.

  17. Eğitim Durumuna Göre İşgücüne Katılım 2008 • Lise altı eğitimlilerde işgücüne katılma oranı kadınlarda % 21,4’tür. (2007 % 21.3) • Lise ve dengi okul mezunlarında işgücüne katılma oranı kadınlarda % 33,6’dır.(2007 % 31.7) • Yükseköğretim mezunlarında işgücüne kadınlarda % 71,2'dir. (2007 % 70.4)

  18. Eğitim Durumuna Göre İşsizlik 2008 • Lise altı eğitimlilerde işsizlik kadınlarda %9.6 (2007 % 7.0) • Lise ve dengi okul mezunlarında işsizlik kadınlarda %23.7 (2007 % 21.4 ) • Yükseköğretim mezunlarında işsizlik %15.9 ( 2007 % 13.4 )

  19. KADINLARININ ÇALIŞMA HAYATINDAKİ SORUNLARI Kadınların hem çalışma yaşamına girmesi, hem de girdikten sonra işte devamları konusunda yasalarda cinsiyete dayalı bir ayrımcılıktan tam olarak bahsedemeyiz. Ancak belli iş ve mesleklerin kadınlara uygun işler olarak toplumsal kabul görmemesi, görev dağılımında adil davranılmaması, ekonomik kriz dönemlerinde önce kadınların işten çıkarılması, özellikle kayıt dışı sektörde ücretlerin düşük tutulması gibi bazı ayrımcılık örnekleriyle karşılaşılmaktadır.

  20. YAPILAN DÜZENLEMELER Kadınların çalışma hayatında yer almasının önündeki engelleri ortadan kaldırmak ve sorunlarına çözüm üretmek amacıyla ülkemizde birçok yasal ve idari düzenleme yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Özellikle 1990'lı yılların ikinci yarısından itibaren kadınların ekonomik, sosyal ve kültürel hayata katılımının artırılması ve kadın haklarının geliştirilmesi yönündeki çalışmalar hız kazanmıştır. Ülkemiz, kadın ve erkek çalışanlara eşit muamele konusunda AB’nin sosyal politika programlarından olan Cinsiyet Eşitliği Topluluk Programına katılmıştır.

  21. YAPILAN DÜZENLEMELER 1990’lı yıllardan itibaren ülkemizde yapılan çalışmalara başta; • BM Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), • Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu, • Pekin+5 Sonuç Bildirgesi olmak üzere • Uluslararası sözleşme ve kararlar ile AB’ye uyum kriterleri yön vermiştir.

  22. YAPILAN DÜZENLEMELER Ülkemizde AB’ne uyum sürecinde, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması yolunda, Anayasa'nın 10'uncu ve 41'inci madde değişiklikleriyle, kadın-erkek eşitliğinin yasal anlamda eşitlikçi bir güvenceye kavuşması için Medeni Kanun, Ailenin Korunmasına Dair Kanun, aile mahkemelerinin kurulması, İş Kanunu, töre cinayetleriyle mücadelede ağır hükümlerin yer aldığı yeni Türk Ceza Kanunu gibi yeni düzenlemeler çok önemli gelişmelerdir

  23. YAPILAN DÜZENLEMELER Bu düzenlemelerin yapılmasında AB ile imzaladığımız 2001, 2003 ve 2005 yılı Katılım Ortaklığı Belgeleri ve taahhütlerimiz etkili olmuştur. AB, aday ülkelere bazı alanlarda AB Müktesebatına uyum sağlanması için tam üyelik sonrasında bir geçiş süreci öngörebilirken, cinsiyet eşitliği mevzuatının katılım süreci boyunca “eşzamanlı” olarak gerçekleştirmesini istemektedir. Bu yüzden bu düzenlemelerin uygulamaya tam manasıyla girmesi üyeliğimiz için kritik öneme sahiptir. Ancak yapılması gereken, Avrupa Birliğine katılım sürecini yaşayan Türkiye’nin, AB sosyal politikasının temel amaçlarından biri olan cinsiyet eşitliğinin “bir insan hakkı, sosyal adalet ve demokratik temsil sorunu”olduğu görüşünü toplumsal sisteme yansıtmayı başarmasıdır.

  24. Neler Yapıldı? • Anayasamızın 10. maddesine, “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçirilmesini sağlamakla yükümlüdür” ibaresi eklendi, • Anayasa’nın 41. maddesine, “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” düzenlemesi yapıldı.

  25. Neler Yapıldı? Bu süreçte; • 1975 yılında çıkarılan kadın ve erkek çalışanlara eşit ücret ilkesinin uygulanması hakkındaki (75/117/EEC) sayılı direktif, • 1976 yılında çıkarılan istihdamda, mesleki eğitimde, meslekte yükselmede ve çalışma koşullarında kadın ve erkeğe eşit muamele ilkesinin uygulanmasına ilişkin (76/207/EEC) sayılı konsey direktifini değiştiren 23 Eylül 2002 tarih ve (2002/73/EC) sayılı direktif, • 1978 yılında çıkarılan sosyal güvenlik alanında kadın ve erkeğe muamele eşitliği hakkındaki (79/7/EEC) sayılı direktif, • 1986 yılında çıkarılan Tarım da dahil bağımsız çalışan kadınların hamilelik ve analık dönemlerinde korunması ve tarım da dahil bağımsız çalışan kadın ve erkeğe eşit muamele prensibinin uygulanmasına ilişkin 86/613/EEC sayılı direktif, • 1986 yılında çıkarılan sosyal güvenlik sistemlerinde kadın ve erkeğe muamele eşitliği prensibinin uygulanması hakkındaki(86/378/EEC) sayılı direktif, • 1992 yılında çıkarılan doğum iznini düzenleyen(92/85/EEC) sayılı direktif,

  26. Neler Yapıldı? • 1996 yılında çıkarılan ebeveyn iznini düzenleyen (96/34/EC) sayılı direktif, • 1986’da çıkarılan sosyal güvenlik sistemlerinde kadın ve erkeğe muamele eşitliği prensibinin uygulanmasını sağlayan direktifi değiştiren (96/97/EC) sayılı direktif, • 1997 yılında çıkarılan cinsiyete dayalı ayrımcılık konusunda kanıt yükümlülüğü hakkındaki direktif (97/80/EC). • UNICE, CEEP ve ETUC tarafından sonuçlandırılan ebeveyn izni konusunda çerçeve anlaşma hakkında 3 Haziran 1996 tarih ve 96/34/EC sayılı Konsey Direktifi gibi düzenlemelerin iç hukukumuza yansıtılması çalışmaları gerçekleştirildi. Direktifler ve kurucu antlaşmalardaki ilgili maddeler aracılığıyla ülkeler bu politikaları gerçekleştirmekle yükümlü kılınmaktadır

  27. Neler Yapıldı? Bu direktiflerin yansımasıyla 4857 sayılı Yeni İş Kanunu ve bu Kanuna dayanarak çıkarılan Yönetmeliklerle, kadınlara yönelik düzenlemeler güçlendirmiştir. İş Kanunumuzda önemli değişiklikler yapılmıştır. Is Kanununun “Eşit davranma ilkesi” başlığı altında 5. maddesinde getirilen düzenlemede; Anayasanın 10. maddesinde getirilen eşitlik ilkesi dikkate alınarak, is ilişkisinde dil, irk, cinsiyet siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı olarak ayırım yapılamayacağı hükme bağlanmıştır . • Özellikle kısmi süreli çalışmaların kadın isçiler tarafından tercih edildiği dikkate alınırsa ; - 5/1Maddesinde Ayrıca işverenin belirli ve belirsiz süreli is sözleşmeleri ile tam ve kısmî süreli is sözleşmelerine göre çalışan isçiler arasında "esaslı sebepler olmadıkça ayrım yapılamayacağı, - 5/2 esnek istihdam türlerine ilişkin olarak 4857 sayılı Yasanın 11, 12 ve 13. maddelerinde getirilen belirli belirsiz süreli ve kısmi süreli tam süreli is sözleşmelerine göre çalışmalarda hakli nedenler olmadıkça eşitlik ilkesine uyulması kuralına yer verilmiştir.

  28. YAPILAN DÜZENLEMELER 5/3 maddesinde biyolojik veya isin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça bir isçiye is sözleşmesinin yapılması, şartların oluşturulması, uygulanması ve sona ermesinde cinsiyet ve gebelik nedeniyle doğrudan ve dolaylı olarak farklı işlem yapılamayacağı ifade edilmiştir. • 5 (3/4) maddeleri ile aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamayacağı gibi, cinsiyet nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması da, daha düşük bir ücret uygulanmasını haklı kılamaz. • 5/6.maddesinde eşit davranma ilkesi ve cinsiyet ayrımı yasağına aykırı davranmanın hukuki yaptırımı da düzenlenmiştir. Buna göre isçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir. • 5/7 maddesi ile ispat yükümlülüğüne ilişkin önemli bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre 20. madde hükümleri saklı kalmak üzere işverenin 5.madde hükümlerine aykırı davrandığını isçi ispat etmekle yükümlü kılınmıştır. Ancak işçi, ihlalin varlığını gösteren durumu ortaya koyması halinde ispat mükellefiyeti işverene geçmektedir.

  29. YAPILAN DÜZENLEMELER - Analık halinde çalıştırılma yasağı doğumdan önce 8, doğumdan sonra 8 hafta olmak üzere toplam 16 haftaya çıkarılmıştır. - Çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılamayacak 8 haftalık süreye 2 hafta ekleneceği hükme bağlanmıştır. - Ancak, sağlık durumu uygun olduğu takdirde ve doktorun onayı ile kadın isçi isterse doğumdan önceki 3 haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, kadın isçinin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir. - Böylece kadın isçilerin çocuklarına bakabilmeleri için ihtiyaç duydukları doğum sonrası iznin 13 haftaya kadar arttırılması imkanı, isabetli olarak, sağlanmıştır.

  30. YAPILAN DÜZENLEMELER Hamilelik süresince kadın isçiye periyodik kontroller için izin verileceği; hekim raporu ile gerekli görülürse hamile kadın isçinin sağlığına uygun daha hafif islerde, ücretinden bir indirim yapılmaksızın, çalıştırılacağı hükme bağlanmıştır. • Kadın isçilere bir yasından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verileceği, bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağının isçi tarafından belirleneceği düzenlenmiştir. • Sanayiye ait islerde 18 yasini doldurmamış çocuk ve genç isçilerin gece çalıştırılması yasaklanmıştır. • Kadın isçilerin yer ve su altında çalışma yasağına ilişkin düzenleme bulunmaktadır.

  31. YAPILAN DÜZENLEMELER 4857 sayılı İs Kanununda getirilen bir diğer önemli değişiklikte, isçinin haksiz ve keyfi ve geçerli bir nedene dayanmaksızın yapılan fesihlere karşı korunma getirilmiştir. • Yeni düzenlemeye göre, otuz veya daha fazla isçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan isçinin belirsiz süreli is sözleşmesini işverenin fesh edebilmesi için isçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanması gerekir Irk, renk, cinsiyet, medeni hâl, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri nedenler ve 74. maddede öngörülen kadın isçilerin çalıştırılmasının yasak olduğu sürelerde işe gelmemek de sayılmıştır. • O halde hamilelik ve doğum, is güvencesi kapsamında kalan kadın isçilerin belirsiz süreli hizmet akitlerinin işveren tarafından feshi durumunda geçerli bir neden olarak ileri sürülemeyeceği gibi, 74. maddede yer alan doğum öncesi ve doğum sonrasında kadın isçinin çalıştırılmasının yasak olduğu sürelerde ise gelmemekte geçerli bir fesih nedeni olamayacaktır. • Bu sebeplere dayalı olarak is sözleşmesinin feshinde, geçersiz sebeple yapılan feshin hüküm ve sonuçları uygulanır.

  32. YAPILAN DÜZENLEMELER 4857 sayılı Kanunun 24. maddesinin 11/d fıkrasında cinsel taciz hakli bir fesih nedeni olarak hükme bağlanmıştır. Getirilen yeni düzenlemeye göre "isçinin işyerinde başka bir isçi veya üçüncü kişiler tarafından cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen onun gerekli önlemleri almaması hali isçi açısından hakli bir fesih nedenidir. • İşverenin isçiye cinsel tacizde bulunması da isçi açısından hakli bir fesih nedenidir (m.24/II-b). • 4857 sayılı Kanun ile cinsel tacize ilişkin olarak getirilen bir diğer düzenleme m.25/11-c yer almıştır. Buna göre isçinin işverenin başka bir isçisine cinsel tacizde bulunması işveren açısından haklı bir feshi nedenidir.

  33. YAPILAN DÜZENLEMELER Sosyal Güvenlik Kanunlarına İlişkin Düzenlemeler Tarımda kendi nam ve hesabına çalışan kadınlar aleyhine var olan eşitsizlik 2003 yılında yapılan bir düzenleme ile kaldırılmıştır. • Daha önce bu konumda olan kadınlar için, sisteme girişte aile reisi olma koşulu aranmakta idi. Ancak Medeni Kanunumuzdaki düzenlemeye paralel olarak sosyal güvenlik alanındaki bu eksiklik de giderilmiş oldu. Vergi 2007 yılında Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklikle hane halkı içinde kadınlar tarafından üretilen ürünlerin düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması sonucu kadınların elde ettikleri gelirler vergiden muaf tutulmuştur. İstihdam Paketi ile yaş sınırı aranmaksızın teşvikler getirildi. Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kuruldu.

  34. YAPILAN ÇALIŞMALAR • “Kadına Yönelik Şiddete Son” Kampanyası kadına yönelik şiddetle mücadele bir devlet politikası haline gelmiştir. • KSGM tarafından “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi” yürütülmeye başlamış ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Geliştirme Eylem hazırlanmıştır. • Kadın, çocuk ve özürlülerin ihmal ve istismarını önlemek amacıyla ALO 183 Aile, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattının hizmete girmiş, • Sosyal desteğe ihtiyaç duyan kadın, genç ve ailelere hizmet götüren Aile Danışma ve Toplum Merkezlerinin sayısı artmıştır • şiddet mağduru kadınlara yönelik hizmet veren kadın konukevlerinin sayısı da 8’den 21’a yükselmiş ve ayrıca yerel yönetimlerin koruma evleri açma konusunda yetkili kılınmıştır. • “Haydi Kızlar Okula” kampanyası ile yaklaşık 250.000 kız çocuğu okullu yapılmış, • ekonomik ve sosyal yoksunluk sonucu okula gidemeyen yaklaşık 1,6 milyon çocuğun okula devam şartı ile ailelerine eğitim ihtiyaçları karşılanmıştır.

  35. Rakamlarla Kadın AB’de cinsiyetler arası ücret farkı 15, Türkiye’de 22 AB’de kadın girişimci oranı 28, Türkiye’de 12,5 AB’de profesör kadın oranı 15, Türkiye’de 27 AB’de şirketlerde üst düzey kadın yönetici oranı 33, Türkiye’de 6 AB’de kadın temsili; AB parlamentosunda 30, üye devletlerin ulusal parlamentolarında ortalama 23; Türkiye’de parlamentoda kadın temsili 9,1 Hala ülkemizde 4,5 milyon kadın okuma yazma bilmemektedir.15-19 yaş arası genç kızların% 44.3’ü ne okula, ne işe gidiyor. Türkiye’de yılda 2 bin 500 kadın anne olmak isterken ölüyor.     Kadınların kazancı da erkek kazancından yüzde 40 daha az. .

  36. Değerlendirme Mevzuatımıza giren esnek çalışma modellerinin sosyal güvenlik boyutu sağlam temellere oturtulmalıdır. Kadınlar için aile yapısını bozmayacak iş düzenlemelerinin ve sosyal hakların gerçekleştirilmesi gerekiyor. Kadınlarımızın katma değeri yüksek, nitelikli ve düzgün iş ve alanlarda istihdam edilebilmeleri için girişimciliği destekleyen politikalar izlenmelidir. Kırsal kesimde yaşayan kadınlar için gelir getirici ve çalışma koşullarını iyileştirici projeler yapılmalıdır. Kadınlarımız ekonominin talep ettiği işgücü nitelikleriyle donatılmalıdır. Özellikle “bağımsız özellikte idari ve mali özerk” bir “Eşitlik Kurumu”nun kurulmalıdır.

  37. Değerlendirme Çalışma yaşamına girebilen kadınların çalışma yaşamlarını kısa bir dönemde bitirmesi ve/veya kariyerde yükselme doğrultusunda tüm potansiyelini ortaya koyamamasının temel nedeni, ev ve iş yaşamını uzlaştırma konusunda yaşadıkları sorunlardır. Aile yaşamında çocuk bakımı, yaşlı ve hasta bakımı gibi yükümlülükleri sadece kadınların sorumluluğunda gören anlayış yerine, bu sorumlulukların anne, baba, devlet veya işveren arasında paylaşılması yaklaşımı benimsenmelidir. Ülkemizde kreş gündüz bakımevi gibi sosyal destek kurumlarının sayısı artırılmalıdır. Özel sektörde çalışan kadınların bir çoğu doğum yaptıktan sonra çocuklarının bakımı amacıyla kreş veya bakıcı parası ödememek için işten ayrılarak çocuklarına kendileri bakmaktadır. Özellikle ücretleri düşük olan kadın işçiler doğumdan sonra işe devam etmeleri durumunda kazandıkları ücretlerin büyük bir kısmını bakıcı veya kreşlere ödemek durumunda kalmaktadırlar. Hal böyle olunca kadın yönünden çalışmamak daha kazançlı bir duruma gelmiş olmaktadır. İşte bu olumsuz durumu giderebilmek için doğum yapan kadının çocuğunun kreş veya bakıcı ücreti, aile ve sosyal yardım sigorta kolundan devlet tarafından karşılanması gerekmektedir. Bu sigorta kolu kadınların küçük çocuklarının bakımlarının sağlanması için işten ayrılmalarını önleyecektir. Bu nedenle aile ve sosyal yardım sigortası adı altında bir sigorta kolu ihdas edilmelidir.

  38. Doğum sonrası ücretsizi izin uygulamasının yeniden düzenlenmesi Doğum yaptıktan sonra kadınlara (memur ve işçilere) toplam 16 hafta(çoğul gebelikte 18 hafta) doğum izni verilmektedir. Bu izin süresinin bitiminden itibaren işçilere altı ay memurlara ise 12 ay talep etmeleri halinde ücretsiz izin verilmektedir. Ücretsiz izin uygulaması sadece doğum yapan kadına tanınmıştır. Doğum izninin kullanılması da ücretli iznin bitim tarihinden başlamaktadır. Ücretsiz iznin kısa bir süre içerisinde kullanılması pek hakkaniyetli gözükmemektedir. Örneğin çocuk altı aylık iken bu izni anne ve baba kullanmaya gerek duymayabilirler. Anne ve baba ücretsiz izni çocuk üç yaşında iken kullanmak isteyebilirler. Ücretsiz doğum izni süreleri işçi ve memurlarda eşitlenerek bu izinler ebeveyn izni adı altında Avrupa ülkelerinin bir kısmında uygulandığı gibi anne ve babaya verilmelidir. Bu izinlerin doğumdan sonra beş yıllık bir süre içerisinde kullanılması yönünde düzenleme yapılmalıdır. Anne ve babadan birisi veya izni paylaşmak suretiyle her ikisi birden bu izni beş yıllık süre içerisinde istedikleri zaman kullanabilmeleri yönünde mevzuatımızda düzenlemeler yapılmalıdır. 

  39. Değerlendirme Gerek kadınların çalışma hayatında daha fazla yer alması gerekse toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için Türkiye özellikle yasal açıdan çok önemli gelişmeler kaydetmiştir. Hiç kuşkusuz bu gelişmeler yeterli değildir. Uygulamada da ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bu gelişmelerin eksiksiz olarak uygulamaya konulması en önemli hedef olarak önümüzde durmaktadır. yapılan tüm düzenlemelere ve kadınların işgücüne katılımında yasal açıdan herhangi bir ayrım olmamasına rağmen hala bu durum rakamlara yansımamaktadır. Bunu aşabilmenin yolu da yasalardan çok, kafaları değiştirmekle mümkündür. Uluslar arası referanslar, iç hukuk düzenlemeleri ve hatta dini referanslar kadınlara ne kadar ileri haklar tanırsa tanısın, sorun daha çok, kültürel gelenekler, alışkanlıklar ve ezberlerlerle ilgilidir. Öncelikli olarak toplumsal anlayış ve davranış biçimlerimizi gözden geçirmeli, sorgulamalı ve değiştirmeliyiz. Yeni bütüncül politika ve stratejiler oluşturmalıyız.

  40. SENDİKA VE TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNDE KADIN Türkiye’de kadınların sendikalaşma oranları oldukça düşük düzeydedir. Sendikalardaki kadın üye oranı toplam üyelerin ortalama %12-13’ü düzeyindedir. Yönetim kademesinde görev yapan kadın sayısı ise yalnızca % 1 seviyesindedir.

  41. KADINLAR NE DİYOR? • Yapılan araştırmalarda en önemli faktörün aile ve iş yaşamındaki sosyal rolleri gereği kadınların sendikal faaliyetlere yeteri kadar zaman ayıramaması, sendikaların faaliyetleri konusunda yeterli bilgi sahibi olunmaması gelmektedir. Diğer önemli bir faktörde erkek egemen bir yapıda olan sendikaların içerisinde yönetim kademelerinde görev alamayacaklarını düşünmeleridir. • Yapılan çalışmalarda ortaya çıkan tespit ve sorunlar —Kadınlar sendikanın kendilerine ne bakımdan faydalı olacağını bilmiyorlar. —Aile ile ilgili sorumlulukları yüzünden zamanları yok. —Onlara bu konuda yol gösteren olmamış. —Sendikalar hakkında olumsuz düşüncelere sahipler. — Sendikalar kadınların ihtiyaçlarına cevap vermiyor. —Erkeklerin egemenliğindeler. —İşverenden çekiniyorlar. —Kocaları engel oluyor. —Üye aidatlarını ödemekte zorlanıyorlar. -Üye olmak için özgüvene sahip değiller. Şeklinde sıralanabilir.

  42. Teşekkürler…

More Related