630 likes | 782 Views
TÜRKİYE’DE ARAŞTIR(MA) – GELİŞTİR(ME) (Ar-GE) DEĞERLENDİRME RAPORU Prof.Dr. Muammer Kaya Eskişehir-Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKAM) Müdürü ESOGÜ, B. Meşelik, Eskişehir e-posta: mkaya@ogu.edu.tr.
E N D
TÜRKİYE’DE ARAŞTIR(MA) – GELİŞTİR(ME) (Ar-GE)DEĞERLENDİRME RAPORUProf.Dr. Muammer KayaEskişehir-Osmangazi ÜniversitesiTeknoloji Araştırma Merkezi(TEKAM) MüdürüESOGÜ, B. Meşelik, Eskişehire-posta: mkaya@ogu.edu.tr
BİLGİ TOPLUMU: Bilgiden değer üreten ve sürekli öğrenen toplumdurBİLGİ: Sürekli üretilmeli, öğrenilmeli, yayılmalı ve paylaşılmalıdır. • Küreselleşen dünyada • TARIM TOPLUMU → SANAYİ TOPLUMUNA → BİLGİ TOPLUMUNA geçmekteyiz. • Günümüz ortamını en iyi ifade den sözcük KÜRESEL REKABETTİR ve REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ sağlamaktır. • Rekabet her geçen gün ARTMAKTA ve KESKİNLEŞMEKTEDİR. REKABET • DÜN: Kalite ve ucuzluğuBUGÜN: Bilgi ve yaratıcı yenilikçilik (inovasyona) bağlıdır. REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ NİTELİKLİEĞİTİM, BİLİM ve TEKNOLOJİ ile sağlanır. 2005 yılında ÇİN: Ucuz işgücü, enerji, çevre duyarsızlığı ve devlet finansmanı ile ancak 600 milyar $’lık ihracat yaparken, ALMANYA: En pahalı işgücü, enerji ve çevre maliyeti ile 1 trilyon $’lık ihracat yapmıştır.
BİLGİ ve YARATICILIĞIN EKONOMİYE ETKİSİ • ABD Şirketleri yılda 25 trilyon dolarlık katma değer yaratıyor. • ABD, Ar&Ge’ye GSYİH’sından çok yüksek seviyede (%3) pay ayırıyor. • Kişi başına düşen en fazla patent ABD’de. • 35 bin çalışanlı Amerikan Ford firması 70 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle aynı katma değeri yaratıyor. • 2009’da verilen 13 Nobel Ödülünün 11’ine ABD’liler almıştır. • Dünyanın en iyi 10 Üniversitesinin tamamı ilk 50 Üniversitenin 41’i Amerikan Üniversiteleridir. • ABD’de 3328 Üniversite var. Gelişmiş ülkelerde refah seviyesi son 25 yılda 4 kat artarken ülkemizde ancak 1.7 kat artabilmiştir. Uygulamaya dönüşmeyen bilim doğru ile yanlış arasında bir yerdedir. El Cezeri-13.yy
Günümüzde ekonominin en önemli silahı çağdaş ve bilimsel tabanlı nitelikli bilgidir. Bilgi toplumunda bilgiden değer veya fayda üretilmezse bilginin değeri olmaz. • Ar-Ge bilginin derinleştirilmesi ve bilgi kaldıraçlama ise bilgiyi genişletilerek değer yaratmaktır. Bilgi toplumunun yaratacağı sanayi devriminin lokomotifi bilgisayar ve internettir. Çünkü bugün bilgiye ulaşım kolaylaşmış ve hızlanmıştır. • Ülkemizde Ar-Ge’nin bugüne kadar gelişmemesinin nedenleri kopyacılığı sevmemiz, anahtar teslimi teknoloji alma kolaylığı, uzun yıllar korumacılık zırhına sığınmamız ve zamanla kendimize özgüvenimizi kaybetmemizdir. • Ülkemizde Ar-Ge, üretim geliştirme (Ür-Ge) ile karıştırılmıştır. • Ar-Ge yapmayan toplumlar geleceğin köleleri, hamalları veya hizmetçileri olacaktır.
SÜRDÜRÜLEBİLİR, KALICI ve HIZLI TOPLUMSAL GELİŞMENİN EN ÖNEMLİ ENSTURMANLARI/ANAHTARLARI NELERDİR? GELİR ARTIRMA ARAÇLAR NİHAYİ HEDEFLER
Ülkeler arasındaki bilgi üretme ve kullanma farklılıkları, gelir dağılımı eşitsizliği ve gelişmişlik uçurumunu daha da artmaktadır. Ülkeler arasındaki gelişmişlik farkı açıldıkça az gelişmiş/gelişmekte olan ülkelerdeki nitelikli, iyi eğitimli ve en zeki beyinler gelişmiş ülkelerde sunulan fırsat ve iş olanaklarıyla gelişmiş ülkelere beyin göçü/beyin boşalımı olarak kaybedilir. • Nitelikli eğitim ve bilim politikası, nitelikli öğretmen yetiştirir; nitelikli öğretmen, nitelikli eğitim verir; nitelikli eğitilenler, teknoloji üretir; teknoloji inovasyonu geliştirir; inovasyon değer yaratır, yaratılan değerler ekonomik kalkınmayı ve toplumun refahı sağlar.
Rekabet bilim ve teknolojiden geçer. Teknoloji temininde mevcut teknolojiyi kullanma 1-2 yıl, teknoloji transferi 5-10 yıl ayakta kalmayı sağlarken, teknoloji üretimi 5 yıl sonra çok daha fazla kazandırır ve sürdürülebilirlik sağlar. • Teknoloji ve bilgi yoğun üretim yapanlar gelecekte ayakta kalıp pazar paylarını artırabilirler. Katma değeri yüksek bilgi ve teknoloji tabanlı üretilen ürünlerin 1 kilogramının dolar olarak değeri ülkelerin/firmaların gelişmişlik göstergesi kabul edilmektedir. TEKNOLOJİ PİŞ AĞIZIMA DÜŞ; DEĞİL, TEKNOLOJİ ÜRETİMİ Sanayimizin ¾’ü teknolojik yenilik yapmayıp, teknoloji transferini karlı bulmaktadır.
Bugün 1 kg çelik 1 $, 1 kg otomobil 10$, 1 kg elektronik eşya 100$, 1 kg yolcu uçağı 1000 $ ve 1 kg yazılım/uydu 100000 $ etmektedir. Ülke olarak katma değeri yüksek ve kilogramı 10 $ altında ürün üretmemiz gerekir.
Üretim içinde değer katmanları vardır. En basit iş MONTAJ’dır. Daha nitelikli iş ÜRETİM ve en yüksek olanı ise TASARIM’dır yani yaratıcılıktır. Montaj sanayi az gelişmiş ülkelerde yapılır yılda kişi başına 1000 $ GSMH kazandırır. Üretim gelişmekte olan ülkelerde yapılır ve kişi başına yılda 5000$ GSMH kazandırırken, tasarım gelişmiş ülkelerde yapılır ve yılda en az 20000$ GSMH kazandırır. Ülkemiz montaj sanayisinden ve ucuz üretim sanayisi olmaktan TASARIM ve YARATICI SANAYİ olmaya mutlaka geçmelidir.
Dünyada ileri teknolojik mal/hizmetlere uygulanan fiyatlar MALİYET+KAR’ın toplamıyla hesaplanır. Bu yöntem özellikle gelişmiş ülkelerde bilgili müşterilerin olduğu toplumlarda geçerlidir. Ancak az bilgili ve cahil müşterilerin olduğu az gelişmiş/gelişmekte olan toplumlarda uygulanan maliyet+kar üzerine CEHALET PRİMİ denilen (bilim üretmemenin, Ar-Ge yapmamanın bedeli) ilave maliyet eklenir. Böylece cahil müşteri ileri teknoloji ürünü 3 KAT DAHA FAZLA para öder.
TEKNOLOJİK YENİLİKLERDEN YARARLANANLAR Teknolojiyi Algılama, Benimseme ve Entegrasyon gelişmeyi yavaşlatır, gelir seviyesi düşüktür Gelişmiş Ülke DÜNYA NÜFÜSU Gelir düşük İş olanağı az Fırsat az Teknoloji Üretenler %15 Gelişme baltalanır TeknolojileriÜretim ve Tüketim için kısmen kullananlar TEKNOLOJİDEN NASİBİNİ ALAMAYANLAR %50 %50 Gelişme baltalanır Az Gelişmiş Ülke Gelişmekte Olan Ülke GELİR ve GELİŞMİŞLİK UÇURUMU FAZLA
EKONOMİK GÖSTERGELER Dünyanın 17. büyük ekonomisi (G-20) 30 OECD ülkesi içinde 12. büyük ekonomi AB’nin 6. büyük ekonomisi Dünyada son 25 yılda refah seviyesi 4 kat artarken, Türkiye’de 1.7 kat artabilmiştir.
EKONOMİK GÖSTERGELER Kişi başına düşen GSYİH sıralamasında Türkiye 10 bin doların altında kalan tek OECD ülkesi konumundadır Türkiye’de kişi başına düşen GSYİH, OECD ortalamasından 3.8 kat düşüktür. Türkiye sonuncu sıradadır. AB’nin en fakiriyiz
Tablo1: Ar&Ge Harcamalarının Karşılaştırılması Ar&Ge Yatırımlarının/Harcamalarının Karşılaştırılması Ar&Ge yoğunluk hedefi : 2010’da AB-27 - %3 2013’de Türkiye - %2 AB-27 Ar&Ge yoğunluk hedefi: 3% in 2010 AB-27’de ÖS’ün Ar&Ge yoğunluğuna katkı hedefi: 2% in 2010 YES: Yüksek Eğitim Sektörü, DEV: Devlet Sektörü, ÖS: Özel Sektör
Ar&Ge Yatırımlarının Sektörel Dağılım Karşılaştırması Türk ÖS Ar&Ge’ye daha fazla pay ayırmalı AB-27 Ar&Ge yoğunluk hedefi: 3%, 2010 AB-27’de ÖS’ün Ar&Ge yoğunluğuna katkı hedefi: 2% , 2010 YES: Yüksek Eğitim Sektörü, DEV: Devlet Sektörü, ÖS: Özel Sektör
Son 15 yılından beri ülkemiz Ar-Ge için GSYİH’nın en az %0.32 ile en fazla %0.76’sı oranında pay ayırabilmiştir. Ülkemiz 1995 yılında hedeflediği %1’lik sınıra bugün bile geçememiştir. 2013 yılı hedefimiz %2’ye ulaşmamız zor gözüküyor. 23/32
ÖZELSEKTÖR Ar&Ge’ye DAHA FAZLA KAYNAK AYIRMALI • Ülkemizde Ar-Ge’ye fon sağlayan sektörler içinde kamunun payı %57 iken AB-25 ortalaması %35 civarındadır. • Her ne kadar, devletin GSYİH’dan Ar-Ge’ye ayırdığı pay gelişmiş ülkelerin gerisinde olmakla birlikte, mevcut harcamaların yarısından fazlasının fon kaynağını oluşturmaktadır. • Özel sektörün Ar-Ge harcamalarına katkısının artması hem devletin bu yükünü azaltacak hem de amaca yönelik Ar-Ge çalışmaları özel sektör için yapılabilecektir (Yetiş, 2007).
EĞİTİM HARCAMALARI Türkiye 30 OECD ülkesi içinde eğitime en az pay ayıran ülke konumundadır. Eğitime ayrılan pay açısında Türkiye, OECD ülkeleri ortalamasından 1.6 kat az para ayırmaktadır.
5. Yüksek Öğretimde Ar-Ge Harcaması: Türkiye’de yapılan araştırmaların %80’i üniversitelere ve kalanı da Tübitak’a tahsis edilmiştir. Bilgi birikimi Üniversiteler, Tübitak, DPT, TÜİK ve KOSGEB’te vardır. Ar-Ge’nin %69’u Üniversiteler, %24’ü özel sektör ve %7’si kamu kesimince yapılmaktadır.
II. NİTELİKLİ ARAŞTIRMACI ALT YAPISI Bin Çalışan Başına Tam Zamanlı Eşdeğer Araştırmacı Sayısı Türkiye araştırmacı sayısı açısından 30 ülke içinde 28. sırada yani sondan üçüncü olmuştur. OECD ortalaması ise 8.3 kişidir. Türkiye’de OECD ortalamasından 7.5 kat az tam zamanlı eşdeğer araştırmacı çalışmaktadır.
Ar&Ge İNSAN KAYNAKLARI • TÜM SEKTÖRLERDE AB-27’DE 1.89 MİLYONDAN FAZLA TZA VARDIR. • %49 YES, %38 ÖS, %13 DEV • 2010 AB LİZBON STRATEJİ HEDEFİ: AB’DE 70 BİN YENİ ARAŞTIRMA İŞİ YARATMAK. • TÜM SEKTÖRLERDE TÜRKİYE’DE 90 BİN TZA VARDIR. • %79 YES, %15 ÖS, %6 DEV • 2013 TÜRKİYE TZA SAYISI HEDEFİ: 123 BİN. • TÜRKİYE, AB’DE 21 ÜLKE İÇİNDE SON SIRADADIR.
Ülkemizde istihdam edilen tam zamanlı araştırmacı sayısı çok yetersiz vebüyük bir kısmı Üniversitelerde (Kamuda) istihdam edilmektedir. • Bunların amaçları önce eğitim-öğretim sonra araştırma ve geliştirmedir. • Ülkemizde öğretim üyeliğinin cazip hale getirilmesi ve Üniversitelerin zeki gençleri çekmesi gerekmektedir. • Araştırma yapmanın temel unsurları kaynak, nitelikli personel ve cihaz/alt yapıdan en zor edinileni araştırmacı nitelikli personeldir.
III. YAYIN ve PATENT SAYILARI • 1. Yayın Sayısı:Uluslar arası bilimsel yayınların tarama sistemi Institude for Scientific Information (ISI) tarafından taranan ve atıf endeksleri (SCI, SSCI ve AHCI) içinde yer alan Türkiye adresli yapılan yayın sayımız: • Uluslar arası saygın dergilerde çıkan yayın sayılarının fazlalığı bilimsel üretkenliğin bir göstergesi kabul edilmektedir. Uzun ve yorucu bilimsel çalışmaların verileri ve sonuçları bu dergilerle kalıcı olarak bilim insan ve camialarınca paylaşılmakta, aktarılmakta ve tartışılmaktadır. • Yayınlarımızın etki faktörü ve atıf alması düşmektedir, temel bilimler ve mühendislik alanlarında yapılan yayınlar düşerken sağlık bilimlerinde çok yazarlı yayınlar artmaktadır ve ülke başına yayın sıralamasında 19. sırada olan Türkiye milyon kişi başına yapılan yayın sayısında 45. sıraya gerilemektedir (Arıoğlu ve Girgin, 2003).
Milyon Nüfus Başına Düşen Patent Sayısı: Ekonominin yenilik ve yaratıcılık gücünü yansıtan önemli göstergelerden biri olan patent sayısında Türkiye, AB’de de sondan 3. sırada yer almaktadır. Ülkemizin 2003 yılında EPO’dan alınan patent sayısı 7 iken, Almanya’da bu sayı 7466, Fransa’da 2455 ve İngiltere’de 2168’dir. Diğer bir ifade ile, 2003 yılında Almanya’da, Türkiye’den 1067 kat, Fransa’da 351 kat ve İngiltere’de 310 kat daha fazla sayıda yeni patent alınmış ve yeni ürün üretilmiştir. Ülkemizde bu sayının son derece düşük olmasının nedenleri yenilikçilik performansının düşük olmasının yanı sıra, bilim ve teknolojiye yeterli yatırım yapmayışı ve düşük Ar-Ge harcamalarıdır. BİLGİYİ TİCARETLEŞTİR
TÜRKİYE PATENT FAKİRİDİR • 2007 yılında Türkiye’de toplam patent başvuru sayısı 6189 olmuştur. Bu başvuruların %70’i yabancı ve %30’u yerli kişi/firmalarca yapılmıştır. • 2003 yılından 2007 yılına kadar verilen patentlerde artış olmuştur. 2007 yılında verilen 4790 patentin sadece %7’si yerli kişi/firmalarca alınmıştır. • 2005’de milyon nüfus başına düşen patent başvuru sayısı Türkiye’de 0.96 iken AB-27’de 106’dır. Türkiye 36 ülke içinde 35. sırada yer almıştır.
IV. ALT YAPI GÖSTERGELERİ • 1. 1000 Kişiye Düşen Telefon Hattı Sayısı:2003 yılı OECD verilerine göre Türkiye’de 1000 kişiye 664 telefon/iletişim hattı düşmektedir. Bu oran en fazla 2160 ile Lüksemburg, 1700 ile İsveç ve 1630 ile İzlanda’dır. Türkiye bu açıdan Dünyada 35 ülke içinde 29. sırada (sondan yedinci) yer alabilirken, OECD ortalaması 1330’dur. Türkiye OECD ortalamasının yarısına yakın telefon hattına sahiptir. • Ülkemiz cep telefonu kullanımında 2004 yılında 1000 kişiye 490 ile AB ülkeleri arasında Romanya’dan sonra sondan ikinci sıradadır. Bu oran AB ülkelerinde 1430 ile en fazla yine Lüksemburg’dadır.
Türkiye, bilgi çağında bilgiye ulaşmanın ve iletişimin en önemli araçlarından bilgisayar ve internet kullanımı, bilgisayara ve internete erişen hane halkı sayısında Avrupa ve OECD ülkeleri içinde en sonda bulunmaktadır.
İnternet sahipliği ve erişiminde sonda olan Türkiye’de, 100 Kbit için internet erişimi 14.72 dolar ile 2005 yılında AB’de en pahalı ülkedir. Danimarka’da internet erişimi fiyatı Türkiye’ye kıyasla 3.5 kat daha ucuzdur. Rekabetin kıyasıya artığı küreselleşen dünyada, bilgi çağında bilgiye ulaşmada ve bilgiyi paylaşmada en önemli araç olan bilgisayar ve internet kullanımı desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.
İHRACAT GÖSTERGELERİ Ülkelerin rekabet güçleri, dışarıya ne kadar teknoloji sattıkları ve dışarıdan ne kadar teknoloji aldıklarına bağlıdır. Günümüzde ülkelerin küresel gelişmişlik liginde hangi sırada olduklarının belirlenmesinde yüksek teknolojili ürün ve bilgi iletişim cihazları ihracatı seviyeleri önemli bir gösterge haline gelmiştir.
Türkiye, 20 AB ülkesi içinde 2004 yılında bilgi ve iletişim teknolojisi cihazları ihracatında sondan beşinci yani 16. sırada yer almıştır. Almanya’nın bilgi iletişim teknolojisi cihazları ihracatı 91308 milyon dolar ile ilk sıradadır. Bu ihracat yaklaşık Türkiye’nin 30 katıdır. Ülkemizin gelişmiş ülkelerle arasındaki bilgi ve iletişim teknolojisi farkını azaltabilmek için ileri ve öncü teknolojilere dayalı üretim ve ihracatı gerçekleştirecek yerli ve yabancı yatırımlar sağlaması hayati önem taşımaktadır.
Ülkelerin gelişmişlik sıralamasında sıçrama yapmaları ileri ve öncü teknolojilere uyumları ve yenilikçilik performanslarına bağlıdır. Bugün dünya ekonomisinde itici güç yenilikçiliktir. 2005 yılı AB ülkeleri yenilikçilik endekslerine göre Türkiye 0.06 endeks puanı ile sonuncu ve İsveç 0.72 endeks puanı ile birinci olmuştur. Yenilikçilik endeksi AB-25 ortalaması 0.42 ve ABD ortalaması 0.60 puandır. Türkiye’nin AB ortalamasını yakalaması 20 yıl ve ABD’yi yakalaması 50 yılı aşacağı tahmin edilmektedir. Ülkemiz bu endeks sınıflandırmasında kaybedenler grubunda yer almaktadır.
İSTİHDAM ve İŞSİZLİK SORUNU • Toplam İşgücü, İşsizlik ve İstihdam:Türkiye'de istihdamın nüfusa oranının %46’dır.Türkiye, OECD ülkeleri içinde 2001-2005 yılları arasında istihdam nüfus oranı en düşük ülke olmuştur. • İşgücüne Katılım Oranı:Türkiye'de 15-64 yaş grubunun işgücüne %51,3'lere gerilemiştir. • İşsizlik Oranı: %13’ü aşmıştır. En fazla işsizlik Üniversite mezunları arasındadır. Kadınlar işsizlikte en şanssız/ dezavantajlı gruptadır. Üniversite mezunlarının %70’i mezun olduğu alan dışında çalışmaktadır.
ULUSLAR ARASI GÖÇ • Uluslar arası emek-beyin göçü insanlık tarihi kadar eskidir. • Yaşamak, Çalışmak veya Araştırma yapmak amacıyla doğulan/yetişilen/eğitilen yerden coğrafik olarak yerdeğiştirmek. • Sömürgecilik devrinden 19. yy kadar KÖLE TİCARETİ ile Afrika’dan Avrupa ve Amerika’ya emek, Avrupa’dan Amerika’ya beyin göçü yaşanmıştır. • İLO’ya göre Dünyada bugün her 35 kişiden biri emek/beyin göçmenidir. • Bugün emek göçü önce beyin göçüne ve daha sonra beyin kiralamaya (sanal ve gizli beyin göçüne) dönüşmektedir. • Dünya’da yılda ort. 300 bin kişi beyin göçeri. • Dünyada beyin göçünün %54’ü ABD’ye (135 bin) oluyor. • Uluslar arası emek göçünde coğrafi yakınlık, beyin göçünde eğitim en önemli faktördür. • Türkler %38 ABD ve %20 Kanada’yı tercih ediyor.
B E Y İ N G Ö Ç ÜNİTELİKLİ İNSAN SERMAYESİNİN (BEYİN GÜCÜNÜN) KAÇIŞI • İyi eğitim görmüş, kalifiye, nitelikli, seçkin, uzman, profesyonel ve yetenekli kişilerin yetiştikleri azgelişmiş /gelişmekte olan kök ülkeden gelişmiş bir ülkeye en verimli oldukları çağda kendi istekleri ile çalışma/araştırma yapma amacıyla coğrafik yer değiştirmesi/akışına/hareketliliğine BEYİN GÖÇÜ denir. • Az gelişmiş/gelişmekte olan ülkeler sınırlı/kıt ve hayati kaynaklarıyla yetiştirdikleri en kıymetli zeki beyinleri kaybedince gelişmeleri yavaşlarken, gelişmiş ülkeler bu en kıymetli beyinlere daha iyi olanak ve ücretler sunarak gelişmelerini daha da artarken bu ülkelerle ile gelişmiş ülkeler arasındaki GELİŞMİŞLİK FARKI/UÇURUMU daha da artmaktadır. • Beyin göçü az gelişmiş ülkeden gelişmişe, gelişmekte olan ülkeden gelişmişe veya gelişmiş ülkeden gelişmiş ülkeye (beyin dolaşımı) olmaktadır. Az gelişmişten gelişmişe veya gelişmişten gelişmişe olan beyin göçü önemli değildir, zararı telafi edilebilirken, gelişmekte olan ülkeden gelişmiş ülkeye olan beyin göçünün zararı çok fazladır çünkü kalkınma baltalanır.
BEYİN GÖÇÜNÜN SINIFLANDIRILMASI EMEĞİ UCUZ, ÜRÜNÜ EN KALİTELİ ve UYSAL OLAN İSTENİR
TÜRKİYE’NİN BEYİN GÖÇÜ GERÇEKLERİ • 1960’larda Doktor, Mühendis ve Bilim adamları ile başladı. • Dünyada en çok beyin göçü veren 34. ülke içinde 24. ülke konumundayız. • Ülkemiz iyi eğitim görmüş 100 kişiden 59’unu kaybetmektedir (Dünya ortalaması %60, İslam Ülkeleri %70). • Yurt dışında 50 binden fazla öğrencimiz var (yarısı Almanya, 15 bini ABD’de). • Türkiye yurt dışına en fazla öğrenci gönderen 11. ülke. • Yurt dışında yıllık maliyet 20-30 bin $. • Yurt dışında okuyanların yıllık maliyeti 1.5 milyar $, geri dönmeme maliyeti 0.9 milyar $. • Üniversite öğrencilerinin %80’i geleceğini yurt dışında görüyor. • Yurt dışına gitmek isteyen öğrencilerin %20’si geri dönmek istemiyor. • Her yıl 200 bin Üniversite mezununun %70’i meslek dışı işlerde çalışıyor. Üniversite mezunlarında işsizlik oranı %30.
BEYİN KİRALAMA –SANAL BEYİN GÖÇÜ • Profesyonellerin ülkelerinden ayrılmadan beyinlerini yabancı ülke firmalarının hizmetine vermeleri. • En ucuz, sosyal-siyasal hak verilmez, göç alan ülkeler için tehdit değil. • ABD’de 2015’de 3.3 milyon kişi çağrı merkezlerindeki (call-center) ve ileri-teknoloji (high-tech) işlerini kaybedecek. • Hindistan, Pakistan, Afrika ülkeleri bu işleri saati 50 $ yerine 5 $’a yapacak.
BEYİN GÖÇÜNÜ DURDURMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER • Sorun önemsenecek, zihniyet değişecek. • Yerli/yabancı yatırımların önü açılacak, nitelikli istihdam artırılacak. • Ekonomi daha da düzelecek, gençlere iş ve fırsat olanakları açılacak. • Girişimcilik, üretim ve ithalat desteklenecek. • Gençler önemsenecek, desteklenecek ve iyi bir gelecek sağlanacak. • Ekonomik ve mesleki kaygı giderilecek. TERSİNE BEYİN GÖÇÜYLE BEYİN GÖÇÜ “BEYİN GÜCÜNE” NASIL ÇEVRİLEBİLİR? • Beyin göçü önce ayrıcalıklar sağlanarak DURDURULMALI, sonra üretim/ihracat artırılarak NİTELİKLİ İŞLER YARATILMALIDIR. • Yurt dışındaki nitelikli beyin gurbetcileri ile iletişim kur, envanterini yap. • Onların deneyimlerinden (konferans/seminer) konuk ederek yararlan. • Onların öğrenci yetiştirmelerini sağla, • Diaspora olarak lobi yapmalarını sağla. • REFAH ve KALKINMA NİTELİKLİ YETİŞMİŞ BEYİNLE SAĞLANIR: • Bilim, teknoloji, Ar-Ge, Üniversite-Sanayi İşbirliği, Buluş, Yaratıcılık, Patente, Yayına önem ver. Teknopark/kent, Araştırma Merkezlerini kurumsallaştır ve etkin çalıştır. Üniversiteleri ve öğretim üyeliğini cazip hale getir.
EĞİTİM GERÇEKLERİMİZ/GÖSTERGELERİMİZ Dünyada Webometrik sıralamada (2009) ODTÜ 435 Boğaziçi 510 Bilkent 630 ESOGÜ 2443 Avrupa’da ilk 100 Üniversite içinde Üniversitemiz yok
PLANSIZ, KİTLESEL VE UCUZ EĞİTİM HEM ATIL VE NİTELİKSİZ İŞGÜÇÜ YARATIYOR HEM DE BEYİN GÖÇÜNÜ ARTIRIYOR • EĞİTİM VE İSTİHDAM POLİTİKALARIMIZ UYUŞMUYOR • GEREKSİZ/ALT YAPISIZ DAHA FAZLA ÜNİVERSİTE→ DİPLOMALI İŞSİZLİK→ BEYİN GÖÇÜ→GERİ KALMIŞLIK→ FAKİRLİK • ÜLKEMİZDE MÜHENDİSLİK MİMARLIK EĞİTİMİNDE KAPASİTE İHTİYAÇTAN ÇOK FAZLA 2005-2006 YILINDA 4431 MAKİNA, 3440 İNŞAAT,3095 ZİRAAT, 2570 BİLGİSAYAR, 2443 ENDÜSTRİ, 2403 ELEKRİK-ELEKTRONİK, 1594 MİMARLIK, 1415 JEOLOJİ, 1415 KİMYA, 1360 GIDA, 1030 MADEN MÜHENDİSLİĞİ KONTENJANI VARDI. • YILLIK ABD 120,AVUSTRALYA 130, KANADA 120, G. AFRİKA 30, İNGİLTERE 30 YENİ MADEN MÜHENDİSİNE İHTİYACI VARDIR. • TÜRKİYE’DE YETİŞEN MADEN MÜHENDİSLERİ TÜM DÜNYANIN İHTİYACINI KARŞILABİLECEK DURUMDA.
SANAYİMİZİN EKSİKLERİ NELERDİR? Esnek üretim, küçük ölçek, belli konuda uzmanlaşmış, bilim ve teknolojiyi rakiplerinden önce üretime yansıtmış firmalar ön plana çıkacaktır. • ÜRETİMDE EMEK, SERMAYE, HAMMADDE VE BECERİNİN YERİNİ BUGÜN BİLGİ, NİTELİK, GİRİŞİMCİLİK VE YARATICILIK ALMIŞTIR. TÜRK SANAYİSİNİN EN ÖNEMLİ DÖRT SORUNU • YATIRIM YETERSİZLİĞİ (Bilinçsiz borçlanma) • YENİDEN YAPILANMA GEREĞİ (Atılımcı, girişimci ve yaratıcı değil) • TEKNOLOJİ KONUSUNDAKİ DAĞINIKLIK (Odak noksanlığı, kurumsalaşamama var) • Ar&Ge BİLİNÇ/TALEP YETERSİZLİĞİ (Yeniliklere kapalı, sektörel işbirliği az) Türk Sanayisi tasarruf oranı ve yatırım sermayesini artırmaya, nitelikli personelle rekabetci üretim yapısına, özel sektöre ve mülkiyete, ihracata, Ar-Ge’ye önem vermelidir.
SANAYİDE BİLGİ DEVRİMİ • Fiziksel emeğin yerini beyinsel emek almaktadır. • Fizik sermayeden çok nitelikli beşeri/entellektüel sermayenin önemi artmaktadır. • Ürün ömürleri kısalmakta, erişebilirlik ve ulaşılabilirlik artmaktadır. • Kalite, marka ve imaj bağımlılığı artmaktadır. • “Ne üretirsem satarım” devi bitmiş “Müşteri odaklı üretim” devri başlamıştır. • Müşteri memnuniyeti ve mutluluğu esas olmuştur. • Entegre seri üretim yerine esnek küçük ölçekli üretimin önemi artmıştır. • Mekanik hızdan elektronik hıza geçilmiştir. • Katma değeri yüksek, bilgi yoğun ve ihracata yönelik üretim yapılmalıdır. • Aracı ve toptancılık ortadan kalkmaktadır. SATIN ALIN TEKNOLOJİ ESKİDİR VE UZUN VADE DE DAHA PAHALIDIR
Türkiye’deki işletmelerin %98’i KOBİ’dir Çalışan sayısı < 250 Ciro < 1 milyon Euro
KOBİ’lerin Ar&Ge Sorunu Nasıl Çözülür? • KOBİ’LERİN ÜRETİM, İHRACATLARI ve Ar&Ge SORUNLARI SEKTÖREL BAZDA BİR ARAYA GELEREK “SEKTÖREL ARAŞTIRMA MERKEZLERİYLE (SAM)” ÇÖZÜLEBİLİR. • SAM’LAR KOBİ’LERİN Ar&Ge FAALİYETLERİNİ SAPTAR VE YAPAR. • Ar&Ge RİSK SERMAYESİ VE PAHALI ALT YAPISI İŞBİRLİĞİ İLE PAYLAŞILIR. (Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Ar&Ge Merkezi, Seramik Araştırma Merkezi (SAM)) • ALT YAPI KAYNAKLARI ETKİN VE VERİMLİ KULLANILIR.