510 likes | 925 Views
G enetiği D eğiştirilmiş O rganizmalar Prof.Dr. Kemal GÜVEN Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ABD Başkanı. Basit tanımlarla başlayalım önce. KROMOZOM : Sıkıştırılmış DNA iplikçikleri yumağı.
E N D
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Prof.Dr. Kemal GÜVEN Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ABD Başkanı
KROMOZOM : Sıkıştırılmış DNA iplikçikleri yumağı DNA: DeoksiriboNükleikAsit : Genetik bilgiyi içeren genleri taşıyan ikili sarmal GEN :DNA molekülü üzerinde yer alan ve protein üretimi için gerekli şifreyi taşıyan diziler GENOM: Bir organizmanın toplam DNA içeriği
GDO nasıl uygulanıyor ? Uygulama gen mühendisliğinin işi... Gen mühendisliği ise; kesme, yapıştırma ve çoğaltma işleminin mühendisçe uygulanması... Aktarılacak gen önce, bulunduğu canlının DNA'sından kesilerek çıkarılıyor. Sonra vektör adı verilen bir taşıyıcı virüs ile bu gen, DNA molekülüne yapıştırılıyor. GDOBir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara “ Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” veya kısaca GDO adı verilmektedir.
Genetik Mühendisliğinin Zirai uygulamaları:Biyoteknoloji ile küçük bir alanda daha fazla yiyecek üretimine, daha az su kullanımına ve biyoçeşitliliğe az zarar verileceği söylenmektedir (doğal habitatlar için daha fazla alan).1-Daha besleyici bitkiler elde etmek (Altın pirinç)2-Virüslere dirençli bitkiler3-Uzun ömürlü bitki eldesi 4-Tatlı bitkiler 5-Herbisitlere dirençli bitkiler6-Böceklere dirençli bitkiler
“Dünyanın çok büyük bir kısmı açtır ve genetik olarak değiştirilmiş bitkiler, yüksek verimli, hastalıklara dayanıklı üretimi doğururlar. Dolayısıyla dünyada açlığı önlemenin tek yolu, genetik olarak değiştirilmiş organizmaların üretimini gerçekleştirmektir. George W. Bush ve AMERİKAN YARDIMI !..
ama... 1 Uzmanlar, mevcut tarım kapasitesinin dünya nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak için yeterliolduğunu söylüyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun 1990 yılı raporuna göre; tahıl üretimindeki artış, nüfus artışından % 50 daha fazla. Anlaşılacağı gibi sorun üretimden değil, dağılımın adil olmayışından kaynaklanıyor. 2
Dünyada insan besini olmaya uygun, 80.000 (seksen bin ) bitki türü var.Tarih boyunca3.000kadar bitkiyi yiyecekolarak kullanmışız !..Bugün yetiştirilen tür sayısı150Ve günümüzde yalnızca15(onbeş)kadar bitki türü; tüm dünya nüfusunun%90’ınıdoyuruyor. 80.000 > 3.000 > 150 >15
15’e inen çeşidin genleri ile oynamak daha kolaydı ve artık şarttı !.. Çünkü, farklı cinsler azaldığı için üretim artmalıydı !..
Bir de şu sonuçlara bakın : 1950 den bu yana gübre miktarı 10 kat artmasına rağmen birim başına verim %50 azalmış durumda.. 1 2 Tarım ilacı kullanımı giderek artarken, tarım zararlılarına kaptırılan ürün miktarı da % 100 artmış durumda !. “azalan verimler ilkesi” gereği, transgenik bitkilerle sağlanan üretim artışının da aynı akıbete uğrayacağını çok yakında göreceğiz… 3
GDO Yol Haritası Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar “Genetically Modified Organism” “GM” veya “GMO”
1 Daha çok verim,gelirin artması, ülke ekonomisinin gelişmesi, refah düzeyinin artışı, tarımın endüstrileşmesi gibi hedefler gösterildi önce. 2 Bu güzel yarınlar için; sentetik, kimyasal gübreler kullanılması, zararlı ot ve böceklerin, mikropların ilaçlarla yok edilmesi gerektiği bilinci yerleştirildi.
Böylece, gübre fabrikaları ile, ecza endüstrisi dev büyümeler gösterdi. İlacı daha güzel püskürten, gübreyi daha iyi atan, toprağı daha kuvvetli ve hızlı işleyen makina teknolojileri geliştirildi. 3 4 Gübreye alışan bitki daha çok gübre istedi, ilaca bağışıklık kazanan böcekleri öldürebilmek için daha kuvvetli zehirler gerekti...
< Dünya üzerinde kullanılan Tarım Kimyasalları nedeniyle toprağın , havanın suyun kirlenmesi, insan sağlığının bu kimyasallardan aşırı derecede zarar görmesini öne sürerek İnsan ve Ekolojiyi korumak Dünya Açlığını engellemek için Biyoteknolojinin kullanılmasının GDO’lu ürün yetiştirmenin ŞART olduğunu söylediler.
yani dıştan müdahale başarısız olunca, canlıların genleri ile oynamaya başlandı !..
Evet, arkadaki gerçek : GDO’lu ürünlerin gıda yardımı adı altında satışı !.. “AÇLIK”başlığı altında desteklenenin çiftçilik değil, tarım sanayii olduğu kuşku götürmez..ve bu sanayi kuruluşlarının büyük bir kısmının çok uluslu şirketler olduğunu tahmin etmek zor değil !.
Dünyada GDO’lu tarım ve yem ürünlerinin tohum piyasası8-10 firmanın elinde. Bu firmaların ana hedefi; tüm ülkelerin tarım ve hayvancılığını, tohum alımında kendilerine bağlamak..
GDO ların kullanımı ve çevreye salınımları sonucunda ne oldu ?
1 Arılar ve rüzgarlarGDO’lu polenleri alıp, komşu tarla ya da köylerdeki geleneksel ekimin üzerine bıraktılar..
2 Böylece; değiştirilmiş genler diğerbitki türlerine atlayarak, bulundukları çevredeki doğal türlerde de genetik çeşitliliğin kaybına neden oldu. Yabani türlerin doğal yapılarında sapmalar meydana geldi.
3 İddia edildiğinin aksine, GDO’lu tohum kullanan çiftçilerin, daha fazla tarım ilacı kullandıkları ortaya çıktı..
4 GDO teknikleri kullanılarak herzaman verim de artmıyordu. Bazı ABD çiftçileri, düşük verim nedeniyle GDO tüccarlarına karşı davalar açtı. Birkaç yıllık ekimin sonunda üreticiler, GDO’lu verimin, geleneksel tarımın altında kaldığını gördü..
5 Frankeştayn Gıda olarak nitelenen,kolera bakterisinin genini taşıyan yonca, akrep geni taşıyan pamuk,tavuk geni taşıyan patates, balık genlidomates gibi gıdalar,doğal çeşitliliğe zarar vermekte ve bunların,yeni Frankeştayn’lar yaratması olasılık dahilinde…
6 Uzmanlar, hastalıklara ve böceklere direnç gösteren transgenik bitkilerin diğer bitkilerden daha yüksek bir alerjik potansiyele sahip olabileceğine dikkat çekmekteler..
7 Genetik yapısı değiştirilmiş patateslerin fareler için toksik olduğu, bağışıklık sisteminde bozukluklar, viral enfeksiyonlar gibi birçok etkileri olduğu ortaya çıktı..
8 Bilim insanları iki tür potansiyel tehlikeye dikkat çekiyor; durgun virüslerin yeniden harekete geçmesi ve virüsler arasında yeni bulaşıcı diziler oluşturabilecek kombinasyonlar !.. Virüs DNA’sının fare genomuna yerleştiği ve hamile farelere yedirilen virüs DNA’sının yeni doğmuş yavruların hücrelerine geçtiği kanıtlandı.
9 Sağlık . riskleri : 1-Antibiyotiklere karşı dayanıklılık oluşturması, 2- Gıda olarak kullanımda insan ve hayvanda toksik ya da allerjik etki yapması, 3- Doğrudan alım durumunda, insan ve hayvan bünyesindeki mikro organizmalarla birleşme ihtimali.
Açlığı sona erdirmek, daha çok ürün elde etmek amaçlı gayretin sonuçlarını gördünüz. Bir de şu düşündürücü hesaba göz atalım !..
ABD Tarım Bakanlığı’nın verilerine göre, Amerika’da her yıl üretilen gıdanın% 25 ’inden fazlası israf ediliyor. Sadece 1995 yılında çöpe atılan gıda miktarı43 milyon ton.Bir kişinin günde ortalama 1.5 kilo gıda tükettiği düşünüldüğünde, israf edilen gıdanın yarısı ile40.000.000 kişinin doyması mümkün. Sadece%5’i bile geri kazanılsa 4.000.000 insanın doyması sağlanabilir.
Dünyada açlık sınırının altında800.000.000 insanolduğu biliniyor. Bir günde açlıktan ölen çocuk sayısı ise ortalama 35.000 Yani sadeceAmerika, bir günlük atıklarının% 15’iile, ölen tüm çocuklarınhayatını kurtarabilir..
Küresel ölçekte üretilen bitkiler üzerinde,132patent var. mısırda68 patateste17 soyada 25 buğdayda 22..
GDO’lar, patent kapsamında korunuyor. Yani, genetik yapısı değiştirilen ürünler artık patentlenebiliyor. Çünkü bu çalışmaları yapan şirketlerin temel kazancı patent bedeli tahsiletme üstüne kurulu.. Biyoteknoloji, canlılar üzerinde patent hakkı iddia edilmesinin önünü açıyor. Genetik olarak değiştirilmiş tohumu eken çiftçi, hasattan sonra elinde kalan tohumları yeniden kullanırsa, patent sahibine bedel ödemek zorunda kalıyor... Tarımsal üretimin en temel ve en eski yöntemlerinden olan, kendi ürününden gelecek yıl için tohumluk ayırma hakkı, bu şekilde ortadan tümüyle kaldırılmış oluyor.
tatlı kârlar.... Genetik tarımın önde gelen şirketlerinden Delta and Pine Land, tohumlarınyeniden ekilmesini engelleyenbir tohum kısırlaştırma yöntemi geliştirdi.“Terminatör”olarak adlandırılan bu teknolojinin amacı, genetiktarım yapan çiftçilerinpatent ücretlerinidüzenli ve eksiksiz ödemelerini sağlamaktı. Kimyasal madde ile spreylenmediği sürece tohumlar, kısır oluyorlardı. Şirketin adamları geliyor, tarlayı okimyasal madde ilespreyliyordu.Böylece bloke edici anahtar kapanıyor ve tohumtekrar doğurgan hale geliyordu. Hem tohum satılıyordu, hem sprey. Yani,kâr üstüne kâr... Monsanto, Roundup isimli ot ilacına toleranslı Roundup Ready markalı GDO’lu tohumlar geliştirdi ve sattı. Üretilen bitkilere atılan Roundup tüm yabani otları öldürüyor ama ana ürüne zarar vermiyordu. Çapalama derdinden kurtulan çiftçinin bolca kullandığı Roundup , Monsato’nun du. Böylece hem tohum satılıyordu hemde ilaç. Yani kâr üstüne kâr...
Türkiye’de neler oldu ? 1 2002’de ABD ve Arjantin’den ülkemize ithal edilen soya fasulyesi, soya yağı, soya küspesi, mısır ve mısır özü yağında, toplam ithalatın %73 ’ünü GDO lu ürünlerin oluşturduğunu artık öğrendik .Yağlık ve yemlik olarak yurdumuza giren GDO’lu tohumlar artık milyon tonları bulmakta ...
2 Ülkemizde henüz GDO’lu ürünler hakkında, yeterli kamuoyu bile oluşmamıştır.. 3 Genetik modifikasyona uğramış mısırlar,soyalar mısırdan ve soyadan yapılmış gıda ürünleri soframıza misafir oluyor mu bilmiyoruz... GDO’lu ürün kullandığı bilinen Cargill, Novartis, Zeneca, DuPont, Syngenta, Monsanto ve Dow Chemical gibi GDO üreticisi şirketlerin Türkiye’ye getirdiği ürünler,ülkemizde yaptıkları tohum üretimleri mercek altına alınacak mı, onu da bilmiyoruz... 4
567 Ülkemize GDO’lu ürün girişi yasak olmasına rağmen, bu tip ürünlerin ithalatının kontrolü yoktur ve girişler sadece beyana dayalıdır... Giren ürünlerin hiçbirisi Tarım Bakanlığı tarafından kontrol edilmemektedir... Ülkemizde, ithal edilen veya satışı yapılan GDO’lu ürünler,yapılan tohum üretimleri hiçbir resmi kurum tarafından analiz edilmemektedir...
Hepsinden önemlisi... Tarlalarımızı ve Sofralarımızı , Üreticimizi ve Tüketicimizi Yaşamımızı ve Ekolojimizi başta Dünya Ticaret Örgütü olmak üzere yayılmacı ülkelerin biyoteknoloji şirketlerinin dayattığı GDO’lu Tohumlar ve Gıda Ürünlerinden koruyacak bir Biyogüvenlik ve Gıda Yasamız yoktur...
Türkiye’de GDO konusunda en fazla dikkat edilmesi gereken hususlardan biri Bu genlerin doğal bitki türlerine geçerek, yabani türlerin doğal yapılarında sapmalara yol açmalarıdır. Türkiye, biyolojik zenginlik bakımından çok şanslı bir ülke; 11 bin bitki türünden 3 bin 700 kadarı, başka hiçbir yerde bulunmayan endemik türler. Tarımsal biyolojik çeşitlilik açısından da Anadolu çok önemli çünkü buğday, arpa, yulaf, nohut gibi günümüzde dünya nüfusunun çok büyük bir kısmının gıdası haline gelmiş bir çok ürünün gen merkezi de bu topraklar. Bu zenginlik aynı yer altı kaynakları yada tarihi eserler gibi o ülkenin en önemli zenginliklerinden biridir.
Diyoruz ki: GDO’lu tarım, kendi dışındaki tüm tarım şekillerini ve özellikle ekolojik tarımı yok eden totaliter bir tekniktir. GDO’lu besinler, geleneksel ve yerel beslenme kültürü ve hakkına açık bir saldırıdır !.
Yaşam bütündür ve bütün canlılar ( mikroorganizmalar, bitkiler, hayvanlar ve insanlar ), milyonlarca yıl boyunca değişerek bugüne geldi. Doğanın herhangi bir parçasında yapılan en ufak bir değişiklik, bütünde onarılamaz yaralar açabilir. Genleriyle oynanmış ürünlerin yapabileceği değişikliklerin geri dönüşü yoktur. İnsanın doğaya müdahalesi yenidir. Doğanın doğasını yeterince anlamadan ona müdahale etmek haksızlıktır!Alternatif; Organik tarımdır. Doğayı kirletecek gen aktarımı ve kimyasal madde kullanımından kaçmaktır.