350 likes | 569 Views
Kadın ismi taşıyan dizilerde kadının temsiline yönelik bir inceleme. Aliye, Asi, Beyaz Gelincik, Gülbeyaz, Gümüş, Sıla. Çalışma Hakkında.
E N D
Kadın ismi taşıyan dizilerde kadının temsiline yönelik bir inceleme Aliye, Asi, Beyaz Gelincik, Gülbeyaz, Gümüş, Sıla
Çalışma Hakkında • Ipsos Kmg’nın 16 ocak 2010 tarihli “Medya Kullanımı” araştırmasına göre televizyonda en çok yerli diziler izlenmektedir. % 62 gibi bir oranla yerli dizilerin haber programlarını geride bırakmış olması, izleyici kitlenin televizyonu bir enformasyon aracı olarak görmekten çok, bir eğlence aracı olarak kullandığını kanıtlar niteliktedir.
Aliye “Çocuklarım olmadan asla” • Yapım yılı: 2004-2006 • Kanal: ATV • Yönetmen: Kudret Sabancı • Senaristler:Mehmet Bilal, Güliz Küçür • Bölüm sayısı: 76
Asi Gurur bazen örseleyici bir duygudur…hayatı altüst edip tersine çevirebilir.Tıpkı yeryüzünün tersine akan nehri asi gibi • Yapım yılı:2007-2008 • Kanal: Kanal D • Yönetmen:Cevdet Mercan • Senaristler:Gül Dirican,Neşe Cehiz,Bilal Babaoğlu • Bölüm sayısı:71
Sıla Mezopotamya’nın bereketli topraklarında bir aşk hikayesi • Yapım yılı: 2006-2008 • Kanal: ATV • Yönetmen: Gül Oğuz • Senaristler: Sema Ergenekon, Eylem Canpolat • Bölüm sayısı: 79
Beyaz Gelincik Bembeyaz bir deniz görünümündeki pamuk tarlaları ile Aslanbaşlar ve intikam peşindeki Beyaz Gelincik • Yapım yılı:2005-2007 • Kanal:ATV • Yönetmen: Güzide Balcı • Senaristler:Sulhi Dölek • Bölüm sayısı:74
Gülbeyaz Karadeniz’in hırçın kızı Gülbeyaz • Yapım yılı:2002-2003 • Kanal:Kanal D • Yönetmen:Özer Kızıltan • Senaristler:Rüya İşçiler, Meriç Demiray, Cenk Bogatur • Bölüm sayısı:26
Gümüş Güçlü ve akıllı günümüz “Külkedisi”nin heyecan veren serüveni • Yapım yılı:2005-2007 • Kanal:Kanal D • Yönetmen:Tarık Alpagut, Kemal Uzun • Senaristler:Eylem Canpolat, Sema Ergenekon • Bölüm sayısı:100
Çalışma Hakkında • Bu çalışma kadın ismi taşıyan dizilerde kadınların nasıl temsil edildiklerini incelemektedir. • İnceleme için temel alınan diziler: Aliye, Asi, Beyaz Gelincik, Gümüş, Gülbeyaz ve Sıla. • Karakterlerin incelemesinde,içerik analizi temel alınarak, Lajos Egri yöntemi ve George Gerbner’ın “Casting the American Scene” adlı makalesinde yönelttiği sorular kullanılmıştır.
Literatür taraması • Televizyon dizileri birer popüler kültür ürünüdürler; kurgusallardır, geniş bir izleyici kitlesine sahiptirler, işlevsellikleri eğlence ile sınırlıdır. • Set çalışanlarından senaristlerine, yapımcısından oyuncularına kadar profesyonel bir üretimin ürünüdürler. Kurgulandıkları dönemin ekonomi politikaları tarafından etkilenmektedirler. • Dizilerin içinde her kültürden ve kesimden karakterlere rastlamak mümkündür. Bu durum, her kesimden insanın kendisini özdeşleştirebileceği bir karakterin olmasını ve bu sayede tüm kesimlerin bu diziyi izlemesini sağlamaktadır.
Dizilerde Melodramın Kullanımı • Christine Gledhill’e göre melodramda kişilik, kutsal bir konuma yükselir ve bireysel düzeyde mit üretme işlevi görür. Kişi, hem arzu ve güdülenmenin hem de ahlak ve değerler sisteminin kaynağı olarak temsil edilir; böylece duygusal ifadenin terimleriyle toplumsal ve ahlaki değerlerin unsurları birbirinden ayırt edilemez hale gelir. • Televizyon dizilerinde olay örgüsü biri kadın diğeri erkek olmak üzere iki ana karakter ve bir takım yan karakterle birlikte kurgulanır. Bu kurgulama içerisinde kadın ve erkeğin konumu için yine mitlere başvurulur ve dramatik öğeler kullanılır. Örneğin “fedakar anne” imajı Aliye dizisinde öne çıkmaktadır. Cinsellik vurgusu sadece kötü kadın karakterlerde ortaya çıkmaktadır, yaşlı kadın imajı v.s. • Christine Geraghty: “Mizansenler aşırı dışavurumcu ise, oyunculuk bize anlamın tüm kilit noktalarını veriyorsa ve müzik en yavaş izleyiciler için bile anlamı vurguluyorsa, izleyenlere yapacak başka ne kalmaktadır? Bu anlamda pembe diziler çok rahat anlaşılabilir, kestirilebilir ve kolaydır.”(46)
Televizyon Dizilerinin Genel Özellikleri • Eklektik bir yapıya sahiptirler. • Karakter çeşitliliği vardır. • İçiçe geçen birkaç konuyu anlatırlar. • Farklı alt türleri vardır. • Melodramik ve komik öğeler bütün alt türlerde uygulanır. • Düz sinemasal anlatımdan, karmaşık dil özelliklerine geçilmiştir. • Her kesimden izleyiciyi hedef alır.
Standartlar ve Farklılıklar • Türk+Müslüman+İstanbul Türkçesi konuşan herkes dizilerde “Normal” • Eşcinsellik, farklı etnik kökenden olmak, konuşma tarzındaki farklılıklar (Esas karakterin gülünç olmadan şiveli konuştuğu tek dizi Gülbeyaz) • ABD’de çok uzun bir süre boyunca siyahiler gülünç olanı temsil ediyorlardı anca Cosby Ailesi’nden sonra durum değişti. Şu anda farklılık temsili ABD’de İtalyanlar için geçerli. Türkiye’de ise Karadenizli’den sonra yeni trend: Adanalı olma
Göç Olgusu: Dizilerdeki karakter çeşitliliğinin içinde göç olgusu önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle dizilerdeki başrol karakterleri Orhan Tekelioğlu’ nun çalışmasından esinlenerek incelenmiştir: Sıla:Merkezden çevreye geliyor. İstanbul’a göre çevre olarak temsil edilen Mardin’de bir aşiret ağasıyla evleniyor ve böylece küçük şehrin merkezindeki sınıfta temsil ediliyor. Gülbeyaz: Köyden kente geliyor. Kentte ise varoşta yer alıyor. Kendi ayakları üstünde duran birisi olduğu için varoşta yer aldığı sınıf diğerlerine göre farklı bir konumda. Ceren: Büyükşehir olan İstanbul’dan başka bir büyükşehir olan Adana’ya geliyor ve iki şehirde de merkezde yer alıyor. Ziraat Mühendisi olarak çalışıyor ve kendi ayakları üstünde duran şehirli kadın olarak sınıfı merkezde yer alıyor.
Asi: Asi veteriner olmasına rağmen düzenli bir şekilde mesleğini yapmıyor bunun yerine ailesinin işlerine yardımcı olmayı tercih ediyor. Büyükşehirlere göre çevrede kalan Antakya’da merkezdeki sınıfta yer alıyor yani küçük şehrin merkezinde temsil ediliyor. Aliye: Edirne’de zengin bir ailenin gelini olarak yaşayan Aliye, çevreden merkeze geçiş yapıyor. Küçük şehir olan Edirne’de merkezde yer alırken, büyük şehir olan İstanbul’da varoşta yer almasa da orta sınıfta yer aldığı söylenebilir. Gümüş:Afyon’dan İstanbul’a gelen Gümüş çevreden merkeze geçişi simgeliyor. Öncesinde yaşadığı Afyon’da çevrede yer alırken İstanbul’a gelişiyle hem göç anlamında hem de sınıfsal anlamda çevreden merkeze geçiş yapıyor. Zengin bir ailenin oğluyla evlenerek (ya da evlendirilerek) sınıfsal olarak merkeze geçiyor.
LAJOS EGRI:Erkek Karakterler • Yaş aralığı 25-35 olan erkek karakterler; yakışıklı, karizmatik, iyi eğitimli, fiziksel kusurları olmayan, adeta mükemmel erkek tipinde yaratılıyor. • Erkek karakterler ister iyi eğitimli, kentli olsun ister eğitimsiz, köylü olsun ataerkil düzenin getirdiği egemenlik duygularıyla bezenmiş karakterler oluyor. • Hepsi ailelerinin işlerini sürdürüyor. Aile şirketini idare ediyor. • Erkek, farklı özelliklere sahip bir birey olarak değil de güçlü, sorumlulukları olan, ailesine sahip çıkan klişeleşmiş bir figür olarak yaratılıyor. • Aşık oldukları kadınlar hayattaki yönlerini değiştiriyor. Bu bakımdan gerçek aşk idealize ediliyor. Başka kimseye boyun eğmeyen erkekler sevdikleri kadın için ehlileşiyorlar.
LAJOS EGRI YÖNTEMİ • Lajos Egri’nin “Piyes Yazma Sanatı” adlı kitabında anlattığı karakter yaratma yöntemini tersine çevirerek “Aliye” dizisini çözümleyen Nurdan Öncel Taşkıran’ın karakter çözümleme yönteminden yararlanılmıştır. • Buna göre her dizide 2 ana karakter, 2 yan karakterde: Fizyolojik Boyut, Sosyolojik Boyut ve Psikolojik Boyut incelenmiştir.
LAJOS EGRI:Kadın Karakterler • Dizilerdeki kadın karakterlerin yaş ortalaması 20-35 yaş arasıdır.Kadınların tümü dış görünüşleriyle ön plandadır. Fiziksel bir kusurları yoktur. Yardımsever ve iyi kız modeli, aynı zamanda gururlu ve savaşçı. Var olan durumlara karşı her zaman muhalif bir tavırları vardır. • Sınıfları ve hayat tarzlarını ilişki kurdukları erkekler belirliyor.Genellikle başlarına gelen kötü olaylardan sonra kariyer sahibi olmak düşüncesi akıllarına geliyor. Hayatlarının rotasını aşık oldukları erkekler ya da başlarına gelen travmatik olaylar belirliyor. • Eğitim hayatlarına özel bir vurgu yok. 6 karakterin sadece 2’si üniversite mezunu. Diğerleri lise mezunu ya da belirtilmiyor.
Kadınların Beyaz Ekranda Temsilleri • İzleyicileri, erkek karakterlerle özdeşleştirmeye çalışan bir yapı söz konusu olduğu zaman kadın karakterler nesnelleştirilmeye çalışılıyor. • Fatmagül Berktay: Aristoteles’in binlerce yıl önce sistemleştirdiği üzere kadının varlık nedeni anneliktir, çünkü doğa kadını tek bir amaçla, doğurmak için yaratmıştır. İşte bu noktada karşımıza erkek algılamasının ‘iyi’ ve ‘kötü’ kadın karşıtlığı çıkar; “İyi kadın, fedakar eş ve annedir; iyiliğinin esas nedeni de, doğaya aykırı davranmamasıdır.Kötü kadın ise, doğaya aykırı davranarak analık rolünü reddeden, çapkın, sefih, haz peşinde koşan- ama aynı zamanda gizemli ve çekici!- fettan kadındır ve modernleşme çabası içindeki Batı hayranı yeni kadın işte böyledir. Bu meşum fettan kadın, hayatını haz peşinde koşmaya adamıştır ama, mutluluğa kavuşması mümkün değildir, çünkü her şeyden önce doğaya aykırı davranmaktadır.”(160) • Kadınlar, dizilerde de tarihten gelen bu tanımlamalar çerçevesinde ele alınmaktadır.
Kadın ve Kariyer • Ele aldığımız diziler içinde kadınların kariyerlerine yön verme kararlarının genelde erkekler tarafından zarar gördükten sonra alındığını görüyoruz. • Meslek dağılımında belli ağırlıkta olmasının önemli nedenlerinden biri mekandır. Çünkü, çekim yapmak için seçilebilecek alan Türkiye’de platoların olmamasından dolayı kısıtlıdır.
Kadın ve Şiddet • Dizilerde şiddet anlatımı kadın ve erkekte farklılık gösteriyor. Erkekler, kaba kuvvet ve fiziksel güç kullanarak şiddet uyguluyorlar. Fakat, kadınlar zekalarıyla, oyunlar yaparak bir nevi sözlü şiddet kullanarak olayları idare ediyorlar. Bu durum, ezilen kadınlara güç verme amacıyla kurgulanmış bir düzen. Bu şekilde sözlü şiddeti meşrulaştırdığı bir gerçek. • “Dizilerde her türiçerikte şiddete rastlamak olası. Televizyon şiddeti meşrulaştırma aracına dönüşebilmektedir.Örneğin, televizyon dizilerinde kadınınşiddete maruz kalmasının geleneksel kavramlara dayanılarak haklı ve gerekli gösterilmesi, şiddetin sıradanlaşması ve kanıksanması sürecinde etkili olabilmektedir.” (Ünlü, Bayram,Uluyağcı, Bayçu 2009)
Kadın ve Cinsellik • En çok arındırılan mesele cinselliktir. İyi karakterler çok zor cinsel ilişkiye girmektedir. Cinsellik bir tabu olarak karşımıza çıkmaktadır. İyi karakter olan kadın, cinselliği sadece sevdiğiyle yaşıyor, onu bekliyor ve kesinlikle başkasına bakmıyor. Hele birde çocuğu varsa yaratılan kutsal anne figüründen dolayı cinsellikten daha da uzaklaşıyor. • Bunun dışında, çoğu dizide rastlanan, kadının başına gelen kötü olaylardan sonra sığınabileceği bir “platonik aşık erkek” figürü olmaktadır. “Kadının korunmaya ihtiyacı var” imajını yaratıyor. • Cinsellik o kadar erkek işi ve sadece erkeğe hastır ki berdel ile evlendirilip ardından tecavüze uğradığı erkeğe gün gelip aşık olan Sıla gibi bir karakter bile vardır. Fettan kadın ve iyi kadın dışında hiçbir cinsel özelliğine vurgu yapılmayan kadınlar vardır. Kadınların çoğu aseksüeldir. Hayatlarında ya sevdikleri adam vardır ya da hiçbir şekilde seks yoktur.
Sonuç *Bu çalışmada, Türk televizyonlarında en çok rağbet gören yapımlar olarak yerli diziler ve kadının dizilerdeki temsiliyeti başta olmak üzere gerçekliğin ekranlara nasıl yansıdığı incelenmiştir. *İncelenen 6 dizide, gerçekliğin temsili cinsellik, şiddet, kimlik, meslek, yaş, dizilerdeki kadın ve erkek sayısı üzerinden incelenmiştir.
Çalışmalar sonucunda kullanılan metotlar yoluyla elde edilen bulgular şu şekilde sıralanabilir: 1) Kadın ismi taşıyan dizilerde kadın karakter sayısının erkek karakterlere oranla daha azdır. Dizilerin hikaye örgüsünde ortaya çıkan tabloda dikkat çekicidir. Kadın isimli dizilerdeki hikaye örgüsü erkekler üzerinden kurgulanmaktadır. 2) Kadınların yeteri kadar temsil edilmediği ortadır. Temsil edilen kadınların hemen hemen hepsi yetişkin, güzel, bakımlı ve iyi kadınlardır. Bu da kadın kimliğini standartlaştıran bir boyuttadır.
3)Temsil edilen kadınların çoğu tek başına var olamayan,ailesiyle yaşamak zorunda bırakılan kendi ayakları üzerinde duramayan kadınlardır. • 4) Kadınların kariyer planları ise başlarına gelen kötü olaylar sonrasında ortaya çıkmaktadır. Bu durum hiçbir kadına kariyer hedefi biçilmediğini göstermektedir. Yetişkin, iyi eğitimli, hedefi kariyer yapmak olan hiçbir kadın yoktur. • 5) Birer popüler kültür ürünü olan yerli diziler standartlaştırma aracı olarak melodramı kullanmaktadır. Bu nedenle de tüm dizilerde şiddet vurgusu göze çarpmaktadır. Kadınların hepsi şiddetin farklı boyutlarına maruz kalmaktadır. Böylece şiddet popüler kültür ürünlerince meşrulaştırılmaktadır.
6) Kadın karakterler tarafından her iki cinse de psikolojik şiddet uygulandığı görülmekteyken, erkek karakterler daha çok fiziksel şiddete başvurmaktadır. Her halükarda kadın karakterler hem erkekler hem de diğer kadınlar tarafından daha çok şiddete maruz kalmaktadır. • 7)Kadın karakterlerin iyi ve kötü olarak kesin ayrımı özellikle cinsellik teması üzerinden ortaya konulmaktadır. Cinselliği ile ön planda olan kadın karakterler daha çok ‘kötü kadın’ olarak temsil edilirken, ‘iyi kadın’ın cinselliği aseksüelliğe varan bir boyuttadır.
8)Temsil edilen kadınlar incelendiğinde; 2000’li yıllarda kadınlar için cinsellik hala bir tabudur. Toplumun cinselliğe muhafazakar bakışı, kadının cinselliğe bakışı olarak verilmektedir. Bu temsil nedeniyle kadın aslında cinselliği tercih etmediği gibi bir vurgu yapılmaktadır. • 9)Erkek karakter ise cinselliğini istediği zaman, istediği boyutta yaşayabilmektedir, onu sınırlandıran bir toplumsal baskı yoktur. Bu noktada ‘aldatma’ kavramı da erkek üzerinden meşrulaştırılır. Cinsellik erkek için bir ihtiyaçtır, kadın için ise sadece doğurganlık üzerinden verilmektedir.
10) İncelenen 6 dizinin de kurgusu Türkiye’nin farklı bölgeleri üzerinden gerçekleştirilmektedir. Ancak buna rağmen dizilerde yöresel şivelere, farklı etnik kimliklere rastlanmamaktadır. Standart bir Türk-Müslüman kimliği üzerinden karakterler şekillenmektedir. • 11) Senaryo örgüsünde yer alan ölüm, hastalık v.b gibi olaylar dizilerde “arkası yarın” vurgusu için kullanılmaktadır ve daha çok yan karakterler üzerinden verilmektedir. Özellikle başrol kadın karakterin başına ne gelirse gelsin, ‘ailesi’ ya da ‘erkek karakterler’ tarafından sahiplenildiği müddetçe mutlu sona ulaşır.
Toplumun her kesimini temsil etmek bu diziler için ütopyadır. Sunulan seyirlik hayatlar, farklı yerlerde farklı olay örgülerinde geçse de sonuç aynıdır. • Sonuç olarak, Türkiye’de yerli diziler toplumun her kesimine hitap edecek şekilde kurgulanmaktadır ve bu noktada toplumsal yaşamın bir aynası iddiası taşımaktadır. George Gerbner “Casting in American Scene” adlı makalesinde Amerikan toplumunun dizilerdeki temsilini incelemiştir. Aynı makaleden yola çıkarak incelenen Kadın İsimli dizilerde de aynı ortak sonuçlara rastlanmıştır.
Kaynakça • Berktay, Fatmagül. TarihinCinsiyeti.İstanbul: Metis Yayınları;2003 • Erdoğan İ. & Alemdar, K. Popüler Kültür ve İletişim. Ankara: ERK; 2005 • Frentz, Suzanne. Staying Tuned: Contemporary Soap Opera Criticism http://www.questia.com/library/book/staying-tuned-contemporary-soap-opera-criticism-by-suzanne-frentz.jsp • Geraghty, Christine. KadınlarvePembeDizi.İstanbul:Afa Yayınları;1996 • Gerbner, George. Casting in American Scene.http://www.media-awareness.ca/english/resources/research_documents/reports/diversity/upload/Casting-the-American-Scene-Report-pdf.pdf
Kabadayı, Lale. “Türkiye’de Televizyon Dizileri ve Sinema Filmlerinde Estetik Anlayışın Yapılanması”. Televizyon Ve… Ed: Bülent Küçükerdoğan.Ankara: Ütopya Yayınevi;2009 • Kaplan,Gülcan. YeşilçamMelodramlarıveKadın. http://bianet.org/kadin/kultur/21103-yesilcam-melodramlari-ve-kadin • Taşkıran, Nurdan Ö. Aliye & Zihinlerin Yeni Kadın İmgesi. İstanbul:Beta Yayınları;2007 • Ünlü,S.- Bayram,N.-Uluyağcı,C.- Bayçu,S. Kadına Yönelik Şiddet: TV Dizilerinde Kadına Yönelik Şiddet Üzerine Bir Araştırmahttp://uvt.ulakbim.gov.tr/uvt/index.php?cwid=3&vtadi=TPRJ,TTAR,TTIP,TMUH,TSOS&c=google&s_f=_5&detailed=1&keyword=99045