1 / 68

Çağdaş Türkiye Yolunda Adımlar

Çağdaş Türkiye Yolunda Adımlar. Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) - Saltanatın kaldırılma nedenleri:

guido
Download Presentation

Çağdaş Türkiye Yolunda Adımlar

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Çağdaş Türkiye Yolunda Adımlar

  2. Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) - Saltanatın kaldırılma nedenleri: Lozan görüşmelerine çağrılarak ikilik yaratmayı önleme, Kurtuluş Savaşında padişahın olumsuz tutumu ve M. Kemal’in yeni kurulan devlette saltanat yerine Cumhuriyeti istemesidir.- Lozan’a İstanbul hükümeti de çağrılınca M. Kemal Lozan Antlaşması öncesi saltanatla halifeliği ayırarak saltanatı kaldırdı. Son padişah Vahdettin ülkeyi terk edince halife olarak Osmanlı soyundan gelen Abdülmecit Efendi halife oldu.

  3. Sonuçları:1- 623 yıllık Osmanlı Devleti resmen sona erdi. 2-Padişah Vahdetti kaçarak İngilizlere sığındı.3- İtilaf Devletlerinin ikilik çıkarma oyunları sona erdi. 4- Cumhuriyetin ilanı için zemin hazırladı.5- Laikliğe geçişin ilk adımıdır.

  4. Lozan Barış Antlaşması(24 Temmuz 1923):- Mudanya Ateşkes Antlaşmasından sonra barış esaslarını görüşmek üzere Lozan Konferansı toplandı (20 Kasım 1922). Konferansa İstanbul Hükümeti de çağrılınca M. Kemal ikiliği önlemek ve Lozan’a tek katılmak için Saltanatı Lozan Antlaşması öncesi kaldırdı.- Konferansa Türkiye, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya katıldı. Boğazlarla ilgili konular görüşülürken, Sovyet Rusya ve Bulgaristan da hazır bulundular. Konferansta Türk devletini İsmet Paşa başkanlığında bir heyet temsil etti.

  5. Konferans üç önemli konuyu çözecekti.1. Türk - Yunan barışının esaslarını belirle­mek.2. Osmanlı Devletinin yerine, yeni Türk Devletini ve onun haklarını tanımak.3. Osmanlı Devletinin yabancılara vermiş ol­duğu kapitülâsyonları kaldırmak.- Konferans görüşmeleri çok çetin geçti.- Borçlar meselesi,- Kapitülâsyonlar,- İstanbul'un itilâf Devletlerince boşaltılması,- Irak sınırımızın belirlenmesi, konularında an­laşmaya varılamadı. Konferans 4 Şubat 1923’te dağıldı.Tekrar toplandığında Lozan Antlaşması imza­landı (24 Temmuz 1923).

  6. Buna göre:1. Trakya'da Yunanistan ile olan sınır, Mudanya Ateşkes Antlaşmasında belirlen­diği gibi kaldı.2. Bozcaada ve Gökçeada Türkiye'ye verildi. Midilli, Sakız, Sisam Yunanlılara bırakıldı ve askersiz hale getirildi.3. Türkiye'deki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler değiştirilecekler. Fakat "Batı Trakya Türkleri ile İstanbul Rumları bu değişimden ayrı tutulacak." 1930 da çözümlendi.4. Yunanistan harp tazminatı olarak Karaağaç'ı Türkiye'ye verdi.5. Kapitülâsyonlar kaldırıldı. (Ekonomik bağımsızlık sağlanmış oldu.)6. Barış zamanında askerî nitelik taşımayan gemiler ve uçaklar boğazlardan serbestçe geçebilecekti. Savaş anında, Türkiye sa­vaşta yer alırsa boğazlar üzerinde istediği gibi davranacaktı. Boğazların her iki yakası askerden arındırılacaktı. Boğazlardan geçişleri, başkanlığını Türkiye'nin yapa­cağı, uluslararası bir "Boğazlar Komisyo­nu" düzenleyecekti.

  7. 7. Suriye sınırı Ankara Antlaşmasıyla belirle­nen şekliyle kaldı.8. Doğu sınırımız Moskova ve Kars antlaş­malarıyla belirlenen şekliyle kaldı.9. Bulgaristan'la sınırımız, Balkan Savaşları sonunda imzalanan İstanbul Antlaşmasıy­la belirlenen şekliyle kaldı. Meriç Nehri sınır oldu.10. Düyun-u Umumiye idaresi sona erdi. Osmanlı borçları Türkiye ve Osmanlı egemenliğindeki uluslar arasında paylaşılarak ödenecekti.11-Yabancı okulların, Türkiye’nin koyacağı kurallar çerçevesinde faaliyete devam etmesi kararlaştırıldı.12- Ortodoks Patrikhanesi , İstanbul’da kalacak ancak siyasi faaliyette bulunmayacak.

  8. Lozan’da Çözümlenemeyen (Yarım Kalan) Konular:1- Boğazlar sorunu ( Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile çözülecek)2- Musul Sorunu (İngiltere ile sonra görüşmek üzere bırakıldı. Ancak alınamadı)3- Hatay Sorunu ( Fransızlarla 1939’da imzalanan Ankara Antlaşması ile Türkiye’ye bağlandı.)Önemi:Yeni Türk Devleti'ni bütün devletler tanımış oldular. Siyasî bağımsızlık yanında ekonomik ba­ğımsızlık elde edildi. M. Kemal ülkeyi kalkındırmak ve geliştirmek için İnkılaplar dönemini başlatmasını sağladı.

  9. Milli Sınırlardan Milli Ekonomiye: 1. İzmir (Türkiye) İktisat Kongresi (17 Şubat 1923)Ülke ekonomisinin durumu Kurtuluş savaşında iyice bo­zulmuştu. Elde edilen askeri ve siyasi başarının bir ben­zeri ekonomik alanda da sağlanması şarttı.Ekonomiyi güçlendirmek ve milli ekonominin kurulmasıy­la ilgili esasları belirlemek amacıyla 17 Şubat 1923'de İz­mir iktisat kongresi toplandı bu kongreye çiftçi Tüccar, sanayici ve işçi kesimlerinden temsilciler katıldı. Burada Misak-ı iktisadi (ekonomik ant) kabul edildi

  10. Kongrede alınan kararlar: 1- Sanayinin her alanda geliştirilmesi2- Yabancı tekelden kaçınılması3- Çiftçilere kredi sağlanması4- Milli sanayi kurulması ve ihracatın teşvik edilmesi5- Bu kongrede devletçilik ilkesi benimsenmiştir.

  11. Başkent Ankara:M.Kemal Sivas kongresinden sonra (27 Aralık 1919) temsil heyeti ile Ankara’ya gelmişti. Savaşı buradan yönetti, meclisi burada açtı.Ankara başkent gibi konumdaydı. M.Kemal Ankara’nın resmi olarak başkent olmasını istedi. 13 ekim 1923 tarihinde tek maddelik kanun teklifi ile “Türkiye Devleti’nin başkenti Ankara’dır.” İfadesi anayasamızda yerini aldı.

  12. Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923):1923 Ekim ayının sonlarına doğru Fethi (Okyar) beyin başkanlığındaki hükümet istifa etti. Yeni hükümet kurma işi bunalıma dönüştü. Meclis Hükümeti sistemi seçimlerde sorun yaratıyordu. M. Kemal bu sorunu ortadan kaldırmak için Cumhuriyetin ilan edilmesini istiyordu.Gelişmeleri yakından takip eden Mustafa Kemal yakın arkadaşlarını Çankaya köşküne davet etti. 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarının da görüşlerini aldıktan sonra "yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz" dedi. O gece Mustafa Kemal ile İsmet Paşa hazırladıkları kanun tasarısını ertesi günü meclise sundular. Aynı gün meclis, cumhuriyetin ilanını resmen kabul etti ve ilk cumhurbaşkanı da oy birliğiyle Mustafa Kemal seçildi.

  13. Sonuçları:Cumhuriyetin ilanıyla yeni Türk devletinin adı belli oldu (konuldu) ve rejim konusundaki tartışmalar da sona erdi.-“Meclis hükümeti” yerine “kabine sistemine” geçildi, (buna göre cumhurbaşkanı, başbakanı atayacak, başbakan da bakanları seçerek cumhurbaşkanının onayına sunacak)- Türkiye Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ilk başbakanı İsmet İnönü, ilk meclis başkanı da Fethi Okyar oldu.- Devlet başkanlığı sorunu çözüldü. Çünkü devletin yegane başkanı, cumhurbaşkanı Mustafa Kemal oldu.

  14. Çağdaş Devlete Doğru: - Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924):1 Kasım 1922'de saltanat ve halifelik birbirinden ayrılarak saltanat kaldırıldı ve halifeliğin yetkileri dinî konularla sınırlandırıldı. Vahdettin'in ülkeyi terk etmesinden sonra, Osmanlı sülâlesinden Abdülmecit Efendi, TBMM tarafından halife seçildi. Kendisine sadece Müslümanların halifesi unvanını kullanması bildirildi. Halife olan Abdülmecit Efendi'nin, zamanla hükümetin talimatlarının dışına çıktığı görüldü. Kendisini devlet başkanı gibi görmeye başladı.

  15. Bu durum ise yeni rejim için bir huzursuzluk kaynağı oluyordu. Buna karşı derhal tedbir alınması gerekiyordu. Ayrıca Türkiye'de gerçekleştirilmesi düşünülen inkılâpların yapılabilmesi için halifeliğin kaldırılması zorunlu idi.- Bu sebeplerden dolayı 3 Mart 1924'te TBMM'de kabul edilen bir kanunla halifelik kaldırıldı.- Şeriye ve Evkaf Vekaleti (Şeriat İşleri ve Vakıflar başkanlığı) kaldırılarak yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruldu.

  16. Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu ve Medreselerin Kaldırılması (3 Mart 1924): - Osmanlılarda en önemli eğitim kurumları medreselerdi. Osmanlı devletinin yenileme ve çöküş dönemlerinde di­ğer kurumlar gibi medreseler de bozulmuştu. Tanzi­mat'tan itibaren batı tarzında eğitim veren okullar açılmış­tı. Aynı zamanda azınlık ve yabancı ülkelerin okulları da bulunmaktaydı.- Çağdaş ve modern bir Türkiye için eğitimin çağdaş ve la­ikleşmesi gerekiyordu. Bu amaçla eğitim alanında inkı­laplar yapıldı. Bunun ilk öncülüğünde Tevhit-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Ka­nunu aldı (3 Mat 1924).Tevhit-i Tedrisat Kanunun kabul edilmesiyle medreseler kapatıldı. Bütün okullar milli eğitim bakanlığına bağlandı. Eğitim sistemi de millileşti. Laik eğitim benimsendi.

  17. Milli eğitimin Esasları: 1- Eğitim öğretim işleri Milli Eğitim Bakanlığınca yürütülür. 2- Eğitim sistemi laiktir, milli kültür birliğini sağlamayı amaçlar. 3- Karma eğitim esastır. 4- Herkes ayrım yapılmaksızın eğitim hakkından yararlanır. 5 – İlköğretim parasız ve zorunludur. 6- Eğitimle etkin, faydalı ve verimli vatandaşlar yetiştirmeyi hedefler. 7- Öğretim programları çevre koşullarına çağın gerekliliğine uygundur. 8-eğitim programları milli birlik ve dayanışmayı güçlendirecek ve bilimsel çalışmalara yeniliklere uygundur.

  18. Çok Partili Demokratik Hayat:Demokrasilerin düzgün işleyebilmesi için birden fazla partiye gerek vardır. M. Kemal bu nedenle çoklu parti için çalışmaların başlanmasını istiyordu.- M. Kemal’in isteği ile çok partili rejim denemeleri için kurulacak partiler ülke rejimini tehdit edince çok partili rejim denemelerine bir süre ara verilecek. 1946’da Demokrat Parti kurulması ile çok partili hayat başlayacak. 1950’ya kadar Cumhuriyet Halk Fırkası iktidarda kaldı.

  19. a) Cumhuriyet Halk Fırkası (9 Eylül 1923) Mustafa Kemal meclis çatısı altında bütün grupları birleş­tirmeyi denedi. Bunu başaramayınca kendisi gibi düşü­nen arkadaşlarıyla birlikte "Anadolu ve Rumeli Müdafaa­yı hukuk" grubunu kurdu. Bu grup daha sonra Atatürk'ün emriyle Halk fırkası adını aldı. (9 Eylül 1923). Cumhuriyetin ilanından sonra ise ismi değiştirilerek Cum­huriyet Halk partisi oldu. Böylece cumhuriyet tarihinin ilk siyasi partisi kurulmuş oldu.

  20. b) Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası - Bu parti, kurtuluş savaşında Atatürk'le aynı saflarda bulunmuş olan bir grup sivil ve asker tarafından kuruldu. Bu kişiler Kazım Karabekir (partinin başkanı) Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Adnan Adıvar'dı- Atatürk yeni kurulan partiyi olumlu karşıladı. Çünkü demokrasilerde çok parti olmalıydı. Aynı zamanda hükümetin denetlenmesi için de muhalefet partilerinin bulunması gerekliydi.

  21. -** Parti ilk muhalefet partisidir. Devletçilik ilkesi yerine liberalizmi (serbest ekonomi) benimsiyordu.- Terakkiperver Cumhuriyet fırkası demokratik hayatı be­nimsemekle beraber dini inanışlara saygılıyız görüşüne de ağırlık veriyordu. Kısa zamanda amacından sapan parti aynı zamanda inkılapları benimsemeyen kişilerin sı­ğınabileceği bir yer durumuna geldi. Doğuda çıkan Şeyh Sait ayaklanmasında, partinin bazı yöneticilerinin de rolü olduğu gerekçesiyle, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı. (5 Haziran 1295)

  22. c) Serbest Cumhuriyet Fırkası (12 Ağustos 1930): 1929 yılında, Dünyada büyük bir eko­nomik kriz yaşandı. Ülkemiz de bundan etkilendi. Hükü­metin ekonomik programı bazı milletvekilleri tarafından eleştirildi. Mustafa Kemal “yeni bir parti kurulursa hükümet daha iyi denetlenebilir” diyordu. Bu amaçla yakın arkadaşı Fethi Okyar'a yeni bir parti kurmasını istedi. Böylece Türki­ye'nin üçüncü partisi olan Serbest Cumhuriyet Fırkası Fethi Okyar'ın başkanlığında kuruldu. (12 Ağustos 1930)- Demokrasinin gereği olarak kurulan bu parti kısa sürede laikliğe karşı olanların toplandığı bir parti haline geldi.- Fethi Bey, partinin devlet için tehlikeli olmaya başlaması üzerine partiyi kapatmak zorunda kaldı. (17 Kasım 1930)

  23. Çağdaş uygarlığa Doğru Adımlar: 1. Kılık Kıyafet Kanunu (Şapka Kanunu) 25 Kasım 1925:- Kılık kıyafet insanların hayat tarzlarını ve kültürlerini yan­sıtır. Osmanlı devletinde giyim kuşam her milletin kendi örfüne göre düzenlenirdi. II. Mahmut devlet adamları ve askerler arasında kıyafet birliği sağlamaya çalıştı.Atatürk kılık kıyafette de çağdaş olunmasını istiyordu. Ata­türk Kastamonu'ya yaptığı gezide şapkayı tanıttı. 25 Ka­sım 1925'te de şapka kanunu çıkarıldı.

  24. - 1934 yılında çıkarılan başka kanunla da din adamlarının, ibadet yerlerinin dışında dini kıyafetle gezmesi yasaklan­dı.-Kadınlarla ilgili herhangi zorlama ve kanun çıkarılmadan, Zamanla modern kıyafeti benimsediler.Not: Sadece en büyük din görevlileri kıyafeti ile dolaşabilecekti. (Diyanet İşleri Başkanı, Rum Patriği gibi)

  25. 2. Takvim saat ve ölçülerde değişiklikTürklerin kullandığı Hicri takvim ve ölçüler uluslar arası ilişkilerde sorun yaratıyordu. Bu nedenlerle:- Miladi Takvim kabul edildi. (26 Aralık 1925)- Uluslararası saat sistemi kabul edildi.- 1931'de çıkarılan bir kanunla arşın yerine metre, okka yerine kilogram ve litre kabul edildi.Bu yeniliklerle iç piyasada alışveriş canlanırken, milletle­rarası ticarette büyük kolaylık sağlandı.

  26. 3. Tekke ve Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (30 Kasım 1925):- Tekke; tarikatların toplantı, tören, eğitim yeridir. Zaviye ise tekkenin daha küçüğüdür.Tekke ve zaviyeler Osmanlı devletinde tarikatların faali­yet yaptığı yerlerdi. Osmanlı devletinin son zamanlarında Tekke ve zaviyeler esas görevlerinden uzaklaştılar. Hal­kın din duygularının istismar edildiği yerler haline geldi. Laik bir devlet olan Türkiye Cumhuriyetinde böyle kuru­luşların yeri olamazdı. 30 Kasım 1925'te çıkarılan bir ka­nunla Tekke ve Zaviyeler kapatıldı. Şeyh, derviş gibi un­vanlar da yasaklandı.

  27. HUKUK VE AİLE:Hukuk vatandaşların devletle ve birbirileriyle olan ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünüdür.

  28. 1- 1921 Anayasasının Kabulü (Teşkilat-I Esasiye) 20 Ocak 1921:- Yeni Türk devletinin ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye 20 Ocak 1921 tarihinde TBMM’de kabul edilmiştir. Bu anayasa kısa ve öz olarak hazırlanmıştır. Çünkü bu dönemde Kurtuluş Savaşı devam ediyordu. Bu anayasa daha çok TBMM’nin Anadolu’daki etkinliğini sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.- 1921 Anayasası’nda “Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.” Maddesi ile ilk defa millet devlet yönetiminde yasal olarak söz ve karar sahibi olmuştur.

  29. -1921 Anayasası’na göre Güçler Birliği ilkesi kabul edilmiştir.Buna göre kanun yapma, yürütme yetkisi ve yargı milletin tek temsilcisi olan TBMM’ye verilmiştir. Bu madde Kurtuluş Savaşı yıllarında daha çabuk karar alabilmek için uygulanmıştır.-1921 Anayasasında devletin şekliyle ilgili bir hüküm yoktur. Millî egemenlik anlayışının doğal sonucu olan cumhuriyet adının konması sonraya bırakılmıştır.- 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilân edilince 1921 Anayasası’na “Türkiye devleti bir Cumhuriyettir” maddesi eklenmiştir.

  30. 2- 1924 Anayasası:Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra hazırlanmıştır. 1924 Anayasası’nda ulusal hakimiyet, TBMM’nin üstünlüğü, tek meclis ve “Güçler ayrılığı ilkesi” , Cumhurbaşkanı’nın TBMM’den ve 4 yıl için seçilebileceği, üst üste aynı kişinin Cumhurbaşkanı seçilebileceği, yargı hakkının bağımsız mahkemelerde olduğu, Cumhuriyet rejiminin değişmezliği ve Danıştay’ın kurulması gibi maddeler vardı. 1924 Anayasası’nda da 1960 yılına kadar düzenlemeler olmuştur.

  31. 3-Türk Medeni Kanununun Kabulü (17 Şubat 1926):Evlenme, boşanma, miras ve aile hukuku ile ilgili kanunlar medeni hukuk kapsamındadır.Avrupa devletlerinde modern hukuk kuralları uygulanırken Osmanlı Devleti’nde Tanzimat döneminde dini kurallara dayalı “MECELLE” adı verilen kanun hazırlanmıştı. Mecelle ihtiyaçlara cevap veremediği için 1926 yılında Türk milletinin örf ve hukukuna en yakın olan ve Avrupa’daki en yeni medeni kanun olan İsviçre Medeni Kanunundan alınarak hazırlandı

  32. Medeni Kanun’un Getirdiği Yenilikler1.Aile hukukunda kadın-erkek eşitliği sağlandı.2.Resmi nikah ve tek kadınla evlilik esası kabul edildi.3.Kadına da boşanma hakkı verildi.4.Mirasta kadın erkek eşitliği sağlandı.5.Mahkemelerdeki şahitlikte kadın erkek eşitliği getirildi.6.Kadınlara istediği mesleğe girebilme hakkı tanındı.7.Boşanma durumunda çocukların hakları güvence altına alındı.

  33. Hukuk alanında diğer yenilikler: - Türk Ceza Kanunu : İtalya’dan alınıp hazırlanmıştır.- Borçlar Kanunu: İsviçre’den alındı.- Türk Ticaret Kanunu: Almanya’dan alındı.- İcra ve İflas Kanunu

  34. REJİM KARŞITI İSYAN: Şeyh Sait isyanı (1925):Nedenleri:TerakkiperverCumhuri yet Fırkasının’da Cumhuriyete karşı olanların halkı dini duyguları ön plana çıkararak kışkırması. 2- Lozan’da çözümlenemeyen Musul sorununu İngilizler çözmek için Anadolu’da isyan çıkartmak istemesi3- Tutucu kesimin saltanat ve hilafeti geri istemesi.

  35. - 13 Şubat 1925'te Ergani'nin Piran köyünde başlayan isyan kısa zamanda bölgeye yayıldı. İngilizler isyancılara silah ve cephane yardımında bulundu. Hükümet derhal gerekli önlemleri aldı. ilk önce Doğu ve Güneydoğuda seferberlik ilan etti. Daha sonra da isyan­cılar kısa zamanda yakalanarak gerekli cezaya çarptırıldılar.

  36. Şeyh Sait isyanının Sonuçları - İsyanı bastırmak için Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı. İstiklal Mahkemeleri tekrar açıldı.- Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı.- Çok partili hayata geçiş için erken olduğu anlaşıldı.- İngilizler bu isyan sırasında Musul sorununu kendi çı­karları doğrultusunda çözümlediler- ***Şeyh Sait ayaklanması cumhuriyete karşı yapıl­mış ilk isyandır.

  37. Kabotaj Bayramı: Ülkemizde Cumhuriyetten önce ticaretin çoğunluğu gayrimüslimler tarafından yürütülüyordu. Deniz taşımacılığının çoğu da gayrimüslimlerde idi. 1 Temmuz 1926’da Kabotaj Kanunu çıkarılarak Türk kıyılarında deniz taşımacılığı, limanlar arasında gemi işletmeciliği ve taşımacılığı Türk vatandaşlarına ve Türk gemilerine verildi.

  38. Mustafa Kemal'e Suikast Girişimi (14 Haziran 1926)Şeyh Sait ayaklanmasının bastırılması ve Terakkiperver Cumhuriyet fırkasının kapatılmasından sonra cumhuriyete karşı olanlar Mustafa Kemal'e bir suikast düzenle­meye karar verdiler. Suikast planını Mustafa Kemal Pa­şanın İzmir'e geleceği gün gerçekleştireceklerdi.

  39. -Bu plan Mustafa Kemal'in İzmir'e yapacağı gezinin bir gün gecikmesi üzerine suikastçıları kaçıracak kayıkçının itirafı ile ortaya çıktı. Suikastçılar silahla­rıyla birlikte yakalandılar ve istiklal mahkemesinde gerek­li cezaya çarptırıldılar.-Mustafa Kemal suikast girişimi sonrasında: “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacak, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” demiştir.

  40. Bir Devrin Analizi: NUTUKMustafa Kemal 15 ekim 1927’de Mecliste 6 gün süren konuşması olan sonradan “Nutuk yada Söylev” adıyla tarihimizde yerini aldı.M. kemal Nutuk’a “1919 senesi mayısın 19’uncu günü Samsun’a çıktım” sözleriyle başlar; Türk gençliğe seslenişle bitirmiştir.- M. Kemal Nutukla ülkeyi nasıl kurduklarını ve hedeflerini anlatmıştır.- Nutuk’u üç aşamaya ayırmıştır:1- Birinci aşama: 19 Mayıs 1919’dan 23 Nisan 1920 TBMM’nin açılışına kadar kısımı,2- İkinci aşama: 23 Nisan 1920’den 29 Ekim 1923 Cumhuriyetin ilanı dönemini3- Üçüncü aşama: 29 ekim 1923’ten 1927 tarihlerini kapsayan Cumhuriyet dönemini anlatmıştır.

  41. Harf İnkılabı’ndan Millet Mektepleri’ne: Yeni harflerin kabulü (1 Kasım 1928):- Türkler islam'ı kabul edince eski alfabelerini bırakıp Arap harflerini kullanmaya başladılar. Arapça okuması ve yazması zor bir dildi. Türk insanına uymuyordu.- Eski Osmanlıcanın okumadaki güçlükleri, okur yazar ora­nını düşürmüştü. Mustafa Kemal okuma yazmanın yay­gınlaştırılması ve çağdaşlaşma için Latin alfabesinin kul­lanılmasını istiyordu. Bu nedenle 1 Kasım 1928'de Latin alfabesi kabul edildi.

  42. Yeni Türk alfabesini tanıtmak ve okuma yazmayı yaygınlaştırmak amacıyla millet mektepleri açıldı. M. Kemal baş öğretmen seçildi.- Mustafa Kemal okur yazar oranını arttırmak ülkeyi cehaletten kurtarmak için 7’den 70’e herkese okuma öğretmek için Mahalle Mekteplerini kurdurmuş. Buralarda halkın okuma yazma öğrenmesi için çalışmalar yaptırmıştır.

  43. Mili Kültürümüz Aydınlanıyor: Türk Tarih Kurumunun (TTK) açılması (12 Nisan 1931):Osmanlı devletinde sadece Selçuklu ve Osmanlı tarihiy­le birlikte İslam tarihi okutuluyordu. (Tarih anlayışı ümmetçi)Mustafa Kemal, Türklerin İslamiyet'ten önce de büyük devletler kurduğunu belirterek Milliyetçilik esasına dayalı Türk Tarih kurumunu kurdu. Amacı Türk tarihini gençlere öğreterek sevdirmek ve Türklerin kökenin araştırılması idi.

More Related