730 likes | 1.05k Views
TEMEL İLK YARDIM SEVİM KOYUTÜRK. TANIMI:
E N D
TEMEL İLK YARDIM SEVİM KOYUTÜRK
TANIMI: Bir kaza veya hastalık gibi acil durumla karşılaşıldığında, zaman kaybedilmeden hastaya uygulanması gereken ve sağlık görevlileri hastaya ulaşana veya hasta bir tıbbi tedavi merkezine ulaştırılıncaya kadar hastanın hayatta kalmasını sağlayan girişimlerin hepsine ilk yardım denir. Yaşam kurtarmaya yönelik bu girişimler doğru şekilde uygulandığı zaman hasta üzerinde gerçekten olumlu sonuçlar verir. Ancak bilinçsiz ve bilgisiz bir şekilde yapılan ilk yardım girişimleri aynı oranda olumsuz sonuç verecek, bu nedenle de hastanın durumu daha da kötüleşebilecektir. Ancak unutulmamalıdır ki; ilk yardımı uygulayan ilk yardımcının görevi hasta veya yaralıyı tedavi etmek değil, gerekli acil müdahaleyi yaparak en seri şekilde bir sağlık merkezine ulaştırmaktır. Acil tedavi, acil tedavi ünitelerinde hasta/yaralılara doktor ve sağlık personeli tarafından gerekli donanımlar kullanılarak yapılan müdahalelerdir. İLK YARDIMIN ÖNEMİ: İlk yardımın tüm yetişkin insanlar tarafından bilinmesi ve uygun biçimde uygulanabilmesi için önce kişilerin ilk yardımın önemini kavramış olmaları gerekir.
Bireyler genellikle ilk yardım yapılması gereken bir durumla karşılaşılmayacağı veya karşılaşılsa bile bunu yapacak bir başkasının mutlaka bulunacağını düşünürler. Ancak böyle düşünenler, ilk yardıma gereksinim duyan ve müdahale edilmediği takdirde ölümle yüz yüze kalacak olan kişinin çok sevdiği birisi olabileceğini, ya da kendileri olabileceğini düşünmelidirler.Çok basit bir müdahale ile hayatını kurtarabileceğimiz bir kişinin, bilgisizlik veya ilgisizlik sonucu sakat kalması ya da daha kötüsü ölmesinin ne kadar üzücü bir durum olduğunu takdir edersiniz. Hele müdahale edilmesi gereken kişi siz iseniz ve etrafınızda birçok insan yapmaları gereken şeyi bilmiyorlar ya da yanlış müdahale ediyorlarsa, düşeceğiniz konumu ve hissedeceklerinizi düşündüğünüzde, ilk yardımın tüm toplum bireyleri tarafından öğrenilmesinin ne kadar gerekli olduğu bir kez daha anlaşılacaktır. Örneğin; evinizde bir akşam yemeği esnasında ailenizden birinin, anne veya babanız, ya da eşiniz veya çocuğunuz olabilir, çiğnediği lokmayı yutarken boğazına takılması sonucu nefessiz kaldığını düşünelim. Eğer o esnada solunum borusu tıkanmalarında yapılacak ilk yardım uygulamasını bilmiyorsanız, bu çok sevdiğiniz kişi solunum yetmezliği sonucu ölümle yüz yüze gelebilir ve uygun girişimler yapılmazsa ölebilir. Çok basit bir uygulamayı bilmemenizden dolayı çok sevdiğiniz bir kişiyi kaybetmek size ne kadar büyük bir acı verecektir.
Bir ilk yardım prensibinin ve uygulamasının tam olarak bilinmemesi de en az hiç bilinmemesi kadar büyük bir hatadır. Örneğin, sık sık haber programlarında izlediğimiz, trafik kazası geçirmiş bir kişinin, omurga kırığı olabileceğini düşünmeden bilinçsizce araçtan çıkarılmaya veya yerinden kımıldatılmaya çalışılmasını verebiliriz. Bu yanlış uygulama sonucu kazazedeye yardımcı olmak bir yana, geri dönüşü,mümkün olmayan sakatlıklara neden olunabilir ve hatta ölümüne bile neden olunabilir. İLK YARDIMCININ GÖREV VE SORUMLULUKLARI: İlk yardımcı, bir yaralanma veya kaza anında ve tıbbi müdahale merkezine taşınma sırasında hasta veya yaralının acısını dindirmede, yaralanmanın yaratacağı olumsuzlukları azaltmada ye hayatta kalmasını sağlamada büyük bir sorumluluğa sahiptir. İlk yardımcı, zor şartlar ve baskı altıdayken bile kendine olan güveni kaybetmemeli, duygularını kontrol etmesini bilmelidir. Kopmuş uzuvlar, parçalanmış organlar ve baş etmesi imkânsız gibi görünen durumlarda dahi soğukkanlılığını korumalıdır. Olay mahallinde yaralı ile uğraşırken diğer taraftan olayın etkisinde kalan kişilerin anormal ve abartılı davranışlarını anlayışla karşılayabilmen, hatta gerekiyorsa onları da kontrol edebilmelidir.
Durum ne kadar ciddi olursa olsun, ilk yardımcı, yetkili bir kişinin olay mahallinde veya tıbbi müdahale merkezinde sorumluluğu almasına kadar geçen süre içinde hastaya mümkün olan en iyi ilk yardım hizmetini vermekten • sorumludur. Bu sorumluluğu yerine getirmesi için; tüm bulgu ve belirtileri dikkatli biçimde incelemeli ve değerlendirmelidir. Bu inceleme ve değerlendirmenin ışığında doğru, hızlı ve etkili bir ilk yardım uygulamalı, ardından hastayı uygun bir tıbbi tedavi merkezine, en hızlı ve güvenilir bir vasıtayla tahliye etmelidir. • İLK YARDIMCIDA OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER; • İlk yardım temel konuları ve prensipleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmalıdır. • Zor şartlar ve baskı altıdayken bile kendine olan güveni kaybetmemeli, duygularını kontrol etmesini bitmelidir. • Ağır yaralanmalar ve ani oluşan ciddi hastalıklar gibi olaylarla karşılaşıldığında bile, ilk yardımcının ruhsal durumu ve iradesi her zaman çok güçlü olmalıdır. • Acıma ve şefkat duygusu normaldir, ancak bu duyguların mantığını kullanmasına engel olmasına izin vermemelidir.
İLKYARDIMIN ABC'Sİ; • "A" Airway ; Hava yolu açıklığının değerlendirilmesi • "B" Breathing ; Solunumun değerlendirilmesi • "C" Circulation ; Dolaşımın değerlendirilmesi • İNSAN ANATOMİSİ • İlk yardım konularını daha iyi anlayabilmek insan anatomisini ve fizyolojisini iyi bilmek gerekir. • Vücudun en küçük ve canlı yapı taşı hücre' dir. • Vücudun canlılık fonksiyonlarını yerine getirmek için genellikle aynı yapı ve görevleri yapan hücreler bir araya gelerek doku'ları oluştururlar. • Belirli bir görevi yapan dokuların bir araya gelmesiyle organ'lar meydana gelir. • Canlılık fonksiyonlarından herhangi birisini yapan, değişik organlardan meydana gelen sistematik yapıya da SİSTEM adı verilir. • İNSAN VÜCUDUNU OLUŞTURAN SİSTEMLER; • HAREKET SİSTEMİ • Hareket sistemi, kemik dokusu, eklemler ve kas dokusundan meydana gelir. İskelet kemiklerin meydana getirdiği çatı ve hareket sisteminin temelidir.
İskelet, vücudu ayakta tutar, hareket etmesini sağlar, sistemlerin çalışmasını kolaylaştırır ve vücuda şekil verir. • a. Kemik Dokusu: İskeletleri meydana getiren kemikler, bulundukları bölgelere göre gruplaşır. Vücudumuzda206 adet kemik vardır. Kemikler yapısal özellik ve bulundukları bölgeye göre şekillenmişlerdir. Bu yapı üç gruptaincelenir. • Uzun kemikler (kol, uyluk, bacak kemikleri) • Yassı kemikler (baş, kaburga, leğen kemikleri) • Kısa kemikler (el bileği, omurlar) • Yassı ve kısa kemiklerde yaşam boyu kırmızı kemik iliği vardır. Bu yapı kan yapımında önemli rol oynar. • b. Kas Dokusu: Kaslar hareket sisteminin aktif doküsudur. Eklemlere hareketi kaslar yaptırırlar. Kaslar hareketsisteminden başka iç organların ve damarların hareketini de yaptırırlar. • c. Eklemler: Hareket sisteminde kemikleri birbirleriyle eklem yüzeylerinden birleştiren ve iskelete hareketsağlayan anatomik yapılardır.
2. DOLAŞIM SİSTEMİ Kan dolaşımı kalp, atardamar, toplardamar ve kılcal damar ile doku hücreleri arasında ve tüm sistemlerde yaşam, boyu devam eder. a. Kalp: Dolaşım sisteminin merkezi kalptir. Kan dolaşımı ile akciğerden alınan oksijen, bağırsaktan emilenbesinler, hormonlar ve iyonlar doku hücrelerine taşınır. Hücrelerden alınan atık maddeler ve salgılar boşaltım sistemlerine taşınır. Kan dolaşımı duraklarsa canlılık faaliyetleri bozulur yada tamamen durursa dokular oksijensiz ve enerjisiz kalır. Metabolizma artıkları biyokimyasal dengeyi bozar. Sonuçta hücreler ölerek hayat sona erer. Kalp, kanı damarlara pompalayan ve toplardamarlardan kanı emen dört odacıklı, kendine özgü kaslardan yapılmıştır. Kalp her kasılmasında 70 cc kanı damarlara pompalar. Kalp dakikada 76-80 defa kasılır. Bu sayı kalbin etkilenmesine göre değişir. b. Kan: Kan, plazma ve alyuvarlar, akyuvarlar ve kan plâketleri gibi şekilli elemanlardan meydana gelen, öze akışkanlığı olan, kırmızı renkli, sıvı yapıda bir dokudur. Yetişkin bir insanda ortalama 5-7 litre kan bulunur. c. Damarlar: dolaşım sisteminin yollarıdır. Kalbin pompaladığı kan, atardamarlarla (arter) vücuda dağılır.Arterler dokularda kılcallaşarak toplardamarların başlangıcını yaparlar. Toplardamarlar (vena) kanı dokulardan kalbe getirir.
Dolaşım sisteminin yolları olan damarlar üç çeşitlidir. • Atardamar (Arter) • Toplardamar (Vena) • Kılcal damar (Kapiller) • Kan Basıncı • Kalp tarafından pompalanan kanın atardamar çeperine yaptığı basınca büyük tansiyon denir. Kalbin gevşemesi anında atardamarın kana yaptığı basınca da küçük tansiyon denir. • Nabız • Kalbin pompaladığı kanın damarlara yaptığı basıncın yüzeysel damarlarda hissedilmesidir. • Sağlıklı bir erişkinde normal nabız hızı 60-80, çocukta 80-100 atım/dk'dır. Nabız hızı, 15 saniye süresince nabız vurmalarını sayıp bulunan sayının dört ile çarpılması sonucu elde edilir. • 3. SOLUNUM SİSTEMİ • Solunum sistemi, kana oksijeni veren, kandan karbondioksiti alan ve dolaşım sistemiyle ortaklaşa görev yapan bir sistemdir. Gaz değişimini solunum sistemi, gaz taşımayı da dolaşım sistemi üstlenmiştir.
Nefes alma, soluk verme işlemine solunum denir. Solunum, solunum sistemi, iskelet, kaslar ve sinir sistemi yardımı ile yapılır. Solunum yeni doğanlarda dakikada 38-40, gençlerde 20-24 ve yetişkinlerde 12-20 defadır. Eforla veya patolojik durumlarda sayısı, kapasitesi ve solunum hacmi azalır veya çoğalır. Solunum Sistemi Organları a. Burun b. Yutak c. Gırtlak d. Soluk Borusu e. Akciğer Akciğerler, göğüs boşluğunda sağda 3 lop ve solda 2 lop olmak üzere 2 tanedir. Akciğerler plevra zarı ile örtülüdür. Plevra bir yandan akciğeri diğer yandan göğüs boşluğunun iç yüzeyini örter. İki örtü arasındaki boşluğa plevra boşluğu denir. Akciğerler arasında kalp, damarlar ve yemek borusu altında ise diyafram kası vardır. Solunum sistemi, merkezi sinir sistemindeki solunum merkezi uyarıları ile çalışır. Akciğerlerde karbondioksit gazının belli yoğunluğa ulaşması, solunum merkezini uyarır. Merkez ise diyafram ve solunum kaslarına sinirsel uyarılar gönderir. Bu uyarı sonucu diyafram ve solunum kasları kasılarak soluk alma işlemi yapılır, yani göğüs kafesi genişler
Gevşeme sonucu soluk verme işlemi yapılır, yani göğüs kafesi daralır. Otonom sinir sistemi ile solunum, isteğimiz dışında devam eder. 4.SİNDİRİM SİSTEMİ Vücut için gerekli olan besinlerin parçalanmasını, sindirilmesini, emilmesini ve emilmeyenlerin dışarı atılmasını sağlayan sistemdir. Sindirim sistemi bu görevini kendi organlarının fiziksel olayı ve enzimleriyle gerçekleştirir. Enzimler kimyasal olayların etkili maddeleridir. Kimyasal sindirim sonucu besinler moleküler yapıya kadar parçalanırlar. Sindirim Sistemi Organları Fiziksel ve kimyasal sindirim, sindirim sisteminin değişik organlarında kademeli olarak yapılır. Bağırsaktan emilir, emilmeyenler anüsten dışarı atılır. a. Ağız, b. Yemek borusu, c. Mide, d. İnce bağırsak, e. Kalın bağırsak f. Anüs
5. BOŞALTIM SİSTEMİ Organizma canlılığını devam ettirmek için hava, su, besin maddeleri ve diğer organik, inorganik maddeleri kullanır. Metabolizma sonucu enerji, artık maddeler ve su meydana gelir. Artık maddeler ve su meydana gelir. Artık maddeler, boşaltım sistemi organları, solunum sistemi, sindirim sistemi ve deri yoluyla dışarı atılır. Artık maddelerin boşaltım organlarıyla dışarı atılmasına boşaltım denir. Artıkları dışarı atan organlar bütününe de boşaltım sistemi denir. Üriner Sistem Organları Artıkların büyük bir bölümü, üriner sistem adı verilen ve merkezi böbrekler olan sistemle dışarı atılır. a. Böbrekler b. Üreterler c. İdrar Torbası (Mesane) d. İdrar Kanalı (Üretra) Su, madensel tuzlar, kandaki artık maddeler, idrar ile dışarı atılır. Üriner sistem bu maddeleri kandan süzer.
6. SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi organizmanın tüm fonksiyonlarını yönetir. Bu işlevi hareket ve duyu olarak iki bölümde yapar. Sinir sistemi, merkezden hücrelere ve hücrelerden merkeze iletişimi sağlayarak organizma faaliyetlerini düzenler, sistemler arasındaki koordinasyonlu çalışmayı sağlar, organizma ile çevre arasındaki ilişkiyi düzenler ve öğrenme, algılama, düşünme, tepkime gibi duyguları gerçekleştirir. Bu işlemler beyin-omurilik sinir sistemiyle ve otonom sistemiyle yapılır. Beyin-omurilik sinir sistemi duyu ve hareket işlevlerini yönetir. Genellikle istemli olarak çalışır. Otonom sinir sistemi iç organların ve sistemlerin çalışmasını yönetir. Genellikle istemsiz olarak çalışır/Beyin ve omurilik sinir sisteminin merkezidir. Merkezi Sinir Sistemi Organları a.Beyin b.Beyin Zarları c.Beyincik d.Köprü e.Soğan ilik f.Omurilik Omurilik, refleks ve otonom sinir sistemi hareketlerinin merkezi durumundadır. Vücuda dağılan ve vücuttan gelen sinirlerle beyin arasındaki yoldur.
7.BEŞ DUYULAR • Beş Duyu Organı • a. Deri • b. Gözler • c. Kulak • d. Burun • e. Dil • HASTANIN DEĞERLENDİRİLMESİ • İlk yardımcını en önemli görevi, önce yaşamı tehdit eden durumu saptayıp müdahale etmek, sonra hastanın diğer şikâyetleri ve bulguları için muayene edip değerlendirmektir. Bu çok önemlidir. Çünkü hastayı değerlendirmede yanılgı, yanlış müdahaleye, kalıcı bozukluklara belki de ölüme yol açar. • Hastayı değerlendirmenin amacı; • Hastalık yada yaralanmanın ciddiyetini değerlendirmek • İlkyardım önceliklerini belirlemek • Yapılacak ilkyardım yöntemini belirlemek • Güvenli bir müdahale sağlamak
İlk yardımcı hastayı değerlendirebilmek maksadıyla, aşağıdaki bulguları elde edebilmek için hastayı gözle incelemesi, dinlemesi ve hissetmesi gerekir. Bir hastanın değerlendirilmesinde elde edilecek bulgular şunlardır: 1. Dört Yaşamsal Bulgu ; a. Nabız b. Solunum c. Kan basıncı d. Vücut tası2. 6 Adet Diğer Bulgu ; a. Deri rengi b. Kapiller dolum c. Pupilla büyüklüğü ve ışık refleksi d. Şuur seviyesi e. Hareket yeteneği f. Ağrılı uyaranlara cevap İlk yardımcı gözlerini, kulaklarını, ellerini ve birkaç basit aleti kullanarak yukarıda anlatılan bulguları elde edip değerlendirerek hasta hakkında birçok bilgi edinebilir. Kritik hastaların değerlendirilmesinde dört yaşamsal bulgu (nabız, solunum, kan basıncı ve ısı) kullanılabilir. Diğer bulgular hastanın yaralanmasını veya hastalığının nedeni hakkında ip uçları verir ve sorunun ciddiyetini değerlendirmeye yardım eder.
Uygun tedaviye başlamak için diğer bulguların tam olarak değerlendirilmesi gerekir. Diğer bulguların her 10-15 dakikada bir değerlendirilmesi hastanın kötüye veya iyiye gittiği hakkında sağlık uzmanına bilgi verir. Gözlemlerin, yapıldığı saat ile birlikte kayıt edilmesi çok önemlidir. Hastanın takibinde bu kayıtlar tıbbi tedavi merkezindeki personele çok yararlı olur. • Hastayı değerlendirme sırası; • Solunum yolu açıklığının değerlendirilmesi • Solunumun değerlendirilmesi • Dolaşımın değerlendirilmesi • Olay yeri değerlendirmenin amaçları; • Olay yerinde tekrar kaza olma riskini ortadan kaldırmak • Olay yerindeki hasta/yaralı sayısını ve türlerini belirlemek
Olay yeri değerlendirmesi sonrası; • Olay yerinin emniyeti sağlanmalıdır • Meraklı kişiler olay yerinden uzâktiştîrılır • Ateş yakılması ve sigara içilmesi önlenmelidirI • Zehirlenmeler için önlem alınmalı, ortam havalandırılmalıdır • Işık ve çağrı araçları kullandırılmamalıdır • Yaralı gereksiz yere yerinden oynatılmamalıdır • Yaralının bilinci kapalı ise ağızdan hiçbir şey verilmemelidir • Yaralının endişeleri giderilmelidir • Paniğe kapılmaması için yarası gösterilmemelidir • Yaralı hakkında bilgiler kaydedilmelidir • Tıbbı yardım istenmelidir • Yardım gelinceye kadar olay yerinde kalınmalıdır • Tüm olaylarda ilk müdahale sırası; • Emniyetli yaklaşım • Hava yolunun kontrolü • Solunumun kontrolü • Dolaşımın kontrolü • Nörolojik kontrol • Baştan ayağa kontrol • Hayati belirtilerin tespiti ve tahliye
İlk yardımın temel prensipleri • Hava yolunu açma ve solunumu sağlama • Dolaşımı sağlama ve kanamayı durdurma • Şoka engel olma • Enfeksiyondan koruma • Hava yolunun açılması ve solunumun sağlanması; • Bütün canlılar yaşamak için oksijen almak zorundadır. Oksijenin hava ile beraber akciğere çekilmesi ve bu oksijenin akciğerden kana geçmesini sağlayan işlemin adı solunumdur. Devamlı oksijene ihtiyacı olan canlı hücrelerde kullanılmak üzere oksijen almış olan bu kan kalp tarafından vücuda pompalanır. Bazı hücrelerin oksijen yokluğuna dayanış süresi diğerlerinden daha azdır. Beyin hücreleri 4-6 dk. oksijensiz kalırlarsa ölürler. Beyin hücreleri, yenilenmediği için öldükleri zaman beyin arızaları, kalıcı felç veya ölüm olayları görülebilir. • Havadaki oksijenin akciğerlere girebilmesi için, havanın akciğerlere giriş ve çıkışını sağlayan üst solunum yolunun açık olması gerekir. Üst solunum yolunda görülen tıkanmalar çoğu kez aşağıdaki nedenlerden oluşur; • Hastanın dilinin geriye boğazına doğru düşmesi, • Yiyecekler, kopmuş kırılmış dişler gibi yabancı cisimler, • Baş ve yüz yaralanmalarına bağlı kan pıhtıları,
Üst solunum yolu tıkanması kısmi veya tam havayolu tıkanması şeklinde olabilir. Kısmi solunum yolu tıkanması; hastada az da olsa bir solunum işlevi vardır. Hasta kuvvetle öksürebiliyorlarsa, öksürükler arasında yapılan solunum hırıltılı, gürültülü de olsa bu kısıtlı solunum şekli bazen yeterli olabilir. Böyle durumlarda kurtarıcı herhangi bir girişimde bulunmamalı, tıkama yapan maddeyi hastanın öksürükle kendisinin çıkartması teşvik edilmelidir. Öksürük zayıf ve güçlükle oluyorsa veya öksürükler arası solunum hırıltılı-gürültülü veya tiz ise solunum yetersiz demektir. Ayrıca hasta veya yaralıda şok belirtileri (örneğin; derinin solukluğu, dudak çevresi ve tırnak yatağında morluk) varsa bunlar hasta veya yaralının dokularının yeterince oksijen alamadığının işaretleridir. Bu durumda kurtarıcının, hastada solunum yolunda tam tıkanma varmışçasına gerekli ilk yardımı uygulaması gerekir. Solunum yolu tıkanması: tam tıkanmada hava giriş-çıkışı yoktur. Hasta hiç konuşmaz, solunum yapamaz veya öksüremez. Boğulma hissi ile ellerini boynuna götürüp, gelişigüzel hareketler yapar, düzensiz aralıklarla sarsılabilir. Bilinç kaybı varsa, solunum hiç yoksa tam bir solunum yolu tıkanıklığı kararına varılır. Solunumun devam edip etmediğinden şüphe edilirse, hastanın burnuna kulağı yaklaştırarak solunum sesi veya sıcaklığının araştırılması veya buruna ayna yada gözlük camı yaklaştırıp buğulanıp buğulanmadığının kontrol edilmesi zorunludur.
Solunum yolunu açma yöntemleri: 1. Baş Çene Pozisyonu;Hastanın başucunda diz çökünüz. Bir elinizi hastanın alnına, diğer elinizin parmak uçlarını çenesinin altına koyunuz. Alnına bastırıp başı arkaya gererken çeneyi öne doğru kaldırarak solunum yolunu açınız. Çene altındaki yumuşak dokuya basmamak gerekir. Çünkü bu hareket solunum yolunu tıkayabilir. 2. Sırta Vurma Yöntemi; a. Hastanın biraz yan ve arkasına geçin, b. Bir kolla hastanın göğsünü kavrayın, c. Diğer elle hastanın sırtının ortasına (iki kürek kemiği arasına) hızla 4 kez vurunuz. d. Bu işlem başarılı olmuşsa (solunum yolu açılmışsa) yukarıdaki işlemi durdurup hastayı dikkatle izleyin. e. Bu işlem başarılı olmamışsa (solunum yolu açılmamışsa), karın veya göğüs sıkıştırma işlemine geçiniz. 3. Karnı Sıkıştırma Hareketi; a. Hastanın arkasında durun ve her iki kolla beline sarılın, b. Bir elinizi yumruk yapıp diğer elinizle tutup, yumruklu elin baş parmak tarafı hastanın karnında, bel ilekaburgalar arasına gelecek tarzda ellerini önde birbirine kenetle ve bastır.
c.Kısa aralıklarla dört kez hızla kollarını geriye ve yukarıya doğru bastır. d.Yukarıda belirtilen sırta vurma ve karnı sıkıştırma hareketine sıra ile hasta konuşuncaya ve normalsolunumu başlayıncaya veya tecrübeli bir kişi yardıma gelinceye kadar veyahut hasta bilinçsiz duruma gelip farklı biruygulama gerekinceye kadar devam edilir. 3. Yerde Karnı Sıkıştırma Hareketi; a.Hasta sırt üstü yatırılır. b.Yaralının dizlerinin üst seviyesinde ata biner gibi hasta bacaklar arasına alınır veya yanında durulur. Yandaduruluyorsa dizler hastanın kalçasına yakın olmalıdır. c.Hastanın kalçası veya bacaklarının üstünde durunuz. d.Avuç içi hastanın karnına bel ile kaburga kafesi arasına yerleştirilir. Diğer el bu elin üzerine konur. e.İlk yardım uygulayan kişinin omuzları hastanın karnının tam üzerinde olmalıdır. Dirsekler bükülmeden kollar düz olarak tutulmalıdır. f.Karın sıkıştırması aşağıya ve hastanın başına doğru 4 kez ve hızla tatbik edilmelidir.
4. Parmakla Temizleme a.Hasta sırtüstü yatar durumda iken başı yavaşça ilk yardım uygulayana doğru döndürülür. b.Başparmak ağızda, diğer parmaklar alt çenede olmak üzere dil ve alt çene tutularak ağız açılır yada parmakve başparmaklarını çaprazlayarak dişler arasına sokarak ağzı açınız. c. Diğer elin bir parmağı, ağız kenarından sokularak hızla ağız içindeki yabancı cisimler veya kusmuk çengelhareketleriyle süpürülerek dışarıya çıkarılır.Not : ağız temizliğini yaparken ağız içindekilerin daha derine, solunum yoluna itilmemesine, kaçırılmamasına dikkat edilmelidir.Solunumun Sağlanması YöntemleriSolunum yolu açıldıktan sonra hastada yeterli solunum yoksa yapay solunuma başlanmalıdır. Soğukkanlı olun, düşünün ve hızla hareket edin. Yapay solunuma ne kadar erken başlanırsa, hastanın solunumun düzeltilmesi, kurtarılması şansı o kadar fazladır. Hastanın solunum yapıp yapmadığından şüphe ediyorsanız, kıymetli saniyeleri boşa harcama, zaman geçirmeden yapay solunuma başlayın. Çünkü solunum yapan bir kişiye yapay solunum uygulaması zarar vermez. Hasta solunum yapıyorsa göğüs hareketlerini hissedebilir ve duyabilirsin.
Yapay solunum uygulamasının birçok yöntemi vardır. Ağızdan ağza suni solunum yöntemi tercih edilmesine karşın her zaman kullanılmaz. Hastanın yüzü ezilmişse veya yüz yaralanması varsa göğüs basıncı kol kaldırma metodu uygulanmalıdır. • Bütün yapay solunumlarda izlenecek yöntemler : • Hastanın şuurunun yerinde olup olmadığının sapta, • Solunum yolunu aç, • Solunumun olup olmadığını tespit etmek için ; • Kulağınızı, hastanın ağız ve burnuna yaklaştırın, göğsüne bakın. • Hastanın ve yaralının göğsünün iniş ve çıkışlarını, hareketlerini izleyin. • Solunum seslerini dinleyin. • Yüzünü yaklaştırarak hastanın solunumunu hisset. • Hastanın soluk alıp almadığını saptamak için 3-5 saniyelik bir süre geçmesini bekle.
Ağızdan ağza yapay solunum yöntemi: Bu yapay solunum yönteminde, ilk yardımı uygulayan kendi akciğer havasıyla hastanın akciğerine hava verir. Hastanın ağzına hava üflemekle bu yöntem uygulanabilir. Ağız-ağza canlandırma yöntemi aşağıda belirtilen sıra ile uygulanır. Hasta solunum yapmıyorsa başparmak ve işaret parmağı ile hastanın burnunu kapat, bu elinle aynı zamanda alnına bastır, başın geriye bükülmesini ve böylece solunum yolunun açık kalmasını sağla. Diğer elle alt çeneyi kavra, yukarı doğru çek ve ağzını aç. Derin bir nefes al ve ağzını hava kaçmayacak şekilde hastanın ağzına kapa. (hasta çocuk veya bebek ise ağzını burnunu beraberce ağzınla kapat, dudaklarını hava kaçırmayacak şekilde yerleştir) Hastanın ağzından kuvvetle ve hızla 4 kez hava vererek akciğerlerini şişir, gözünün ucuyla hasta ve yaralının göğsünün yükselip yükselmediğini izle (çocuklarda ve bebeklerde derin-kuvvetli akciğer havası yerine üfler tarzda az miktarda hava verin) göğüs yükseliyorsa hastanın akciğerlerine yeterince hava gidiyor demektir.
Göğüs yükselmiyorsa; • Hastanın kapatılan burnundan, ağzını kenarından hava kaçırmayacak şekilde, doğru bir yöntemle daha • fazla hava verin. • Hastanın ve yaralının başını yana çevir, hava yolunu parmaklarınla temizle. Bunu yapmak için hastanın ağzını aç, parmaklarını dilin üzerinden, boğaza doğru içeriye sok. Kusmuk, pıhtı veya yabancı cisimleri temizleyecek şekilde boğazın arkasından itibaren parmaklarını sıyırma tarzında hareket ettir. • Tıkanmış, kapanmış solunum yolunu açmak için gerekli işlemleri yap. • Göğsün yükselmesini sağlayacak derecede 4 defa etkin hava verdikten sonra, hastanın nabzını kontrol et, hastanın boynunun bir tarafına ilk iki parmağı (işaret ve orta parmak) adem elması (gırtlak) yanına koyarak nabzı ara.(Hastanın nabız atışı ile kendi nabzını karıştırabileceğinden başparmağını kullanma). • Diğer elini hastanın alnında tutarak solunum yolunun açık kalmasını sağla. Nabız olup olmadığına karar vermek için 5-10 sn. bekle. • Nabız varsa, hasta solunum yapıyorsa dur ; kendi kendine solunum yapmasına izin ver. Mümkünse hastayı sıcak ve rahat tut. • Nabız varsa fakat hasta solunum yapmıyorsa ağızdan ağza solunuma tekrar başla.
Nabız yoksa kalp masajı+suni solunum (kardiopulmoner canlandırma - CPR) yöntemini uygula. • Hastanın göğsü yükseliyorsa ağzını ağzından uzaklaştır ve verdiğin havanın akciğerlerden geri gelip gelmediğini araştır. • Her bir solunum 5 sn. Ve dakikada 12 solunum olacak tarzda bu uygulamayı tekrar et. • Her 12 solunumdan sonra nabız kontrolü yap. • Hastanın kendisi solunum yapmaya başlayıncaya, diğer bir kişi veya sağlık personeli gelinceye veya devam edemeyecek derecede yoruluncaya kadar ağızdan ağza suni solunum uygulamasına devam et. Hasta solunuma başlayınca yardım çabalarınızın zamanlamasını hastanın durumuna göre ayarlayın. Yumuşak düzgün bir ritim sağlamak yeterlidir. • TEMEL YAŞAM DESTEĞİ • Nabız yoksa derhal kalp masajı ve suni solunumun birlikte yapılması işlemine, yani Temel Yaşam Desteği -uluslararası ismi ile (CPR)- uygulamasına başla. • Temel Yaşam Desteğine başlanmadan önce kalbin tamamen durduğundan kesin olarak emin olunmalıdır. Çalışan kalbe basınç yapmak kalbin ritmini bozarak durmasına neden olabilir.
Kalbi Duran Bir Hastada; • Nabız alınamaz. • Şuur kaybolmuştur, pelte gibidir • Göz bebekleri genişlemiştir. • Kapalı göğüs kalp masajı daima suni solunum ile birlikte uygulanacağı için ilk yardımcıların iki kişi olması tercih edilir. Bir kişi hastanın başucunda bir yanda durur, solunum yolunu açık tutabilmek ve suni solunum uygulayabilmek için hastanın başını geriye doğru bükülmüş olarak tutar ve suni solunum yaptırır. • Suni solunum için ağızdan ağza metodunu uygulamak üzere hastayı hazırla. Kardiopulmoner canlandırma uygulanırken hasta daima yatay pozisyonda olmalıdır. Çünkü tam uygun olarak kapalı göğüs kalp masajı uygulaması bile vücut dikey durumda iken beyine kan akımı olmaz. Hastanın yattığı yer sert olmalıdır. Döşeme veya toprak zemin yeterlidir. Yatak veya divan çok fazla esnektir. Vücudu yatay durumda istirahat ettirirken bacakları yaklaşık olarak 15 cm. Kadar yükseltin, bu kanın kalbe dönüşüne yardımcı olur. • Hastanın yanına, göğsüne basınç yapabilecek şekilde yakın dur, parmaklarını hastanın kaburgalarının alt kenarına yerleştir. Göğüs kafesinin ortasında kaburgalar göğüs kemiği (sternum) ile birleşirler. • Göğüs kemiğinin alt ucuna iki parmağını, diğer elide bunlara karşı bir durumda yerleştir.
Parmaklar birbirine geçecek şekilde bir eli diğerinin üzerine koy. • Ellerin doğru konumda iken kollarını bükmeden omuzlarını hastanın göğüs kemiğinin üzerine getir ve aşağıya doğru bastır. • Göğüs kemiğini 4-5 cm. Aşağıya indirecek kadar yeterli basınç uygulayın. Yeterinden fazla basınç hasta ve yaralının kaburgalarını kırabileceğinden göğüs kemiğini 5 cm.den fazla aşağıya indirecek tarzda basınç yapmayın, (hasta çocuksa, göğüs kemiğine yalnız bir elinle hafifçe bastır. Eğer bebekse yalnız parmaklarınla hafifçe bastır) • Basıncı derhal kaldır. İlk yardım uygulayan kişinin avcu basınç kaldırıldığı esnada göğüsten uzaklaşmamalıdır. • Basınç tamamen kaldırılmalıdır ki göğüs kemiğini normal istirahattaki durumuna geri dönebilsin. • İki kurtarıcıyla, kardio- pulmoner canlandırma yöntemi: • İki kurtarıcı varsa biri suni solunum diğeri de kapalı göğüs kalp masajını uygular. Kapalı kalp masajını uygulayan kişi her saniyede yani dakikada 60 defa kalbe bastırmalıdır. Bu işleme hızla devam edilir, solunum yoluna hava vermek için masaja ara verilmez. Baskı uygulaması aralıksız, düzenli ve uygun biçimde olmalıdır. Basıncın uygulama ve kaldırılma süreleri aynı olmalıdır.
Suni solunum uygulayan diğer kurtarıcı, her bir beş kalp masajından sonra hastanın akciğerlerine hızla kendi solunum havasından üfler. Suni solunum uygulanırken göğse baskıya hiç ara verilmez. Bu önemlidir, çünkü kalp masajındaki bir duraklama kan basıncında düşmeye ve hatta kan basıncının sıfır olmasına neden olabilir. Ayrıca kurtarıcı, en az dakikada bir kez nabzı aramalıdır. Tek kurtarıcı varsa 15'e 2 oranı kullanarak kardio-pulmoner canlandırma yöntemi uygulanır. Bu usulde her 15 kalp masajından sonra iki kez hızlı ve dolu akciğer şişirmesi yapar. Akciğerlere hava verme zamanını düzenlemek için kurtarıcı dakikada 80 kalp masajı uygulayacak hızda ve her 15 kalp masajından sonra 2 suni solunum yapabilecek hızda uğraş vermelidir. Kanamalar ve kanamanın kontrolü Kanın herhangi bir sebeple damar dışına akmasına kanama denir. Kanamalar ilk yardım konularının en önemli ve hayati önem taşıyan bölümüdür. Kanama çeşidi ve sebebi ne olursa olsun kanamada kan hacmi süratle azalarak aşırı sıvı kaybı (hipovolemi) tablosu gelişir. İlk yardımcı, yaralıda kanama belirtilerini sık sık araştırılmalıdır. Kan durdurma için yapacağı her müdahalenin zararlı olup olmayacağını da dikkate almalıdır.
Yetişkin bir insanda, 5-7 litre kan vardır. Kanamada bir litre kadar yani kanın 1/4 nün kaybedilmesi hayatsal fonksiyonlarının zayıflamasına, oksijen yetersizliğine bağlı şok (anoksemi) gelişmesine ve ölüme sebep olur. Kanama çeşitleri: Kanamalar, kanayan damarın çeşidine, kan gelen organın adına ve vücut dışına ya da içine kanamasına göre isimlendirilir. Atardamar (arterial) kanaması: Atardamarların kanamasına arter kanaması denir. Kanın rengi açık kırmızı renktedir. Kanın renginden kanama çeşidi belirlenebilir. Kanama, kalbin sistolüne paralel olarak kesik kesik fışkırır tarzda olur. Kalpten gelen kan, yaranın kalp yönündeki kısmından fışkırır tarzdadır. Bu durum sadece arterlerde böyledir. Kanayan bölge kalbe ne kadar yakınsa fışkırmada o oranda şiddetlidir. Arter kanamalarında kısa zamanda çok miktarda kan kaybedilir. Bu nedenle kanamalar içinde arter kanaması en riskli olanıdır. Toplardamar (venöz) kanaması Toplardamarın kanamasına vena kanaması veya venöz kanama denir. Kanın rengi koyu kırmızı renktedir. Venalarda kanın akış istikameti vücuttan kalbe doğru olduğundan kanama, yaranın kalbe uzak yüzeyindedir. Fışkırma yoktur, kaynar tarzda yavaş yavaş aynı şiddette akar. Arter kanamalarına göre daha az kaybedileceğinden ilk yardıma ikinci derecede riskli kanama çeşididir
Kılcaldamar (kapiller) kanaması Kılcaldamarların kanamasına kapiller kanama denir. Kanın rengi kırmızıdır. Kan sızıntı şekilde ve yaranın tüm yüzeyine yaygın olarak kanar. Yaranın her iki yüzeyinde de kanama şiddeti aynıdır. İç ve dış kanamalar Kanamalar ayrıca iç ve dış kanamalar olarak da sınıflandırılır. Yukarıda anlatılan kanama şekilleri dış kanamadır. Dış kanamalarda damar bütünlüğü ile birlikte deri bütünlüğü de bozulmuştur. İç kanamalarda ise damar bütünlüğü bozulmasına rağmen deri bütünlüğü bozulmamıştır. İç Kanamalarda İlk Yardım İç kanamalar patolojik ya da travmaya bağlı olarak meydana gelir. iç kanama sonucu kan vücut boşluklarına, organ içine ve organ aralarına, eklemlere, batına, göğüs boşluğuna ve doku hücreleri arasına akar.
Genel belirtiler: • İç kanama geçirmekte olan bir hastada genel olarak şu belirtiler görülür: • Baş dönmesi, • Huzursuzluk ve halsizlik, • Renk solukluğu, • Soğuk terleme, yapışkan soğuk deri, • Zayıf ve hızlı nabız (aritmi) • Solunum sayısında artma ve yüzeysel solunum vardır. • Gözler donuktur, gözbebeği genişlemiş olabilir ve ışık refleksi zayıftır. • Hastanın bulantısı olabilir ve kusabilir. Organizmanın bir çok bölgelerini ilgilendiren travmalarda hastalar çok iyi değerlendirilmeli ve iç kanama belirtileri araştırılmalıdır. • İlkyardım; • İç kanaması olan hastaya ilkyardım olarak şu uygulamalar yapılır; • Hasta şoktan korunur. İç kanamalarda hasta, trandelenburg adı verilen ayakları yukarıya kaldırılmış pozisyona getirilir. Baş ve göğüste olan kanamalarda bu pozisyon verilmemelidir. Trandelenburg pozisyonundaki hastanın başı yan ve geriye çevrilerek kusmuğun akciğere kaçmasına mani olunur. Dil ve yutağın soluk borusunu tıkaması da önlenmiş olur. Hastanın vücut ısısı muhafaza edilir. Zaman kaybetmeden tıbbi ve cerrahı tedavi için uygun pozisyonda sevk edilir.
Dış Kanamalarda İlk Yardım • Kanama sebebi ve kanama çeşidi ne olursa olsun kanamanın durdurulmasında bazı temel kurallar vardır. Kanamaların durdurulması ilk yardımın ana hedeflerinden birisidir. İlk yardım alanı içinde imkânlar kullanılarak kan durdurulur. Operasyonla ve ilaçla kan durdurma prensipleri ilk yardımın alanı dışındadır. Bir kanamada şu genel yöntemler uygulanır: • Kanayan yere parmakla basınç yâpma (indirek basınç), • Kanayan yere basınç bandajı uygulama(direk basınç), • Kanayan yeri kalp seviyesinden yukarı tutma, • Turnike uygulama, • Kan durdurucu ilaçlar yapma, • Kanayan damarı bağlama, • Soğuk tatbik gibi fizik etkenlerden yararlanmalıdır.
1.Parmakla Basınç (Endirek Basınç) Yöntemi İlk yardımın yapıldığı ortamda gaz hidrofil veya sargı yoksa, parmakla direk kanayan yerin kalbe yakın kenarına basınç yapılarak kanama durdurulur. Kanayan damarlar, böylece parmak ile kemik arasında sıkıştırılmış olur. Kanayan bölge kalp seviyesinden yukarda tutulur. Büyük atardamar kanamalarında, kanayan kısmın üstünden damarın geçtiği noktaya parmakla ya da elin ayasıyla basınç yapılır. Bu noktada arter yüzeysel olarak geçmekte ve arterin altında sert bir doku bulunmaktadır. Bu iki fizyolojik yapıdan yararlanarak arteri kolayca sıkıştırabiliriz. Bu uygulama ile kanamalar kesinlikle durdurulur, ancak basınç yapılacak noktalar iyi seçilmelidir. Basınç noktaları daha da çoğaltılabilir. Basınç Tekniği Basınç noktaları, genellikle ana arterlerin deri altından geçtikleri ve kemikle yakın komşuluğu olan bölgelerdir. Bu fizyolojik yapı, damarın elle, parmakla veya yumrukla sıkıştırılmasını sağlar. Sıkıştırma daima kemiğe doğrudur. Basınç, elbise üzerinden yapılacağı gibi, çıplak deri üzerinden yapılırsa daha etkili olur. Sürekli basınç uygulaması zor olacağı için kesin kan durdurma uygulamasına hemen başvurulur.
2.Kanayan yere basınç bandajı uygulama(direk basınç) Kanayan bölgenin üzerine emici, steril bir malzemeyle yapılan basınca direk basınç yöntemi denir. Yaranın üzerinde bulunan yabancı maddeler, yara fazla tahriş edilmeden dikkatli bir şekilde temizlenir. Elimizde mevcut steril malzeme yaranın üzerine konularak sargı beziyle sarılır. Kanamanın şiddetinden dolayı tampon malzeme kana doymuş ve sızıntı yapmaya başlamışsa, bu tampon kaldırılmadan üzerine bir tane daha tampon konularak sarılır. Bu işleme tamponların çoğalması nedeniyle yaraya gerekli basınç uygulanamayıncaya kadar devam edilir. Tamponları çıkartmak gerektiğinde, en altta bulunan tampon yerinde bırakılarak üstteki tamponlar çıkarılmalıdır. Direk basınç yöntemi uygulaması kanamanın durmasını sağlayamadığı durumlarda beraberinde turnike yöntemi ve endirek basınç yöntemi de kullanılmalıdır. 3.Kanayan yeri kalp seviyesinden yukarı tutma Genel bir kural olarak kanayan bölge kalp seviyesi üzerinde tutulmalıdır. (örneğin bacak bölgesindeki bir yaralanmada direk basınç yöntemi uygulandıktan sonra bacaklar hafifçe yukarıya kaldırılmalıdır.)
4.Turnike uygulama, • Turnikenin tanımı : • Turnike, damarın tek kemik üzerinde basınçlı sargı ile sıkıştırılmasıdır. Sıkışan damarda kan akışı durur. • Turnike, büyük atardamar kanamasında uygulanır. Kol ve bacakların ağır yaralanması, kesilmesi ve kopması halinde kesin kan durdurma yöntemidir. • Turnike, tekniğine uygun olarak uygulanırsa ve gerekiyorsa yararlıdır. • Diğer kan durdurma yöntemleri başarısız kalırsa turnike uygulanır. • Çok sayıda yaralının bulunduğu bir ortamda tek ilk yardımcı varsa kullanılır. • Turnike daima tek kemik üzerinden uygulanır, kumaşlar ve plastik materyaller kullanılabilir. • Turnike uygulama teknikleri: • İlk yardım olarak kanamanın durdurulmasında kullanılan önemli metotlardan biri de turnike uygulamaktır. Kol ve bacaktaki doku kaybı ile açığa çıkan arter kanamalarının durdurulmasında turnike uygulanır. Turnike için kullanılacak malzeme en aşağı 8-10 cm. genişliğinde olmalıdır. Çünkü dar olan materyal sıkıldığı zaman doku zedelenmesine yol açarlar. Uzunluk ve genişlik yeterli olmadığı takdirde kullanılması doğru değildir. Uygulansa bile amaca ulaşmaz.
Uygulama Tekniği Sıra İle Şöyledir:Damarın geçtiği yer tespit edilerek daha önceden hazırlanmış rulo tampon, damar üstüne yerleştirilir. Bu noktalar koltuk altından8-10 cm. Tamponun üzerine sargı, iki-üç defa dolandırılarak iyi bir tespit yapılır. Katlanmış üçgen sargı turnike olarak kullanılacaksa sargının ortasından tespit edilerek iki ucun, elimizde eşit uzunlukta kalması sağlanır. Bu dolandırma işleminden sonra bir tek gemici düğümü atılır. Daha önce hazırlanmış 20 cm.lik çubuğun bir ucu düğümün üzerine konur. Tekrar iki düğümle çubuk oraya tespit edilir. Çubuk tespit edilmeden ucundan tutularak kanama duruncaya kadar döndürülür. Kanama durunca sıkışma yeterli demektir ki, çubuğu bir başka sargı ile kola veya bacağa tespit ederek geri dönmesi önlenir. Çubuğun tespiti ile turnike uygulaması sona erer.Turnikenin izlenmesi: Turnike uygulanan kanamalının izlenmesi, ikinci safhayı meydana getirir.Kanamalı izlenirken şunlara dikkat edilir:Dokunun kanla beslenmesi için her 20 dk. da bir turnike 5-10 sn. gevşetilir. Gevşetilince kanama olmasın diye yara üzerindeki steril pansumana basınç yapılır. Gevşetilmeyen turnike kangrene yol açar.Yaralı sayısının çok olduğu şartlarda turnike yapılanlara özel işaret koymalı ve bunlar öncelikle tahliye ve tedavi olmalıdır.
Turnike uygulandıktan sonra iki saate kadar mutlaka müdahale gereklidir. Turnike bir saatten fazla kalmamalıdır. • Kalırsa, dokularda oksijensizlik (anoksemi) meydana gelir. Anoksemi ve kangreni önlemek için turnikeyi 10-15 dk. da • bir 5-10 sn. gevşetmek gerekir. Yani turnikenin kalma süresi uzarsa gevşetme aralığı kısaltılır. • Kanamalının hayati fonksiyonları zaman zaman kontrol edilir, ilk yardımcı, turnikeli ile birlikte olmayacaksa turnikenin • uygulama ve gevşetme zamanlarını görevli ilk yardımcıya not olarak verir. • Turnike hakkında bilgi içeren kart, yaralının görülen bir yerine takılabilir. • Turnikeli yaralı taşınırken mutlaka bir yardımcı ona eşlik etmelidir. • Kanama şokuna giren yaralıda kanama azalır. Bu ilk yardımcı için aldatıcı olmamalıdır. Azalan kan basıncı, kendine gelen yaralıda tekrar normale döner. Bu düzelme kanamanın tekrar artmasına yol açar. • Uzuv kopmalarında turnike uygulaması • Kopmuş uzvun kanama kontrolü yapılır, tampon yapılır ve kapatılır. • Turnike uzvun koptuğu bölgeye en yakın olan ve deri bütünlüğünün bozulmamış olduğu bölgeye uygulanır. • Turnike yapıldıktan sonra sıkılaştırılarak uzuvdaki kanama kontrol edilir.
Kopmuş uzuv, su geçirmeyen bir plastik torbaya konur. • Kopmuş uzuv parçasının konduğu plastik torba ağzı kapatıldıktan sonra, buz konulmuş ikinci bir torbaya konulur. • Kopan uzuv parçasının sahibine ait kimlik bilgileri kaydedilir ve yaralı ile birlikte 6 saat içerisinde sağlık kuruluşuna sevki sağlanır. Burun kanamasında ilk yardım • Hasta/yaralı sakinleştirilir, • Oturtulur, • Başı hafifçe ön eğilir, • Burun kanatları 1 dakika sıkılır, • Sağlık merkezine gitmesi sağlanır. • Kulak kanamasında ilkyardım • Hasta/yaralı sakinleştirilir, • Kanama hafifse kulak temiz bir bezle temizlenir, • Kanama ciddi ise, kulak tıkamadan temiz bezlerle kapanır, • Bilinci yerinde isehareket ettirmeden sırt üstü yatırılır, bilinçsiz ise kanayan kulak üzerine yan yatırılır,
YARALANMALARDA İLK YARDIM Yara Nedir ? • Travma, fiziksel,kimyasal ve radyasyon gibi etkiler sonunda deri ve deri altı canlı dokuların bütünlüğünde • meydana gelen bozulmalara yere denir. • Yara Çeşitleri; • Kesik yaralar • Ezik yaralar • Delici yaralar • Parçalı yaralar • Enfekte yaralar
Gecikmiş yaralar (6 saatten fazla), Dikişleri ayrılmış yaralar, • Kenarları muntazam olmayan yaralar, • Çok kirli ve derin yaralar, • Ateşli silah yaraları, • Isırma ve sokma ile oluşan yaralar • Özel Önem Verilmesi Gerekli Yaralar • Kenarları birleşmeyen veya 2-3 cm olan yaralar, • Kanaması durdurulamayan yaralar, • Kas veya kemiğin göründüğü yaralar, • Delici aletlerle oluşan yaralar, • Yabancı cisim saplanmış olan yaralar, • İnsan veya hayvan ısırıkları, • Görünürde iz bırakma ihtimali olan yaralar ciddi yaralardandı İlk Yardım Yaralanmalarda Genel İlk Yardım : Yara oluş şekli, büyüklüğü, kanama durumu, enfekte olasılığı ve geçen süre bakımından değerlendirilir. Hastanın yaşamsal bulgularına bakılır Kanama varsa durdulur. • Yaranın enfeksiyon kapmasına engel olunur Yaraya neden olan cisim çıkarılmaya çalışılmaz, • Yaralı bölge gereksiz hareket ettirilmez, • Uygun pozisyon verilmelidir, • En hızlı biçimde hastaneye sevk edilmelidir, • Tetanos konusunda uyarılarda bulunulmalıdır.
Göğüs Yaralanmaları • Göğüs yaralanmalarında akciğer ve plevra zarar görür. Bunun sonucunda; • Göğüs bölgesinde yoğun ağrı hisseder, • Solunum zorluğu vardır, • Özellikle dudak çevresinde ve tırnaklarda morarma olur, • Ağızdan kan gelebilir. • Göğüs Yaralanmalarında İlk Yardım • Hastanın yaşamsal bulgularını tespit et, • Hastanın şuur düzeyini kontrol et ve solunumunu dikkatle izle, • Göğse saplanan cisim halen duruyorsa bunu sakın çıkarma, • Göğüste bir delik varsa derhal plevra boşluğuna dışardan havanın girmesine mani olun, • İkinci bir yarayı ve çıkış deliğini gözden kaçırmamak için hastayı dikkatle muayene ettiğinizden emin olun, • Yaralı yarı oturur pozisyonda yarası kapatılmış olduğu halde hastaneye sevk edilir, • Hastanın bulgularına dair kaydedilen bilgiler hastanın beraberinde gönderilir, • Karın Yaralanmaları • Karın yaralanmalarında iç organlar zarar görür. Bunun sonucunda; • İç veya dış kanama vardır ve buna bağlı şok oluşur, • Karın duvarında sertlik, • Karın bölgesinde yoğun ağrı hissi, • İç organlar dışarı çıkmış olabilir,
Karın Yaralanmalarında İlk Yardım • Yaralının yaşamsal bulguları kontrol edilir, • Dışarı çıkan organlar içeri sokulmaz, üzerine geniş ve nemli temiz bir bez örtülür, • Bilinç yerinde ise sırt üstü pozisyonda bacaklar bükülmüş olarak yatırılır, • Isı kaybını önlemek için üzeri örtülür, • Ağızdan yiyecek yada içecek bir şey verilmez, • Seri ve hızlı bir şekilde hastaneye sevk edilir, Kafatası Yaralanmaları • Saçlı deri yarası olmayan yaralılarda tanı daha zordur. Bu tür hastalarda şu belirtiler görülür; • Şuursuzdur, hafıza kaybı vardır, • Burundan veya kulaktan kan veya sıvı gelir, • Sendeleyerek yürür veya baş dönmesi vardır, • Nabız yavaştır, (dakikada 50' den daha az atım) • Solunum yavaştır, • Bulantı veya kusma vardır, • Çırpınmalar (saradaki gibi hareketler) olur, • Peltek konuşur, • Şuur bulanıklığı belirtileri gösterir, • Uyuklama belirtileri vardır, • Göz bebekleri (pupiller) eşit değildir,
Kafatası Yaralanmalarında İlk Yardım • Solunum yolunu açık tut, • Yaralanan bölgeye dikkatle bir kompres yerleştir. Basınç uygulama. • Kafaya saplanan bir maddeyi çıkarmaya çalışma • Hastayı sıcak tut ve derhal tahliye et Omurga Yaralanmaları Omurgalar içinde organların fonksiyonlarını düzenleyen otonom sinir sistemini ihtiva eden omurilik bulunur. Bu yüzden omurga yaralanmaları hayati önem taşır. Omurga Yaralanmalarının Etkileri • Yaralanmanın düzeyi hasarın boyutunu belirler. • Boyun düzeyindeki yaralanmalar öldürücü olabilir. • Üst iki göğüs omuru düzeyinde yaralanma el, ayak ve gövdenin felç olma sebebidir. • Daha alt düzeydeki yaralanmalar belden aşağı felce neden olur. • Omurga Yaralanmasının Belirtileri • Yavaş nabız • Soluk, soğuk ,nemli cilt olabilir. • Kol ve bacaklarda karıncalanma, uyuşukluk , hissizlik , güçsüzlük • Kol ve bacakları hareket ettirememe • Şok başlangıcı
Omurga Yaralanmalarında İlk Yardım • Hastanın yaşamsal bulgularını (ABC) kontrol et • 112 yi ara • Muayenede dikkatli ve özenli olun • Baş -boyun ve sırt hareketlerini kısıtlayın • Mümkünse sırt tahtası ve boyunluk kullanın. • Her hangi bir tehlike söz konusu ise düz pozisyonda sürüklenir, • Baş-boyun-gövde ekseni bozulmamalıdır • Yaralıyı taşımak için 4 kişi gerekir. Biri başı gövde doğrultusunda tutarken biri omuzları, biri kalçaları diğeri de bacakları tutmalıdır. • YANIKLARDA İLK YARDIM Deri herhangi bir yaralanma olmadan 40 C ısıya kadar dayanabilir. Ancak ısı 70 C ve üzeri olursa hücreler hızla tahrip olur ve yanık yarası gelişir. • Yanık Çeşitleri Nelerdir? • Alevli ısı ile oluşan yanıklar • Elektrik nedeni ile oluşan yanıklar • Işın ile oluşan yanıklar • Sürtünme ile oluşan yanıklar • Buhar sonucu oluşan yanıklar • Asit maddeler ile oluşan yanıklar Yanığın Ciddiyetini Belirleyen Faktörler • Derinlik • Yaygınlık • Bölge
Enfeksiyon riski • Yaş • Solunum yoluyla görülen zarar • Önceden var olan hastalıklar • Yanıkların Sınıflandırılması • 1. Derece Yanık ; Derinin üst katı yanmıştır. Deri kızarır ve kabarcıklar oluşur. • 2. Derece Yanık ; Derinin üst katları yanmıştır. Deri kızarır ve kabarcıklar oluşur. Genellikle bu yanık ağrılıdır. • 3. Derece Yanık ; Alt tabakalarla (yağ, kas. kemik ve sinirler) birlikte tüm deri tabakası yanmıştır. Bu tür yanıklar oldukça ağrılı olabileceği gibi, sinirlerin ölmesinden dolayı ağrısız da olabilir Yanıklarda İlk Yardım • Kişi hala yanıyorsa paniğe engel olunur, koşması engellenir, yaralının üzeri battaniye yada bir örtü ile kapatılır ve yuvarlanması sağlanır, . • Yaşam belirtileri değerlendirilir (ABC), • Solunum yolunun etkilenip etkilenmediği kontrol edilir, • Yanık bölge en az 20 dakika soğuk su altında tutulur (yanık yüzeyi büyükse ısı kaybı çok olacağından önerilmez), • Ödem oluşabileceği düşünülerek yüzük, bilezik, saat gibi eşyalar çıkarılır,
Yanmış alandaki deriler kaldırılmadan giysiler çıkarılır, takılan yerler varsa kesilir, • Su toplamış yerler asla patlatılmaz, • Yanık üzerine temiz gazlı bez kapatılır, hiçbir şey sürülmez. • Yanık bölgeler birbirine temas halinde bandaj yapılmamalıdır. • Yanık geniş ve sağlık kuruluşu uzaksa, yaralının kusması yoksa ve bilinci yerindeyse ağızdan sıvı verilerek sıvı kaybı giderilmeye çalışılır. Kimyasal Yanıklar • Deriyle temas eden kimyasal maddenin en kısa sürede deriyle teması kesilmelidir, • Bölge bol tazyiksiz suyla, en az 15-20 dakika yumuşak bir şekilde yıkanmalıdır, • Giysiler çıkarılmalı ve yaralı bölgenin üstü temiz nemli bir bezle örtülmelidir, Elektrik Yanıkları Elektriğin yanığa neden olabilmesi için, bir noktadan vücuda girip başka bir noktadan çıkması gerekir. Elektrik yanıkları sonucunda 2 önemli tehlike vardır; Doku Yanıktan : dıştan görülen kısmın tersine iç kısımda (derin dokularda) yanık çok daha fazla olabilir. Giriş yarası küçük ama çıkış yarası tam tersine çok geniş ve derin olabilir. Kalp Durması : Yanığa ilaveten (birkaç saat sonrasında bile) kalp durabilir.
Akıma kapılmış kişiye asla DOKUNULMAZ ! Önce akım kesilir, Eğer sigortaya ulaşma olanağı yoksa yalıtkan bir madde ile (kuru tahta, lastik, gibi) kişi elektrik kaynağından uzaklaştırılır. Elektrik Yanıklarında İlk Yardım Yaşamsal Bulguları (ABC) değerlendirilir ve devamlılığı sağlanır. Gerekiyorsa Temel Yaşam Desteği sağlanır. Yaralı- bölgenin üstü temiz nemli bir bezle örtülmelidir,
KIRIKLAR Kırık Nedir? Travma veya kemiğin hastalığı sonucu kemik dokusunun bütünlüğünde meydana gelen bozulmalara KIRIK denir. Kırıkların Sınıflandırılması Kapalı kırık ; deri bütünlüğünün bozulmadığı, çevre dokuların çok fazla zarar görmediği kırıklardır. Açık kırık ; kırık kemik uçlarının görülebildiği, çevre dokuların zarar gördüğü kırıklardır. Kırık Çeşitleri Yaş ağaç kırığı Düz kırık Eğri kırık
Kırık Belirtileri • Hareketle artan ağrı • Kırık bölgede hassasiyet • Şişme ve morarma • Hareket kabiliyetinde kısıtlanma • Şekil bozukluğu • Kırık kemik uçlarının sürtünme sesi • Kırıklarda İlk Yardım • Yaralının yaşamsal bulguları değerlendirilir, Kanama varsa kontrol edilir, Kırık tespit edilir. İyi bir tespit için atel, veya kırık tahtaları kullanılır. Bunların olmaması halinde sargılarla tespite çalışılır, Kırk şüphesi olan bölge, ani hareketlerden kaçınılarak bir alt ve bir üst eklemleri de içine alacak şekilde tespit edilir • Kol etkilenmişse yüzük ve saat gibi eşyalar çıkarılır. • Açık kırıklarda, tespitten önce yara temiz bir bezle kapatılmalıdır, • BURKULMALAR VE ÇIKIKLAR • Burkulma Nedir? • Burkulma, eklemi yapan eklem kapsülü ve eklem bağlarının eklemin hareket eksenine uygun olmayan ani ve sert hareketler sonunda eklem yüzeylerinin anlık olarak ayrılmasıdır.